© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

AB’nin yol haritası eksik

Kıbrıslı işadamı Günay Çerkez, Vatikan’da Papa seçilirken “Türkiye hiçbir zaman AB üyesi olamaz” denildiğine dikkat çekerek vurguladı: “AB bulamaça dönüştürüldü” Genç TV’de canlı olarak yayınlanan Hakikat Genel Yayın Yönetmeni Güven Arıklı’nın hazırlayıp sunduğu Haftaya Bakış’ın bu haftaki konuğu işadamı Günay Çerkez, Avrupa Birliği’nin en başından beri Müslümanlara karşı bir tepkisi olduğunu, Vatikan’da Papa seçilirken “Türkiye hiçbir zaman AB üyesi olamaz” denildiğini, AB’nin kuruluş amaçlarından çıkarak bir bulamaça dönüştürüldüğünü vurguladı.

“AB niyetlerini aştı”

Türkiye ile AB arasında iyi olmayan ilişkilerin zaman zaman pick yaptığını, AB’nin kendi içerisinde niyetlerini aşmış bir durumda olduğunu vurgulayan Çerkez “AB ilk olarak ekonomik birlik olarak kuruldu, zaman içerisinde Brüksel’deki bürokratlar herşeyine müdahale edip AB’yi kontrol etmeye çalışmıştır. Nitekim kendi üyeleri arasında sıkıntı yaratmıştır, çünkü büyük ve küçük ekonomileri aynı yerde buluşturmaya çalışırsanız bu durum küçük ekonomilerin aleyhine işler” diyerek şunları söyledi:

 

AB’nin yol haritası eksik

“AB’ye baktığınızda en büyük kazancı olan ülke Fransa ve Almanyadır, şimdi de görmekte olduğumuz AB’nin içerisinde bir yol haritası eksikliği var, ne yapacaklarını bilmiyorlar. Düşünün ki herşeyiyle değişkenlik gösteren 28 ülke ile tabiri caizse bulamaç yapıldı. Yunanistan’a bakınız Almanya ve Fransa bankalarından kredi verildi, şu anda batmış durumdalar. Durum böyleyken Türkiye daha güçlü bir ekonomiye sahip bir ülke. AB’nin en başından beri Müslümanlara karşı bir tepkisi olduğu belliydi, en net bundan iki önceki Vatikan’da papa seçilirken ilk konuşmasında “Türkiye hiçbir zaman AB üyesi olamaz” demiştir, ne alaka? Sen Katoliklere hitab etmen gerekirken böyle alakasız bir konuyu gündeme getiriyorsun”

 

Irkçılık ruhu hortlatıldı

“Günümüzde yaşanan sorunlarda din konusu açık açık ifade edilmese de çok büyük bir sebeptir. Hollandanın bu tutumu hiçbir şekilde izah edilemez. ‘Türkiyeden bir bakanın gelip de burada konuşma yapması doğru değildir’ diyebilirsiniz ama uluslararası antlaşmalara baktığınızda konsolosluk zaten Türkiye’nin toprağı. Burada da kendi halkıyla görüşebilir, dolayısıyla oradaki ırkçılık ruhunun tekrardan hortlaması, ilişkileri bir müddet daha gerecektir” diye konuşan Günay Çerkez, Hollanda’da gerçekleşecek seçimin de bu durumda büyük payı olduğunu, günün sonunda diplomatik anlaşmalara uyulması gerektiğini vurgulayarak “Bu anlaşmalara uyulmazsa dünyada düzen kalmaz, o zaman bu uluslararası antlaşmaları imzalamanın ne anlamı var.” dedi.

 

AB üyesi olmamak sıkıntı mı?

Arıklı’nın “Müzakereler hakkında yıllarca Türkiye’yi almayan AB, KKTC’yi Rumlarla birleştirip AB’ye alma gibi bir düşüncesi var. Siz bir işadamı olarak AB’ye girmemenin bir sıkıntısını görüyor musunuz?” şeklindeki sorusunu yanıtlayan Çerkez, Avrupa Birliği’ni girmekten çok ambargoların kalkması konusunun önemli olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

 

En büyük sıkıntı rekabet olmaması

“En önemlisi ambargoların kalkması, yani AB dışında, dünyada 220 ülke var, AB’de ise 28 ülke var. Bizim ekonomimiz çok küçük, üretebileceğimiz herşeyi satsak, çevremizdeki bulunan ülkelere bile yetmez. Bunu yapabilmemiz için beceri ve vizyon lazım. Türkiye ile ticaret yapmakta bile sıkıntılar var. En büyük sıkıntı da rekabetin olmaması. Bizim 74’ten sonra  yaptığımız en büyük hata, tanınmamış olmamıza ve izolasyonlar olmasına rağmen biz sanki tanınırmışız gibi bir yol haritası çizdik ve ambargo ve izolasyon olmayan ülkelerle ticaret yapmadık. Örneğin Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerle, hatta ticareti tanınmış bir ülkeden daha fazla kurumsallaşmış bir şekilde yapmamız gerekirdi” ifadelerini kullanan Çerkez, şunları kaydetti:

 

10 yıl çalışanı emekli ettik

“Kıbrıs Türkü tarihe baktığınızda da çalışkan ve üretken bir toplum, ama 74’ten sonra özel sektör diye bişey olmadığı için bir çok insan işsiz kaldı. Bu insanları adadan göç etmesin diye devlete aldık, onlara yer açabilmek için de 10 yıl çalışan insanları emekli ettik ve gençlere yer açtırdık.10 yıl sonra işten çıkan insanları tekrardan işe aldık. Baktığınızda bazıları 2-3 emekli maaşı alıyordu, bunu yaparken yöneticilerimiz hiç mi göremedi yoksa bu çok kısa bir süre sürecek mi dendi. Neticede n’oldu, bizim özel sektör çok çabuk geliştirileciğine devlete almaya başladılar, bu hantal yapı da o zaman oluştu. Biliyoruz ki bu kadar insana devlette gerek yok. Devlette çalışanlar üzerinde hiçbir kontrol yok. Afrika’daki en küçük ülke bile e- devlete geçmek üzere, bizde ise e-devlete ısrarla inatla Türkiye’nin baskısıyla geçirilmeye çalışılıyor.”

 

Benim aklım almıyor

Konuşmasında üretim konusuna da değinen Günay Çerkez, üretimde başka ülkelere buradan mal almaları için  bir sebep vermek gerektiğinin altını çizerek, “Biz tam tersi her türlü sıkıntıyı çıkartıyoruz, bakın devletin laboratuvarında yangın çıktı, kaç ay oldu hala orayı yapacaklar. Bu kadar önemli bir kurum bir yangın sonucu işlevini yitirmiş, benim aklım almıyor bunları” diyerek “İnsan bir devletin yapı taşıdır, insanı ne kadar iyi eğitirsen devletin o kadar gelişir, ama eğitime bakıyoruz çocuklarımıza hiç bir şey öğretilmiyor. Mesela bir devletin 4 ana görevi var, nedir bunlar Eğitim, Güvenlik, Sağlık ve Çevre. Türkiye 80 milyon insana bu hizmeti veriyor” diye konuştu.

 

Yapacaksaydın daha önce yapacaktın

Bakanlar Kurulu’nun doktor maaşlarına yapılan zam kararını da değerlendiren Günay Çerkez,  “Bunu yapacaksaydın daha önceden yapacaktın, doktorlar istifa ettikten sonra bu zammı yapmanın ne anlamı var?” diye sorarak sözlerini şöyle tamamladı: “Biz çok basit şeyleri bir türlü uygulayamıyoruz. Şöyle bir karar almaya çalışıyorlar, “kamuda 6 ay içerisinde girip çalışmış olanlar ikinci işi yapamaz” Bunu hiç bir hükümetin uygulayabileceğini sanmıyorum. Şunu söylemek lazım, biz artık kendimizi kandırmamalıyız. Herkes biliyor ki kamuda çalışanlar bir şekilde ikinci iş yapmaktadır. Yasaların ve yargının zorunlu kıldığı ne varsa onları uygulamak lazım hakkıyla. Küçük ülkeleri yönetmek büyük ülkeleri yönetmekten çok daha zordur, çünkü herkes birbirinin akrabasıdır dostudur. Bizim adil bir şekilde herkese hakkını vererek bu ülkeyi yönetmemiz lazım, biz burada çok verimli çalışmak zorundayız, herkes kendi işini yapacak, doğru insan doğru yerde görevlendirilecek, arkadaş ahbap ilişkisiyle yürümeyecek işler. Bunları yaparsak AB’ye ihtiyacımız olmaz kendi ayaklarımızın üstünde durabiliriz”

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER