© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

AKDAĞ' KKTC TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK BİR ALAN

“KABLOYLA ELEKTRİK GÖTÜRÜYORUZ….HASTANE YAPACAĞIZ” “DENİZİN 250 METRE ALTINDAN ORAYA AŞAĞI YUKARI 75 MİLYON METREKÜP SU GÖTÜRÜYORUZ” “GÜZELYURT VE MESARYA OVALARINI SULAYABİLECEĞİZ”

Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Akdağ, KKTC'nin Türkiye için stratejik bir alan olduğunu vurguladı.
Akdağ, "Bundan çok daha önemlisi orada bizim kardeşlerimiz yaşıyor. Güney Kıbrıs'ı batının şımarık çocuğu haline getirdiler. Kasten bunu yaptı bunu Avrupa Birliği ve işleri çıkmaza soktular. Masaya oturduğumuz her seferinde çözümsüzlükle kalkıyorlar." dedi.
Akdağ, İstanbul Kongre Merkezi'nde Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen "TİM İhracat Haftası 2017" etkinliğinde yaptığı konuşmada, KKTC ile ilişkilere de değindi. 
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi'den KKTC ve Türkiye arasındaki alışveriş noktasında neye ihtiyaçları olduğu konusunda bir rapor hazırlamasını isteyen Akdağ, KKTC'nin Türkiye için stratejik bir alan olduğunu vurguladı.
KKTC'nin ciddi bir potansiyeli olduğuna değinen Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda kişi başına 13-14 bin dolar civarında kişi başına düşen gelirleri olduğu söyleniyor. Bunu 20-25 bin dolarlara çıkardığımız zaman adada sorun kendiliğinden biter. Oraya su götürdük, müthiş bir iş yapmışız. Allah razı olsun Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımızdan, Veysel Bey'den, değerli bakanımızdan... Denizin 250 metre altından oraya aşağı yukarı 75 milyon metreküp su götürüyoruz ve bu suyun 25-30 milyon metreküpü içme suyuna yetiyor, geriye kalan 40 milyon metreküpüyle Güzelyurt ve Mesarya ovalarını sulayabileceğiz. En azından iki ovanın birini tamamen sulayabileceğiz. Yollar iyi biçimde yapılmış. Şimdi elektrik götüreceğiz. Enerji Bakanlığımızla bu ekonomik program çerçevesinde görüşüldü. KKTC'de elektrik pahalı. Aşağı yukarı 50 kuruş civarında, bunu 20-25'lere çekmek mümkün olabilecek. Bir kabloyla elektrik götürüyoruz. Bir hastane yapacağız. Allah'ın izniyle öyle bir hastane inşa edeceğiz ki bunu da kamu-özel ortaklığıyla inşa etmeyi düşünüyoruz, Güney Kıbrıslı Rumlar buraya gelerek hizmet alma ihtiyacını duyacaklar. Çünkü bir adada sağlık hizmetine ihtiyacınız olduğu zaman başka bir yere gitmek çok zor."
Başbakan Yardımcısı Akdağ, KKTC'de bir de OSB kurulmasını istediklerini kaydetti.
“TÜRKİYE DÜNYANIN TAKDİR ETTİĞİ BİR SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM YAŞADI”
Kendisinin esnaf çocuğu olduğunu, babasının ölümünün ardından 1997'de onun mandıra işini devraldığını anlatan Akdağ, "İşlerimizi yürütecek başka kimse yoktu. O yüzden işlere bodoslamasına daldım. Üç sene çalıştım. Üç senede bir yıl iyi para kazandık, bir yıl başa baş gitti, bir yıl zarar ettik. Hepsini toplayınca gerçekten hayat dersi olarak çok önemli bir üç yıl geçirdiğimi geriye döndüğüm zaman hatırlıyorum." ifadelerini kullandı.
2002 ile 2013 yılları arasında, 10 yıl 3 ay kadar Sağlık Bakanlığı yaptığını hatırlatan Akdağ, bu süreçte Türkiye'nin bütün dünyanın takdir ettiği bir sağlıkta dönüşüm yaşadığının altını çizdi.
Bakanlıktan ayrıldıktan sonra davetli olarak gittiği Harvard Üniversitesi'nde 5 yıl boyunca sistem dönüştürme, dönüşüm işinin liderliği, performans geliştirme konularında dersler verdiğini anlattı. Başarılı dönüşümler gerçekleştirmiş, arasında politikacıların da olduğu 15 kişilik grupla yılda iki kez kurslar verdiklerini belirten Akdağ, bu süreçte özellikle Sağlık ve Maliye Bakanlarına tecrübelerini aktardıklarını dile getirdi.
"PERFORMANS YÖNETİMİNE GEÇMEK GEREKİYOR"
Şirketlerin sahipleri ve yönetim kurullarının liderlik kabiliyetinin son derece önemli olduğuna değinen Akdağ, değişim yönetiminin de önemli hale geldiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Siz neyi yapmak isterseniz isteyin, eğer birlikte çalıştığınız kişilerde o değişime önce inanmayı, onu arzu etmeyi, onun nasıl yapılacağını bilmeyi, bilmenin yanına onun maharetini eklemedikçe, dönüşmek mümkün değil. Bunu biz kamuda da birçok kereler gördük. Bununla beraber, mutlaka performans yönetimine geçmek gerekiyor, verimliliği, etkinliği artırmak için. Sağlıkta çok şey konuşuluyor. Diyoruz ki 'Hastaneleri bir çatı altına topladık, aile hekimliği kurduk.' Ama bunlar teknik meseleler. Bizi ileriye taşımazdı bunlar tek başına. Biz o kötü işletmeler olan sağlık kuruluşlarını bir çatı altında toplayıp, işçilere ait olan SSK'nın hastaneleriyle Sağlık Bakanlığı'na ait hastaneleri bir araya toplayıp bir başarı hikayesi oluşturmak yerine büyük bir başarısızlık hikayesi de oluşturabilirdik. Aynı çatı altına toplamak başarılı olmak için tek başına bir gerekçe teşkil etmez. Ne yaptık? Personelimizin performansını artıracak birtakım teşvik unsurları getirdik kamuda pek de alışılmamış biçimde. Öyle ki birçok hastanede doktorların performansı üç katına, dört katına çıktı uyguladığımızı ücret politikalarıyla performans ek ödemeleri politikalarıyla ki bunlar kamu açısından pek kabul edilebilir alışkanlıklar da değildi."
"KAMU SEKTÖRÜ GÜÇLÜ OLMALI"
Akdağ, bu değişimlerin ilk yıllarında Danıştay ve Anayasa Mahkemesi ile yaşadıkları zorluklar olduğunu, bu süreçte kamu özel ortaklığını da sıkça kullandıklarını ifade etti.
Sağlıkta kamu sektörünün hep güçlü olmasını istediğini belirten Akdağ, dünya örneklerinin de bunu gösterdiğinin altını çizerek, "Eğer kamu sektörü güçlü olursa özel sektörden de verimli, hesaplı hizmet alabilirsiniz. Aksi takdirde Şili'de, ABD'de, Güney Afrika'da olduğu gibi sağlık sistemleri çıkmaza da girebiliyor." dedi.
Devletin hastanelerinde hizmetin önemli bir kısmını özel sektörden edinmeye başladıklarını kaydeden Akdağ, şöyle devam etti:
"Bunu taçlandırdığımız son model şehir hastaneleridir. Şehir hastanelerinde şu anda 19 hizmeti özel sektör veriyor. Binaya ait 6 hizmet, ısınmasından tutun da binanın teknik idamesine varıncaya kadar... Bir de tıbbi destek hizmetleri dediğimiz 13 hizmet. Temizlik, yemek, bilgi işlem, oradan laboratuvar, görüntülemeye varıncaya kadar... Bu çalıştı, gerçekten çok da başarılı olduk. Bugün Türkiye'de kişi başına 550 dolarla bunun aşağı yukarı 400 dolarını kamu harcamaktadır, Amerika'da kişi başına 9 bin dolar harcamanın muadili olan ve bazen ondan daha iyi hizmet veriyoruz. Avrupa'da bu miktarlar kişi başına 3 bin, 5 bin dolar, biz sadece 550 dolar harcıyoruz."
“KAMUDAKİ GEREKSİZ BÜROKRASİ”
Akdağ, 3,5 ay önce Bakanlar Kurulu'nda yapılan görev değişikliğiyle Başbakan Yardımcısı olduğunu, yatırım ortamının iyileştirilmesinin de artık kendi sorumluluk alanlarında yer aldığını kaydetti. Bir ülkede yatırım yapılmasının teşvik edilmesi için ülkede önce ekonomik güven ortamının olması gerektiğini vurgulayan Akdağ, şöyle konuştu:
"Hukukun iyi, doğru çalışması, hızlı çalışması lazım. Ekonomik makro göstergelerin iyi olması lazım. Ekonomik makro göstergelerle ilgili çalışmaları hükümetimizde Mehmet Şimşek kardeşim takip ediyor, Başbakanımızın adına. İkinci konu teşvik mekanizmaları. Teşvik mekanizmalarıyla ilgili hususları da Hazine ve Ekonomi Bakanlığımız takip ediyor. Üçüncü konu da yatırım ortamıyla ilgili süreçlerin iyileştirilmesi. Bana verilen görev, bu konunun koordine edilmesi. Bu konu birçok bakanlığı ilgilendiriyor. Yani yatırımcı olarak sizin yeni bir fabrika kurarken belediyeye başvurduğunuz ilk andan itibaren karşınıza çıkan problemler, gereksiz bürokrasi, herkesi bıktıran süreçler, ta ki ruhsatınızı alıncaya kadarki süreçler... Hesap ediyoruz, 19 adımda iş yapmak lazım ve bu 19 adımdaki işten dolayı da Dünya Bankası'nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde bu açıdan Türkiye 100 bilmem kaçıncı sıraya geliyor. Aynı husus o iş yerine elektrik bağlatırken, tapuya gittiğinizde, verginizi ödemek istediğinizde karşınıza çıkıyor. Bir kalemde vergi ödeyebilecekken ya da beyannameyi doldurabilecekken, Sosyal Sigortalar ayrı bir beyanname istiyor, Maliye Bakanlığı ayrı bir beyanname istiyor. Bir emlak vergisini yatırmanız lazım bir de tabela vergisi yatırmanız lazım. Dolayısıyla hem yatırımcılarımızı, iş adamlarımızı bıktıran süreçler haline dönüşüyor hem de Dünya Bankası'nın Türkiye'de iş yapma kolaylığı sıralamasında bizi maalesef geriye düşürüyor."
Akdağ, Dünya Bankası'nın uzmanlarının her yıl mart-nisan aylarında Türkiye'ye geldiklerini ve mevzuata baktıklarını, uzmanların ellerinde çok iyi geliştirilmiş bir ölçüm mekanizması olduğunu kaydetti.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER