© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

ALKİN;TÜRKİYE’NİN MODEL OLMASI RAHATSIZ EDİYOR

Batı Platformunun mart ayı toplantısı gerçekleşti… Batı Platformunun mart ayı toplantısına konuk olan Prof. Dr. Kerem Alkin, Türkiye’nin küresel ekonomide alması gereken konumu değerlendirdi. Alkin, Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler için model olmasının Batı’yı rahatsız ettiğini söyledi İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Batı Araştırmaları Merkezi bünyesinde yer alan düşünce kuruluşu Batı Platformunun mart ayı toplantısının konuğu Sabah gazetesi köşe yazarı ve Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyesi ekonomist Prof. Dr. Kerem Alkin oldu.

TÜRKİYE’NİN MODEL OLMASI RAHATSIZ EDİYOR

“2071’e Doğu Küresel Ekonomi ve Politikada Yükselen Avrasya’da Türkiye’nin Yeni Konumu” başlıklı toplantıda konuyla ilgili ayrıntılı bir sunum yapan Alkin, Türkiye’nin bulunduğu bölgenin Antik Çağ’dan beri yüzyıllar boyunca küresel üretimin merkezi olduğunu, daha sonra liderliği Batı’ya kaptırdığını ifade ederek, “Başta bu bölge olmak üzere Asya ve Afrika yeniden yükselişte, Türkiye’nin ise her yönüyle bu ülkelere bir rol model teşkil ediyor. Küresel ticarette liderliğini kaybetmeye başlayan Batı’da ise bu durum ciddi bir rahatsızlık yaratıyor” diye konuştu.

Örnek Kalmak İçin Zihniyet Devrimi Kesinlikle Şart

Türkiye, içinde bulunduğumuz bu süreçte, Antik Çağ’dan beri 1000 yıl kadar dünya üretiminin merkezi olan, fakat sömürgecilik dönemiyle bu liderliğini Batı’ya kaptıran Asya ve Afrika ülkelerine rol model olması açısından çok önemli ve avantajlı bir konuma gelmiştir. Ancak 1970’lerin sonlarından itibaren zirveyi yeniden Doğu’ya kaptırmaya başlayan Batı, Türkiye’nin kazanmaya başladığı bu ağırlıktan rahatsız. “Tek Kuşak Tek Yol” projesinde Türkiye’nin önemli bir kavşak noktası olması, Batı’yı endişelendiriyor. Dolayısıyla bu projeyi engellemek istiyorlar. Son günlerde Batı basınında yer alan “Türkiye’nin ekonomisi ısındı” açıklamalarının altında yatan budur. Bu yaklaşım Türkiye için bir çeşit stagflasyon tuzağıdır. Çünkü başta Goldman Sachs gibi kuruluşlar Türkiye’yi, hem de daha şimdiden, 2030’lu yıllardan itibaren dünyanın en önemli 10-12 ekonomisi içinde göstermeye başladı. Türkiye’nin bu dönemde rol model pozisyonunu koruması için, başta kamu diplomasisi olmak üzere tüm alanlarda bir zihniyet devriminin şart olduğu görülüyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bunun için önemli bir fırsat olabilir.

        Toplantıda söz alan AB Eski Bakanı İAÜ Batı Araştırmaları Merkezi Başkanı Egemen                    Bağış’da  şunları söyledi; Türkiye- Avrupa Birliği İlişkileri Her İki Taraf İçin de Vazgeçilmez

Türkiye’ye gelen yabancı yatırımcıların yüzde 85’i AB üyesi ülkelerden geliyor. Türkiye’nin ihracatının da yüzde 60’ı AB ülkelerine gidiyor. Dolayısıyla Türkiye-AB ilişkileri, her iki tarafın da vazgeçemeyeceği kadar derin ve önemli bir boyuttadır. OECD ve IMF gibi kuruluşlar Türkiye’nin büyüme rakamlarıyla ilgili tahminlerini artırdı. Türkiye olarak son derece çetin mücadeleler verdiğimiz bir süreçten geçiyoruz. Terör örgütlerinin yanında, yükselişimizi kabullenemeyen dış güçlerin oyunlarıyla da mücadele ediyoruz. Artık üzerine oyun kurulan değil oyun kurucu ülke konumundayız dedi. Batı Platformunun mart ayı toplantısında konuşma yapan İAÜ Mütevelli HeyetBaşkanı Dr.Mustafa Aydın Üniversiteler İçin Seferberlik Gerekiyor Aydın sözlerine şu şekilde devam etti ; Türkiye’de 200’e yakın üniversite, 150 bin kadar akademisyen, 7 milyon civarında da öğrenci var. Bu veriler, Türkiye’nin büyük bir düşünce ve beyin gücüne sahip olduğunun bir göstergesidir. Üniversitelerin ekonomik, tarihi ve siyasi alanlara yön verecek çalışmalar ve uygulamalar yapması gerekir. Üniversitemiz, hem araştırma merkezi hem de düşünce kuruluşlarıyla devleti beslemeye çalışıyor. Birçok konuda “Türkiye olmadan olmaz” diyoruz ama artık şu gerçekle yüzleşmemiz gerek: Türkiye olarak patentimiz olmazsa, dijital çağa ayak uyduramazsak, AR-GE çalışması yapmazsak, savunma sanayimiz güçlenmezse, üniversitelerimiz savunma sanayinin içine girmezse Türkiye ‘hiçbir şey’ olur. Biz Türkiye olarak ekonomik hamallık yapıyoruz. Bu konuda üniversitelere de büyük görevler düşüyor. Türkiye’de üniversiteler üretmeye mecbur edilmiyorlar. Teknolojiyi, bilişimi ve akademik bilgileri, ekonomide daha etkin kullanmak için Türkiye’de bir seferberlik ilan edilmeli; üniversitelere, konumlarına ve yapılarına göre ülkemize değer üretecek görevler verilmelidir. Aksi takdirde bilgiyle yoğrulmamış bir ekonominin katma değeri yeterli düzeyde olamayacaktır dedi.

 

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER