Ambargolar sıkıntı yaratıyor
GÜNDEMSelim ve Oğlu Sema İçkileri Ltd. Direktörü Atilla Süren, ihracat konusunda büyük problemlerle karşı karşıya kaldıklarından yakındı
Selim ve Oğlu Sema İçkileri Ltd. Direktörü Atilla Süren, ihracat konusunda büyük problemler yaşadıklarını, taşımacılığın büyük sorun olduğunu, malın illa ki Mersin’e inmek zorunda olduğu için nakliyenin pahalılaştığını söyledi.
Kıbrıs’ta bir antlaşma olması durumunda Kıbrıslı Türklere ambargoların kalkacağını ifade eden Süren, Türkiye’ye rakı ihracatıyla ilgili sorunu aşamamaktan yakındı.
Atilla Süren, “İhracatlarda Türkiye yanı başımızdadır. Türkiye’ye çok fazla rakı ihracatı yapabiliriz. Ama Türkiye, dünyada sadece Türkiye’de geçerli bir tüzük yaptı. Bu tüzükle 1977’den bu yana Türkiye hariç tüm dünyaya rakı satabiliriz ama Türkiye’ye rakı satamıyoruz. Biz 1977’den bu yana bunun mücadelesini veriyoruz. Ancak bu sorunu bir türlü aşamadık” dedi.
Süren, Avrupa’da, Rum tarafında ve Türkiye’de hemen hemen tüm içki fabrikalarını gezdiğini, kendi fabrikalarının dünya standartlarında olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğini ifade ederek, üretim kapasitesinin Kuzey Kıbrıs’ın kapasitesine çok fazla geldiğini bildirdi.
İhracat konusunda da büyük problemlerle karşı karşıya kaldıklarından yakınan Atilla Süren, ihracatta direkt taşımacılık olmadığından sıkıntı yaşadıklarını, malın illaki Mersin’e inmek zorunda olduğunu, malın Mersin’e inmesiyle de nakliyenin pahalılaştığını ve bazı spesifik sorunlarla karşılaştıklarını belirtti.
Şirketin temeli 1975’te atıldı
Gazetemiz KIBRIS’a konuşan Selim ve Oğlu Sema İçkileri Ltd. Direktörü Atilla Süren, şirketlerinin kurucusu olan babası Selim Süren’in İngiltere’de yaptığı birikimi ülkesinde yatırıma dönüştürme düşüncesiyle 1975 yılında şirketlerinin temellerini attığını söyledi.
Atilla Süren, babası Selim Süren’in 1977 yılında Kıbrıs’a döndüğünü ve 1979 yılında da şirketlerinin faaliyete başladığını kaydetti.
1974 yılından sonra Kuzey Kıbrıs’ta içki fabrikası bulunmaması nedeniyle bu açığı fark eden babasının İngiltere’den çok deneyimli “John” isminde bir kimyager getirdiğini anlatan Süren, bu kimyagerin deneyiminde ve isminden esinlenerek “ Old John” isminde bir brandy ürettiklerini bildirdi.
Atilla Süren, 1980 yılında İngiltere’den varillerle cin ve votka getirerek Kıbrıs’ta şişelediklerini belirtti. Süren, yine aynı yıl rakı üretiminde kullanılan damıtma cihazı olan imbik kurduklarını ve Türkiye’deki rakılarla aynı kalitede olan “ Sema Rakısı’nı” üretmeye başladıklarını söyledi.
Atilla Süren, ilerleyen dönemde fabrikalarının büyüdüğünü ve işçilerinin arttığını kaydetti. Sadece brandy ve rakı üreterek işçilerin 8 saatlik çalışma sürelerinin dolmadığını, bu nedenle de 1990’lı yılların başında meyve suyu, 1996’da gazlı içecekler ve 1998 yılında da su üretimine başladıklarını dile getirdi.
Atilla Süren, 2000 yılında fabrikada kendisinin de işe başladığını, 2010 yılında babası Selim Süren’in emekli olmasıyla birlikte kız kardeşi Sibel Süren Civisilli ile işi yürütmeye başladıklarını ifade etti.
Günümüzde ise yaklaşık 20 çeşit alkollü içki, 5 farklı meyve şurubu çeşidi, gazlı içecekler ve su üretimi yaptıklarına değinen Süren, içeceklerinin hepsinin de en üst kalitede olduğuna işaret etti.
Selim ve Oğlu Sema İçkileri Ltd. Direktörü Atilla Süren, Avrupa’da, Rum tarafında ve Türkiye’de hemen hemen tüm içki fabrikalarını gezdiğini, kendi fabrikalarının dünya standartlarında olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğini kaydetti.
İhracatta problemler var
Atilla Süren, fabrikalarının kapasitesinin Kuzey Kıbrıs’ın kapasitesine çok fazla geldiğini söyledi. Atıl bir kapasiteye sahip olduklarından yakınan Süren, makinelerin 1 gün çalışması halinde 20 gün boş kaldığını, kendilerinin de bu 20 gün için su ve meyve suyu üretimi yaptıklarını, ancak su satış fiyatlarının hemen hemen maliyetine olduğunu söyledi.
Atilla Süren, ihracat konusunda büyük problemlerle karşı karşıya kaldıklarından yakındı. Süren, ihracatta direkt taşımacılık olmadığından sıkıntı yaşadıklarını, malın illaki Mersin’e inmek zorunda olduğunu, malın Mersin’e inmesiyle de nakliyenin pahalılaştığını ve bazı spesifik sorunlarla karşılaştıklarını bildirdi.
Atilla Süren, “ KKTC’ye konulan ambargoları bir şekilde aşabiliyoruz. Çok büyük ticaret yapmayıp, Rum kesimi bizi şikayet etmeyinceye kadar ihracat yapabiliyoruz. Biz şirket olarak Irak, Almanya, Fransa, İngiltere ve Türkiye’ye ihracat yaptık. Ancak maliyetler yüksek oluyor. İhracatlarda Türkiye yanı başımızdadır. Türkiye’ye çok fazla rakı ihracatı yapabiliriz. Ama Türkiye dünyada sadece Türkiye’de geçerli bir tüzük yaptı. Bu tüzükle 1977’den bu yana Türkiye hariç tüm dünyaya rakı satabilirim ama Türkiye’ye rakı satamıyoruz. Biz 1977’den bu yana bunun mücadelesini veriyoruz. Ancak bu sorunu bir türlü aşamadık” dedi.
Süren, bir çeşit Yunanistan rakısı olan “Uzo”yu sadece Yunanistan’ın üretebildiğini ancak Yunanistan’ın resmi olarak “Uzo” üretimini Kıbrıs Cumhuriyeti’ne de serbest bıraktığını açıkladı. Atilla Süren, Türkiye’nin de KKTC’yi rakı üretip Türkiye’de de satabilmesi için izin vermesi gerektiğini söyledi.
Süren, “1795 yılında Kıbrıs’ta rakı üretiliyordu. Padişah 3. Selim de fermanla bu rakıdan ne kadar vergi alınacağını belirtiyordu” diye konuştu.
Anlaşma olursa kanunlar düzelecek
Atilla Süren, Türkiye’ye cin, votka ve viski ihracatını çok yaptıklarını ancak 2005 yılında Türkiye’de alkol vergilerinin bir anda çok yükselmesiyle olumsuz yönde etkilendiklerine dikkat çekti.
Kıbrıs’ta bir antlaşma olması durumunda Kıbrıslı Türklere ambargoların kalkacağına ve kanunların düzeleceğine dikkat çeken Süren, Kuzey Kıbrıs’ta ticaret kanunlarının çökmesinden şikayet etti.
KKTC’de ticaret kanunu olmayışı nedeniyle alacaklarını almakta güçlük çektiklerine vurgu yapan Süren, çözüm sonrasında bu sıkıntının ortadan kalkacağını dile getirdi. Atilla Süren, şahsi görüşüne göre Türkiye’nin garantörlüğünün yer aldığı ve her iki toplumun eşit şartlarda olduğu bir antlaşmanın toplumumuz için çok yararlı olacağını kaydetti.
İlginizi Çekebilir