Anastasiadis, hükümet ve DİSİ şizofren
GÜNDEMAKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu basın toplantısı düzenleyerek Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e, hükümetine ve DİSİ’ye “şizofren” diyerek “cepheden saldırdı.”
Kiprianu, Kıbrıs sorununun seçim propagandasına girmesine müsaade etmekle suçladığı Anastasiadis’in yerinde olsa telefonu alıp Cumhurbaşkanı Akıncı’yla görüşerek güvenini geri kazanmaya çalışacağına dikkat çekti.
Fileleftheros “Anastasiadis’e Full Saldırı… AKEL Genel Sekreteri Kıbrıs Sorununda Çıkmaz ve Müzakerelerin Çökmesi Uyarısında Bulundu” başlıklı haberinde Kiprianu’nun, son aylarda müzakerelerin çıkmaza sürüklendiğini belirterek bundan her iki tarafı da sorumlu tuttuğunu yazdı.
Habere göre Kiprianu “Sayın Anastasiadis Dönüşümlü Başkanlığı görüşmeye hazır değildi, Sayın Akıncı da bu aşamada Toprağı görüşmek istemedi. Bu taktiğe ilk kimin başladığının önemi yok. Önemli olan prosedürün ilerlememesidir” dedi.
Müzakerelerde ortaya çıkan sorunların aşılabileceğini belirten AKEL Genel Sekreteri Kiprianu, her iki lidere de “milliyetçi güçlerin hatırını yapmayın” çağrısı yaptı.
“DİSİ’nin ELAM zümresi…”
Andros Kiprianu, DİSİ’yi “AKEL’i suçlamak için her şeyi göze almak ve iletişim karşı atağında bulunmakla” suçladı ve DİSİ içerisinde “aşırı sağ unsurlar barındığına” işaret ederek “DİSİ’nin ELAM da olan zümresi vardır” ifadesini kullandı.
Kiprianu, şu anda başkanlık seçimleri için kampanya dönemine girmek istemediğini ancak partisi herhangi bir partiyle işbirliği yapacaksa Kıbrıs sorunu başta olmak üzere siyasi konularda görüş birliğinin şart olduğuna vurgu yaptı, “AKEL, DİSİ ve ELAM ile hiçbir diyalogda bulunmayacak” dedi.
“Anastasiadis’in adaylığını ne birinci ne de ikinci turda destekleriz”
Andros Kiprianu “AKEL hiçbir zaman DİSİ’li bir adayı desteklemedi, şimdi de desteklemesi söz konusu değildir. Anastasiadis’in adaylığını ne birinci ne de ikinci turda desteklememiz söz konusudur” dedi.
Partilerden cevap
Gazete, Kiprianu’nun sözlerinin sert eleştirilere neden dolduğunu, DİSİ Basın Sözcüsü Prodromos Prodromu’nun “AKEL Genel Sekreteri Kıbrıs sorunu hakkında konuşuyor ancak başkanlık seçimlerini düşünüyor. Bu kritik aşamada, Eide’yle görüşmesinden önce Başkan Anastasiadis’e ve Mustafa Akıncı’ya eşit sorumluluk yüklemesi iyi niyetli değil” ifadesini kullandı. Kiprianu’nun DİSİ’nin ELAM zümresi ile ilgili sözlerini reddetti.
DİKO, Kiprianu’nun “soğukkanlılığını kaybettiği” görüşünü ortaya koyduğu açıklamasında “merkez partilere saldırmak yerine Kıbrıs sorununda destek vererek Sayın Anastasiadis ve DİSİ’yle aynı çizgide gittiğini düşünmeli” vurgusunu yaptı ve “çözümsüzlükten Kıbrıslı Rumların sorumlu olduğu hikayesini sağlamlaştırmakla” suçladı.
Dayanışma Hareketi “Kiprianu, Başkan Akıncı’dan özür dilemez ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dağılması diyaloğu devam etmezse politikasının başarısızlığa uğradığını itiraf etmek zorunda kalacağından korkuyor” görüşünü ortaya koydu.
Simerini “‘Anastasiadis Hükümeti Şizofren’… AKEL Genel Sekreteri İki Liderin Krizi Aşıp Diyaloğa Dönmesinin Zaruri Olduğunu Vurguluyor” başlıklı haberinde, Kiprianu’nun “Kıbrıs sorununu çözmeyi başaramazsak Kıbrıs Türkleşecek. Bize taksim kalırsa Türkleşecek, ‘onlar orada biz burada’yı çözüm olarak kabul edersek Türkleşecek. Bu söylendikçe taksim ileri götürülür” sözlerini öne çıkardı.
“Anastasiadis hükümetinin, DİSİ’nin ve diğerlerinin şizofrenliği artık bitsin”
Habere göre Kiprianu dünkü basın toplantısında “Milliyetçilikten ve fanatizmden vazgeçelim. Anastasiadis hükümetinin, DİSİ’nin ve diğerlerinin ülkeyi yıkıma götüren ve aynı zamanda çözüm ve yeniden birleşme istediğini söyleyenlerin başına defneden taç giydirme şizofrenliği artık bitsin. Neofaşizm canavarını okşamaktan vazgeçsinler” dedi.
İki liderin mevcut krizi aşması ve müzakerelere yeniden başlamasının zaruri olduğuna dikkat çeken Kiprianu, “çökme tehlikesinde olan müzakereler Meclisin Enosis Plebisiti ile ilgili yanlış kararı ve Akıncı’nın kararı yüzünden kesildi” dedi.
“Anastasiadis’in dönüşümlü başkanlığı vermesi gerekirdi”
AKEL Genel Sekreteri “Başkan Anastasiadis’in yerinde olsam telefonu alır, güvenini geri kazanmak için Kıbrıslı Türk liderle görüşmeye çalışırdım” dedi. Anastasiadis’in Dönüşümlü Başkanlığı, vermesi gerektiği görüşünü ortaya koyan Kiprianu şunları söyledi:
“Başkan, karşılığında hiçbir şey almadan bir şey vesin demiyoruz. Dönüşümlü Başkanlık bir taviz değildir. Bunu görüşmeyi 1993’te kabul ettik. Ulusal Konsey Nisan 2005’te yapılan listelemede bunu (dönüşümlü başkanlık) reddetmedi.”
“Yeniden başlar ise müzakerelerin; Dönüşümlü Başkanlık, Toprak, Mülkiyet, Etkin Katılım ve Güvenlik gibi özlü konuların bir paket haline getirilerek ilerlemesi gerektiğini” de söyleyen Kiprianu, zor konular halledilirse güvenlik/garantiler konusunun göğüslenmesinin kolaylaşacağı görüşünü ortaya koydu.
Bunun, çözüm için son fırsat olmadığını ancak ertesi günün nasıl olacağını ve bir sonraki fırsatın ne şartlarda geleceğini düşünmeleri gerektiğini vurgulayan Kiprianu “Her iki lider de durumu yumuşatmaya çalışmak yerine her gün yaptıkları beyanlarla her iki toplumdaki aşırı unsurların değirmenine su taşıdı. Kıbrıs sorunu açıklamalar ve karşı açıklamalar arasında ‘kayboldu’. Her ikisi de krizi yatıştırma yöntemi bulmalıdır” dedi.
Kiprianu “müzakere masasını terk eden Akıncı’dır ancak Başkan, ilk günden itibaren krizi yatıştırmaya çalışmak yerine Kıbrıs Rum toplumunun tepkisinin ve bir kısım seçmenin ne dediğiyle daha çok ilgileniyor göründü. Meclis’in bu yaptığının hata olduğunu bir hafta gecikmeli söyleyebildi” dedi.
“Saf olmayalım…”
“AKEL’in herhangi üçüncü bir ülkenin garanti ve müdahale haklarını kabul etmesi asla söz konusu değil” dedi, şunları ekledi:
“Kıbrıs sorununun bir istila, işgal ve yasadışı kolonizasyon sorunu olduğunu herkes kabul ediyor. Kritik olan, nasıl ilerleyeceğimizdir. Türkiye’ye bedel ödetelim deniyor. Katılıyoruz. Ancak bu olanağın hangi noktaya kadar olabileceğini bilmemiz gerekir. Türkiye’ye kim baskı yapacak? AB’nin tamamını ilgilendiren mülteciler konusunda neden baskı yapmadılar?
Saf olmayalım: Türkiye ile AB ülkeleri arasındaki ilişkilerin yakıcılaşması, Kıbrıs sorununun çözüm çabalarını etkiliyor ancak AB’nin Türkiye’ye karşı tavrını sertleştirmesinin, Kıbrıs sorununda Rum tarafının tezlerini kabul etmesi için kendisine baskı yapılacağı anlamına gelmez. Bizim taraf, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’e odaklanmaya ve önderliğinin ancak Kıbrıs sorununun çözümüyle olabileceğine ikna etmeye odaklanmalıdır.”
İlginizi Çekebilir