Anastasiadis’in “Caydırıcı güç edinme” hedefi
GÜNDEMAlmanya’nın, Ege ve Doğu Akdeniz’de yükselen tansiyonun düşürülmesi maksadıyla Türkiye ile Yunanistan’ı diyalog masasına yönlendirme çabaları çerçevesinde Türk ve Yunan heyetleri arasındaki ilk görüşmenin önümüzdeki günlerde gerçekleşeceği, Rum ve Yunan Dışişleri bakanlarının da bu bağlamda diplomatik hareketlilik içerisinde olduğu bildirildi.
Fileleftheros’un haberine göre, Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis dün gece Alman dengi Heiko Josef Maas’le Doğu Akdeniz ile Ege’deki durum ve Almanya’nın inisiyatiflerini ele aldıkları bir telefon görüşmesi yaptı.
Gazete edindiği bilgilere dayanarak, Hristodulidis’in Türkiye’nin bölgedeki yeni hareketi (Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisinin bölgeye gelişi) hakkında bilgi verdiği Alman dengine “Türk meydan okumalarının bizzat AB tarafından uygun şekilde göğüslenmesi gerektiğini” söylediğini yazdı.
Haberde, Rum Dışişleri Bakanlığı’nın resmî twitter hesabında yapılan paylaşımda Hristodulidis’in Türkiye’nin faaliyetleri konusunda görüştüğü AB yüksek temsilcisi Josep Borrell’e de “uluslararası meşruiyet hilafına, AB üye ülkelerinin egemenlik haklarına itiraz eden bu tür ihlallerin AB’nin de toplu çıkarlarını zedelediğini ve uygun şekilde göğüslenmesi gerektiğini” söylediği kaydedildi.
Gazeteye göre Hristodulidis, konuyu, Kurban Bayramını kutlamak üzere temas ettiği Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan’a da iletti.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın da Mısırlı dengi ile benzer bir telefon görüşmesi yaptığı habere eklendi.
BARBAROS SERBESTÇE FAALİYETLERİNİ SÜRDÜRÜYOR
Alithia “Barbaros Kıbrıs MEB’inin 3’üncü Parseli İçerisinde Kablo Döşüyor… Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar Önümüzdeki Günlerde Yunanistan İle Görüşme Beklendiğini Söyledi” başlıklı haberinde, Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisinin, navtex ile bağlanan bölge içerisinde faaliyetlerini serbestçe sürdürdüğünü yazdı.
Gazete, Barbaros’un şu anda sismik araştırma faaliyeti yürüttüğü alanın Rum yönetiminin tek yanlı “münhasır ekonomik bölge” (MEB) ilan ettiği deniz bölgesindeki 3’üncü parsel içerisinde olduğunu iddia etti.
Devamla Rum Dışişleri Bakanı Hristodulidis’in telefon trafiğine yer veren gazete, Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın dün Edirne Selimiye Camii’nden, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un da Aya Sofya’dan çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamaların satırbaşlarını okurlarına aktardı.
ANASTASİADİS’İN “CAYDIRICI GÜÇ EDİNME” HEDEFİ
Politis “Kıbrıs’ın ‘Caydırıcı Gücü’ Var mı?” başlıklı köşe yazısında “Kıbrıs, dış politikasında sürekli engellerle karşılaşıyor, Türkiye ile açık cephesinde gerçek seçenekleri olmaksızın, özde tek başına kaldı” ifadelerini kullandı.
Yunan hükümetinin, gerilimin tırmanmasından kaçınmak için Türkiye ile deniz bölgelerine dair diyaloğu yeniden açarak “U dönüşü” yaptığına, bu durumun da AB saflarına geçici bir rahatlama getirirken Türkiye’ye karşı yaptırım tartışmalarını da uzaklaştırdığına işaret edilen yazıda, özetle şunlar ifade edildi:
“Anastasiadis bu gelişmenin ardından Türk diplomasisinin sürekli baskısı altında daha da ifşa oldu. MEB’deki emrivakilerin ağırlığı altında bulunan Lefkoşa, kendisine, Kıbrıs sorununun çözüm perspektiflerinin kötüleştiği uyarısında bulunan BM’den de kınama ciro ediyor. Bu sahnede ayarı kaçmış görünen Lefkoşa, BM’nin Guterres şartları temelinde yılsonunda Kıbrıs sorununun çözüm müzakerelerinin yeniden başlaması isteğine cevap veremiyor.
Önümüzdeki zor aylar için başka dayanak arayan Anastasiadis ‘caydırıcı güç edinmek’ için yeni silahlanma programına da hazırlanarak bu sefer Fransa’yı bulduğunu iddia ediyor.
Anastasiadis son aylarda durumdaki kötüleşmeyi çok net görüyor. Süregelen Türk emrivakilerinin ağırlığına rağmen şu ana kadar iç cephede iletişimi nispeten başarıyla yönetti. 28 Temmuz’da siyasi parti başkanlarını tek bir gündemle, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan aldığı destek gündemiyle toplamayı uygun buldu. Fransa ile stratejilerinin örtüştüğünü izah etti ve ‘caydırıcı güç edinme’ politikasını anlattı: Fransız donanmasına ve hava kuvvetlerine kolaylık sağlamak, yeni silahlanma programlarıyla Milli Muhafız Ordusu’nun savunma olanaklarını yeniden yapılandırmak. Bunun, gerçekçi bir yaklaşım ürünü olup olmadığı hiç kesin değil. Kimileri Fransa ile birlikte yürümenin ne kadar ‘stratejik’ olduğunu ve bunun dengeleri nasıl etkilediğini sorguluyor. Askerî olguları bilen kimileri de özlü kolaylık olanaklarını sorguluyor, keza Kıbrıs altyapılarının yeterlilik durumu malum, böyle bir tartışma da en son 20 yıl önce yapılmıştı. Kıbrıs’ın neredeyse 300 milyon Euro’luk silahlanma programını finanse etmeye ne kadar muktedir olduğu ise çok daha şüpheli. Başka zaman olsaydı mümkün olabilirdi ancak şu anda Kıbrıs, diğer birçok ülke gibi, pandemi nedeniyle daha önce uğramadığı kadar kötü bir resesyon geçiriyor.”
İlginizi Çekebilir