© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Anlaşma ihtimalinin dumanı tütüyor

Kıbrıs’ın güneyinde başlayan ve günlerce süren yangın, Rumlar’ın Türk-Rum ilişkilerine bakış açısını bir kez daha ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bir iyiniyet göstergesi olarak “Yangına müdahale edilmesi için Türkiye ile görüşebileceğini” söylemesi ve Rum tarafından olumlu yanıt alınca da girişimde bulunması beklenmedik bir davranışla berhava oldu.

Rum tarafı, Türkiye’den gelecek helikopter ve uçakların “Kıbrıs Cumhuriyeti” topraklarına inmesi, yangında kullanılacak suyun da ise Kıbrıs’ın güney kesimindeki sahillerden alması şartını koştu.

Türkiye Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı sayın Alparslan Türkeş’in de dile getirdiği gibi, Rumların bu davranışı aymazlık değil midir?

Hem Türkiye’den acil yardım alacaksın, hem de yangında kullanılacak suyun G.Kıbrıs sahillerinden tedarik edilmesini, üstelik de Türkiye’den gelen uçak ve helikopterlerin KKTC’ye iniş yapmamasını şartı koşacaksın.

Güney’de meydana gelen ve büyük bir zarara neden olan yangın, Rumlar’ı ne kadar üzdüyse, Türkleri de bir o kadar üzmüştür.

Kıbrıs’ın doğal zenginlikleri üzerinde Rumlar’ın ne kadar hakkı var ise, Kıbrıslı Türklerin de o kadar hakkı vardır.

1995’te KKTC’de meydana gelen Beşparmaklar yangınının izlerini silmek 20 yılı aşmıştır.

Dolayısıyla, Güney’de meydana gelen felaket ile Kuzey’de meydana gelebilecek bir felaket arasında ayrım yapmak sözkonusu olamaz.

Yangının ortasında politika yürütmeye kalkan, adanın zenginliklerini kişisel yaklaşımları sonucu tehlikeye atan Rum Yönetimi Lideri Anastasiadis, bu davranışıyla kendi vatandaşları tarafından da eleştirilmiştir.

Kaldı ki, yangına erken müdahale edilmiş olsaydı, bu kadar büyük bir felaket de yaşanmamış olacaktı.

Dolayısıyla, yangının başlaması, gerekli müdahalenin yapılamaması, Rum siyaseti uğruna deyim yerindeyse “Yangına körükle gidildi” dersek, gerçeği ortaya koymuş oluruz.

Cumhurbaşkanı Akıncı ile neredeyse iki haftada bir buluşan Anastasiadis’in İstanbul'daki yemek davetinde de benzer bir tavır takındığı akıllardadır.

Aynı Anastasiadis'in yangın olayında da siyaset yapması, siyasi avantaj sağlamaya yönelik yaklaşımı asla kabul edilebilir değildir.

Kendini Kıbrıs’ın tek hakimi, Kıbrıslı Türkleri de “azınlık” olarak gören Rum zihniyetinin hiç bir şekilde değişmediğini bu olay herkese bir kez daha göstermiştir.

Rumlar, Kıbrıs açıklarında bulunan doğalgaz kaynaklarını da sadece kendine aitmiş gibi görmekte, Kıbrıs Türkü’nün bu konuda söz sahibi olmadığını her fırsatta dillendirmektedir.

Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi içerisindeki parseller için çıkılan 3. tur ruhsat ihalesi çerçevesinde 6, 8 ve 10 numaralı parsellere ilgi duyan şirketlerin önerilerinin, 22 Temmuz’da Rum Hükümetinin elinde olmasının beklendiğini söylemekte, bu ihalelerin kapalı kapılar ardında gerçekleştirildiğini çekinmeden söyleyebilmektedir.

İşte tüm bunlar, Kıbrıs’ta bir anlaşma imzalanmasının neredeyse hayal olduğunu göstermekte, Kıbrıs’ta bir anlaşma ihtimalinin neredeyse hiç kalmadığı gerçeği apaçık görünmektedir.

Kıbrıs’ta olası anlaşma ihtimalinin dumanı, Trodos’ta halen tütmektedir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER