© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Ayrıntılar gün yüzüne çıkmaya başladı !!!

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, 11 Şubat Ortak Açıklama metnine göre hareket ettiklerini ve bulunacak çözümle Kıbrıs Türkü’nün kendi bölgesinde nüfus ve mülkiyette sarih çoğunluğuna sahip olacağını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, 11 Şubat Ortak Açıklama metnine göre hareket ettiklerini ve bulunacak çözümle Kıbrıs Türkü’nün kendi bölgesinde nüfus ve mülkiyette sarih çoğunluğuna sahip olacağını söyledi.

Burcu, halkın referandumda oy vermeden önce, tüm konular hakkında yeterli bilgiye ve tartışma için yeterli zamana sahip olacağını belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre Barış Burcu dün, Genç TV’de Aysu Basri Akter’in hazırlayıp sunduğu programa konuk olarak müzakerelerle ilgili açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın göreve geldikten kısa bir süre sonra müzakerelere başladığını anımsatan Burcu, 15 Mayıs’ta ilk liderler toplantısının gerçekleştiğini belirtti.

Kıbrıs’ta çözüm arayışlarının 50 yıldan beridir sürdüğünü ifade eden Barış Burcu, “Zaman zaman umudun arttığı, kimi zaman da azaldığı dönemler oldu. Cumhurbaşkanımız göreve gelir gelmez bir kıpırdanma oldu. Çünkü bu alt yapı kendi siyasi yaşamında hep vardı” dedi.

“RUMLARI HEYECANLANDIRAN, EMPATİ VE JARGONDUR”

Burcu, “Kıbrıslı Rumları da heyecanlandıran bir seçim oldu. Sizce, Kıbrıslı Rumları heyecanlandıran ne idi?” şeklindeki soruya şöyle yanıt verdi:

“Kıbrıslı Rumları heyecanlandıran, kendi beklentilerinin karşılanabileceği yeni bir durum ortaya çıktığı meselesi değildir. Onları heyecanlandıran empati ve kullanılan jargondur. Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca, iki toplumun birbirlerini düşman değil, geleceğin ortakları olarak görmeleri gerektiğinin altını defalarca çizmiştir. İki toplumun bir şekilde yaşadığı acıların üzüntüsünü birlikte hissetmelerinin altını çizmiştir. Bunun farkındalığına varan ve bunu da kullandığı jargonla ifade eden bir şahsiyete duyulan sempatisi şeklinde yorumlayabilirsiniz.”

“HALK, REFERANDUMA GİTMEDEN ÖNCE NEYİ OYLAYACAĞINI ÇOK İYİ BİLECEK… HEDEF MAYISTAN ÖNCE REFERANDUM”

“Mayısa kadar yetişmezse, sonrasında bu atmosferin kaybolabileceğini düşünüyor musunuz?” yönündeki soruya Barış Burcu, ekip olarak hedeflerinin mayıstan önce referandum olduğunu belirtti.

Halka da referandum konusunda çeşitli odaklarca yalan ve de yanlış bilgiler verildiğine dikkat çeken Sözcü Burcu, bir referanduma gitmeden önce Kıbrıs Türk halkının neye evet, neye hayır diyeceğini çok iyi bileceğinin altını çizdi.

“KAZANILANLARIN KORUNMASI İÇİN KETUM DAVRANMAYA DEVAM ETMELİYİZ”

Barış Burcu ayrıca, ancak yeterli tartışma ortamının sağlanmasından sonra halkın referanduma gideceğini de söyledi.

Müzakerelerdeki gizliliğin de eleştirildiğinin hatırlatılması üzerine Burcu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu eleştiriler çok haksızdır. Çünkü aksi, görüşmelerin prensibine aykırıdır. İki temel prensip var. Her şeyde anlaşmadan, hiçbir şeyde anlaşılmış sayılmıyor. Bu temel bir prensiptir. İkincisi de gizlilik ilkesidir. Kazanılanın korunması için en önemli prensiptir. Bunu ancak işin mutfağında olan algılayabilir. Bizim çok önem verdiğimiz ve karşı tarafın da zorlukla kabul ettiği durumlar var. Ben bu konunun bilgisini verir ve propagandasını yaparsam, karşı taraf, ‘Bu anlayışı göstermiştim. Ama kendi toplumumda olumsuz propagandalar var. Ben bu noktada duramam’ diyebilir. Şimdi bizim için önemli olan nokta nedir? Toplum için elde ettiğimiz kazanım mı, yoksa bunun lafazanlığı mı? Bizler için bu kazanımlar önemlidir. Bir miktar daha ketum davranmaya devam etmemiz gerekmektedir.”

“KENDİ BÖLGEMİZDE NÜFUS VE MÜLKİYET ÇOĞUNLUĞU OLACAK BİR YAPIDAN SÖZ EDİYORUZ”

Mülkiyet konusunun sorulması üzerine ise Sözcü Barış Burcu şunları söyledi:

“Hangi başlığı görüşürsek görüşelim, bunların hangi çerçevede görüşüldüğünü açıklamamız lazım. 11 Şubat Ortak Açıklama Belgesi görüşme zeminin hangi esaslar ve prensipler ve ilkeler çerçevesinde yürütüleceğini gösteren bir yol haritasıdır. Bunu bilmeyenler, hangi başlıktan konuşursak konuşalım, bunları bir zemin üstüne oturtamayacaktır. Bu belgenin bazı noktalarını hatırlatmak isterim. Anlaşma siyasi eşitlik zeminine oturacaktır. İki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon olacaktır. Yani, nüfus ve mülkiyet çoğunluğu bakımından kendi bölgemizde çoğunlukta olacağımız bir yapıdan söz ediyoruz. Her alanda bu sağlam temelde yürümeye çalışıyoruz. Kurulacak federal yapı, uluslararası tek egemenliğe sahip olacak. İki toplumdan eşit neşet edecek bir tek egemenlikten bahsediyoruz.  Bu federal yapıda iki kurucu devlet olacak ve bunlar eşit statüde olacak. Biri,  bir diğerinin üstünde otorite sahibi olmayacaktır.”

Federal yetkilerin anayasadan kaynaklanacağını dile getiren Burcu şöyle devam etti:

“Bunların da ne olacağına bu süreç içerisinde karar vereceğiz. Bunların dışında kalan bütün yetkiler kurucu devletlerin yetki alanına girecek. 11 Şubat belgesi diyor ki, bütün uzlaşılmamış konular masadadır ve birbirleriyle bağlantılı bir şekilde görüşülecek. Neyin garanti edileceği bilinmeden, toprak veya garantiler gibi konuların konuşulması anlamsızdır. Bu konular elbette ki görüşülecek. Ama günü ve zamanı geldiğinde...

Mülkiyet konusu başladı. Ama toprak konusu başkadır. Toprak her bir kurucu devletin idari alanına kalacak yüzölçümü ile ilgilidir. Bu konunun sadece kriterleri gündeme geldi. Yani toprak ayarlamasında orman arazilerinin, tarım arazilerinin tanımı gündeme geldi. Ama köy ismi ya da harita veyahut rakam gündeme gelmedi.

Garantiler konusu, toprağın yüzdelikleri gibi konular geçici bir süreliğine bizim için tartışma dışıdır. Ne zaman gündeme gelebilir? Ancak diğer konularda anlaşma sağlandığı zaman.”

“KATEGORİLER ÜZERİNDE ANLAŞMAYA VARILMIŞTIR”

Barış Burcu, mülkiyette hangi noktada olunduğunun sorulması üzerine de, sorunun mülkiyet üzerinde çözüleceği yönünde yaratılan algının yanlış olduğunu belirtti.

Kıbrıs Türk halkını bir kaosa sürükleyecek anlaşmanın altına imza atmayacaklarına dikkat çeken Burcu, “İnsanımız, referanduma evet dedikten sonra, ertesi günkü hayatı, bir öncekinden daha iyi olabileceği koşulları yarattığımız zaman referanduma gideriz. Sayın Cumhurbaşkanı’nın anlayışı budur” dedi.

Mülkiyet konusunun görüşüldüğünü, yakınlaşmalar olduğu gibi tartışmaların da bulunduğunun altını çizen Burcu,  uzlaşıya varılan konuları şöyle ifade etti:

“Mülkiyetin tanımının yapılabileceği kategoriler üzerinde bir anlaşmaya varılmıştır. 22 kategori var. Etkilenmiş mülkler çeşitli kategorilere ayrıldı. Mesela bir mülk, bugüne kadar herhangi birine tahsis edildi mi? Edilmemişse bu bir kategoridir. Kamu yararına istimlak edilen bir mülk mü? Bu başka bir kategoridir.”

“SARİH BİR NÜFUS VE MÜLKİYET ÇOĞUNLUĞU”

Kategorilerden sonra uzlaşılan bir diğer noktanın da Kıbrıslı Türk ve Rumlardan eşit sayıda katılımla oluşacak Mülkiyet Komisyonu olduğunu vurgulayan Burcu, “Bu komisyon da bu kategorilere, henüz yeni tartışmaya başladığımız ama henüz sonuç üretemediğimiz kriterlere bakarak karar verecek. Bu malın tazmin mi edileceğini, iade mi edileceğine, takas edilip edilmeyeceğine ve kimin bu hakka sahip olup olmadığına karar verecek” diye konuştu.

Kriterler denilen olgunun, mülkiyetin yasaları olduğunu belirten Burcu, “Bunları üretmek için tartışmalara yeni başlıyoruz” dedi.

Burcu şöyle devam etti:

“Elde etmeye çalıştığımız sonuç 11 Şubat belgesine konulan temel ilkelere bağlı olmak zorundadır. İki bölgelilik, iki toplumluluğu biz, kendi bölgemizde sarih bir nüfus çoğunluğu ve sarih bir mülkiyet çoğunluğuna sahip olacağımız şeklinde yorumluyoruz.”

“BU KONU BİREYLERE BIRAKILMAYACAK”

“İnsanımızda öyle bir algı yaratıldı ki sanki Rumlar gelip kapıyı çalacak ve ‘tapu bende’ diyerek insanımızı sokağa atacakmış gibi. Birileri hali hazırda bu istisnai konuları istismar ederek süreci zehirliyorlar. Hiçbir surette, bu konu bireylere bırakılacak bir süreç değildir. Biri koçanla gelip, diğerine gel anlaşalım diyemeyecek. Mülkiyet Komisyonu kurulacak, taraflar bu komisyona gidecek ve komisyon da kriterlere bakarak o mal üstünde uygulanması gereken sonucu üretecektir.”

“SÜREÇ MÜLK SAHİBİ VE KULLANICININ LEHİNE İŞLİYOR”

AİHM’in Dimopulos Kararı’nın da sorulması üzerine Burcu, iki liderin bu konuyla ilgili yaptığı ortak açıklamaya işaret etti.

Dimopulos Kararı’nın bir sonuç olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, “Süreç, uluslararası hukukta mülk sahibi kadar kullanıcının da lehine işliyor ve bu giderek de artmaktadır” dedi.

Rum tarafının bunu algıladığını anlatan Burcu, liderlerin mülkiyet konusunda ortak açıklama yaptığını ve malın ilk sahibi ile şimdiki kullanıcılarının komisyona başvurarak müştereken çare arayacaklarını deklere ettiklerini anımsattı.

GÜÇ PAYLAŞIMI…

Müzakere masasındaki 6 başlıktan biri olan Güç Paylaşımı’na da değinen Barış Burcu, şunları söyledi:

“Rum tarafında başkanlık sistemi, bizde de parlamenter sistem var. Hangisi olacak? Yoksa ikisi arası mı olacak? Bu bizim tartıştığımız husustur. Ama ne olursa olsun, bütün hâl ve şartlarda, biz başkanlık müessesinin mutlaka dönüşümlü olmasını istiyoruz. Bu bizim için psikolojik bir eşiktir. Dönüşümlü başkanlık bizim için olmazsa olmaz bir taleptir. Bunun altında yasama var. Nasıl bir yasama olacak? Üst meclis ya da alt meclis olacak mı? Her ikisi olur ise, bunların kompozisyonu nasıl olacak? Toplumlar hangi oranda bunların içinde temsil edilecek? Alt meclisi hangi seçmen yapısı seçecek? Üst meclisi hangi seçmen seçecek? Bütün bunlar hep tartıştığımız konulardır. Örneğin üst mecliste ya da alt mecliste bir tıkanıklık olursa bunun nasıl çözeceğiz? Bunlar hep bizim tartıştığımız ve bir noktaya gelmeye çalıştığımız konulardır”

Federal kamu yönetiminin de çok önemli olduğunu belirten Burcu, Kamu Hizmeti Komisyonu’nun yapısının da önemle öne çıktığını söyleyerek, “Kamuda istihdamların nasıl paylaşılacağı, devlet dairelerinde ve Kamu Hizmeti Komisyonu’nda kararların nasıl alınacağı, müdürlüklerin nasıl paylaşılacağı ve rotasyonun ne olacağı hep tartışılan konulardır” diye sözlerini tamamladı.

Ekonomi K.

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER