BİR LİDERİN YANINDA TARİHE TANIKLIK
GÜNDEMAydın Denktaş, 17 Aralık 1933’te Lefkoşa’da doğdu. Eczacı Münir Bey’in 2 çocuğundan biriydi. O dönem “Amerikan Akademi” olarak bilinen okulda eğitim aldı.
RAUF DENKTAŞ’LA ÇOCUKLUĞUNDA TANIŞTI
63 yıl aynı yastığa başkoyduğu KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la yolu, çok küçük yaşta kesişti. Aydın Denktaş, doğduğunda henüz 9 yaşında olan, aynı zamanda akrabası Rauf Denktaş’ın kucağına “işte nişanlın” diyerek verilmişti.
1944’te hukuk tahsili için İngiltere’ye giden Denktaş, 1947’de adaya döner dönmez, Aydın Denktaş’la nişanlandı. 1949’daysa, Rauf Denktaş 25, Aydın Denktaş ise 16 yaşındayken evlendiler.
Aydın Denktaş, daha sonra verdiği röportajlarda o günleri şu sözlerle aktardı:
"Ben doğduğumda İsmet Nenem “al nişanlını” deyip beni onun kucağına verdi. Yani beşik kertmesi gibi olduk. Çok erken çok küçük yaşta kendimi onun eşi olarak bildim. 12 yaşındayken, İngiltere’ye giderken bana bir nişan takısı takmıştı. ‘Ben gelinceye kadar kimseye söz verme, ben dönüp seninle evleneceğim’ dedi. Yani 12 yaşındayken ben, onun eşi olacağımı biliyordum.”
DENKTAŞ FEDERASYON BAŞKANI OLUNCA AĞLADI
Ancak bilmediği bir şey vardı. “Coğrafya kaderdi” ve evlendiği adam ilerleyen yıllarda Kıbrıslı Türklerin lideri olacak, hayatını “Kıbrıs Davası”na adayacaktı.
O yıllarda Kıbrıs, İngiliz idaresindeydi ve Kıbrıslı Rumlarla Türkler arasındaki gerginlik artmaktaydı. Rauf Denktaş, 1949’da atandığı savcılıktan, 1958’de Kıbrıslı Türklerin mücadelesine daha fazla katkı koyabilmek için istifa edip Federasyon Başkanı olduğunda, buna en çok üzülen Aydın Denktaş olmuştu.
“Bana haber geldi, ‘Rauf Denktaş Federasyon Başkanı oldu’ diye. Ben ağlamaya başladım. Annem, ‘niye ağlıyorsun kızım’ diye sordu. Dedim ki ‘ben kocamı kaybettim bugün’.”
Rauf Denktaş, “bana bir yıl ver, halkı bir toparlayayım, sonra bırakacağım” diye eşini teselli etmeye çalışsa da, bu vaat hiçbir zaman gerçekleşmeyecekti.
1958’de aynı zamanda TMT’nin kuruluşuna öncülük eden ve o dönem Kıbrıslı Türklerin lideri olan Dr. Fazıl Küçük’le de yakın şekilde çalışan Denktaş, 1960’da Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı'na seçildi.
1963’te Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nden dışlanmasıyla, tüm Kıbrıslı Türkler gibi Denktaş ailesi için de zor günler başlayacaktı.
TÜRKİYE YILLARI
1964'teki Londra Konferansı'ndan sonra Makarios tarafından istenmeyen adam ilan edilen Rauf Denktaş’ın Kıbrıs'a girmesi yasaklandı. Denktaş ailesinin Türkiye’deki ‘sürgün’ yılları 1968’e dek sürecekti. Bu dönem de Aydın Denktaş için zorluklarla doluydu.
“Para yok Pul yok elimizde. Rauf aldığı harcırahı bırakıyor bana, idare et diyor. Ama nasıl idare edeceğim? Daha ekonomik olsun diye pazardan alışveriş ediyorum. Ve o zaman 25 kuruş olan hamal parasını vermemek için kendim taşırdım. O 25 kuruş çocuklarımın ekmek parasıydı.”
Zorluklar sadece ekonomik değildi. Eşi ve çocuklarını bırakarak gizlice adaya çıkan Rauf Denktaş Rumlar tarafından yakalandığında, Aydın Denktaş soluğu dönemin Türkiye Başbakanı olan Süleyman Demirel’in yanında almıştı.
“Rauf’un yakalandığını duydum. O geceyi ağlayarak uykusuz geçirdim. Ertesi gün doğru Başbakan Demirel’in yanına çıktım. ‘Bize haber vermeden gitmeyecekti’ dedi.”
SİYASETE SOĞUKLUK, TARİHE TANIKLIK
1968’den itibaren müzakere masasında Kıbrıslı Türkleri temsil eden Rauf Denktaş, 1973’te Kıbrıs Türk Yönetim Başkanlığı’na seçilerek Kıbrıslı Türklerin lideri sıfatını Dr. Küçük’ten resmen devraldı. Denktaş, bu sıfatı, 2005’te Cumhurbaşkanlığından ayrılana dek, tam 32 yıl sürdürecekti. Aydın Denktaş, siyasete hep mesafeli olmasına rağmen, eşini yalnız bırakmayacak, en büyük hayali olan KKTC’yi ilan ederken olduğu gibi, birçok kritik anda Rauf Denktaş’ın yanında olacak ve tarihe tanıklık edecekti.
ÜÇ KEZ EVLAT, BİR KEZ TORUN ACISI
Denktaş ailesinin yaşadıkları zorluklar sadece Rauf Denktaş’ın siyasi kimliğinden kaynaklanmıyordu. Acıların en büyüğünü, hem de birden fazla kez yaşadılar. Aydın ve Rauf Denktaş, 6 çocuklarından üçünü kaybettiler. Tam üç kez evlat acısı yaşadılar. İlk kayıpları Raif ve Münir’in ardından doğan üçüncü çocukları olan Dilek’ti.
Yine Aydın Denktaş anlatıyor:
“Ben çok kız evladı istiyordum. İki sene sonra bir kız evladım dünyaya geldi. Başka ne isteyebilirdim?”...
Beyin rahatsızlığı olan Dilek’i tedavi için götürdükleri Londra’da 1957’de iki buçuk yaşındayken kaybettiler, ve oraya defnettiler.
İkinci kayıpları ise Dilek’ten bir yıl sonra, 1958’de, 7 yaşındaki oğulları Münir oldu. Aydın Denktaş’ın, kendi babasının adını verdiği Münir, Rauf Denktaş istişarelerde bulunmak üzere gittiği İstanbul’dayken, bademcik ameliyatında hayatını kaybetti. Rauf Denktaş cenazeye yetişemeyince, Aydın Denktaş oğlunu yalnız başına defnetti.
“Münir’i kaybettim yıkıldım. Rauf, ameliyatı yaptırma dediği halde yaptırdığım için bana çok kızdı. Ben biliyor muydum böyle olacağını? Ben evladımın böyle olmasını ister miydim? Münir bademcikleri yüzünden sürekli hastalanıyordu. İki günde bir bademcikleri şişiyor, yemek yemiyor, gittikçe zayıflıyordu. Dr. Küçük o zaman, ‘Ben mesuliyeti alıyorum üstüme, babası yokken gidelim yaptıralım. Beş dakikalık iş. Olur biter’ dedi. Ama ameliyat odasından çocuğumun kanları çıktı. Düşünebilir misiniz? Mayıs’ta Dilek öldü. 1 yıl sonra Eylül’de Münir’i kaybettim.
Art arda iki evlat acısı yaşan Denktaş ailesi, oğulları Serdar ve ikiz kızları Ender ve Değer’in dünyaya gelmesiyle yeniden büyüdü.
Ancak Münir’in ölümünden 28 yıl sonra, Denktaş’lar bir kez daha evlat acısıyla sarsıldılar. İlk çocukları Raif’i, 1985’te, 34 yaşındayken bir trafik kazasında kaybettiler.
“Raif’in ölümü her şeyi değiştirdi. Bütün hayatımız altüst oldu. Tüm emelim babası gibi bir evlat yetiştirmekti, Allah bizden çok severmiş, yanına aldı. Ölümüyle yıkıldık”
Aydın Denktaş, zorluklara ve acılara birlikten göğüs gerdiği 63 yıllık hayat arkadaşını, 13 Ocak 2012’de kaybetti. Aydın Denktaş, Rauf Denktaş’ın ölümünün ardından hissettiklerini şu sözlerle özetleyecekti.
“Şu an karşımda olsaydı keşke. Evimin lideriydi en başta… Bomboş bir hayatta bıraktı beni. Kendimi bildim bileli beraberdik biz. Doğduğum günden beri… Şimdi bir boşluktayım sanki… Elbette hayat devam ediyor ama benim için anlamını kaybetti. O benim sadece eşim değil, en iyi arkadaşımdı. Beni şımartırdı. Dünya çok tatsız geliyor şimdi.”
Üç kez evlat acısı yaşayan Aydın Denktaş, eşinin ölümünden bir yıl sonra, bu kez bir torun acısı yaşadı. Kaybettiği oğlu Raif’in küçük oğlu Can, 2013’te, 37 yaşındayken, babasının mezarı başında canına kıydı. Aydın Denktaş, 80 yaşında yine büyük bir acıyla sarsıldı.
Hayatının son döneminde sağlık sorunları yaşayan Aydın Denktaş, bir aydır Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinde tedavi görüyordu.
İlginizi Çekebilir