BM GÜVENLİK KONSEYİNE SUNULACAK RAPOR
GÜNDEMCumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması yönünde bir gelişmenin mayıs ayından sonra, ancak haziranda yaşanabileceğini söyledi.
Akıncı, Güvenlik Konseyine bilgi vermek için Amerika’ya gidecek olan Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyon Şefi Elizabeth Spehar’ı kabul etti.
Mustafa Akıncı, Elizabeth Spehar ile görüşmesinde Spehar’ın, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e mesajının olup olmadığını sorduğunu, Genel Sekretere mesajlarının açık ve net olduğunu kaydetti.
Akıncı, Genel Sekretere, “adil ölçüler içerisinde, bugüne kadar varılan mutabakatlar içinde, eşitlik temelinde bir çözüm için uğraş verdiklerini, eşitlik temelinde bir çözümün özünün siyasal eşitlik olduğunu ancak Kıbrıs Rum tarafının giderek artan bir şekilde Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini içselleştirmemiş davranışların sergilemesinin kabul edilemez bir durum yarattığının ve çözüm sürecine vurulmuş en büyük darbe olduğunun” iletilmesini istediklerini söyledi.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin, müzakerelerin başlama olasılığı üzerinde çalışma yapması için atadığı Jane Holl Lute’nin taraflarla görüşerek bir referans belgesi yaratmaya çalışırken, Rum tarafının çözümün esasını teşkil eden eşitlik kavramını kabul etmemesinin olabilecek bir iş olmadığını söyledi.
Mustafa Akıncı ayrıca Genel Sekretere, Kıbrıs sorununa daha fazla ilgi gösterilmesi gerektiği düşüncesinde olduklarının da iletilmesini istediklerini söyledi.
“MANDA GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”
Görüşmede, ay sonu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından görüşülecek olan Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görev süresi konusunun da ele alındığını anlatan Akıncı, içerisinde bulunulan dönemde Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün adadan tamamen çıkmasının söz konusu olmadığını ancak adaya 1964’te üç aylığına geldiğini, adaya gönderilen BM Barış Gücü’ne o dönemde manda verilirken Kıbrıs Rum tarafının adanın tek sahibi gibi görülerek verildiğini, ancak zaman içerisinde pek çok şey değiştiğini kaydetti.
Akıncı, “Yıllar itibarıyla yaşanmışlıklar, tecrübeler var. Bunlar da dikkate alınarak Mandasının yeniden gözden geçirilmesinin gerekliliği ortadadır” dedi.
“İKİ TARAFIN ONAYI ALINMALI”
Birleşmiş Milletlerin Barış Operasyonlarıyla ilgili 2000’de hazırlanan bir raporda, bir bölgede uzlaşmazlık yaşanması durumunda, Barış Gücü operasyonlarının yürütülebilmesi için “iki tarafın da onayının alınması gerektiğinin” belirtildiğini kaydeden Akıncı, her altı ayda bir BMBG’nin görev süresinin uzatıldığını, bu süreçte bir taraftan resmi hükümet olarak görülürken diğer tarafın görüşünün sorulmadığını anlattı.
Adada görev yapan Barış Gücü’nün maliyetinin yarıya yakın bir kısmının, 54 milyon Dolarlık bir miktarının, Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan tarafından karşılandığını belirten Akıncı, bu durumun bazı zafiyetler yarattığını kaydetti.
“ÇÖZÜM SÜRECİNE ZERRE KADAR KATKISI YOK”
Akıncı, “Birleşmiş Milletler çeksin gitsin demiyorum, bunu deme hakkını kendimde görmüyorum, ama bu varlığın, Rum tarafı için de bir rahatlık alanı yaratması ve varsın statüko bu şekliyle böylece devam etsin gitsin anlayışının da hakim kılınmasının, Kıbrıs sorununun çözümüne zerre kadar katkı yapmadığının da altını çizmek isterim” dedi.
BM GÜVENLİK KONSEYİNE SUNULACAK RAPOR
UNFCYP’in görev süresinin uzatılmasıyla ilgili raporun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerine birkaç gün içerisinde dağıtılmasını beklediklerini kaydeden Akıncı, raporun Konsey’de 23 Ocak’ta görüşülmeye başlanmasının beklendiğini, prosedürlere göre de raporun 10 gün öncesinden üyelere dağıtılması gerektiğini anlattı.
ÖZERSAY’IN BEYANATLARI
Dışişleri Başkanı Kudret Özersay’ın Amerika’da yaptığı temaslarda Birleşmiş Milletler Barış Gücü ile ilgili ifadelerinin değerlendirilmesinin istenmesi üzerine Akıncı, Kudret Özersay’ın da adadaki BMBG’nin mandasının gözden geçirilmesi yönünde olduğunu, BMBG’nin adadan tümden çekilmesi yönünde beyanat verdiğini duymadığını, Kıbrıs Türkünün böyle bir yaklaşımının bulunmadığını söyledi.
ERHAN ERÇİN’İN GÖREVDEN AYRILMASI
Erhan Erçin’in Cumhurbaşkanlığındaki görevinden ayrılmasıyla ilgili bir soru üzerine Akıncı, Cumhurbaşkanlığının bugün Özdil Nami’nin ayrılmasından sonra bir müzakerecisinin de bulunmadığını; sonuç odaklı ve takvimli, müzakerelerle ilgili stratejik bir anlaşmanın yapılabileceği bir noktada, bu anlaşmanın altının doldurulması için müzakere heyetinin güçlendirileceğini söyledi.
Erhan Erçin’in başka bazı sorumluluklar üstenmek zorunda kaldığını, bunun geçici bir ayrılık olduğunu belirten Akıncı, Erhan Erçin’in ayrılmasında herhangi bir anlaşmazlığın söz konusu olmadığını, müzakerelerin başlaması durumunda görevine geri dönebileceğini söyledi.
MÜZAKERELERİN YENİNDEN NE ZAMAN BAŞLAYACAĞI…
Garantör ülkelerin, Mart ayında Türkiye’de yer alacak yerel seçimler ve Mayıs sonunda yer alacak Avrupa Parlamentosu seçimleri nedeniyle, Mayıs ayı sonuna kadar gelişme olmayacağı yönünde tespitte bulunduğunu kaydeden Akıncı, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Mayıs sonunda olacağından herhangi bir gelişmenin ancak Haziranda yaşanabileceğini söyledi. Tüm tarafların hazır olacağı tarihin haziran gibi göründüğünü belirten Akıncı, “Haziran’dan öteye atmanın bir anlamı olduğunu sanmıyorum” dedi.
Lute’nin üzerinde çalıştığı referans kağıdının 5 tarafça kabulünün önemli olduğunu, Lute’nin bu nedenle sadece iki tarafla değil de Garantör ülkelerle de görüştüğünü kaydeden Akıncı, burada zaman kavramından öte içeriğin önemli olduğunu, içeriğin tamam olmadığı takdirde müzakerelerin yıllarca sürebileceğini söyledi.
“RUM TARAFININ YETKİ VE REFAHI PAYLAŞMAMA ANLAYIŞI DEĞİŞMEDİĞİ TAKDİRDE ÇOK SIKINTILI SÜREÇ BEKLİYOR BİZİ”
Kıbrıs Türkünün erken bir çözüm istediğini ancak ucu açık, takvimsiz ve stratejik bir anlaşmanın olmadığı bir süreç istemediklerini kaydeden Akıncı, “Rum tarafının yetki ve refahı paylaşmama anlayışı değişmediği takdirde çok sıkıntılı süreç bekliyor bizi. Çözüm konusunda Rum tarafının samimiyetinin sınandığı bir süreçteyiz” dedi.
Kıbrıs Rum tarafının mutabakat sağlanan konularda geri adım atmaya çalıştığını anlatan Akıncı, Rum tarafı ile varılan mutabakatta, bir çözüm durumunda güvenlik, dış politika ve savunma konularında konsensüs ile karar alınabileceğini, 7 Kıbrıslı Rum ve 4 Kıbrıslı Türk’ten oluşacak olan Bakanlar Kurulunda da karar alınırken Kıbrıslı Türklerden bir olumlu oyun aranacağının yer aldığını, ancak Kıbrıs Rum tarafının varılan bu mutabakattan geri adım atmaya çalıştığını söyledi.
Lute’nin oluşturmaya çalıştığı referans belgesinin, garantör ülkelerin kabulünün aranacağını da aktaran Akıncı, bu zaman zarfında Kıbrıs Rum tarafının statükonun devamını isteyip istemediği konusunda bir karara varması gerektiğini ifade etti.
DOĞAL GAZ KAYNAKLARI
Statükonun devamı durumunda ada etrafında keşfedilen doğal kaynaklar nedeniyle gerginlikler yaşanabileceğini, tüm bölgeyi rahatsız edecek bir baş ağrısı durumuna dönüşebileceğini kaydeden Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının tüm kesimlerin kazançlı çıkabileceği bir çözüm peşinde olduğunu söyledi.
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın Kıbrıs Rum Kesiminin ada etrafında doğal gaz için sondaj yapma hakkı bulunduğu yönündeki açıklaması ile ilgili değerlendirme istenmesi üzerine Akıncı, Kıbrıs Rum tarafının önerisinin doğal kaynaklardan elde edilecek kazançtan Kıbrıslı Türklere payının çözümden sonra verilmesi olduğunu, ancak çözümün ne zaman olacağının bilinmediğini, çözümün temel unsuru siyasi eşitlikte Kıbrıs Rum tarafının karşı durduğunu anlattı.
Kıbrıs Rum Yönetiminin bu tutumunun Kıbrıs Türk tarafının ilan ettiği kıta sahanlığında arama yaptırmasına yol açtığını kaydeden Akıncı, “Rum zihniyeti işi bu noktaya getirdi” dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞINDA PARK KONULU TOPLANTI
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bir soru üzerine, Cumhurbaşkanlığında bugün, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi, Lefkoşa Türk Belediyesi ve Meclis Başkanının katılımıyla bir toplantı yapıldığını, bu toplantının gündeminin, Metehan Bölgesinde 350 dönümlük bir alanda park yapılması için yıllar önce tasarlanan bir proje olduğunu, bu toplantının da bu projenin akıbeti ile ilgili olduğunu kaydetti.
Akıncı, Park yapılacak bölgenin askerin kullanımında bulunan arazileri de içerdiğinden GKK, mali kaynak gerektirdiğinden Büyükelçilik ve yapacak olanın da Lefkoşa Belediyesi olduğundan Belediye Başkanı ve Meclis’teki çevre ile komitenin başkanlığını yaptığından Meclis Başkanının çağrıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı, Lefkoşa’nın halkın nefes alabileceği bir alan açısından son derece kısır bir belde olduğunu vurguladı.
İlginizi Çekebilir