© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Çavuşoğlu:2008 yılında başlayan müzakere süreci sona ermiştir

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’de tek taraflı olarak sürdürdüğü hidrokarbon çalışmalarının yakından takip edildiğini belirterek, “Ülkemiz gerek kendi kıta sahanlığındaki hak ve çıkarlarını korumak için her türlü tedbiri almakta, gerek Kıbrıs Türk tarafına desteğini sürdürmekte kararlıdır” dedi.

Bir TC Milletvekili’nin yazılı soru önergesini yanıtlayan Çavuşoğlu, Türkiye’nin dış politikasının başlıca öncelikleri arasında yer alan Kıbrıs meselesinin adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme ulaştırılması amacıyla, Ada’da BM Genel Sekreteri’nin İyi Niyet Misyonu çerçevesinde 2008 yılında başlayan müzakere sürecini kararlılıkla desteklediklerini belirti.

Çavuşoğlu, şöyle dedi:
“Son olarak, Kıbrıs Konferansı’nın İsviçre, Crans-Montana oturumuna katılarak Ada’daki iki tarafın 11 Şubat 2014 Ortak Deklarasyonuyla ortaya koyduğu, iki kesimli, iki toplumlu tarafların siyasi eşitliğine dayalı yeni bir ortaklığın ana hatlarını belirleyen hususlar çerçevesinde bir çözüme ulaşılması için gereken siyasi iradeyi sergiledik. Ülkemiz ve Kıbrıs Türk tarafının tüm yapıca katkıları ve çözüm iradesine rağmen Rum-Yunan ikilisi samimi ve kararlı duruşuma gerektiği ölçüde karşılık vermemiş; Konferans sonuçsuz kalmış ve kapanmıştır. Böylelikle 2008 yılında başlayan kapsamlı müzakere süreci sona ermiştir.”

Son olarak 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları vesilesiyle TC Başbakanı Binali Yıldırım birlikte Kuzey Kıbrıs’ı ziyaret ettiklerini vurgulayan Çavuşoğlu, başta Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Hüseyin Özürgürgün ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğrul olmak üzere Kıbrıs Türk makamlarıyla görüşmede bulunarak ileriye dönük değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi.

“Diğer taraftan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Ada’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin doğal kaynaklar üzerindeki aslı haklarını gözardı ederek, Doğu Akdeniz’deki tek taraflı olarak sürdürdüğü hidrokarbon çalışmaları yakından takip edilmektedir” diyen Çavuşoğlu, bu konuda şu görüşleri dile getirdi:

“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 2003 yılından bu yana, tek taraflı girişimlerle Ada’nın tümü adına Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmaları yapma, petrol, doğal gaz arama gibi tek yanlı oldu bittiler yaratmaya çalışmıştır. GKRY, bu tek yanlı girişimleriyle Kıbrıs Türklerinin Ada’nın tüm kaynakları üzerindeki hak ve çıkarlarını hiçe saymış ve gasp etmeye teşebbüs etmiştir. Kıbrıs Türklerinin yanısıra ülkemizin de Kıbrıs adasının batısındaki hak ve çıkarlarını ihlal eden bu anlaşmalara ilişkin itirazlarımız zamanında tüm ilgili taraflar ve Birleşmiş Milletler nezdinde yazılı olarak kayda geçirilmiştir.

Rumların sahada fiili durum tesis etme girişimleri, Kıbrıs Türklerinin Ada’nın tüm doğal kaynaklar üzerindeki eşit ve vazgeçilmez haklarını korunması için karşı önlemler alınmasını da zorunlu kılmıştır. Bu çerçevede, 21 Eylül 2011 tarihinde ‘Türkiye-KKTC Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması’ imzalanmıştır. Ayrıca KKTC Bakanlar kurulu tarafından 22 Eylül 2011 tarihinde Ada’nın çerçevesindeki deniz alanlarında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) petrol ve doğal gaz arama ruhsatları verilmiş ve bu çerçevede TPAO tarafından ilgili ruhsat sahalarında sismik arama çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Keza, ülkemizin kıta sahanlığının dış sınırları da Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde kayıt altına alınmıştır.

GKRY’nin açtığı sözde uluslararası ihalelerde yer alan bazı sahaların belli bölümleri ülkemizin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı alanlarıyla çakışmaktadır. Ülkemiz gerek kendi kıta sahanlığındaki hak ve çıkarlarını korumak için her türlü tedbiri almakta, gerek Kıbrıs Türk tarafına desteğini sürdürmekte kararlıdır. GKRY’nin bu alanlarda Kıbrıs Türklerinin meşru haklarının hilafına sürdürdüğü faaliyetlere hiçbir şekilde göz yumulmayacağı, söz konusu faaliyetlere KKTC Hükümeti ile eşgüdüm içerisinde gereken karşılığın verileceği her vesileyle dile getirilmektedir.”Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’de tek taraflı olarak sürdürdüğü hidrokarbon çalışmalarının yakından takip edildiğini belirterek, “Ülkemiz gerek kendi kıta sahanlığındaki hak ve çıkarlarını korumak için her türlü tedbiri almakta, gerek Kıbrıs Türk tarafına desteğini sürdürmekte kararlıdır” dedi.

Bir TC Milletvekili’nin yazılı soru önergesini yanıtlayan Çavuşoğlu, Türkiye’nin dış politikasının başlıca öncelikleri arasında yer alan Kıbrıs meselesinin adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme ulaştırılması amacıyla, Ada’da BM Genel Sekreteri’nin İyi Niyet Misyonu çerçevesinde 2008 yılında başlayan müzakere sürecini kararlılıkla desteklediklerini belirti.

Çavuşoğlu, şöyle dedi:
“Son olarak, Kıbrıs Konferansı’nın İsviçre, Crans-Montana oturumuna katılarak Ada’daki iki tarafın 11 Şubat 2014 Ortak Deklarasyonuyla ortaya koyduğu, iki kesimli, iki toplumlu tarafların siyasi eşitliğine dayalı yeni bir ortaklığın ana hatlarını belirleyen hususlar çerçevesinde bir çözüme ulaşılması için gereken siyasi iradeyi sergiledik. Ülkemiz ve Kıbrıs Türk tarafının tüm yapıca katkıları ve çözüm iradesine rağmen Rum-Yunan ikilisi samimi ve kararlı duruşuma gerektiği ölçüde karşılık vermemiş; Konferans sonuçsuz kalmış ve kapanmıştır. Böylelikle 2008 yılında başlayan kapsamlı müzakere süreci sona ermiştir.”

Son olarak 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları vesilesiyle TC Başbakanı Binali Yıldırım birlikte Kuzey Kıbrıs’ı ziyaret ettiklerini vurgulayan Çavuşoğlu, başta Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Hüseyin Özürgürgün ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğrul olmak üzere Kıbrıs Türk makamlarıyla görüşmede bulunarak ileriye dönük değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi.

“Diğer taraftan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Ada’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin doğal kaynaklar üzerindeki aslı haklarını gözardı ederek, Doğu Akdeniz’deki tek taraflı olarak sürdürdüğü hidrokarbon çalışmaları yakından takip edilmektedir” diyen Çavuşoğlu, bu konuda şu görüşleri dile getirdi:

“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 2003 yılından bu yana, tek taraflı girişimlerle Ada’nın tümü adına Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmaları yapma, petrol, doğal gaz arama gibi tek yanlı oldu bittiler yaratmaya çalışmıştır. GKRY, bu tek yanlı girişimleriyle Kıbrıs Türklerinin Ada’nın tüm kaynakları üzerindeki hak ve çıkarlarını hiçe saymış ve gasp etmeye teşebbüs etmiştir. Kıbrıs Türklerinin yanısıra ülkemizin de Kıbrıs adasının batısındaki hak ve çıkarlarını ihlal eden bu anlaşmalara ilişkin itirazlarımız zamanında tüm ilgili taraflar ve Birleşmiş Milletler nezdinde yazılı olarak kayda geçirilmiştir.

Rumların sahada fiili durum tesis etme girişimleri, Kıbrıs Türklerinin Ada’nın tüm doğal kaynaklar üzerindeki eşit ve vazgeçilmez haklarını korunması için karşı önlemler alınmasını da zorunlu kılmıştır. Bu çerçevede, 21 Eylül 2011 tarihinde ‘Türkiye-KKTC Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması’ imzalanmıştır. Ayrıca KKTC Bakanlar kurulu tarafından 22 Eylül 2011 tarihinde Ada’nın çerçevesindeki deniz alanlarında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) petrol ve doğal gaz arama ruhsatları verilmiş ve bu çerçevede TPAO tarafından ilgili ruhsat sahalarında sismik arama çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Keza, ülkemizin kıta sahanlığının dış sınırları da Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde kayıt altına alınmıştır.

GKRY’nin açtığı sözde uluslararası ihalelerde yer alan bazı sahaların belli bölümleri ülkemizin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı alanlarıyla çakışmaktadır. Ülkemiz gerek kendi kıta sahanlığındaki hak ve çıkarlarını korumak için her türlü tedbiri almakta, gerek Kıbrıs Türk tarafına desteğini sürdürmekte kararlıdır. GKRY’nin bu alanlarda Kıbrıs Türklerinin meşru haklarının hilafına sürdürdüğü faaliyetlere hiçbir şekilde göz yumulmayacağı, söz konusu faaliyetlere KKTC Hükümeti ile eşgüdüm içerisinde gereken karşılığın verileceği her vesileyle dile getirilmektedir.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER