Çavuşoğlu’nun sözleri ulusal davadaki birlik beraberliğin ifadesi

Olgun ve Ertuğ Kıbrıs konusundaki son gelişmeler üzerine yazılı bir açıklama yayımladı.

Açıklamada, görüş farklılıklarının bu boyutlara ulaşmadan istişare içinde çözümlenmesi gerektiği kaydedilerek, bu anlamda TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun “Kıbrıs davası birilerinin ideolojilerine veya siyasi hırslarına kurban edilmeyecek büyük bir davadır” demesinin ulusal davadaki birlik ve beraberliğin bir ifadesi olarak desteklendiği ifade edildi.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, “Kıbrıs'ta çözüm modelini kimsenin tek başına dayatamayacağını” söylediği fakat, Kıbrıs Rum tarafının tek başına çözümsüzlüğü, yani “statükoyu” dayatmaya çalıştığı kaydedilen açıklamada, Rum tarafının izlemekte olduğu tek yanlı ve tahrikkar hidrokarbon girişimleriyle bunun çevresinde oluşturmaya çalıştıkları ittifakların, bunların en son kanıtı olup Doğu Akdeniz'deki dengeleri hiçe saymak anlamına geldiği belirtildi.

“Alternatif çözüm modelleri içinde iki devletli çözüm başta…”

Kıbrıs sorununda yeni fikirler ileri sürme sorumluluğunun öncelikle statükonun esas mağduru olan Kıbrıs Türk tarafına düştüğü ifade edilen açıklamada, ele alınması gereken alternatif çözüm modelleri arasında iki devletli çözümün başta geldiği belirtildi.

“Kadife ayrılık, Çek/Slovak veya Monako/Fransa modeli…”

Açıklamada, “Kadife ayrılık” seçeneği konusunda diplomasinin tüm imkanları kullanılarak Rum Lider'in samimiyetinin test edilmesi gerektiği, gelinen aşamada Kıbrıs Rum tarafının Çek ve Slovakların uyguladığı bu seçeneği görüşmeyi reddettmesi halinde, karşı tarafın iradesine endeksli çözüm modelleri yerine, Türkiye ile yapılacak ikili anlaşmalarla, örneğin Monako/Fransa modeli benzeri, dışişleri ve savunma konularında Türkiye ile birlikte hareket eden, içişlerinde ise tamamen bağımsız bir KKTC gündeme getirilebileceği de ifade edildi.

“İki ayrı devletin varlığı bir realite”

Olgun ile Ertuğ’un açıklamasında ayrıca şunlara değinildi:

“Kıbrıs'ta iki ayrı Devletin varlığı, bir realitedir; eksik olan bunlardan birinin uluslararası alanda tanınmamış olmasıdır. Her halükârda, mevcut devletimizin uluslararası alanda daha geniş bir kabul ve siyasi tanınmışlık kazanması, ekonomik sürdürülebilirliğimiz ve iyi yönetişimimizle, bu alanlarda kredibilitemizi artırmamızla gelecektir. Kıbrıs sorunu çözümlensin veya çözümlenmesin, tüm bu alanlarda çağdaş gelişmişlik düzeyine ulaşmak halkımızın en doğal hakkıdır. Bu bir süreçtir ve çaresizliğe kapılmak yerine kararlılıkla bu yolu kendimize açmamız gerekmektedir.

Tabii ki yukarıdakiler dışında başka seçenekler de düşünülebilir, ancak bizler bunların ana seçenekler olduğunu düşünüyor ve Anavatan Türkiye ile birlikte kendimize yeni bir yol açabilmek için güçlü ortak irada ortaya konması gerektiğine inanmaktayız.”