© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Çözüm Bu hafta

2015 yılının son aylarına damgasını vuran su yönetimi ile ilgili kriz 2016 yılına taşınırken CTP Milletvekili Çağlar, suda Ocak ayının ilk haftası bir çözüme varılacağını söyledi.

Türkiye’den getirtilen ve törenlerle KKTC’ye ulaştırılan “Barış Suyu”2015 yılının son aylarında en büyük tartışma konularından biri oldu. Su yönetimi ile ilgili kriz 2016 yılına taşınırken, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Mehmet Çağlar, su ile ilgili görüşmelerin Ocak ayının ilk haftası bir çözüme varılacağını söyledi. Star Kıbrıs’a konuşan Çağlar, su ile ilgili bir hükümet krizi olacağını sanmadığını ifade ederek, hükümet programının belli olduğunu, program dışına çıkılmadığı sürece iki partinin bir sorun yaşamaması gerektiğini dile getirdi. Çağlar, “önümüzde bir hafta içerisinde mali protokol ve su ile çözüm olur” dedi. Çağlar, Su Özerk Kurumu Yasa Tasarısı’nın hazır olduğunu, tasarının yasallaşması halinde Su Özerk Kurumu’nun oluşturulacağını ve su ile ilgili tüm yönetimin işin uzmanlarından oluşacak kadro ile kurulan özerk yapıya ait olması gerektiğini söyledi. Çağlar, 2016 yılı itibari ile su özerk kurumu kurulduktan sonra elektrik, telekomünikasyon, kooperatifler gibi kurumlarda özerkleştirme çalışmaları başlayacağını dile getirdi. 

HÜKÜMET PROGRAMI BELLİ 

Mehmet Çağlar, hükümet programında başta özelleştirme konusunda hükümetin tavrının net olduğunu, özerk yönetimler kurulması ve devletin denetleyici rolünde olması konusunda ortak görüşe sahip olunduğunu söyledi. Çağlar, geçmişten günümüze yaşanan sorunların kaynağının hükümetlerin değişmesi ile birlikte kurumların içindeki politikalarında sürekli olarak değişmesi ve istikrar sağlanmaması olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu yüzden çağdaş birçok ülkede olduğu gibi kurumların özerk yönetimler şeklinde yapılanması, devletinde toplumsal varlıklara ve kurumlara sahip çıkarak, denetleyici rolü üstlenmesi önemlidir. Ve hükümet programında da başta su ve elektrik olmak üzere tüm topluma ait varlıkların korunması amacı ile bu kurumların özerk bir yapıya kavuşturulması hedefleniyor.” 

AMAÇ KURUMLARI SİYASİLERDEN KORUMAK 

Çağlar, özerk yönetimdeki esas amacın hükümetler değiştiğinde, işin uzmanları ile oluşturulmuş özerk yönetimlere partilerin müdahale etmesinin önüne geçilmesi olduğunu söyledi. Mehmet Çağlar, 2016 yılı itibari ile elektrik ve telekomünikasyon kurumlarında özerkleştirme için adım atılacağını, ancak ilk olarak Türkiye’den gelen su ile ilgili “Su Özerk Kurumu” oluşturulacağını ve bu yapının diğer kurumlar için örnek olacağını dile getirdi. Çağlar, su ile ilgili hükümetin üzerinde çalıştığı Su Özerk Kurumu Yasa Tasarısı olduğunu belirterek, tasarıda gerek ülke kaynaklarının gerekse Türkiye’den getirilen suyun yönetiminin Su Kurumu Yasası’nda belirlenecek esaslar çerçevesinde yürütülmesinin öngörüldüğünü ifade etti. 

TALEPLERİ ÖZERK YÖNETİM 

Çağlar, “Su stratejik ve yaşamsal açıdan önemlidir. Toplumun sosyo-psikolojik açından kendi kendini yönetmesi bağlamında önemi bir güçtür” ifadesini kullanarak üzerinde çalışma yapılan Su Kurumu Özerk Yasa Tasarısı’nda, yönetimin yasa çerçevesinde atanacak uzmanlar tarafından yürütülmesinin öngörüldüğünü belirtti. Çağlar sözlerini şöyle sürdürdü: “Hazırlanan yasa tasarısında su kaynaklarının belediyelerin depolarına kadar taşınması, tarımsal alan için kullanılacak bölgelere ulaştırılması, bu amaçla gerek duyulan alt yapı çalışmalarının, artıma tesislerinin yapılması konusunda ihaleye çıkılması, yeni kurulacak Su Özerk Kurumu’nun görev alanları içerisinde olması öngörülüyor. Ayrıca yasa tasarısında, belediye depolarına suyun gelmesinden itibaren belediyelerin, akıllı sayaçlar katkısı ile de suyun dağıtımı ve tahsilatını yapmaları düzenleniyor.” 

BU HAFTA ÇÖZÜLÜR 

Çağlar, Ocak ayının ilk haftası içerisinde hükümeti oluşturan iki partinin en kısa sürede toplumsal değerleri koruyacak şekilde su ile ilgili bir uzlaşıya varmalarının beklendiğini söyledi. Su ile ilgili bir hükümet krizi çıkacağını beklemediğini kaydeden Çağlar, hükümet programının belli olduğunu, program dışına çıkılmadığı sürece iki partinin bir sorun yaşamaması gerektiğini dile getirdi. Çağlar, “önümüzde bir hafta içerisinde mali protokol ve su ile çözüm olur” dedi. 

PROTOKOLLER YASA İLE ÖRTÜŞMELİ 

Mehmet Çağlar, ancak su ile ilgili atılacak adımların veya imzalanacak protokollerin hazırlanan Su Yasa Tasarısı ile örtüşmesi gerektiğini belirtti. , CTP parti meclisinin su ile ilgili protokolü reddettiğine dair haberlere de değinen Çağlar, şunları söyledi; “Biz bir protokol reddetmedik. Biz parti olarak kendi hassasiyetimizi ortaya koyduk. Hükümetin bizi dikkate alacağını düşünüyorum. Kendi su kaynaklarımızın başka bir ülke tarafından yönetilmesi söz konusu olamaz. Ancak eğer bir arıtma tesisi kurulacaksa, uluslararası ihalelere açıldığında Türkiye firma bazında katılabilir. Fakat suda esas yönetim oluşturulacak Su Özerk Kurumu’nda olmalı ve yerel yönetimler buna dâhil olmalıdır. Türkiye Devlet Su İşleri’nin deneyimlerinden ebetteki faydalanılacaktır.” 

2016 YILI ÖZERKLEŞTİRME YILI OLACAK 

Çağlar, suyun sahibinin Türkiye olduğunu ifade ederek, “Türkiye suyu nasıl satacağını düşünür, biz de nasıl satın alacağımızı düşünürüz. Fikirlerimiz bir noktada örtüşecektir” dedi. Çağlar, su ile ilgili oluşturulacak özerk kurumun diğer tüm kurumlar için örnek teşkil edeceğini ifade ederek,2016 yılı itibari ile su özerk kurumu kurulduktan sonra elektrik, telekomünikasyon, kooperatifler gibi kurumlarda özerkleştirme çalışmaları başlayacağını dile getirdi. 

İYİ EKONOMİ İLE DÜZENLEME ŞART 

Ekonomiye de değinen Çağlar, ekonomik anlamda büyümenin sağlanabilmesi için bazı önceliklerin ele alınması gerektiğini vurguladı. Çağlar şunları söyledi: “ Ekonomik anlamda büyümenin sağlanabilmesi için bazı öncelikler olduğunu düşünüyorum. Birincisi planlı bir üretim içim master çalışması yapılmalı ve ürettiklerimizin pazarlanabilmesi için başta Türkiye ile belli protokollerin imzalanması gerekir. Ekonomik ve mali düzenlemeler yaparken, gelirlerimizi artırmamız önem taşımaktadır. Gelirimizi artırmak için ise ürettiğimizi pazarlayıp satmamız gerekir. Bu aynı zamanda ülkemiz gençliğine istihdam alanları da yarabilecek önemli bir noktadır. İkinci madde ise üniversitelerin özellikle Kıbrıslı Türk öğrencilere yönelik, ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda insan yetiştirecek iki, üç yıllık meslek yüksekokulları açmaları teşvik edilmelidir. Üçüncü nokta da ülkedeki bankacılık sisteminin kullandığı kısmi rezerv bankacılığın ve borca dayalı bankacılık yönetiminin tüm halkı üstesinden gelemeyeceği ve ödeyemeyeceği borç batağına sürüklemektedir. Bu sistemin tersine döndürülerek halkın yararına kullanılması ve faiz yasasının yürürlüğe koyulması şarttır. Ülkemizdeki sorun sadece ekonomi değil ayrıca mali sistemin düzenlenmesidir.” 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER