© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Önümüzde yeni ve önemli bir fırsat var

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Elazığ'da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada "Keşke cumhurbaşkanlığı sistemine 1990'lı yılların başında geçseydik" dedi. Erdoğan, "Biz bugün varız yarın yokuz. Allah ömür verdikçe ülkeme hizmet edeceğim. Bizden sonra bugünün gençleri bayrağı devralacak. Hep söylüyorum 16 Nisan'a çıkacağıma dair elimde bir garanti var mı? Rabbim takvimi nasıl belirlediyse süreç böyle yürüyor. Ne bir an ileri ne bir an geri. Gideceğimiz yer belli" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün gerçekleştirdiği Kahramanmaraş ziyaretinin ardından Elazığ’a geldi. Havayoluyla saat 11.50’de kente gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Elazığ Valisi Murat Zorluoğlu, Ak Parti Milletvekilleri Tahir Öztürk, Ejder Açıkkapı, Ömer Serdar ve Metin Bulut ile Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz karşıladı.

Erdoğan, Elazığ'daki toplu açılış töreninde konuşuyor. Erdoğan'ın açıklamaları:

Fethi Sekin'in şehri Elaziz'i iyi biliyorum. Elazığ'daki bayrak sevgisi Türkiye'ye örnek olacak kadar güçlüdür. Elazığ'a yeni yapılan şehir hastanesine şehidimiz Fethi Sekin'in adını vereceğiz.

ÖNÜMÜZDE YENİ VE ÖNEMLİ BİR FIRSAT VAR
Önümüzde yeni ve önemli bir fırsat var. Bu fırsat cumhurbaşkanlığı sistemine geçmemizi sağlayacak referandumdur. Cumhurbaşkanı sistemine karşı çıkanların bir kısmı bilmediği için karşı çıkıyor. Bir kısmı da kendi foyaları ortaya çıkacak diye karşı çıkıyor. Türkiye'de rejim değişmiyor. Değişen sadece yönetim sistemidir. Cumhuriyetimizi ilelebet yaşayacağız.  Sapla samanı karıştırarak milletin kafasını bulandırmaya çalışıyorlar. 

İSTİKRAR 5 YIL GARANTİ ALTINA ALINACAK
5 yıllığına göreve getirilen Cumhurbaşkanı anayasa çerçevesinde görevini yerine getirecek. Bu istikrar sürecinin 5 yıl süreyle garanti altına alınması anlamına geliyor. Bu ülke 25 günde hükümet değişikliği gördü. Şimdi istikrar ve güven olacak. İstikrarın olduğu yerde kalkınma olacak. Milletvekili sayısını da 550'den 600'e çıkarıyoruz.

BU ÜLKEDE CUMHURBAŞKANI BAŞBAKAN'A ANAYASA FIRLATTI
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle Türkiye kendine en uygun sistemine kavuşacaktır. Bu ülkede Cumhurbaşkanının Başbakan'a anayasa kitapçığını fırlattığını gördük mü? Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın yetkileri tek elde toplanacak. Artık çekişme, çatışma ve kriz çıkmayacak. Meclis araştırması, genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla Meclis'in yürütme üzerindeki yetkisi güçlendiriyor. Meclis'e yaptığı tüm işlemlerle ilgili Cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açma ve Yüce Divan'da yargılanmasını talep etme imkanı veriliyor. Tüm bu düzenlemelerle yürütme göreviyle yasama organlarının görevleri arasındaki ayrım netleştirildiği için karşılıklı yetki aşımı diye bir mesele inşallah olmayacaktır.

İŞLERİ GÜÇLERİ DEDİKODU
Ana muhalefet ne diyor, parlamento olmuyor, yasama ortadan kalkıyor. İşleri güçleri dedikodu. Kararname ile düzenlenen bir konuda kanun çıkarılırsa üstünlük kanunda olduğu için kararname geçersiz hale geliyor. Bütçe dışında Cumhurbaşkanı'na kanun teklif etme yetkisi de verilmiyor. Sadece bütçe kanunun meclisteki görüşmeleri çıkmaza girerse ülkede işlerin sürmesi için bir önceki bütçe yeniden değerlendirmeyle sunuluyor. Birileri Meclis'in işlevsiz kılındığını söylüor. Yok böyle bir şey. Meclis aksine güçleniyor. Daha geniş vazifeler üstleniyor. Yargının bağımsızlığının yanına tarafsızlığını da ekliyoruz. Yargının herhangi bir grubun, hizbin, ideolojinin tasallutuna girmesinin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Askeri mahkemeler kapatılıyor. HSYK'nın yapısı çoğulculuğu korunarak daha da güçlendiriliyor.

KAZANAN TÜRKİYE OLACAK
Anayasa değişikliğiyle getirdiğimiz bir başka yenilik de Cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisini kesmesi ortadan kaldırılıyor. Cumhurbaşkanı adayı olacaksın kurucusu olduğun partinden ilişkin kesiliyor. Bir insanın karakterinde tarafsız olmak diye bir şey olur mu; olmaz. Gerçekçi olmak lazım. İnşallah bu sistemle kazanan Türkiye olacak. Kazanan Türk Milleti olacak.

"BUNLARIN KAFASI BU İŞLERE BASMAZ"
Bu kardeşiniz başbakan olduğu zaman ilk attığımız adım neydi. Seçilme yaşını 25'e indirdik. Şimdi 18 yaşa indirdik. Diyorlar ki çoluk çocuğa mı bırakacağız parlamentoyu! Bu ne demek ya? Bu gençlik sıradan bir gençlik değil. Bu gençlik Fatih'lerin torunudur. Fatih bir çağı kapatıp yeni bir çağı açtı. Sizde açarsınız. Öyle ise daha çok çalışacağız.İnşallah parlamentomuzda 18-25 yşa arası seçilmiş gençler görmek istiyoruz, bakanlar görmek istiyoruz. Bugün dünyanın dev şirketlerini gencecik çocuklar yönetiyor. Ama bunların kafası basmaz bu işlere. Biz gençliğimizle iftihar ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı sistemini şahsi hevesim, arzum olarak göstermek isteyenlere en büyük haksızlığı gençlerimize yapıyorlar. Bizler faniyiz, bugün varız, yarın yokuz. Allah ömür ve imkan verdikçe ülkeme ve milletime hizmet vermek için çalışacağım, mücadele edeceğim. Bizden sonra bu bayrağı bugünün gençleri devralacak. Şu meydanı coşkuyla dolduran gençler olacak. 16 Nisan'a çıkacağıma dair elimde bir garanti var mı? Emri hak vaki olur çıkamayabiliriz. Rabbim takvimi nasıl belirlediyse bu süreç böyle yürüyor. Ne bir an ileri, ne bir an geri. Kimsenin bu noktada garantisi yok. Gideceğimiz yer iki metreküp çukur, 9 metre 15 santim kafes. Başka bir şey var mı? Tek şey var baki kalan kubbede hoş bir seda imiş. Kötülük yaptıysak onunla, iyilik yaptıysan iyilikle anılacaksın.

ATTIĞIMIZ HER ADIM GENÇLER İÇİN
Bugün yaptığımız her şey, attığımız her adım yarın gençlerimizin işini kolaylaştırmak, önünü açmak için. Bizler 21 yaşında İstanbul'u fetheden Fatih'in torunlarıyız. Gittiğimiz ülkelerde 20'li yaşlarda Bakanlarla, 25 yaşında Dışişleri Bakanlarıyla tanışıyoruz. Bu benim ülkemde olacak, olacak. Şayet gençlerimiz o birikime, kabiliyete sahipse bizde niçin olmasın? Olacak. Önce kendimize inanacağız ondan sonra da bu yola koyulacağız.

KANDİL'DEKİLER 16 NİSAN'A 'HAYIR' DİYOR
Şimdi dağlara 15 yaşındaki gençlerimiz, kızlarımız götürülmüyor mu? Kandil'e götürülmüyor mu? Onlar 16 Nisan oylamasında 'hayır' diyor. O Diyarbakır Belediyesi'nin önünde ağlayan anneler niye ağladılar? Yavruları dağa kaçırılmıştı da onun için ağladılar. Onları dağa kaçıranlar şimdi 'hayır' diyor. 16 Nisan için hayır diyor. Onlarla beraber hareket edenler var. Unutmayın kişi sevdikleriyle beraber haşrolunacaktır.

BİR LİDERDE OLMASI GEREKEN 3 ÖZELLİK
İşi liyakat sahibine vermek liderin görevidir. liderin 3 önemli görevi vardır. Bir tanesi istişaredir. İki adaletle hükmeder. Üç ehliyet ve liyakat sahiplerine devleti teslim eder. Keşke Cumhurbaşkanlığı Sistemine, rahmetli Özal'ın gündeme getirdiği, bizlerin gençliğine denk gelen 1990'larda geçseydi. O zaman Türkiye o yıllarda yaşadığı acılara maruz kalmayacaktı. Bugün hala dağlara götürülen gençler yok mu? Kandil'e götürülen gençler yok mu? Diyarbakır Belediyesi önünde ağlayan anneler neden ağladı? Çocukları dağa kaçırıldı. Onları dağa kaçıranlar şimdi 16 Nisan'da hayır diyor! Hala onlara destek olanlar var. Ben inanıyorum ki benim samimi vatandaşlarım, demokrasiiye inanmış vatandaşlarım, bu ülkenin sıçraması için gayret eden vatandaşlarım 16 Nisan'da evet demeye hazır mı? Kardeşlerim işte burada Fethi'miz şehit oldu değil mi? O şehit edenler hayır diyor, onlarla beraber yürüyenler var ama onların karşısında Gaggoş'lar var.

"SAYIN BAHÇELİ VE SAYIN YILDIRIM'A TEŞEKKÜR EDİYORUM"
İnşallah şu kalan sürede durmak yok. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Kapı kapı eş, ahbap, akraba, yakın dost koşturmaya var mıyız? Sadece Elazığ değil, Türkiye'de, yurtdışında bütün akrabalarımızı arayacağız. Türkiye'de bir siyasi partinin yüzde 50'ye yakın olması gerçekten istisnai bir durumdur. Biz ülkenin kaderini istisnai olarak yakaladığımız istikrar ortamına bağlı kalmaklardan çıkarıp sistemin kendisini istikrarın güvencesi haline getiriyoruz. Bu bir reformdur. Bu şahsım için değil özellikle gençlerimiz için işte bu reformu yapıyoruz. AK Parti ve MHP'nin dayanışmasıyla özellikle sayın Yıldırım sayın Bahçeli'ye çok teşekkür ediyorum. Zira parlamento sırasında oradaki mücadeleleri her türlü takdirin üzerindedir. Liderlerine bağlı kalarak, samimiyetle, dürüst bir şekilde elele velen oradaki milletvekillerini de ben alkışlıyorum. Çünkü bu farklı bir mücadeleydi. Bu mücadeleyi başarılı bir şekilde verdiler, işi bitirdiler.

"HATTA HDP'YE GÖNÜL VEREN KARDEŞLERİME DE SESLENİYORUM"
AK Parti'ye, CHP'ye, MHP'ye gönül veren kardeşlerim hatta ve hatta HDP'ye gönül veren kardeşlerim size sesleniyorum. Bu birlik ve baraberlikte gelin birleşelim. Biz millet olarak Türk, Kürt, Laz, Zaza, Roman, Boşnak, Arnavutuyla tek millet. İki tek bayrak. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. 780 bin kilometre kareyle tek vatan. Kimse bu topraklarda operasyon yapamaz. Ve tek vatan. Ve tek devlet. Türkiye Cumhuriyeti'nden başka bir devlet tanımıyorum. Şimdi diyorum ki, tek millet için, tek bayrak için, tek vatan için, tek devlet için evet.

"SİZ GÖZÜNÜZÜ KIRPINCA DÜNYA KARARMIŞ OLMUYOR"
16 Nisan'da kendiniz, çocuklarımız, torunlarımız için, müreffeh Türkiye için evet mi? Bugün Türkiye içeride ve dışarıda her biri geleceğimiz için hayati öneme sahip pek çok saldırıya karşı tarihi bir mücadele yürütüyor. Suriye meselesi sadece bu ülkenin vatandaşlarının meselesi olmanın ötesi bizim meselemizdir. Irak meselesi aynı şekilde. Orta Asya'dan Kuzey Afrika'ya, Balkanlar'dan Kafkasya'ya her mesele bizim meselemizdir. Siz gözlerinizi yumunca dünya kararmış olmuyor. Biz oralara sırtımızı döndük diye hiçbir sorundan kurtulmuş olmadı. Ey Osmanlı! Hint yarımadasından bir ses geldi, "Biz mazlumuz, zulme uğradık" dediler. Ecdadımız Hint yarımadasına buradan ne gönderdi? Kadırgalarını gönderdi. Niye, adaleti orada tesis etmek için.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER