© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Danıştaş Başkanı'ndan sert sözler: FETÖ'cüler en temel değerleri ayaklar altına aldı

Danıştayın kuruluşunun 151. yılı ve "Danıştay ve İdari Yargı Günü" dolayısıyla Danıştay Konferans Salonu'nda tören düzenlendi. Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, "Uzun süredir, sistematik olarak yargıya sızan ve stratejik makamları ele geçiren Fetullahçı Terör Örgütü mensupları, yargının en temel değerleri olan bağımsızlık ve tarafsızlığı ayaklar altına almıştır." dedi.

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, "Yargı kararlarına  eleştiri getirilirken, yargı ve yargıçlar, idarenin yandaşı ya da idarenin  faaliyetlerine sürekli engel çıkaran bir güç gibi değerlendirilmemelidir." dedi. 

Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa  Şentop, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü  Arslan, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi ve yüksek  yargı üyeleri katıldı.

Törende konuşan Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, 151. kuruluş yıl  dönümünü kutlayan Danıştay'ın, zamanın sınamasından geçmiş, gelenekleri oturmuş,  kurum kültürü olan, bilgi ve birikimleriyle hukuka yön vermiş köklü bir kurum  olduğunu söyledi.

Güngör, Danıştay'ın varlığını ve etkinliğini sürdürebilmesinin,  devletin ve milletin demokrasiye, adalete olan inancının en belirgin kanıtı  olduğuna işaret etti.

Danıştay'ın idari ve yargısal tüm faaliyetlerinde tabi olduğu tek  ilkenin, adalet ve hukukun üstünlüğü olduğunu belirten Güngör, devletin temeli,  medeniyet ve barışın vazgeçilmezi olan adaleti tesis etmede asıl sorumluluğun  yargı mensuplarına düştüğünü vurguladı.

Mahkemelerin, ayrım gözetmeksizin herkesin ve her kesimin hakkını,  hukukunu korumak için başvurulacak hak arama kapısı olduğunu ifade eden Güngör,  mahkemelerin nihai kararlarının anayasa ve yasalar çerçevesinde tüm kişi ve  kurumları bağladığını, kararlara uyulmak zorunda olduğunu bildirdi.

"YIKICI ETKİLERE YOL AÇAR"

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, şöyle devam etti:

"Yargı kararlarına eleştiri getirilirken, yargı ve yargıçlar, idarenin  yandaşı ya da idarenin faaliyetlerine sürekli engel çıkaran bir güç gibi  değerlendirilmemelidir. Yargı kararlarının, hukuki sınırlar içinde bilimsel  yönden eleştirilmesi elbette mümkündür. Yargı kararlarının, taraf menfaatlerine  göre değil, objektif bilimsel kriterlere göre değerlendirilmesinin, hukukun  gelişmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bir ülkede yargının saygınlığının  zedelenmesi, ekonomik, sosyal, siyasi istikrarın, huzur ve barışın sağlanmasını  zorlaştıracak yıkıcı etkilere yol açar. Bu konuda gerekli özenin gösterilmesi tüm  yargı mensuplarının haklı beklentisidir."

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Adli siyasetimizde izlenecek amaç,  evvela halkı yormaksızın, hızla, isabetle, güvenle adaleti dağıtmaktır."  sözlerini hatırlatan Güngör, yargı mensuplarının onurlu ve ağır sorumluluk  gerektiren adalet dağıtma görevini en iyi şekilde yapma gayreti içinde olduğunu  dile getirdi.

Güngör, idari yargının çağdaş toplumlarda hukukun üstünlüğünün  benimsenmesi, demokrasinin korunması ve gelişmesi için idari işlemlerin temel hak  ve özgürlükleri ihlal edip etmediğini inceleyip, uygulamanın hukuka uygunluğunu  denetleyerek dengeleyici rol üstlendiğini aktardı.

<iframe frameborder="0" height="250" id="google_ads_iframe_/128070660/Milliyet_Diger/Milliyet_Diger_Haberici_300x250_2_0" name="google_ads_iframe_/128070660/Milliyet_Diger/Milliyet_Diger_Haberici_300x250_2_0" scrolling="no" style="border: 0px; vertical-align: bottom;" title="3rd party ad content" width="300"></iframe>

 

"YARGIYA OLAN GÜVENİ OLUMSUZ ETKİLEMEKTEDİR"

Anayasa'da "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle  sonuçlandırılması" kuralının yer aldığını anımsatan Güngör, "Yargılamanın makul  sürede sonuçlandırılamaması yargıya olan güveni olumsuz etkilemektedir. Günümüzde  gelişen ve değişen hukuki ilişkilerin ortaya çıkardığı, çok sayıda farklı  ihtilaf, dava dosyalarında sayısal olduğu kadar nitelik olarak da artış meydana  getirmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Güngör, yargının hızlı ve kaliteli hizmet vermesini sağlayacak yapısal  çözümlerin zamanında hayata geçirilmesinin önem arz ettiğine dikkati çekti.

İdari Yargılama Usulü Kanununa 2014'te eklenen "İvedi Yargılama  Usulü"nün geç de olsa yargılama sisteminde yer aldığını anlatan Güngör, bununla  özelleştirme, ihale, acele kamulaştırma gibi uyuşmazlıkların karara bağlanma  süresinin sorun olmaktan çıktığını söyledi.

Yargılamaların amacının uyuşmazlıkları sona erdirmek olduğuna değinen  Güngör, yargısal denetimin ise işlem tesis edildikten ve çoğu zaman işlemin  hukuki sonuçları doğduktan sonra yapıldığını belirtti.

"GENEL İDARİ USUL YASASININ BİR AN ÖNCE ÇIKARILMASINA İHTİYAÇ DUYULMAKTADIR"

Güngör, yargılamalanın uzun ve zahmetli bir süreç olduğunun altını  çizerek, şunları kaydetti:

"Öncelikle, hukukun üstünlüğü ilkesi gereği, idarenin işlem tesisi  sırasında uyması gereken hukuk kurallarına özen göstermesi, idareyle kişiler  arasında uyuşmazlığa yol açan etkenlerin giderilmesi, böylece yeni  uyuşmazlıkların ortaya çıkmasının önlenmesi, önemli bir beklentidir. İdarenin  işlem tesis ederken uyacağı kuralları belirleyen Genel İdari Usul Yasasının bir  an önce çıkarılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Devletimizin, geçmişte hem zaman hem  ekonomik yönden kayıplar yaşamasına hukuki güvenlik ilkesinin sarsılmasına yol  açan yargısal süreçlerin, ülkemizin büyük gelişme kaydettiği yeni dönemde  tekrarlanması, her alanda istikrarlı gelişme sağlaması için Danıştay'ın idari  görevlerini etkin kılacak yasal düzenlemenin önemini bir kez daha ifade etmek  isterim."

Güngör, bazı uyuşmazlıkların yargıya intikal etmeden alternatif  uyuşmazlık çözüm yöntemleri ile sonlandırılmasına duyulan ihtiyacın da giderek  arttığının görüldüğünü bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Danıştay Başkanı Zerrin Güngör bir süre sohbet etti.

Güngör, Danıştayın kuruluşunun 151. yılı ve "Danıştay ve İdari Yargı  Günü" dolayısıyla Danıştay Konferans Salonu'nda düzenlenen törende,  Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildiğini hatırlattı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle "güçlü, hızlı ve istikrarlı" bir  yönetim anlayışının hedeflendiğini belirten Güngör, bu hedeflere ulaşabilmek için  devletin üç temel erkinin, bir çarkın dişlileri gibi kendi alanlarında etkili,  uyumlu ve süratli bir biçimde çalışmaları gereğine ve önemine vurgu yaptı.

"Yargı ile yasama ve yürütme arasında, iş bölümüne dayalı, uyumlu bir  anlayış geliştirilmelidir." diyen Güngör, yeni sisteme ilişkin beklentilerin  gerçekleşmesinin, devletin bütün erklerinin, bu sistemin kurum ve kurallarıyla  yerleşmesi için gösterecekleri gayretle mümkün olacağını bildirdi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle yürütme yetkisi ve  görevinin yalnızca cumhurbaşkanına verildiğini anımsatan Güngör, Danıştay  Kanunu'nun 24. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanlığı kararnameleri dışındaki  düzenleyici işlemlerin denetiminin Danıştayca yapılacağını aktardı.

"UYGULAMAYA YOL GÖSTERMESİ BÜYÜK ÖNEM ARZ ETMEKTEDİR"

"Cumhurbaşkanının doğrudan yaptığı işlemlere karşı idari yargı yolunun  açılmasıyla bu alandaki yargısal denetimin kapsamı önem kazanmıştır."  değerlendirmesinde bulunan Güngör, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanının yürütmenin başı sıfatıyla aldığı kararlardan  hangisinin devletin yüksek yönetimine ilişkin olduğu, hangisinin de idari  fonksiyon kapsamında olduğu, yargı içtihatları ile belirlenecektir. Hassas bir  değerlendirmenin konusu olacak bu denetimde, her somut durumun niteliğine uygun  olarak, takdir yetkisi, ölçülülük, üstün kamu yararı gibi kavramların yanında,  devletin yüksek siyaseti, siyasi tasarruf, devletin hükümranlık hakkı gibi  kriterlerin de göz önünde bulundurulmasının önemine ve gereğine özellikle işaret  etmek isterim. Bu kapsamda idari yargının, görev alanına giren düzenleyici ve  bireysel tasarrufların denetimi konusunda etkin bir yargılama yapması, istikrarlı  ve nitelikli içtihatlar üreterek uygulamaya yol göstermesi büyük önem arz  etmektedir."

Yıllar içinde biriken dosyaların oluşturduğu iş yükü nedeniyle  yargılamanın makul bitirilememesinin, davaların sonuçlanma süresinin  öngörülememesinin, adil yargılama hakkı ve hukuki güvenlik ilkesinin önünde engel  teşkil ettiğinin altını çizen Güngör, bu durumun yargıya duyulan güveni  sarstığını, davanın tarafları bakımından kimi zaman tazminatla dahi telafi  edilemeyecek zararlara yol açtığını belirtti.

Güngör, ortaya çıkan yapısal değişiklik ihtiyacının, idari yargıda  istinaf kanun yolunun yürürlüğe girmesiyle büyük ölçüde giderildiğini bildirdi.

Danıştay'a 2016'da gelen dosya sayısının 270 bin olduğunu, bu rakamın  2018'de 94 bine gerilediğinin altını çizen Güngör, bu verilerin Danıştay'ın  geçmişten gelen dosya birikimini bir yıl içinde eriterek, makul sürede yargılama  hedefine ulaşacağının göstergesi olduğunu vurguladı.

Benzer davalarda farklı yargı kararlarının, yargıya olan güveni  azaltarak, hukuki belirsizlik oluşturacağına işaret eden Güngör, Danıştay ve  bölge idare mahkemelerinin benzer davalarda hukuka uygun gerekçe göstermeksizin  farklı sonuçlara ulaşmalarının kabulünün mümkün olmadığını bildirdi.

Güngör, hukuk ve içtihat birliği korunarak, yargı düzeninin tutarlı  işlemesini sağlamanın yüksek mahkemenin en temel görevlerinden olduğuna dikkati  çekti.

Danıştay'ın çalışmaları hakkında bilgiler veren Güngör, Danıştay Karar  Yazım Şeklini Geliştirme Kurulu kurulduğunu bildirdi. Danıştay kararlarına  erişimi sağlamak amacıyla Karar Yayım Bürosunun da faaliyete geçirildiğine işaret  eden Güngör, Danıştay'ın geçmişten bugüne kurumsal tarihini sergilemek üzere,  Danıştay Müzesinin kurulmasını, Danıştay Tarihi kitabının basımını da bu yıl  içinde tamamlamayı planladıklarını aktardı.

"BAĞIMSIZLIK VE TARAFSIZLIĞI AYAKLAR ALTINA ALMIŞTIR"

Devletin bir yandan etnik bölücü, bir yandan da dini istismar eden  terör örgütleri başta olmak üzere, terörizmin farklı biçimleriyle yıllardır  mücadele ettiğinin altını çizen Güngör, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Her defasında karşımıza farklı maskelerle çıkan terör örgütleri  kullanılarak, tüm dini, etnik ve ideolojik farklılıklar üzerinden toplum  ayrıştırılmaya çalışılmaktadır. Uzun süredir, sistematik olarak yargıya sızan ve  stratejik makamları ele geçiren Fetullahçı Terör Örgütü mensupları, yargının en  temel değerleri olan bağımsızlık ve tarafsızlığı ayaklar altına almıştır. Bu  yaşananlar, korku ve çıkarlarının esiri olmayan, etik değerlere sahip, ülkesine,  milletine, devletine sadakatle bağlı ve tarafsız hakimlerin önemini gözler önüne  sermiştir."

Güngör, bu tür yapıların oluşmasına fırsat verilmemesi için kamudaki  görevlendirmelerde, ehliyet, liyakat ve hukuk devletine sadakat gibi kriterlerden  ödün verilmemesi gerektiğini vurguladı.

Danıştay Başkanı Güngör, "Devlet içinde her ne şekilde olursa olsun,  menfaat grupları ve güç odakları oluşturacak yapılanma girişimlerine, asla  müsamaha gösterilmemelidir." ifadesini kullandı.

Danıştay ve idari yargı mensuplarının, ülkenin gerçekleri ve  geleceğini gözeterek Türk idare hukukuna, hukukun üstünlüğünün, hukuk devleti  ilkesinin gelişmesine, evrensel hukuk uygulamasına katkı sağlama idealiyle  çalıştığını aktaran Güngör, bu yıl görev sürelerini tamamlayanlara teşekkür etti.

Güngör, konuşmasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah  arkadaşlarını, şehitleri, Danıştay'a 17 Mayıs 2006'da yapılan saldırıda şehit  olan Mustafa Yücel Özbilgin'i andı.

Törende, geçmişten bugüne Danıştay tanıtım filminin gösterimi  sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın darbe girişiminin yapıldığı gece,  telefonla bir televizyon kanalına yaptığı canlı bağlantının ekrana getirilmesi  üzerine salondan alkışlar yükseldi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER