ERHÜRMAN: AKARYAKIT VE SÜT KONUSUNDAKİ AÇIKLAMASI
GÜNDEM“Son dönemde Türk lirasının döviz karşısında yaşadığı değer kaybı tüketicinin alım gücü üzerinde ciddi şekilde olumsuz etki yaratmıştır. Aynı durum Türkiye Cumhuriyeti için de geçerlidir ancak konu KKTC olduğu zaman yaşananların etkisinin KKTC ekonomisinin özellikleri nedeniyle çok daha fazla olduğu görülmektedir. KKTC’nin bu açıdan TC’den en belirgin farkları, dövizin, özellikle İngiliz poundunun kullanımının çok daha yaygın olması, ihracatın ithalata oranının çok düşük olması dolayısıyla ithalata bağımlı olmamız ve Merkez Bankamızın böyle bir durum karşısında kullanabileceği enstrümanların ve Maliyemizin olanaklarının Türkiye’dekilere kıyasla sınırlı olmasıdır. Bunlara ek olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısal reformlar konusunda bizden çok daha fazla yol almış olması da bizim yaşananlardan olumsuz yönde daha fazla etkilenmemiz sonucunu doğurmaktadır.
Buna karşın Türkiye Cumhuriyeti, yaşanan sıkıntının tüketicinin alım gücünü daha az etkilemesi ve ekonomide daralmanın önlenmesi için bazı önlemler almış, son olarak Mayıs ayı ortasında Bakanlar Kurulu’ndan geçen bir kararla, akaryakıtta petrol fiyatlarındaki ve dövizdeki artış nedeniyle meydana gelecek fiyat artışlarının yurttaşlara yansımasının önlenmesi için bu ürünlerde meydana gelecek artış miktarı kadar ÖTV oranının azaltılması yönünde bir düzenlemeye gitmiştir.
Hükümetimiz, içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullarda, yurttaşlarımızın alım gücünün daha fazla azalmasını ve ekonominin daralmasını önlemek adına, dün akşam aldığı kararla, Türkiye’de yapılana benzer biçimde, normal şartlarda dün akşam itibarıyla akaryakıta yapılması gereken 41 kuruşluk zammı yapmamak adına tüzük değişikliği yapıp, Türkiye’deki ÖTV’nin ülkemizdeki muadili olan FİF’te azaltmaya giderek, petrol fiyatlarında ve dövizdeki artışın yurttaşlara yansımamasını sağlamıştır.
Hükümetimiz, benzer biçimde, dövizdeki artışın içme sütü fiyatlarına yansımasının önlenmesi amacıyla sütte sübvansiyon uygulama kararı vermiştir.
Alınan bu kararlar gelirlerimizde azalma ve giderlerimizde artış yaratma potansiyeline sahiptir. Ancak içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullarda yurttaşlarımızın alım gücünün daha fazla düşmemesi ve ekonomide daralmanın oluşmaması amacıyla bu olağanüstü tedbirleri almamız gerekmiştir.
Ortaya çıkan durumda gelirlerin azalması ve giderlerin artması potansiyeli taşıyan bu düzenlemeleri dengelemek adına yurttaşın alım gücünü olumsuz etkilemeyecek biçimde kamu harcamalarında tasarruf yapılması ve gelirlerin artırılması yönündeki düzenlemeler üzerinde de çalışılmaktadır. Bunun için öncelikle, yapısal reformlara hız verilmesi, kayıt dışılıkla mücadele ve vergideki muafiyet ve istisnaların hızla gözden geçirilmesi gündemimizdedir.
Hükümetimiz, bu noktada, çalışmalarını yoğun olarak sürdürme ve bir yandan yaşanacak gelişmeler karşısında yurttaşlarımızın alım gücünü ve ekonomideki haraketliliği korumaya yönelik alınabilecek tedbirleri belirlerken, diğer yandan da ekonomi ve maliye alanında birikmiş sorunların üzerine cesaretle yürüme kararlılığındadır.
Olanaklarımız sınırlı ve sorunlarımız büyüktür ancak Hükümetimiz bu sıkıntılı dönemde izleyici konumunda kalmak niyetinde değildir. Kamuoyunun gündemine çözüm olarak getirilen tüm konular, uzmanların, sektör temsilcilerinin ve konuyla ilgili bürokratların katılımıyla ön yargısız biçimde ele alınacak, varılan sonuçlar kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Bu arada alınabilecek tedbirler konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile istişareler yoğunlaştırılarak sürdürülecektir. Yaşananlar karşısında izleyici konumunda kalmamak, kamuoyunda sunulan tüm önerileri önyargısız biçimde ele alıp incelemek, yapılması gerektiği sonucuna varılan ve yapılabilecek düzenlemeleri cesaretle yapmak ve gelişmeler, tartışmalar ve varılan sonuçlar konusunda kamuoyunu düzenli biçimde bilgilendirmek hükümetimizin demokratik anlayışının ve sorumluluğunun gereğidir.”
İlginizi Çekebilir