Ersin Tatar: Guterres, Annan Planı sürecinde Kıbrıslı Türkler için bir haksızlık olduğunu söyledi
GÜNDEM“Biz artık, egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki devletin işbirliğini istiyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri ile yaptığı görüşmeye değinerek, “Guterres, Annan planı sürecinde Kıbrıslı Türkler için bir haksızlık olduğunu söyledi” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Şubat sonu ya da Mart başı yapılması planlanan 5+1 gayriresmi toplantısında, iki devletli, eşit egemenliğe dayalı bir çözümün argümanını ortaya koyacaklarını söyledi.
Crans Montana’dan bırakıldığı yerden federasyonun görüşülmesine başlanamayacağını, bunu kabul etmeyeceklerini vurgulayan Tatar, Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varılmasını bir çok farklı tarafın arzu ettiğini kaydetti.
“Bizim tabii ki özlediğimiz, istikrar ve daha güvenli bir gelecek için bir anlaşmadır. Bu anlaşma için görüşmelere gideceğiz” diyen Tatar, ancak bu anlaşmanın Kıbrıslı Türklerin egemenliğinin ve devletinin tanınmasından geçtiğini belirtti.
Baş müzakerecinin Ergün Olgun olacağını ve deneyimli bir kadroyla görüşmelere gideceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, 5+1 görüşmelerinin tarihi ve yerinin henüz kesinleşmediğini de aktardı.
Cumhurbaşkanı Tatar, Şubat başında Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab’ın adayı ziyaret edeceklerini de açıkladı.
Tatar, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığı görüşme sonrasında ve 5+1 gayriresmi görüşmesi öncesinde Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) sorularını yanıtladı.
“GAYRİRESMİ 5+1 TOPLANTISINA GÖRÜŞLERİMİZİ İFADE ETMEK İÇİN GİDECEĞİZ”
“Biz, 5+1 gayriresmi yapılacak bu toplantıya görüşlerimizi ifade etmek için gideceğiz. Bizim duruşumuz budur, açık ve nettir” diyen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bir anlaşmanın kabul edilebilmesi için iki tarafın da onayı gerektiğini, bir tarafın da Kıbrıslı Türkler olduğunu söyledi.
Tatar “Ben, halkımın çıkarları için ne söylemem gerekirse onu söyleyeceğim, talep edeceğim. Ondan sonra bakalım süreç nereye gidecek? Herkes rahat olsun. Biz Kıbrıs Türk halkının gerçek anlamda hak ve çıkarlarını korumak için bu süreçte duruşumuzu korumakta kararlıyız. Türkiye Cumhuriyeti de şüphesiz bize en iyi şekilde desteğini verecektir.” dedi.
BM’nin görüşmelerdeki rolünün, iyi niyet çerçevesinde tüm bunları düzenlemek olduğunu ifade eden Tatar, “Tabii bize söyledikleri: ‘bizim (BM) yetkimiz, bize BM Güvenlik Konseyi’nin ortaya koyduğu prensiplere, parametrelere bağlıdır’. O parametreler de her zaman bildiğiniz gibi ‘iki kesimli, iki toplumlu federasyon.’ Ama biz onu geçtik” şeklinde konuştu.
“ADADA İKİ AYRI HALK VAR”
Cumhurbaşkanı Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Netice olarak biz bir aşamayı geçmiş durumdayız. İlk kez, iki devlet formülü şu anda konuşulmaktadır. Dünya bizi dinliyor ve bunun değerlendirmesini yapıyor. İki taraf nasıl buluşturulabilir? Nasıl bir uzlaşıya varılabilir? Bunlar konuşulmaktadır.
Unutulmamalıdır ki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki kurucu ortağından biri Kıbrıslı Türklerdir. Dolayısıyla onların bizden daha fazla bir hakkı yoktur bu ülkede. Yani çoğunluk-azınlık meselesi geçersizdir. Böyle bir uygulama dünyanın hiçbir yerinde yok. Bakın AB’de, nüfusu bir milyonu bulmayan Rumlar, bir Almanya kadar hükmedebiliyorlar ve Türkiye’ye dünya kadar sıkıntı yaratabiliyorlar, engellemeye çalışıyorlar.
İki kurucu ortaktan biri olan Kıbrıs Türk Halkı ayrı bir halktır ve BM sözleşmelerine göre, bir halk hiçbir zaman diğer halkın tahakkümüne girmez, girmemelidir. Onun için bizim savunduğumuz her zaman ayrı bir halk olarak, kendi geleceğimizi tayin etme hakkına sahip olduğumuzdur. Hem 1960 anlaşması var, hem 1974’te nüfus mübadelesi, anlaşması var. Hem de Annan Planı var. Orada da dünya, BM bize referandum hakkı vermiştir. Çıkıp bir oylama yaptık, bizim kendi geleceğimizi tayin etme noktasında.
Biz ayrı bir halkız, Türküz, Müslümanız, dilimiz vardır, dinimiz vardır. Bu halk kendi devletini kurmuştur ve istikrarlı bir şekilde yolumuza devam etmekteyiz. Bir takım vaatlere kanıp, kendi devletimizden, kendi egemenliğimizden ödün vermemiz, bu saatten sonra bize yakışmaz. Bize yakışan ulusal duruşumuzu korumak ve bu süreci yönetmektir.”
Aradan yıllar geçtiğini ve bu geçen yıllarda KKTC’nin kurum ve kuruluşlarıyla, yaptığı bir takım düzenlemelerle, aldığı kararlarla, ekonomisiyle, yatırımlarıyla, halkıyla daha da kökleştiğini söyleyen Tatar, federal anlayışa bu saatten sonra geri dönülmesinin zaten pratikte de çok büyük sıkıntılar yaratacak bir durum olduğuna işaret etti.
Tatar, “Kaldı ki zaten öyle bir anlaşma, özellikle AB içinde Kıbrıslı Türkler için ne kadar umut vericidir? Ciddi anlamda tartışılması gereken meselelerdir.” ifadesini kullandı.
“BİZ ARTIK, EGEMEN EŞİTLİĞE DAYALI, YAN YANA YAŞAYAN İKİ DEVLETİN İŞBİRLİĞİNİ İSTİYORUZ”
“Biz artık, egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki devletin işbirliğini istiyoruz. Bunun Kosova’da da, başka ülkelerde de örnekleri vardır” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Biz ayrı bir halkız. Zaten ileri sürdüğümüz strateji ve duruşun esas anahtarı, kökü, Kıbrıs’ta iki ayrı halk olduğudur.” dedi.
Bu pozisyonu, görüştüğü yabancı büyükelçiler ve temsilcilere de aktardığını kaydeden Tatar, “Burada çok sayıda toplantı oldu, kaç kez BM gelmiştir, AB gelmiştir, İngiltere gelmiştir. Hiçbir zaman bize ‘haksızsınız’ denemiyor. Görüşlerimize saygı duyuyorlar” ifadelerini kullandı.
“GUTERRES, ANNAN PLANI SÜRECİNDE KIBRISLI TÜRKLER İÇİN BİR HAKSIZLIK OLDUĞUNU SÖYLEDİ”
Cumhurbaşkanı Tatar, Pazartesi günü BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığı telekonferans görüşmesinde de Kıbrıs Türk tarafının tezlerini dile getirdiğini anlattı.
Guterres’in Kıbrıs meselesine hakim olduğunu söyleyen Tatar, Genel Sekreter olarak 4 yıl önceki Crans Montana sürecini bizzat yaşadığını ve durumu gördüğünü kaydetti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, şöyle konuştu:
“Sayın Genel Sekreter konuları biliyor. Zaten önceden bunun hazırlıkları da yapıldı. Sayın Lute iki kez buraya geldi. Konuları çok iyi biliyorlar. Biz pozisyonumuzu onlara da anlattık. Genel Sekreter de ‘benim görevim BM Güvenlik Konseyi’nin ortaya koyduğu parametreler doğrultusunda bu işi yönetmektir.’ dedi ve bizi dinledi.
Annan Planı’na Kıbrıslı Rumlar ‘hayır’, Kıbrıslı Türkler ise ‘evet’ dedi. Kıbrıslı Türkler ‘evet’ derken içlerine çok mu sinmiştir? Ben açıkçası tereddütteyim. Ama bir uzlaşı için, dünya ile entegre olabilmek için, çeşitli izolasyonların üzerimizden kalkması için Kıbrıs Türk halkı ‘evet’ demiştir. Ona rağmen ‘hayır’ diyen karşı taraf hukuk dışı olarak Avrupa Birliği’ne (AB) alınıyor. ‘Evet’ diyen taraf cezalandırılıyor, izolasyonlar ve ambargolar kalkmıyor, ama ‘hayır’ diyen taraf ödüllendiriliyor. Böyle bir şey dünyanın hangi yerinde var? İşte burada oluyor.
Ben bunu geçen akşam Guterres’e de ifade ettim. Kendisi de Kıbrıslı Türklerin bu anlamda, Annan Planı bağlamında haklı bir pozisyonları olduğunu söyledi. ‘Kıbrıslı Türkler için bir haksızlık oldu’ dedi.”
“GAYRİRESMİ 5+1 TOPLANTISININ YERİ VE TARİHİ HENÜZ NETLEŞMEDİ”
Yapılacak 5+1 toplantının gayriresmi olacağına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, görüşmede iki devletli, egemen eşitliğe dayalı bir çözümün nasıl olabileceği argümanını ortaya koyacaklarını belirtti.
“Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte bunları en güçlü şekilde tüm taraflara ifade etme şansımız olacaktır” diyen Tatar, “Biz kesinlikle ve kesinlikle Crans Montana’dan bırakıldığı yerden federasyonun görüşülmesine başlamayacağımızı, böyle bir şeyi kabul etmeyeceğimizi defalarca söyledik. Onlar da buna saygı duydular. Açık ve nettir söylediklerimiz. Sizi kimse zorla bir dayatma çözüme götüremez. Empoze bir çözüme kesinlikle karşı olduğumuzu vurguladık.” şeklinde konuştu.
Toplantının yeri ve tarihinin netleşip netleşmediği sorusun üzerine Tatar, “Görüşme sırasında Genel Sekretere sordum. Pandeminin durumuna göre ve tabii diğer katılacak tarafların da uygunluğuna göre Şubat sonu ya da Mart başı planlandığını aktardı” yanıtını verdi.
Türk tarafının önce Londra önerisinde bulunduğunu ancak Covid nedeniyle New York seçeneğinin öne çıktığını aktaran Tatar, Guterres’in toplantı yeri olarak Rum basınında yer alan ve Greentree’nin adını da telaffuz etmediğini bildirdi.
Tatar, “Greentree, Sayın Eroğlu’nun 2011’de katıldığı yer. Bizce geçmişle bağlantısı olmaması gerekir. Öyle bir imaj olmaması gerekir. Bir takım hassasiyetlerimiz var. Önümüzdeki günlerde bunlar herhalde somutlaşır” dedi.
“BAŞ MÜZAKERECİ ERGÜN OLGUN”
Özel temsilcisi Ergün Olgun’un, görüşmeler başladığında baş müzakereci olacağını kaydeden Tatar, Olgun’un, her türlü aşamadan geçmiş, bu konuda kitapları, makaleleri olan bir kişi olduğuna değindi.
Dışişleri Bakanlığı ile de istişare halinde olduklarını, orada da bu işleri yıllardan beri takip eden, çok değerli diplomatların bulunduğunu kaydeden Tatar, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile de temas halinde olduklarını ifade etti.
Tatar, deneyimli bir müzakere ekibiyle görüşmeye katılacaklarını vurguladı.
“DOĞALGAZ YAN UNSURDUR, ÖNCE MESELENİN ÖZÜ KONUŞULACAK”
Gayriresmi 5+1 toplantısında hidrokarbon konusunun da gündeme gelip gelmeyeceği sorusu üzerine Tatar, “Doğalgaz ve diğer güven artırıcı önlemler yan unsurladır. Meselenin özünün dışındadır ve böyle bir toplantıda gündeme gelmemeleri lazım. Aksi halde mesele özünden sapabilir. Bu gayriresmi toplantının esas teması Kıbrıs sorunun esasıdır, özdür. Egemenlik meselesidir. İki tarafın duruşudur.” yanıtını verdi.
Tatar sözlerine şöyle devam etti:
“Bizim ısrarla üzerinde duracağımız, Kıbrıs’ta iki ayrı halk, iki egemen devlet vardır. Dolayısıyla bunların yan yana uzlaşı içinde, inşa edilebileceği sağlıklı bir yapı. O sağlıklı yapı üzerinde diğerleri filizlenebilir. Gerek hidrokarbonlar, gerek güven yaratıcı önlemler. Biz 5+1 gayri resmi toplantıda esası, temeli görüşmek istiyoruz. Egemenliğimizin tanınmasını istiyoruz. Klasik bir federasyon, çoğunluğun azınlığı yönetmesi, ileride kurulacak bir takım mekanizmalarla çoğunluğun hem Güneyde hem Kuzeyde etkinliğini artırması, garantörlüğün farklı bir yere çekileceği bir ortamda bizlerin bir maceraya girmemize, asla bu saatten sonra hiçbir gerek yoktur. Bizim alternatifimiz devletimiz KKTC’dir.
“EĞER DEDİĞİMİZ ÇERÇEVE OLURSA, HERKESİN KAZANACAĞI BİR ANLAŞMA BULUNABİLİR”
“Bizim tabii ki özlediğimiz, istikrar ve daha güvenli bir gelecek için bir anlaşmadır. Bu anlaşma için bu görüşmelere gideceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Tatar “Netice itibarıyla biz iyi niyetliyiz. Bizim hiç kimseyle bir hesabımız yok. Yeter ki karşı taraf bizi anlasın. Bizim karşı karşıya olduğumuz haksızlığa dur demesini bilsin. Türkiye ile birlikte bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na bir kez daha bu süreçte gösterdikleri ilgi, alaka ve destekten dolayı teşekkür ederim.” şeklinde konuştu.
Tatar, Türk tarafının argümanlarının dikkate alınması halinde herkesin kazanabileceği bir anlaşmaya varılabileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bizim pozisyonumuz çok nettir ve geri adım atmamız söz konusu değildir. Biz de bir anlaşma işitiyoruz. Bu anlaşma, eğer dediğimiz çerçevede olabilirse o zaman herkesin kazanacağı, mutlak surette “win-win” dediğimiz, bu coğrafyada, bu adada, gerçekten her tarafın kazanacağı birtakım pozisyonlar ortaya çıkacaktır.
Örneğin enerji kaynaklarının paylaşımı açısından. İşin içinde Türkiye de olacaktır. Dünya piyasalarında yapılan anlaşmalar çok daha fazla kabul görecektir. Çıkarılan gazın Türkiye üzerinde Avrupa’ya sevkedilmesi, ‘East-Med’ seçeneğinden çok daha uygun olacaktır. Türkiye 85 milyonluk bir pazar. Kuzey Kıbrıs’ın yanı sıra Güney Kıbrıs’a da bir pazar olarak çok büyük faydaları olacaktır. Gemilerin Türkiye limanlarına uğrayabilmesi, hava sahasını kullanabilmesi Rumlara çok büyük fayda sağlayacaktır.
Türkiye ve Yunanistan arasında istikrar ve bölgede bir anlaşma gerçekten herkesin özlediği bir pozisyondur. Ama bu denklemin anahtarı, Kıbrıslı Türklerin egemenliğinin ve devletinin tanınmasından geçmektedir. Aksi halde o denge sağlanamaz.”
5+1 ÖNCESİNDE DİPLOMASİ TRAFİĞİ… ÇAVUŞOĞLU VE RAAB GELİYOR…
Önümüzdeki süreçte Türkiye ile istişarelerin süreceğini kaydeden Tatar, 2 Şubat’ta Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun KKTC’ye geleceğini ve burada toplantılar yapılacağını da açıkladı.
Tatar, adaya gelecek olan İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab’ın da 4 Şubat’ta kendisini ziyaret edeceğini belirtti.
Raab’ın kendisini tebrik etmek için telefonla aradığında yarım saatlik bir konuşma gerçekleştirdiklerini aktaran Tatar, daha önce İngiltere Yüksek Komiseri Stephen Lillie ve İngiliz bakan yardımcısı ile de görüşmeler yaptıklarını hatırlattı.
İngiltere’nin tutumunun sorulması üzerine Tatar, “İngiltere kendine göre bayağı detaya girmiş vaziyette. Bir anlaşma için gayret sarf ediyor. Ama kendilerine tabii bizim pozisyonumuzu açık ve net ifade ettik. ‘Bu defa farklıdır, eskisi gibi olamayacak’ dedik. Meseleyi, bizim pozisyonumuzu çok iyi anlamışlardır diye düşünüyorum.” karşılığını verdi.
İlginizi Çekebilir