© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Gazeteciler Birliği 3 Mayıs etkinlikleri başladı… İsmail Saymaz, Türkiye’de gazeteci olmayı anlattı

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin (KTGB) “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü” etkinlikleri dün akşam Türkiyeli gazeteci-yazar İsmail Saymaz’ın konuşmacı olduğu söyleşiyle başladı.

KTGB’den verilen bilgiye göre, Gazeteciler Birliği’nin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü çerçevesinde düzenlediği etkinlikler 6 Mayıs Pazartesi gecesi “Kuzey Kıbrıs’ta Basın Özgürlüğü” konulu panelle devam edecek.

Etkinlikler, 7 Mayıs Salı sabahı “Genç Bakış Açısıyla Basın Özgürlüğü” konulu kompozisyon yarışması ödül töreni ile sürecek, bunu aynı gece yapılacak “Kayıpların İzinde Nobel’e Doğru” konulu söyleşi takip edecek.

Etkinlikler, 8 Mayıs Çarşamba akşamı “Mümkün (Possible)” AB Projesi açılış etkinliği ve resepsiyonu ile son bulacak.

SAYMAZ KİTAPLARINI DA İMZALADI

KTGB’nin düzenlediği etkinlikte konuşan gazeteci-yazar İsmail Saymaz, Türkiye medyasındaki önemli değişimlerin altını çizdi, “Günümüz Türkiye’sinde gazeteci olmak” üzerine konuşma yaptı.

Gazeteci- yazar İsmail Saymaz, Türkiye’de yaşadığı deneyimleri paylaştığı söyleşi öncesinde okurları için kitaplarını da imzaladı.

ÖZUSLU: “BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HALKIN BİLGİYE ULAŞMA ÖZGÜRLÜĞÜDÜR”

Etkinliğin açılışında konuşan Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Sami Özuslu, bölgede ve ülkede basın özgürlüğünün önündeki tehlikelere dikkati çekti, basın özgürlüğünün gazetecilerin değil, halkın bilgiye ulaşma özgürlüğü olduğuna vurgu yaptı.

Basın özgürlüğünün geriye gitmesi halinde halkın doğru bilgiye ulaşamayacağına vurgu yapan ve ifade, düşünce, anlatım özgürlüğü ile diğer siyasal özgürlüklerinin bir bütün olduğunu kaydeden Özuslu, “İçinde yaşadığımız coğrafyada basın siyasetin, paranın, silahın gölgesinde ve bir şekilde tehdit altındadır. Kimsenin silah ya da para ile susturulamayacağı bir dünya diliyorum” dedi.

SAYMAZ “TÜRKİYE’DE GAZETECİ OLMAYI” ANLATTI… “ANA AKIM MEDYADA GAZETECİ KALMADI”

Ardından söyleşiye geçildi ve gazeteci-yazar İsmail Saymaz, “AKP döneminde gazeteciliğinin gelişip olgunlaştığını” ifade etti.

Önce kendi gazetecilik hikayesini anlatan Saymaz, Posta gazetesinde sonra Radikal gazetesine, bir günlük Genel Yayın Yönetmeni olan Orhan Pamuk’un görevine başladığı gün Hrant Dink’in öldürüldüğünü anlattı.

2007 yılına kadar Türkiye’de gazetecilikte özgür bir ortam olduğunu, en fazla sivil toplum haberleri yaptıklarını anlatan Saymaz, “AKP de Avrupa Birliği’ni hedefliyordu. Çünkü AB’den aldığı güç ile Türkiye’deki kendi pozisyonunu özgürleştirici bir pozisyon takınmıştı. Böyle bir demokratik alan açılmıştı. Zaten o dönemde AKP Kıbrıs’ta da çözüme destek veriyordu” dedi.

Bu göreceli özgür ortamın 2008-2009 döneminde başlayan Deniz Feneri davasına kadar devam ettiğini kaydeden İsmail Saymaz, şunları söyledi:

“O dönem Doğan Medya Grubu, Deniz Feneri’ni yazdı. O döneme kadar iktidar ile medya arasında geleneksel kavgalar sürdü. İktidar basını susturmaya çalıştı, basın biraz uydu biraz uymadı. Deniz Feneri davasının AKP üzerinden Cumhurbaşkanı’na gideceği yönündeki endişesi iktidarın açıktan bir medya grubu sahibini hedef almasına neden oldu. Hatta ilk kez bu gazeteyi almayın diye çağrı yaptı. Açıktan medya hedef alındı. Ardından Doğan Grubu’na Maliye müfettişleri yollanarak soruşturma açıldı.”

“ANA AKIM MEDYADA GAZETECİ KALMADI”

İsmail Saymaz, günümüz Türkiye’sinde “ana akım medyada neredeyse gazeteci kalmadığını, birçok ismin hapiste ya da yurtdışında bulunduğunu, çok sayıda gazetecinin de mahkemelerde açılan davaların sonucunu beklediklerini” vurguladı.

Bazı önemli ismin ise yabancı yayın kuruluşlarında görev yapmaya başladığını vurgulayan Saymaz, “Mesela Halk TV’ye baskın yapanlar Fox TV’yi basamıyor. Neden? Çünkü Amerikan sermayesine bunu yapamıyorlar” dedi.

Saymaz şöyle devam etti:

“Milli ve yerli sermaye basında felç edilince insanlar şu anda haberleri kendi basınından almıyor. Özellikle gazetelerde müthiş bir tiraj kaybı var. En son tüm gazeteler 4.5 milyon satıyordu. Türkiye şu an dünyada en fazla sosyal medyaya geçen okura sahip. 56 milyon cep telefonundan 51 milyonu sosyal medya. İstediği programı sosyal medyadan izliyor.”

Bugün Türkiye’de geleceği hükümetin elinde olan bir medya düzeni olduğuna dikkat çeken Saymaz, bu medya düzenini şimdiki iktidarın sürmesini istediğini kaydetti. Medyanın gerçeği değil iktidarın görmek istediği haberleri yazdığını anlatan Saymaz, Türkiye demokratikleşme sürecine girecekse ilk önce medyadan başlanması gerektiğini belirtti.

Saymaz’a konuşmasının ardından anı olarak Kıbrıs’a özgü Lefkara işi takdim edildi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER