© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

HAKKIMI HELAL ETMİYORUM

Sağlık eski Bakanı Dr. Ali Rifat Atun’un cenaze namazı öncesinde imam helallik istedi. Atun’un Sağlık Bakanlığı döneminde “muhalif partilidir” diyerek işten attığı Tuncer Özbahadır, “hakkımı helal etmiyorum” deyince ortalık karıştı

Sağlık eski Bakanı, milletvekili merhum Dr. Ali Rifat Atun’un, Lefkoşa İsmail Safa Camisi’nde dün öğle namazına müteakiben kılınan cenaze namazında, Tuncer Özbahadır isimli kişinin Atun’a helallik vermemesi neticesinde yaşanan üzüntünün yanına gerginlik ve öfke de eklendi.

Cenaze namazı öncesi hoca, Atun için helallik istedi, yüzlerce kişiden oluşan cemaatten Tuncer Özbahadır, “Hocam ben Ali Rifat Atun’a hakkımı helal etmiyorum. Benim de çocuklarımın da hakkını yedi” diye haykırdı.

Yaşanan olay karşısında cemaat adeta şok oldu.

Özbahadır, cemaatten birkaç kişi tarafından camiden uzaklaştırıldı, hoca ise cenaze namazına geçti.

Cemaatin öfkesinden basın da nasibini aldı

Tuncer Özbahadır’ın cenazede Atun’a helallik vermemesi ve bunu sesli bir şekilde ifade etmesi, cenazeye katılan bazı vatandaşları öfkelendirdi.

Vatandaşın öfkesi, Özbahadır’ın cami avlusunda basına açıklama yapması ile yükseldi, olay hoş olmayan boyutlara ulaştı.

Tuncer Özbahadır’ın, cami avlusunda olaya ilişkin röportaj yapmasına engel olan bazı kişiler, basına da görüntü ve ses kaydı almaması için sert çıkıştı.

Olaya tepki koyan vatandaşlardan biri, fotoğraf makinelerine, kameralara müdahale etti, basını engellemek istedi.

Özbahadır: Hüseyin Ekmekçi’ye anlattı

Tuncer Özbahadır, basına yaptığı açıklamada, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde 28 Ağustos 1979-21 Aralık 1979 tarihleri arasında radyografer yardımcısı olarak görev yaptığını ve dönemin Sağlık Bakanı Dr. Ali Rifat Atun tarafından, görevden alındığını ve görevden alınmasına herhangi bir neden belirtilmediğini söyledi.

Özbahadır, Dr. Rifat Ali Atun’un, 8 Nisan 2002 tarihinde gazeteci Sayın Hüseyin Ekmekçi ile yapmış olduğu bir röportajında bu konuya değindiğini belirterek, “Sayın Atun, bana yapılan haksızlığı kabul etmiş ve benden o röportajda vicdan azabı olarak söz etmişti” diye konuştu.

“Yargısız infaz edildim”

Tuncer Özbahadır, Dr. Ali Rifat Atun’un Hüseyin Ekmekçi ile yapmış olduğu o röportaj ile birlikte daha sonra KıbrısTürk İnsan Hakları Vakfı’na gittiğini, bu konuda ‘Düşünce suçlusu’ olarak yargısız infaz edildiğini anlattığını belirtti.

Özbahadır, “O dönemde Sayın Tufan Erhürman, söz konusu vakfın görevlisiydi. Meclis Dilekçe Komitesi’ne 2006 yılında başvurdu. Komite uzun bir süreçte çalışmalarını tamamlayıp 19 Kasım 2007 tarihinde vefatına üzüldüğüm Sayın Dr. Ali Rifat Atun’a sordu. Sayın Atun, aynı şekilde ‘hayatım boyunca vicdan azabı çektiğim olay’ diye beni anlattı ve benim tamamen o dönemin hükümet ve iktidarı olan Ulusal Birlik Partisi’nin partizanca yaklaşımları doğrultusunda görevden alındığımı ifade etti” dedi.

“Helallik alınmadan gömülemez”

 Tuncer Özbahadır, cenazeden uzaklaştırılmasını ve Atun ailesinin, hükümet yetkililerinin, özellikle de cenaze namazını kıldıran hocanın kendisini dinlememesini de eleştirdi.

Özbahadır, “Benim bildiğim cenazede helallik istediğinde bir kişi hakkını helal etmezse o cenaze defnedilemez. Önce sorunun ne olduğu dinlenir, uzlaşılıp helallik alınırsa da cenaze defnedilir. Burada bana yapılan muamele çok yanlıştı. Ben burada bulunan yürütme erkindeki, hükümetteki bir takım kişilikler benimle görüşmesini beklerdim ama maalesef hiçbiri ilgilenmedi” diye konuştu.

“Bir kişiyi işten attım”

Havadis Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Hüseyin Ekmekçi’nin gazetecilik mesleğini başka bir yayın organında ircaa ettiği 2002 yılında merhum Dr. Ali Rifat Atun ile yaptığı röportajda konuya ilişkin Atun’un ifadeleri şöyle:

“Bir tek olay oldu benim üzüldüğüm. Bir kişiyi cezalandırdım ki o da bana tesir etti. Haklı olarak cezalandırdım çünkü bir parti mensubuyum. Bu partinin politikasını uygulamaya mecburdum.

 Bir röntgen teknisyeni arkadaş askerdeydi. Askere rica ettim, ‘Röntgen teknisyenimiz yok, bu çocuğu bana verin’ dedim, kabul edildi.

  Buna karşın, ‘Bu çocuk köy köy gezerek muhalif bir partinin örgütlenmesinde fiilen çalışıyor’ diye bana şikayetler gelmeye başladı. Çağırdım babasını, durumu anlattım, ‘Çocuğuna iyilik yaptım, askerden aldım, devlet aylığı bağladım. Gidiyor bu, bizim karşıtımız olan bir partinin politikasını güdüyor, teşkilatını kuruyor. Gidip otursa bir şey yapmazsın ama teşkilatını kuruyor’ dedim.

  Babası gidip söyledi, olmadı, ben çağırdım ihtar ettim, dinlemedi. Sonunda da görevden aldım. En büyük fenalığım bu oldu. Başka da bir olayım olmadı. Daha sonra hiç karşılaşmadım, kim olduğunu da anımsamıyorum. Hatırladıkça üzülüyorum. Bir insanın ekmeğiyle oynamak doğru değildi…”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER