© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Hamileyken hayatının şokunu yaşadı!

24 haftalık hamileyken inme geçiren Aynur Mercan, telafisi mümkün olmayan bir yola girmesine ramak kala hastaneye yetiştirildi. 16 yaşındayken de inme geçiren, romatizmal kapak hastalığı olan ve hamileliği boyunca günde bir paket sigara içen 26 yaşındaki Aynur Mercan hastaneye geldiğinde sorulara cevap veremiyor, konuşamıyor ve sol tarafı tutmuyordu… Prof. Dr. Serdar Geyik, hasta hamile olduğu için olağanüstü kısa bir sürede hastanın tıkalı damarının başarıyla açıldığını, hastanın işlem sonrası birinci saatte düzelmeye başladığını kaydetti

Aynur Mercan 24 haftalık hamileyken inme geçirdi. Hastalığın ömür boyu devam edecek bir hasar bırakmasına ramak kala hastaneye yetiştirildi. İlk altı saatin çok büyük önem taşıdığı inmede, Aynur Mercan hastaneye getirildiğinde beşinci saatin içindeydi…

İnme ya da bir diğer deyişle beyin krizi, beyne giden hayati kan ve oksijen akışının ani bir şekilde kesilmesi veya azalması olarak açıklanıyor. İnme gebelikte sık karşılaşılan bir durum değil… Öyle ki “Gebe olan birisinde inme, benim de ilk defa karşılaştığım bir durum” diyor inme alanında uzun yıllar çalışmalar yapmış Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Geyik…

HAMİLE OLMASINA RAĞMEN GÜNDE BİR PAKET SİGARA İÇİYORDU

Bu kez inmenin son kurbanı, 16 yaşındayken de inme geçiren, romatizmal kapak hastalığı olan ve hamileliği boyunca günde bir paket sigara içen 26 yaşındaki Aynur Mercan’dı… Hastaneye geldiğinde sorulara cevap veremiyor, konuşamıyor ve sol tarafı tutmuyordu…

YAŞADIKLARINI GÖZYAŞLARIYLA ANLATTI

Yaşadığı talihsiz olayı gözyaşlarıyla anlatan Mercan, o gün evde yapayalnız olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “O sabah anneme kahvaltıya gidecektim ama öncesinde evin önünü temizlemek için dışarı çıktım. O sırada bir ürperme hissettim. Sol tarafımda güçsüzlük ve kısa süreli bilinç kaybı yaşayarak kapının önüne düştüm. Annem bana telefonla ulaşamayınca endişelenip eve geldi ve beni kapının önünde bilincim yerinde ama hareket edemez bir halde buldu. Bir farklılık olduğunu anlıyordu, o yüzden de beni hastaneye götürmek istedi ama ben, ‘Benim bir şeyim yok’ diyerek hastaneye gitmek istemedim. Annem eşimi arayıp haber verince, hemen gelip beni hastaneye götürdü. Şansım varmış, beşinci saatte hastaneye ulaştırıldım. Tedavim başarılı bir şekilde gerçekleştirildi, kısa sürede toparlandım.

Babamı kaybettikten sonra günde bir pakete çıkardığım sigara alışkanlığım dahil tüm olumsuzlukları artık hayatımdan çıkardım” dedi.



Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Geyik

“SORULARA CEVAP VEREMİYOR, SOL TARAFI FELÇLİYDİ”

Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Geyik, “Hastamız inme geçirdikten yaklaşık iki saat sonra evlerine yakın olan bir hastaneye götürülmüş. Burada hastaya akut iskemik inme tanısı konularak gerekli müdahalenin yapılması için donanımlı inme merkezi olduğu bilinen merkezimize sevk edilmiş. Hasta, inme merkezimize geldiğinde beşinci saate girmişti” dedi.

Prof. Dr. Serdar Geyik, hastanın durumunu şöyle özetledi: “Hastamız hastaneye geldiğinde uykuya meyilliydi, sorulara cevap veremiyordu, konuşması ileri derece peltekti. Sol tarafının felç olduğunun farkında değildi. Felç olan hastalarda ihmal denilen durum, yani felç olan kısmı algılamama söz konusudur. Felç olan bir hasta kendini normal zannedebilir! Hastamız bu yüzden hastaneye gitmek istememiş. Hastamızın sol tarafında, kolunda ve bacağında hiç hareket yoktu. Hasta gebe olduğundan, bebeğe zararsız olan MR ile beyin görüntülemesi yapıldı. Burada, beynin sağ tarafını sulandıran ana damarın tıkalı olduğunu gördük. Anjiyo yapılarak pıhtının çıkarılması (trombektomi) gerekiyordu. Fakat anjiyo cihazları röntgen ışınlarıyla çalıştığı için bebeğin radyasyon alma riski bulunuyordu. Bir tarafta annenin hayatta kalması, genç bir insanın felçten kurtarılması; diğer tarafta ise bebeğin radyasyona maruz kalma riski vardı. Bu şartlarda, doktorların anjiyo sırasında radyasyondan korunmak üzere giydikleri kurşun önlüklerle hastanın karın bölgesi örtülerek bebeğin radyasyon alması engellendi. Skopi, yani röntgen ışınları altında çalışma süresi dört dakika gibi olağanüstü kısa bir sürede hastanın tıkalı damarını başarıyla açtık. İşlem sonrası birinci saatte yapılan nöroloji muayenesinde hasta belirgin olarak düzelmişti. Bilinci açıktı, emir alıyor, konuşabiliyor ve artık sol tarafını ihmal etmiyordu. Ardından sol tarafını hiç hareket ettiremeyen hasta artık kol ve bacağını kaldırabiliyordu.

Hastamızı işlemden sonra yaklaşık beş gün inme ünitesinde takip ettik. Takipleri sırasında inmenin kaynağı araştırıldı ve geçirilmiş romatizmal kapak hastalığıyla ilişkili kalp kaynaklı inme olduğunu düşündük. Ek olarak genç yaşında inme geçirmesi nedeniyle genetik testlerini gönderdik ve kan pıhtılaşmasını artıran ve dolayısıyla inme riskini artıran iki genetik mutasyona rastladık. Bunlara yönelik hastanın tedavisini düzenledik ve gerekli kadın doğum ve genetik birimleri tarafından görüşler aldık. Gebelik sağlıklı bir şekilde devam ediyor, bebekte de hiçbir sorun yok” diye konuştu.

“GEBE OLAN BİRİSİNDE İNME BENİM DE İLK DEFA KARŞILAŞTIĞIM BİR DURUM”

Gebelikte inmenin sık karşılaşılan bir durum olmadığını söyleyen Prof. Dr. Serdar Geyik, ancak gebeliğin inme riskini artırabilen bir faktör olduğunu söyledi. Gebelikle birlikte pıhtılaşma mekanizmalarının değiştiğine dikkat çeken Prof. Dr. Geyik, “Bu mekanizmaların değişmesinden dolayı pıhtılaşma daha hızlı olur ancak bu pıhtının beyne gitmesi çok sık görülmez. Gebelikte bebeğin vücuda yaptığı baskıdan dolayı bacak ve vücut damarlarında pıhtılaşmanın arttığı görülebilir. Doğumda daha sık görülür ama halihazırda gebe olan birisinde inme, benim de ilk defa karşılaştığım bir durum. Bu tür durumların arkasında mutlaka başka sebepler yatıyor. Bizim hastamızda genetik bir bozukluk vardı ve gebelik de bu riski artırmıştı. Başka hiçbir risk yoksa sadece gebe kaldı diye bir insanın inme geçirme ihtimali çok daha düşüktür. Altında başka bir bozukluk varsa gebelikle birlikte bu risk artabilir. Örneğin kalp damar hastalığı olan kişiler inme konusunda da risk altındadır” açıklamasında bulundu.

Gebelikte inmenin olası sonuçlarına değinen Prof. Dr. Serdar Geyik, “Hamile bir kişide inmenin seyri diğer inme geçiren hastalarda olduğu gibi olur. Hastamız hastaneye felçli gelmişti, eğer tedavi edilmeseydi de öyle kalacaktı. Bu durum hastanın gebeliğini etkilemezdi ancak 26 yaşında gencecik bir anne düşünün ama felçli… Çocuğunu nasıl emzirecek, ona nasıl bakacak… Hayat kalitesini ciddi anlamda bozardı” dedi.

KALP DAMAR HASTALIKLARINDAN KORUNMAK, İNMEDEN DE KORUYOR

Prof. Dr. Serdar Geyik, inmenin, ölüm ve kalıcı sakatlığın çok önemli bir nedeni olduğunu söyleyerek, inme hakkında muhakkak bilinmesi gerekenleri anlattı.

İnmede risk faktörleri nelerdir?

● İleri yaş

● Sigara içmek

● Şeker hastalığı (diyabet)

● Yüksek tansiyon

● Yüksek kolesterol

● Kalp ritim bozukluğu

● Kalp hastalıkları

Bu faktörlerin hiçbiri olmasa da inme ortaya çıkabilir ama bu saydıklarımdan birine veya birkaçına sahip olanlar inme geçirme konusunda daha riskli oluyorlar. İnmeden korunmak için bu faktörleri hayatınızdan çıkarmalısınız. Sağlıklı beslenme ve egzersiz kalp damar hastalıklarından korunmak için muhakkak gerekiyor. Kalp damar hastalıklarından korunursanız inmeden de zaten ikincil olarak korunmuş olursunuz.

İNME GEÇİREN HER ÜÇ HASTANIN İKİSİ SAĞLIĞINA KAVUŞUYOR

İnme geçiren hastaların hasar almadan hayatlarına devam etmelerinde inme merkezlerinin önemi çok büyük… İnme geçiren bir hastanın normal bir hastane yerine inme merkezine getirilmesi hayatında neleri değiştiriyor?

Biz, inme merkezinde nöroloji ve radyoloji bölümleri olarak birlikte çalışıyoruz. Aynı merkezin altında beraber çalışmak hem hastaları karşılamakta hem de tedavi etmekte ve değerlendirmekte çok hızlı ilerlememizi sağlıyor. Bunun Türkiye’de başka bir örneği yok. Türkiye’de inme merkezleri var ama bunların sayısı fazla değil ve geçmişleri de çok eski değil.

Büyük damarlarda pıhtı çıkarma işlemini yapabilmemiz ve başarıya ulaşabilmemiz için ilk 6 saat çok kritiktir. Hasta ve hasta yakınları bu konuda bilinçli olmalı. Ancak hasta ne kadar erken gelirse başarı oranı o kadar yükselir.

İnme artık tedavi edilebilir bir hastalık. Her üç hastamızın ikisi sağlığına kavuşuyor fakat inme geçiren hastaların herhangi bir hastaneye değil tam kapsamlı inme merkezlerine gitmeleri gerekiyor. Bu, hastanın geleceği için çok önemlidir…

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER