© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Herkes haklı!

Aykut Kocaman, Volkan Demirel, Hasan Ali Kaldırım, seyircinin yeteri kadar maça gelmediğinden, kendilerini desteklemediğinden, hatta ıslıklanıp yuhalanmaktan şikayetçi... Haklılar. Ama seyirci de haklı... Sezon bitiyor “Ohh be” deyip gönüllerince bir maç izleyemediler.

ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Fenerbahçe’nin hocası Aykut Kocaman şikayetçi... Son maçtan sonra kaptan Volkan Demirel şikayetçi, Hasan Ali Kaldırım şikayetçi... Hepsi seyircinin yeteri kadar maça gelmediğinden, kendilerini desteklemediğinden, hatta ıslıklayıp yuhaladıklarından ve rakip oyunculara alkış tuttuklarından dert yanıyorlar. Açıkçası haklılar. Bir futbolcu, bir takım, kendi seyircisi önünde ıslıklanmak, yuhalanmak, neredeyse boş tribünlere oynamak istemez. Fenerbahçe’de neredeyse koca bir sezon böyle geçti. Ama seyirci de haklı... Sezon bitiyor “Ohh be” diye şöyle futbolun keyfini çıkartan gönüllerince bir maç izleyemediler. Sular seller gibi akan bir Fenerbahçe göremediler. Ne kadar gol atmış olursa olsun gol pozisyonuna girmekte bile zorlandıkları maçları izlediler. Fenerium’lara gidip formasını alacakları bir yıldız oyuncu bile bulamadılar..

Aykut Hoca’yı beğenirsiniz beğenmezsiniz, futbol adına kendi doğruları var. Mümkün olduğunca bu doğruları taviz vermeden uygulamaya çalışıyor. Seyirci deseniz Aykut Hoca’nın doğrularını yanlış buluyor, bu futbol anlayışını reddediyor, kendi doğrularını arıyor. Yani maçın her dakikasında saldıran, baskı kuran, rakibi bunaltan bir Fenerbahçe... Üstelik böyle bir Fenerbahçe’yi görmüşlükleri var Anlayacağınız Aykut Hoca inat, seyirci inat... Korkarım, aynı tehlike, aynı boş tribünler yeni sezonda da devam edecek gibi... Giuliano başrolde yer alamıyor Spor Toto Süper Lig’de bir orta saha oyuncusunun 14 gol atması son derece önemli... Galatasaray’ın şampiyon olduğu sezonda Selçuk İnan ile Melo 12’şer gol atmıştı da yere göğe sığdıramamıştık. Fenerbahçe’de de bu sezon Giuliano 14 gol attı. Son derece önemli bir rakam... Ancak bu kadar gole rağmen Giuliano’yu maçın içinde fazlaca görmek mümkün olmuyor. Eli belinde duran bir oyuncu değil... Koşuyor, çalışıyor, mücadele ediyor ama özellikle gol atmadığı maçlarda neredeyse sahneye hiç çıkmadan maçı tamamlıyor.Yıldız oyuncuysan, en sıkıntılı dakikalarda takımın elinden tutup ayağa kaldırmasını bileceksin. Giuliano’nun sanki başrole soyunmaktan çekinir gibi bir hali var.

Taffarel’den önce, Taffarel’den sonra

Galatasaray kalecisi Muslera’ya, “Taffarel’den önce, Taffarel’den sonra” diye bakmak lazım... Geçen sezonu kötü geçiren, bu sezona iyi bir başlangıç yapamayan ve alışılmış kalitesinin altında kalan, haklı olarak eleştirilerin odağı haline gelen Muslera, şimdi alkışların merkezi olmuş durumda... Fatih Terim’in göreve başlamasının ardından yaptığı ilk ve en yararlı işlerden biri, kaleci antrenörü Taffarel’i geri getirmek oldu. Taffarel az nazlanmadı ama, Fatih Hoca’yı kıramayınca Florya’nın çimlerine döndü. Aslında Fatih Hoca da Muslera’daki düşüşü gördüğü için ilk adımlarından biri Taffarel’i getirmek oldu. Ligin ikinci yarısından bu yana bakın, bir başka anlamda Taffarel’in gelişinden bu yana Muslera’nın çıkışını dikkatle inceleyin. Uruguaylı kaleci hep üstüne koyarak gidiyor ve özellikle son haftalarda takımının en sıkışık anlarında puanları elleriyle kurtarıyor. Boşuna söylememişler, “At sahibine göre kişner” diye... Taffarel geldi, Muslera kendine geldi.

Kısır golcülerle olmaz

Beşiktaş’ta belli ki Vagner Love yolcu... Büyük ihtimalle Negredo da öyle... Negredo gitmese bile, takımın ilk golcüsü olmayacağı çok açık ortada... Büyük ve skorer golcülere alışkın Beşiktaş, transfer ayında golcü için çok net hamleler yapacak, başka çaresi yok. Belki yeniden 1 artı 1 sözleşme ile Demba Ba gelecek. Ancak yeterli değil... Geçen sezon Şenol Güneş, eski öğrencisi Burak Yılmaz’ı çok istemiş, Beşiktaş seyircisi ciddi anlamda karşı çıkmıştı. Şenol Hoca yeni sezonda devam edeceğine göre Burak Yılmaz ismi üstünde ısrar edebilir. Seyirci bu defa ne yapar, merak konusu... Ama Burak Yılmaz’ı alıyorsan, karşısına her sezon en az 20-25 gol yazıyorsun. Böyle de bir gerçek var. Hatta gelişmelere göre çok çarpıcı bir yabancı golcü bile olabilir. Sonuçta golcü konusunda Beşiktaş’ta çok şey olabilir, ama tek şey olmaz: Beşiktaş bir daha bu kadar kısır golcülerle oynamaz. Lider yıkılırsa... Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, Kayserispor maçının öncesinde, sonrasında söyledikleriyle, duruşuyla, yüz ifadesiyle, tavırlarıyla, hatta giyim kuşamıyla sanki tam bir “özgüven” patlaması içindeydi. Oysa daha bir hafta önce şampiyonluğun kaderini belirleyecek Galatasaray maçında adeta yılgın, bitkin, hatta tükenmişlik sendromu yaşayan bir Şenol Güneş görüntüsü içindeydi. Keşke Şenol Hoca, Kayserispor maçındaki görüntüsünü, o kadar saldırıya rağmen Galatasaray maçında sergileyebilseydi. İnanın o zaman sahada çok daha farklı bir Beşiktaş olabilirdi... Sonuçta bu kadar çökük bir görüntü veren Şenol Güneş’i sadece ekran başındakiler ya da tribünde oturanlar değil, hepsinden önce sahadaki futbolcular görüyor. Lider yıkılırsa futbolcu nasıl ayakta kalır?

Kendi kalemlerini kırdılar

Porto forması görmüş, 34 yaşına gelmiş Mossoro iki dakika içinde iki sarı kart görüp daha ilk yarıda kırmızı kartla takımını bir eksik bırakıyorsa... Bütün bir sezon en sıkıntılı dakikalarında üç direk arasında “kale” gibi duran, her sıkıntıda derdine çare olan kaleci Volkan Babacan, son dakikada en acemi kalecinin bile yapmayacağı bir yanlışla topu kendi kalesine atıyorsa... Bizzat, “Henüz yeteri kadar hazır değilim, sezon başı antrenmanı yemem lazım” diyen Arda Turan, eksik oynayan takımın en fazla mücadeleye ihtiyacı olduğu dakikalarda sahaya sürülüyorsa... Kimseye kızma; şampiyon olup tarih yazacağın “kalemin ucunu” rakiplerin değil, sen kırdın. İrfan Can Kahveci geliyor Başakşehirli İrfan Can Kahveci’yi olağanüstü tekniğine rağmen fazla beğenenlerden biri değil(dim). Ama özellikle son Sivas maçında baktım, İrfan Can Kahveci’de müthiş bir aşama var. Bu olağanüstü tekniğine çift yönlü oyun anlayışını, dinamizmini, mücadele gücünü, koşu mesafelerindeki gelişimini gözle görülür biçimde eklemiş. İrfan Can Kahveci, Abdullah Avcı gibi bir “futbolcu fabrikatörü”nün elinde, Türkiye’nin en iyi, en etkili, en pahalı orta saha oyuncusu olma yolunda hızla ilerliyor.

Arda yol ayrımında

Başakşehirli Arda’nın 8-10 maç ceza alacağı iddiaları var. Bu kadar ağır bir ceza çıkarsa, bunun çok büyük bir bölümü yeni sezona yansıyacak.

Böyle bir durumda Başakşehir Yönetimi, Arda ile bir yıl daha devam etmek ister mi?

Başakşehir Yönetimi Arda konusunda sıkıntılı bir yol ayrımında... Trezeguet gösterisi Kasımpaşalı Trezeguet, son Trabzon maçında iki gol, iki asistle yeni bir gösteri yaptı. Sezon başından beri attığı golleri, şutları, hızlı ve hareketli oyunu ile hep sahnedeydi. Merak ediyorum, transfer ayı yaklaşıyor, Trezeguet büyük takımların transfer radarına girer mi, girer de giderse aynı başarıyı gösterir mi? Özdeş imzalı Kasımpaşa Bizim Süper Lig’de sıralamada kaçıncı olursa olsun, oyun anlayışını beğendiğim, izlemekten zevk aldığım takımlar var. Bunlardan biri de Kasımpaşa... Çok önemli oyuncuları gitmesine rağmen, yeni ve iyi oyuncularla, iyi takım olma özelliğini korumaya devam ediyorlar. Başlarında bu ülke genç kuşağının en etkili hocalarından bir olan Kemal Özdeş var. Kasımpaşa ligin arasında bir büyük yanlışa imza atıp Kemal Özdeş ile yollarını ayırmıştı. Ama “eğri gemi, doğru sefer” misali, yeni hoca işi olmayınca Kemal Özdeş göreve yeniden döndü. Duruşuyla, futbol anlayışıyla Türk futbolu için Kemal Özdeş’i önemsiyorum. Sadece para yetmiyor İzmir çok uzun yıllar süren suskunluk ve durgunluk döneminden sonra harekete geçti. Önce Göztepe geldi, şimdi Altay, Spor Toto 1. Lig’e çıktı. Üstelik Altay, çok ekonomik bir kadroyla, kendisinden çok daha fazla para harcayan kulüpleri geride bırakarak şampiyon oldu. Her zaman söylerim, futbolda başarı için para yetmiyor, paranın yanına aklı, bilgiyi, birikimi de katmak gerekiyor. Avukatlık mı yapacaklar? Özellikle bizim büyük kulüpler, TFF Yönetim Kurulu’nda yer alan üyelerini, kulübün avukatı sanıyorlar. Bu üyeler zamanında kulüplerinde görev yapmış olabilirler, kulübün renklerini hiç kuşkusuz halen yüreklerinde taşıyorlardır. Ama TFF Yönetim Kurulu’na, kulübünün avukatlığını yapıp, çıkarlarını korumaya değil, futbolu yönetmeye giriyorlar. Yıllar geçti, şu bağnaz düşünceyi aklımızdan ve futbol dünyamızdan bir türlü çıkaramadık. Bırakın ağlamayı Üç büyükleri kim çalıştırırsa çalıştırsın, alışkanlık hiç değişmiyor. Bir hakem kararı kendi çıkarlarına uyduğunda sesleri çıkmıyor. Arada sırada aleyhlerine bir hakem kararı olursa kıyamet kopuyor Bırakın artık şu ağlamaları Siz bu kadar ağlarsanız “ezilenler” ne yapsın?

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER