© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Hristodulidis: Doğu Akdeniz’de AB’nin kendi itibarı tehdit altında

Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’de sürdürdüğü faaliyetler konusunda AB’ye “Farklı yaklaşımlara rağmen AB’nin daha fazlasını yapması gerektiği kuşkusuz. Çünkü günün sonunda kendi çıkarları, uluslararası varlığına dayanan kendi stratejik talepleri de risk altında” mesajı verdi.

 

Fileleftheros, Hristodulidis’in AB’ye verdiği bu mesajı da içeren söyleşisini manşetten “AB’nin Geleceği Belirleniyor… Nikos Hristodulidis: Doğu Akdeniz’de Avrupa’nın Kendi İtibarı Tehdit Altında… Maraş: Başkan Anastasiadis BM Genel Sekreteri’ne Gönderdiği Mektupla Teknik Komite Kurulmasını Önerdi” başlık ve spotlarıyla aktardı.

Gazete, Hristodulidis’in Türkiye’nin faaliyetlerinden kaynaklanan son gelişmeler, Kapalı Maraş, Kıbrıs sorununda bundan sonra atılacak adımlar, BM’nin rolü konularında konuştuğu söyleşinin, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, Türkiye’ye verilecek cevap ve Maraş konularını kapsayan ilk bölümünde “Türkiye’nin ne olduğundan habersiz değiliz ancak Kıbrıs olarak elimizdeki imkânları biliyoruz” dediğini yazdı.

“ULUSLARARASI TOPLUMUN ANA KRİTERİ KENDİ ULUSAL ÇIKARLARINA HİZMET ETMEKTİR”

Uluslararası toplumun Türkiye’nin bölgedeki faaliyetlerine tepkisini değerlendirirken, iki düşünce ekolü bulunduğunu, bunlardan birinin  “Erdoğan ancak sert önlemlerden anlar” diğerinin de “sert önlemler Türkiye’yi yeni hukuk dışı eylemlere sürükler” görüşünde olduğuna işaret eden Hristodulidis, “İkinci ekol denendi ve başarısız oldu ancak bazıları ısrar ediyor çünkü hesaplarındaki ana kriter Türkiye’nin faaliyetlerine son vermesi değil, tamamen kendi ulusal çıkarlarına hizmet etmektir” dedi.

Hristodulidis, Rum yönetiminin rol ve söz sahibi olduğu AB içerisinde Türkiye’ye karşı çifte yaklaşımı, yani “havuç-kırbaç politikasını” savunduğunu açıkladı. “Oy birliği zorunluluğu ve farklı ulusal çıkarların yarattığı zorluklara rağmen elimizdeki istisnasız bütün imkanları kullanarak çabamızı sürdürüyoruz. AB’nin, uluslararası çıkarları dikkate alarak aldığı kararlar önemlidir ancak daha fazlasını yapmalıdır çünkü kendi çıkarları ve kendi geleceği de risk altındadır” diye konuştu.

Hristodulidis, “sert önlemlerin Türkiye’nin yeni hukuk dışı eylemlerini gündeme getireceği” düşünce ekolünün, “en azından şu ana kadar başarısız olduğu” görüşünü ortaya koydu ve “Mevcut konjonktürde, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik durum da ortadayken, Ankara’yı etkileyecek önlemler var” ifadesini kullandı.

Yunanistan’ın Mısır ile yaptığı anlaşmadan sonra Türkiye’nin bölgedeki son faaliyetlerinin bir “kazaya” sebebiyet vermesi açısından ne kadar tehlikeli olduğu sorusuna karşılık, bölgedeki durumun kritikliğine dikkat çeken Hristodulidis, “Anlaşmazlıklar ‘kazalarla’ veya sıcak olaylarla çözülmez” dedi.

“Haklı olarak, Kıbrıs MEB’ini zırhlandıracak ve caydırıcı olacak ortaklar ve müttefikler nerede sorusu akla geliyor” sorusuna karşılık Rum yönetiminin tek yanlı ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölge’nin (MEB) hukuki ve siyasi açıdan zırhlandırılmış olduğu” iddiasını yineleyen Hristodulidis, “(Bölgesel) işbirliklerimizin tek başına, Türkiye’nin hukuk dışı davranmasını engelleyecek caydırıcı enstrüman olduğunu hiçbir zaman iddia etmedik” cevabını verdi.

MARAŞ’IN YERLEŞİME AÇILMASINI ENGELLEMEK İÇİN ELDEKİ OLANAKLAR…

Gazete Hristodulidis’e “hükümet ve Dışişleri Bakanı olarak sizden, Maraş’ın yerleşime açılmasını engellemek ve BM kararları hilafına devam ettiği görünen Türk planlarınızı bozmak için harekette bulunmanız bekleniyor. Olanaklar nelerdir, Türk planlamaları nasıl bozulur?” sorusunu yöneltti.

Sözlerine “Maalesef çeşitli düzeylerdeki faaliyetlerinin gösterdiği üzere ne üçüncü tarafların ne de dostların önerilerini ve uluslararası örgütlerin kararlarını dikkate almayan bir ülke ile karşı karşıyayız. Maraş’ın ötesindeki konularda da geçerli olan bu olguları dikkate alarak elimizdeki bütün imkanları kullanıyoruz” diyerek başlayan Hristodulidis şöyle devam etti:

“Örneğin, çok yakın zamanda Başkan Anastasiadis özellikle Maraş ile ilgili diğer birçok eylem dışında BM Genel Sekreteri’ne Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesine ve AB kurumsal organlarının başkanlarına birer mektup göndererek Türk niyetleri hakkında bilgi verdi, kapalı bölgenin yeniden imar ve iskânı için derhal bir Teknik Komite kurulmasını önerdi. Söz konusu komite yabancı ve Kıbrıslı uzmanlardan, bunun için ilgili teknik incelemeleri hazırlayan Maraşlılardan oluşacak.

Türkiye’nin gerek seçim prosedürünün sonucu gerek Kıbrıs sorununun çözüm şekline dair gerçek istekleri dikkate alındığında mevcut Kıbrıs Türk liderliğinin de bu öneriyi kabul etmek ve hayata geçirmeye çalışmak için teşvikleri vardır.  Bütün siyasi partilerden, İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon temelinde çözümden yana olan Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk siyasi partilerinden de özellikle, Maraş belediyesinin bu perspektife dayandığını dikkate alarak, aynısını yapmalarını bekliyoruz.”

Hristodulidis son olarak gazetenin “MEB sınırlandırması ve Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan sorunların çözümü için Türkiye ile diyalog talep ettiniz, o da sizi Sayın Kudret Özersay ile görüşmeye gönderdi. Yani, yarın öbür gün enerji konusunu müzakere masasında görebilir miyiz?” sorusuna şu cevabı verdi:

“Defalarca söylendiği ve son müzakere prosedürü sırasında da görüldüğü gibi, bu (enerji) konunun bütün yönlerine dair yakınlaşma vardır. Bu nedenle, örneğin Crans Montana’da hidrokarbonlar konusu yoktu.

Türkiye’nin bugün bu konuya yaptığı vurguya bakarak, gerçek neden iddia ettiği gibi Kıbrıslı Türklerin haklarını korumaksaydı hidrokarbonlar konusu Crans Montana’da ana konular arasında olmayacak mıydı? Ancak bu değildi. Çok basit çünkü ilgili yakınlaşmalar vardı ve öyle bir mesele yoktu. Türkiye’nin konudaki bugünkü ısrarı tamamen, yasadışı faaliyetlerini uluslararası düzeyde haklı göstermek ve bu vasıtayla Kıbrıs sorununa başka bir çözüm modeli ileri götürmekle ilgilidir.”

Öte yandan haftalık Kathimerini de Hristodulidis ile özel röportaj yaptı ve “Dışişleri Bakanı Kathimerini’ye: Maraş’taki Gelişmeler Çözüm Çerçevesini Belirleyecek” başlığıyla manşete çekti.

Gazeteye göre Hristodulidis KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Türkiye’nin yeni emrivakiler gelmesini ihtimal dışı görmediğini söyledi.

Gazete Maraş’la ilgili kotarılmakta olan yeni olgular karşısında halen BM’ye, Güvenlik Konseyi daimi yelerine mektup göndererek, Kapalı Maraş için Teknik Komite oluşturulması önerilerini yinelediklerini anlatan Hristodulidis’in Rum siyasi partilerini ve “Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı Türkiye’nin seçimler ve Kıbrıs sorununun çözüm şekli konusundaki gerçek taleplerini” dikkate alarak bu öneriyi desteklemeye çağırdığını” yazdı.

“2014’TEKİ ANLAŞMA ÖZERSAY KIBRISLI TÜRKLERİN DE KATILMASINDA ISRAR ETTİĞİ İÇİN YAPILAMADI”

Hristodulidis Mayıs 2014’te ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Ada’ya geleceğinde, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in yerli ve yabancı uzmanların kentin ABD finansmanı ile yeniden imarı hazırlıkları için Kapalı Maraş’a girmesi konusunda anlaşmaya çok yakın olduğunu, Biden geldiğinde bu anlaşmanın, Kıbrıslı Türk Müzakereci Kudret Özersay’ın, uzmanlar grubuna Kıbrıslı Türklerin de katılmasında ısrar etmesi nedeniyle çöktüğünü söyledi.

Hristodulidis, Türkiye’nin, Kıbrıs Türk toplumundaki, “yeni emrivakiler yaratarak Kıbrıs sorununun çözüm şeklinin değiştirilmesini hedefleyen kesimle iş birliği yaptığını” iddia etti.

Maraş konusunda masada, uygulanması halinde Kıbrıs sorununa uzlaşılmış zeminde çözüm yönünde katalizör olabilecek bir öneri bulunduğunu, bu önerinin kabul edilip uygulanması için Kıbrıslı Türklerin ve Rumların çalışması gerektiğine inanç belirten Rum bakan, şunları da söyledi:

“Mevcut Kıbrıs Türk liderliğinin bu öneriyi kabul etmek ve uygulamak için net teşviki vardır. Aynı şeyi ‘iki bölgeli iki toplumlu federasyon’dan yana olan Kıbrıs Türk ve Rum siyasi partilerinden de bekliyoruz. Maraş Belediye Konseyi'nin bu çabaya dayandığını dikkate alarak, bu yönde hareket etmelerini umuyoruz. Böyle bir şey müzakerelerin işgal bölgelerindeki seçim prosedürünün hemen ardından Crans Montana’da koptuğu yerden yeniden başlaması perspektifini çok güçlendirecek bir mesaj da olacak.”

“TMK’YA KİTLESEL BAŞVURU FEDERASYON ÇÖZÜMÜNÜN MEZAR TAŞI OLUR”

Maraş kökenlilerin Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kitlesel başvurularının sıkıntı çıkarıp çıkarmayacağı sorulan Hristodulidis, şöyle konuştu:

“Konuyu inceleyen hukuk danışmanlarımız, bireysel mülkiyet hakkına ve herkesin mülkü ile ilgili konularda özgürce karar alma hakkına mutlak saygıyla birlikte, Kapalı Maraş’taki malları için TMK’ya muhtemel kitlesel bir başvurunun ciddi tehlikeler içerdiği görüşündedirler. Malum sebeplerle detaya girmemekle birlikte, hukuki görüşe göre, böyle bir şey kapalı Maraş ile ilgili Türk planlamalarını caydırmak şöyle dursun, cesaretlendirecek. Aynı zamanda böyle bir gelişme Türk tarafının, Kapalı Maraş’ta Kıbrıs sorununa iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü zeminindeki çözüm perspektifine mezar taşı olacak şartlar yaratmak için kullanılabilir.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER