© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Hükümet Sayıştay’ı avucunun içine almaya çalışıyor

Eski Maliye Bakanı Birikim Özgür Hükümetin Sayıştay Başkanını avucunun içine almak için tahsisatını atrıtma kararı aldığını söyledi. Kendi özel web sitesinde konuyu gündeme getiren Özgür şöyle dedi: “En yakıcı popülist uygulamalar, özerk kurumların da tartışılmasına sebebiyet verebilecek “örgütlü” uygulamalardır. Bunun sebebi ise basittir… Devletin kurumsal yapısının yeniden düzenlenmeye çalışıldığı süreçlerde özerk kurumların bağımsızlığı daha bir önem kazanır. Eğer özerk kurumlar siyasete alet edilirse o ülkede devletin başlıca kurumları güven erozyonuna uğrar ve orta ve uzun vadede reformlara ilişkin sahiplenme duygusu cılızlaşır. “Et kokarsa tuzlanır, tuz kokarsa ne yapılır?” sorusu tam bu durumlar için geçerlidir.

Özerk kurumların siyasetten bağımsız bir şekilde düzenleme ve denetleme yapabildiğine dair güven ortamı oluşamazsa yapısal dönüşüm süreci sekteye uğrar ve 30-40 yıl geriden takip ettiğimiz çağdaş dünyadan iyice kopmamız riski gelişir. UBP-DP azınlık hükümetinin ilk bakanlar kurulu toplantısında Merkez Bankası Teşkilat Yasası’nı meclise sevk ettiği bilinmektedir. Aynı dönemde yeni kurulan hükümetin Merkez Bankası aracılığı ile yüzde 9,9 faiz oranıyla 60 milyon TL kısa vadeli (45 gün) iç borçlanma gerçekleştirdiği de bilinmektedir. Henüz Bütçe Dairesi, Hukuk Dairesi ve Mevzuat’tan onayı alınmadan ve borçlanma işlemi ile eş zamanlı olarak Merkez Bankası’nın Teşkilat Yasası’nın bakanlar kurulu tarafından meclise sevk edilmesi doğallığında bazı sorgulamaları da beraberinde getirmiştir. Basit bir zamanlama hatası olarak da değerlendirilebilecek bu durum, “Acaba hükümetle Merkez Bankası arasında bir al gülüm ver gülüm ilişkisi mi var?” şeklindeki sorulara zemin hazırlamış ve gereksiz yere Merkez Bankası’nın imajı da zedelenmiştir. İç borçlanmayla sözde rahatlatılan mali imkânların hemen akabinde, Başbakan Hüseyin Özgürgün ve Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş tarafından kamunun personel harcamalarında ek mükellefiyet yaratacak birtakım icraatlar veyahut vaatler gündeme getirilmiştir.
Gündeme getirilen popülist uygulamaların tümü de 3 yıllık CTP hükümetleri döneminde başta Sayıştay Başkanlığı olmak üzere çeşitli bağımsız kurumların reddettiği hususlardır.
CTP hükümetleri döneminde bağımsız kurumlar görevlerini layıkıyla yerine getirerek baskı gruplarının gündeme taşıdığı birtakım hususlarda yasal dayanak yoksunluğuna ilişkin tespitlerini yazılı olarak hükümetlere defaten sunmuşlardır.
CTP’nin iktidarda olmadığı yeni koşullarda şimdi gözler Sayıştay Başkanlığı’ndadır. Sayıştay Başkanlığı’nın Sayıştay (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nı Başbakan Özgürgün’e sunduğu yazı…
Tam da bu koşullarda, 4 Mayıs 2016 tarihinde Sayıştay Başkanı Sayın Osman Korahan’ın imzasıyla Sayıştay (Değişiklik) Yasa Tasarısı Başbakan Özgürgün’e iletilmiştir. Sayıştay Başkanlığı tarafından hazırlandığı anlaşılan bu tasarıda personel harcamalarına ilişkin ek mükellefiyet yaratıcı unsurlar hemen dikkat çekmektedir. Mevcut düzenlemede tahsisat oranı yüzde 10 olan Sayıştay Başkanı’nın tahsisat oranının yüzde 19’a çıkarılması önerilmektedir. Bu oran, Başbakan’ın tahsisat oranı ile eşittir!

Mevcut düzenlemede tahsisat oranı yüzde sıfır olan Sayıştay Üyeleri için ise yüzde 15 tahsisat öngörülmektedir. Bu da bakanların tahsisat oranı ile eşittir… Sayıştay denetçilerine de vergiden muaf yüzde 7 tahsisat önerilmektedir. Üstelik tüm bu tahsisatların emeklilik amaçları bakımından da dikkate alınması öngörülmektedir. Çalışanların hakları ile ilgili en duyarlı parti konumundaki CTP iktidarda iken bu duyarlılığını ülkenin makroekonomik göstergeleri ve bütçenin fiili durumu ile sentezleyerek ele almayı başarmış ve bütçede yüzde 80 olan personel harcamalarını daha da artırmamak adına tek bir kesime dahi tahsisat vermemişken UBP-DP azınlık hükümeti kurulur kurulmaz böylesi bir tasarının hükümete sunulması tek bir şekilde açıklanabilir:

Bu değişiklikleri hayata geçirecek bir hükümet, Sayıştay Başkanlığı’nı avcunun içine almış olacaktır. Farklı bir anlatımla, Sayıştay, hükümetin emrine amade olacaktır. Teklif böylesi bir tekliftir…
Şimdi hükümet bu tasarıyı ileriye taşırsa personel harcamalarına ilişkin ek mükellefiyet oluşturabilecek birtakım popülist uygulamalar hususunda Sayıştay Başkanlığı’nın kitabına uydurup olur vermeyeceğini kim iddia edebilir? Bu buzdağının görünen kısmıdır. Buzdağının görünmeyen kısmında ise “Sayıştay üyelerine var da bize yok mu?” şeklindeki sorgulamalar ağırlık kazanacak ve “hak” söylemi farklı boyutlara taşınacaktır. Bu da oluşacak toplumsal dinamiklerle siyaseten içinden çıkılması çok güç yeni bir tablo ile bizi karşı karşıya bırakacaktır…”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER