İstifa etmezlerse neticesi ağır olur
TÜRKİYEBelediye başkanlığının terk edilmeyecek bir koltuk, sonsuza dek sürecek bir görev olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu başkanların “Benim yetkili kurullarım madem böyle karar vermiş, istifamı veririm demeleri lazım” dedi...
Polonya ziyareti dönüşünde uçakta bulanan gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
TÜRKİYE MAHKÛM DEĞİL
Barzani yüzünden, düne kadar sorunlu gördüğümüz (Şii) Haşdi Şabi örgütüne destek verdik gibi algı var. Türkiye bu ikisinden birine mahkum olmak zorunda mı?
Türkiye, dediğiniz tarzda birilerine mahkûm değildir. Biz kendi politikamızı kendimiz belirleriz. Bildiğiniz gibi bu süreç yeni başlamadı. Aylar öncesinden başladı. Biz Barzani’ye de yeğenine de bu konuları defaatle anlattık. ‘Bu gidiş iyi değil, yanlış yapıyorsunuz, gelin bu işleri yoluna koyalım’ dedik. Özel temsilcilerimizi gönderdik, sanki biz onlara borçluyuz gibi bizim özel temsilcilerimize farklı yaklaşım ortaya koydular. Kerkük’te, biliyorsunuz, orada farklı farklı paçavralar dalgalandırdılar. Maalesef bunlara da Barzani göz yumdu. Sonuçta ne oldu? Kerkük’ü sanki kendilerininmiş gibi pazarlık konusu yaparak havalara giren valileri kaçtı gitti. Bayrakların çekildiği gün orada eğlenceleri hangi noktadaydı, şimdi hangi noktaya geldik. Sen oradaki Türkmen’i, Arap’ı görme, orayı bir işgalci gibi ele geçirmeye çalış! Bu noktada Talabani’nin de durumu var, onların da yaklaşım tarzı burayı bu hale getirdi. Şimdi birbirlerine girdiler, “bizi sattı” diyorlar.
KAPILAR KAPANABİLİR
Orada Haşdi Şabi denilen grubun içinde Şii Türkmenler de var, orada böyle bir gariplik söz konusu. Şu anda vekil olarak atanan vali ile ilgili bir süreç var. Bu geçiş sürecinde onunla yürüyüp sonra buraya federal yapı yani Bağdat yeni bir ismi atayacak. Bununla ilgili süreç devam ediyor, biz de gelişmeleri takip ediyoruz. Bizim İran ziyaretimiz çok önemliydi. Biliyorsunuz, Başbakan Binali Yıldırım, Irak’ı ziyaret etmişti, bu arada Dışişleri Bakanımızla üç dört arkadaşımızın Bağdat ziyareti söz konusu olabilir. Benden de bir davet bekliyor Bağdat, (Irak Başbakanı İbadi’ye) bir davet yapmak; Suudi Arabistan ziyaretinden önce veya sonra Türkiye’ye davet etmek suretiyle, tüm bu konuları birlikte değerlendirebiliriz. Kuzey Irak’ta bölgesel yönetime, hava sahamızı kapattık. Karada ne yapılacağına dair görüşmeler de devam ediyor. Sınırları merkezi yönetime teslim edecekler mi etmeyecekler mi, bakacağız. Merkezi yönetime sınırları teslim ederlerse Kuzey Irak yönetimindeki halkın ihtiyaçlarının Bağdat’tan karşılanması şartını getireceğiz. Biz sınır kapılarını daha kapamadık, ama her an bu da olabilir. Ayrıca Haşdi Şabi’nin Sincar’ı ele geçirdiği, Mahmur’u ele geçirdiği yönünde haberler var. Bunlar kesinse muhataplarımızla ayrı bir çalışmayı yapmak durumunda kalabiliriz.
ABD İLE VİZE KRİZİ
Ben meseleyi, uzun süre gündemde kalması muhtemel bir sorun olarak görmüyorum. Gelen heyet burada bu işi bitirmek için geldi. Görüşmeler başladı ve devam ediyor. Temennim görüşmelerden en kısa sürede netice elde edilmesi, vize meselesinin geride bırakılması, ilişkilerin normal seyrine girmesidir.
YASALARIN GEREĞİ
Krizi yol açan isimlerden Metin Topuz tutuklandı. Ancak N.M.C. adlı ikinci bir isimden de bahsediliyor, konsoloslukta saklandığı iddia ediliyor.
Haberlere de yansıdı, hatta eşinin ve kızının ifadeleri alındı. Ardından da eşi ve kızı, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ortada bir suç söz konusu ise yasaların gereği ne ise o yapılır. Yargı kanunlar doğrultusunda durumu inceler ve gereğini yapar.
BAYKAL’I TAKİP EDİYORUM
Deniz Baykal’ın sağlık durumunun sorulması üzerine
Biliyorsunuz, kendisini hastanede de ziyaret ettim. Ben ziyaret ettiğimde, gözünü rahat açamasa da, cevap verebiliyordu. ‘Sağ olun sağ olun’ diyordu. Doktorum Serkan Topaloğlu aracılığıyla da durumunu yakından takip ediyorum. Allah şifalar versin.
MELİH BEY’E İLETİLDİ
Bazı belediyelerdeki görev değişikliği süreciyle alakalı farklı farklı iddialar ortaya atılıyor. Mesela Melih Gökçek’in kimileri odasını topladığından söz ederken, kimileri de direndiğinden bahsediyor. Belediyelerle ilgili son durum nedir?
İstanbul’da, Kadir Topbaş Bey, Çevre ve Şehircilik Bakanımızın kendisiyle görüşmesine olumlu yanıt verdi, istifasını o şekilde gönderdi. Ardından Düzce’yle, Genel Başkan Yardımcımız görüştü, o da istifasını verdi. Niğde’nin istifasını verdiğini duydum. Şu anda Balıkesir’e istifasını verme talebimiz iletildi. Hakeza Melih Bey’e, kendisine bu durum iletildi. Bursa aynı şekilde. Bursa’yla da yarın büyük ihtimalle Sayın Başbakan veya ilgili genel başkan yardımcımız veya şahsım görüşeceğiz.
PARTİDEN KOPMAK DEĞİL: Bunları yaparken bir şeyin gayreti içindeyiz: Bu makamlara bağımsız adaylar olarak gelinmiyor, bir partinin gösterdiği adaylar olarak geliniyor; bu görevleri biz asla terk edilmeyecek ilanihaye kalınacak koltuklar olarak göremeyiz. Dolayısıyla böyle bir adımın atılması gerektiği zaman, arkadaşlarımızın, ‘Ben, bu davanın elemanıyım, benim yetkili kurullarım madem ki böyle bir kararı vermişler, ben de ilgili merciye istifamı veririm’ demeleri lazım. İstifa, partiden ayrılma kopma demek değildir. Parti, istifasını veren arkadaşları çok daha farklı yerlerde değerlendirir.
İNCELEME BAŞLATABİLİR
“Diğer partilerin belediye başkanlarında da değişim gerekliliği olabileceğinden söz etmiştiniz” hatırlatması üzerine...
Diğer partilerde hiçbir sorun yok gibi düşünülmemeli anlamında söyledim. Sorun varsa, ilgili partilerin yönetim kadroları gereğini yapmıyorsa, İçişleri Bakanlığı inceleme başlatmak durumunda kalabilir. Örneğin, kayyum atamaları niye yapıldı? Oralara kayyum atanmamış olsaydı, onlar devletten aldığı paraları yine Kandil’e göndermeye devam edeceklerdi.
DÜŞÜNMEK İSTEMEM
Peki istifalarını istediği başkanlar buna yanaşmazlarsa, istifa etmemekte direnirlerse ne olacak?
Ben arkadaşlarımızın, öyle bir yola tevessül etmelerini düşünemem, düşünmek de istemem. Çünkü onun neticesi ağır olur.
‘Tapu Müdürü olsa sorun yok, olay müftü!’
TEOG BU HAFTA SONUÇLANACAK
MHP lideri Bahçeli’nin üniversite açıklamasının sorulması üzerine...
Detaylarını bilmiyorum. Bu işin tamamen imtihansız yapılması ne kadar mümkün? Neye dayanarak o tür bir şey söylediler? Sundukları alternatif nedir? Tüm bunları konuşmak, ciddi biçimde ele almak, ortak akılla bir değerlendirme yapmak lazım. Mesela TEOG’un yerine ne geleceği bu hafta büyük ihtimalle sonuçlandırılacaktır. D8 falan cumadan itibaren gündem yoğunlaşacaktır. Ama yarın veya perşembe, karara bağlayabilirsek yerine ne gelecek, bu konuda adımını atarız.
İNŞALLAH SANCAK’TAN HABERDARDIR
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, “Sırbistan’dan gelecek etler besmele ile kesilmiyor” açıklamasının sorulması üzerine...
Sayın Kılıçdaroğlu Besmele konusunda öyle bir hassasiyet göstermişse, bu sevinç verici. Bu önemli bir gelişme. Fakat şunu bilmesi lazım. Ak Parti hükümeti bu tür alımlarda bunu en ince teferruatına kadar inceler, alımlarını da ona göre yapar. Bir kısmı canlı bir kısmı karkas bir kısmı da löp et. 5 bin ton üzerinden konuştuk, 1500 tonunun da Sırbistan’ın Sancak bölgesine verilmesini teklif ettik. Kılıçdaroğlu, Sancak’ta kimlerin yaşadığından haberdardır inşallah.
MÜFTÜLER İLAHİYAT MEZUNU
CHP’nin müftülerin nikah kıymasına itirazları...
Partilerin bir kısmının itirazı var. Kendisinden (Kılıçdaroğlu) öyle bir itiraz duymadık. Partimiz çalışmalarını yürütüyor, netice olacak. Tapu Müdürü olsa sorun yok. Olay müftü! Çalışma, dini noktada hassasiyeti olan vatandaşın, bu hassasiyeti yerine getirmesine imkan sunmayı amaçlıyor. Bizim dinimizdeki nikahlarda alenilik vardır, gizlilik yoktur. O da neyi getiriyor, gayrimeşru kaçak maçak olayını ortadan kaldırıyor. Geçmişte Anadolu’da duyurulurdu. Şimdi aleniliğin yanında aynı defteri kütüğü kim tutuyor, müftü. Müftülerimizin hepsi de ilahiyat mezunu. Belediye başkanları adına gidenlerin bir kısmı lise mezunu. Kaldı ki dini nikaha herkesi mecbur etme diye bir şey yok. İsteyen belediyeye kıydıracak nikahı, isteyen müftüye.
‘Polonya ile beş anlaşma imzaladık’
Erdoğan, Polonya’ya Cumhurbaşkanı olarak ilk ziyareti olduğunu belirtti. Erdoğan, “Polonya, günümüzde AB üyeliğimize destek veren ülkelerin başında yer alıyor. Ticaret hacmimiz altı milyar dolara ulaştı, hedef 10 milyon dolara ulaştırmak. Beş anlaşma imzaladık. Ekonomik, siyasi ve kültürel ilişiklerimiz güçleniyor, askeri ilişiklerimiz zaten NATO’da beraber olduğumuz için güçlü bir konumda. 2015’te 500 binden fazla Polonyalı turist ülkemizi ziyaret etti, şu an itibariyle bu yıl 205 bin Polonyalı turist ülkemizi ziyaret etmiş durumda. Bir milyon turist hedefine ulaşabilir miyiz, ulaşırız. Aslında Schengen olayı çözülse buna rahatlıkla ulaşma imkanı var. İş formuna katılım iyiydi” dedi.
Almanya ile ilişkiler
Erdoğan, “Almanya seçimleri geride kaldı, Alman liderlerinin söylemlerinde değişiklik var gibi. Bir düzelme olur mu ilişkilerde?” sorusuna da “İlişkiler maalesef çok hırpalandı. Ama siyasette, uluslararası ilişkilerde esas olan ilişkileri koparmamaktır. Bizim şu anda yaptığımız da ipleri koparmadan ilişkileri devam ettirmektir. Tabii ki muhataplarımızın da olumlu yaklaşım içinde olmalarını bekliyoruz” yanıtını verdi.
‘Bayan bakanıma adice iftira’
TERBİYEDEN YOKSUN
Bir kadın bakanın eşiyle ilgili iddialar ortaya atıldı. Bakandan yalanlama geldi. Değerlendirmeniz nedir?
Çok terbiyesizce, ahlaksızca, adice bir iftira. Bayan bakanımız, zaten hukuki hakları saklı kalmak kaydıyla açıklamasını yaptı. Böyle bir şey söz konusu değil. Terbiyeden yoksun olan söyleyeni yazanı, sufle edeni her kimse, bunun hukuki bedelini ödemek durumundadır. Benim bayan bakanıma ahlaksızca adice yakıştırma yapamazsınız. Biri tv’den sufle ediyor, diğeri yazılı haber haline getiriyor. Ben bakanımıza söyledim, bizzat takip edeceğim dedim. Kendisine de konunun takipçisi olmasını söyledim.
‘Bir Büyükelçi kalkıp Türkiye - ABD ilişkilerini zedeleyebiliyor’
TRUMP DÖNEMİNDE BAŞKA OYALANDIK
ABD Başkanı Trump’ın İran adımları var, İran’ı daha da köşeye sıkıştırabilecek bu hamleleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuda bizim pozisyonumuz öteden beri belli. Yıllar önce Birleşmiş Milletler’de Brezilya ile yola çıktık, beraber kararımızı verdik, şu anda da iş bitmek üzere. İran’a karşı yaptırımları uygulayanların, kendilerine de bakmaları lazım; ‘Bu iş benden başkasına haramdır, sadece bana helaldir’ şeklinde bir anlayış olamaz. Meseleler iyi niyetle, diplomasiyle çözülmeli. Ama bakıyorsunuz, Obama döneminde iyi niyet tercih edilirken, Trump ile çok çok farklı süreç başlayabiliyor. Bizim FETÖ ile ilgili sorunumuz da benzer güçlükleri yaşadı. Obama döneminde başka oyalandık, Trump döneminde başka oyalandık; kadrolarda değişiklik yok, aynı hava esiyor. ‘Stratejik müttefik’ deniyor, ama bu ilişkilere yansımıyor. Tutuyorlar, benim korumalara tutuklama kararı çıkarıyorlar. Bir Büyükelçi, kalkıp Türkiye ABD ilişkilerini zedeleyebiliyor
İlginizi Çekebilir