© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Narenciye üreticisinin son çırpınışları

1974’te Güzelyurt bölgesinde 75 bin dönüm narenciye bahçesi bulduk, 38 yıl içinde 35 bin dönüme düşürdük. KTNÜB’ Başkanı Ali Alioğlu, teşviklerin ödenmediğini, döviz artışı nedeniyle maliyetlerin yükseldiğini ve gelecek yıl üreticinin, bahçesine bakamaz duruma gelebileceği uyarısında bulundu

Ülkemizde bir zamanlar ‘Altın yumurtlayan tavuk’ olarak kabul edilen narenciye sektöründe yaşanan sorunlar, girdi maliyetlerinin yüksekliği ve teşviklerin düzenli ödenmemesi, üreticiyi iflas noktasına getirirken, ülke ekonomisine de ağır darbe vurdu.

Hükümetlerin izlediği tutarsız politikaların yanı sıra girdi maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle “altın yumurtlayan tavuğun” kısırlaştığı, hatta ölüm noktasına geldiği ifade edildi.

KIBRIS’a konuşan Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği (KTNÜB) Başkanı Ali Alioğlu, narenciye bahçelerinin 75 bin dönümden 35 bin dönüme düştüğünü, yapılan son zamlarla, girdilerin yükseldiğini ve gelecek yıl üretimin durma noktasına gelebileceği uyarısında bulundu.

Alioğlu “Narenciye politikası duvara toslamıştır” dedi.

“Girdilerin yükselmesi, zamlarla boğuşan üreticiyi zor durumda bırakıyor” diyen Alioğlu, “Elektrik, akaryakıt zamları ile birlikte dövizin yükselmesi üreticiyi vurmuştur. Ürünün karşılığını alamayan üretici, bahçelere bakamayacaktır” vurgusu yaptı.

Alioğlu, narenciye üreticilerine doğrudan gelir desteğinin geç ödenmesinin önüne geçilmesini isteyerek, hükümete bu yönde çağrı yaptı. Ülkenin ihracatında birinci sırada narenciyenin yer aldığını, ancak son 1-2 yıldır bu ihracatı kaybetmiş durumda olunduğunu hatırlatan Alioğlu, narenciyeye verilen değer ve önemden kaynaklandığını söyledi.

Üreticiler, Doğudan Gelir Desteği ödemesini bekliyor

Doğrudan gelir desteğinin bu ay içerisinde ödenmesi gerektiğine işaret eden Ali Alioğlu, desteğin zamanında verilmesinin üretimin devamı açısından büyük önemi olduğunu belirtti.

2016-2017 yılı Doğrudan Gelir Desteği’nin ikinci taksitinin, ayrıca bugüne kadar uygulanan tür değişikliklerinin ödeme bedellerinin halen ödenmediğini kaydeden Alioğlu, şunları kaydetti:

“Maalesef, Tarım Bakanlığı’nın uhdesindeki Tarım Sigorta Fonu, bugünlerde kuraklık tazminatı ödemekle uğraşıyor. Bilinmesi gerekir ki tarım bütünlüklü bir sektördür ve sadece kuru tarım yapan çiftçilerin alacakları ile ilgili bir bakanlık değildir. Maliye Bakanlığı ve hükümeti ilgilendiren ödemelerle ilgili ivedi bir şekilde narenciye üreticisinin de alacağı olan doğrudan Gelir Desteği ile tür değişiklikleri alacaklarını ödeme şeklini en erken zamanda açıklamalıdırlar”.

Zamlar, üretime büyük darbe vurdu

Dövizin sürekli yükselmesinin elektriğe zam yapılmasına neden olduğunu anlatan Alioğu, üretim yapan narenciye sektörüne bu zamların büyük darbe vurduğunu söyledi.

Yapılan zamlardan dolayı maliyet artışlarının yaşandığını kaydeden Alioğu, “Elektriğe yapılan yüzde 25’lik artış, üreticiye yüzde 40 tekabül ediyor. Bir önceki senenin maliyetlerine yüzde 300 oranında fark atıyor” dedi.

Narenciyenin bugün itibarı ile hasada girdiğine işaret eden Alioğu, özellikle narenciyenin lokomotifi olan Valencia’nın tonunun en az 650 TL’ye fiyat bulması gerekirken, bugün 500 TL’den satılmasının doğru olmadığını belirtti. Alioğu, özellikle 2017-2018 döneminde, üreticinin, narenciye sektöründeki üretim maliyetlerine bakılacak olunursa şu andaki satış noktasının, ürün değerinin çok çok altında olduğunu ifade etti.

Zamların, tekrar gözden geçirilmesi şarttır

Alioğu, hükümetin gündeminde birçok sorun varken, buna paralel Kıbrıs müzakerelerinin sürdüğü bu dönemde, tüm halkın etkilendiği bu zamların, hükümet tarafında tekrardan gözden geçirilip düşürülmesinin elzem olduğunu belirtti.

Ali Alioğlu, “Dövizin yükselmesiyle zamların da artacağı göz önüne alınırsa, gerek üreticinin, gerekse vatandaşın beli bükülüyor. Alım gücü düşen insanlar üretimden kopartılmaya çalışılıyor. Bu dönemde mevcut hükümetin ne yaptığını merak etmekteyiz” dedi.

Mevcut haliyle devam edilmesi durumunda, ilerleyen yıllarda, narenciyenin ne üretime, ne de ekonomiye katkı sağlayamaz hale geleceğini anımsatan Alioğu, bunun da dış ticaret açığını büyüterek, her geçen gün uçuruma sürüklenecek bir süreci getireceğini söyledi.

2016-2017 yılı itibarı ile bir dönüm narenciye bahçesinin yıllık maliyetinin 3 bin TL olduğunu, ancak 2017 yılı

içinde bu maliyetleri zamlar nedeniyle hesaplamanın mümkün olmadığını kaydeden Alioğu, “Görüntü o ki, bu yapı ile 2017-2018 senesi maliyetleri artarken, üretici bu maliyetler altında üretim yapmakta zorlanmak bir yana, üretim yapmayı bırakacaktır” dedi.

Rekolte, her yıl yüzde 5 ile 10 düşüyor

Alioğlu, narenciyede rekoltenin her yıl yüzde 5 ile 10 arasında düştüğünü kaydederek, bu yıl toplam rekoltenin 95 bin ile 100 bin ton civarında olacağını söyledi.

2016-2017’de valencianın 55 bin ile 60 bin, King Mandalin’in 25 ile 27 bin, limonun 3 bin, yafanın 3 bin ve Greypfruit’un ise 3 ile 4 bin ton civarında olmasını beklediklerini kaydeden Alioğlu, rekoltenin geçtiğimiz yıla göre düştüğünü belirtti

Her geçen yıl bir önceki seneyi arar durumda olduklarını kaydeden Alioğlu, “Her yıllık rekoltede yüzde 5 ile 10 arası bir kayba uğrar duruma geldik” dedi.

Alioğlu, bunun en önemli sebebinin maliyetlerin yüksekliği ve ülkede düzgün bir tarım politikası olmamasında bağladı.

Su iki yılda Güzelyurt’a ulaşacak

Asrın projesinde, tarımda kullanılacak suyu Güzelyurt bölgesinde toprak ile kavuşturma projesinin tamamlandığını ve ihale aşamasında olduklarını duyduklarını ifade eden Alioğlu, ihalenin ardından suyun Güzelyurt’a akmasının iki yılı bulacağını kaydetti.

Narenciyenin yoğun olduğu Güzelyurt’ta suyun önemine işaret eden Alioğlu, bu konuda üreticilerin hassas olduğunu ve bu proje ile ilgili hükümetten bir açıklama beklediklerini söyledi.

Derivasyon projesinin suyu, kaçak kullanılıyor

Alioğlu, Trodos dağlarından derelere ve oradan da derivasyon kanalı ile Güzelyurt Barajı’na gelen suyun, bazı bölgelerde kaçak olarak kanaldan alındığı duyumları olduğunu ifade ederek, polisi, kaymakamlığı ve bakanlığı göreve çağırdı.

Bazı kişilerin de Gemikonağı Göleti’nin kapaklarını açarak bahçelerini suladığı yönünde de ihbarlar aldıklarını anlatan Alioğlu, Güzelyurt Barajı’na gelmesi gereken suyun aktarılamadığını belirtti.

Cypfruvex misyonundan uzak

Cypfruvex’in misyonundan uzaklaştığını kaydeden Alioğlu, idari bakımdan eskisi gibi yönetilmediğini ifade etti.

Eskiden Cypfruvex’in bölgede narenciyede rekabeti dengeleyici bir unsur olduğunu hatırlatan Alioğlu, “Geçmişte rekoltenin 20 ile 30 bin tonunu kendi tesislerinde işleyip yurt dışına pazarlar konumda idi. Ayrıca, fiyatlarda denge unsuru da oluyordu. Cypfruvex hantal yapıya dönüştü. Bu hantal yapının düzeltilip dış piyasada pazar bulması gerekir. Çünkü bölgenin en önemli kurumlarında biridir” dedi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER