Özersay: Cumhurbaşkanı partiler üstü ve halkın tüm kesimlerine eşit mesafede durabilen birisi olmalı
GÜNDEMBaşbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, katıldığı programda, 2015’teki ilk adaylığında cumhurbaşkanının anayasadan kaynaklı yetkilerini ilk ortaya koyan adaylardan biri olduğunu söyledi
Özersay, “O yetkiler çerçevesinde içerideki sorunlara ilişkin de Cumhurbaşkanının yapılabileceği şeyler var demiştim. O görüşlerim hiç değişmedi. Cumhurbaşkanının ihtiyaç gördüğünde, önemli bir konu olduğunda Meclis’i toplantıya çağırabileceğini; Bakanlar Kurulu’na başkanlık edebileceğini; istihdam, atama, tayin, terfi, disiplin cezasından sorumlu Kamu Hizmetleri Komisyonu’nun bütün üyelerini atayabileceğini; üst düzey kamu görevlilerinin, müdür ve müsteşarların atanmasında cumhurbaşkanının da üçlü kararnameyle bir rolü olduğunu; bunların cumhurbaşkanının doğru kullanması durumunda ülke içindeki yönetime de doğru etkileri olabileceğini 5 yıl önce ilk söyleyenlerdenim. Partizanlık yapmadan, tarafsız bir biçimde toplumun tüm kesimlerine hitap edecek şekilde bu yetkileri kullanma sözü verdim. Tüm bunları da yapabileceğime inanıyorum” dedi.
“Sesimizi duyan ve dünyaya en iyi şekilde duyuran bir cumhurbaşkanı gerekli”
Cumhurbaşkanlığına ilk adaylığında ülkenin neredeyse tamamına ulaşıp sorunlara nasıl çözüm önerisi geliştirdiğini anlattığını ifade eden Kudret Özersay, şimdi çok daha güçlü ve daha kararlı bir şekilde ilerleyeceğini söyledi. "Bağımsız" aday olduğunu açıklarken ortaya koyduğu vizyonda önemli bir noktaya işaret ettiğini öne süren Özersay şu sözlerle devam etti: “Ülke içinde giderek bir kutuplaşma yaşıyoruz. Bir ülkenin cumhurbaşkanının bunun önüne geçmesi lazım. Ülkede bütün kesimlerin sesini duyan, Kıbrıs Türkü’nün de sesini dünyaya duyuran bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız var. Seçim dönemi yaklaştığında birkaç köye gidip fotoğraf verecek değil; oturup konuşacak, sesini duyabilecek, çözümüyle ilgili bir şeyler yapabilecek, insanları muhatap alacak bir devlet başkanına ihtiyaç var. Cumhurbaşkanının en önemli görevi ülke içinde toplumsal birlikteliği sağlamaktır. Bunu yolu da herkesin sesini duymaktır. Benim temel iddialarımdan biri de budur.”
“Ülkemizin artan önemine uygun proaktif bir dış politika şart”
Bölgedeki gelişmeleri de değerlendiren Kudret Özersay, Doğu Akdeniz Bölgesi’nde atılan doğru adımlar sonucunda sahada dengenin kurulmaya başlandığını iddia etti. “Bunca yıldır göz ardı edilmesine rağmen; son dönemde gözümüzü açtığımız, sahaya indiğimiz ve adım attığımız için sahada denge kurmaya başladık. Biz zannederdik ki; uluslararası toplum ya da dünya Kıbrıs sorununu çözme ve Kıbrıs sorunu müzakerelerinden ibarettir. Halbuki öyle değil. Birleşmiş Milletler himayesinde devam eden Kıbrıs istişareleri, görüşmeleri ve müzakereleri dışında bir hayat var” diyen Özersay, bölgede yaşanan gelişmeler nedeniyle Kıbrıs adasının ve KKTC’nin öneminin son dönemde ciddi şekilde arttığını belirtti, ülkenin artan önemine uygun, proaktif bir dış politikanın şart olduğunu öne sürdü.
“Kıbrıs meselesi çözülsün de bakarız deme lüksümüz yok”
Uluslararası aktörlerin bölgede daha etkin olmaya başladığına işaret eden Başbakan Yardımcısı, Amerika’nın Rusları dışarda tutmak için bölgedeki varlığını yoğunlaştırdığını anlattı: “ABD Rusları bu bölgenin dışında tutmak için bölgeye yoğun bir biçimde girmeye başladı. Amerikan şirketi ExxonMobil ile buraya yaptığı yatırım ertesinde şimdi de Kıbrıslı Rumlara silah ambargosunu kaldırıp onun diyeti olarak da Ortadoğu’daki Amerikan vatandaşlarını ve diplomatlarını bir kriz durumunda kurtarmak için acil müdahale gücünü Güney Kıbrıs’a göndereceğini söyledi. Rum tarafı da buna onay verdiğini açıkladı. Bir süre önce Rusya Federasyonu hem Rum bankalarına aktardığı parayla hem de yapmış olduğu anlaşmayla Güney’de Baf’taki askeri hava üssüne Rus savaş uçaklarının zaman zaman inip kalkmasıyla bir ilişki geliştirmiştir. Bu ilişkiyi kırmak için ABD, Avrupa Birliği’yle birlikte önce ‘haircut’ operasyonunu yaparak bankalardaki hesaplardan belli bir rakamın üzerinde olanlara el koydular. Böylelikle Rum tarafındaki Rus etkisini bir miktar kırdılar. Şimdi de askeri anlamda Rus etkisini kırmak için Amerika silah ambargosunu kaldırdığını açıkladı ama Rum tarafına Ruslarla ilgili iki şart koştu. ‘Rus savaş gemilerinin artık Güney’deki limanlara girişine izin vermeyeceksin’ dedi. İkincisi de ‘Kara paranın aklanmasıyla ilgili olarak da benimle istişare içinde çalışacaksın’ dedi. Bu şekilde Amerika, Güney’e giriş yapmaya başladı. Ekonomik ve askeri alanda Rus etkisini kıracağını söyledi.
Diğer taraftan da benzer nedenlerle Fransa, Güney Kıbrıs’la bazı anlaşmalar yaparak oradaki deniz üssünü kullanmak istiyor. İtalya’da benzer şekilde Ortadoğu’da kriz çıkarsa vatandaşlarını Güney’den tahliye etmek için buraya gelmek istediğini söylüyor. Fotoğraf budur. Böyle bir resmin içinde oturup ‘Kıbrıs meselesi çözülsün de bakarız’ deme lüksümüz yoktur.”
“Savunma ve güvenlik konusunda KKTC olarak bir duruşumuz olmalı”
Kıbrıs meselesi ve müzakerelerinin dışında bir hayat olduğuna işaret eden Özersay, bazı konu başlıklarının altını çizdi: “Üzerinde durmamız gereken başka konular var; doğal zenginlikler, deniz yetki alanları, kıta sahanlığı gibi. Bunlarla ilgili uyanık olmak, konulara hakim olmak zorundayız. Bu konularda politika geliştirmek zorundayız. İkincisi; savunma ve güvenlikle ilgili pek çok aktör bu bölgeye giriyor artık; bu konularda da bizim bir duruşumuzun olması lazım. Bunu sadece Türkiye’yle yapabiliyoruz denilebilir, dediler de. Lisans verdiğimiz Türkiye Petrolleri Anonim ortaklığıyla ilgili yapılan resmi ve gayri resmi toplantılarda deniliyor ki; ‘tanınmayan Kuzey Kıbrıs’ın kuzeyinde bu bölgeler TPOO’nun yaptığı kazılar’ ifadesi kullanılıyor. Bu bizim fiilen orada olduğumuzun kanıtıdır. KKTC ve Kıbrıs Türk halkının iradesi, Kıbrıs sorunu çözülmeden de dikkate alınmak zorundadır. ‘Biz de burada varız’ diyeceğimiz gelişmeler yaşanıyor.”
“Cumhurbaşkanı sadece Kıbrıs müzakeresiyle ilgilenmemeli, diğer konularda da duruş ortaya koymalıdır”
Cumhurbaşkanlığına aday olurken ortaya koyduğu "vizyonu" referans gösteren Kudret Özersay, Kıbrıs meselesinin çözümüyle ilgili bir duruşu ve önerileri olduğunu ifade etti. Kıbrıs meselesinin de dışında Doğu Akdeniz’de önemli gelişmeler olduğunu belirten Özersay; yaşananların merkezinde olan Kıbrıs Türkü’nün bölgesel bir aktör olabileceğini söyledi ve bu noktada kimin cumhurbaşkanı olacağının önemli olduğuna vurgu yaptı: “Bölgesel bir aktör olma şansımız vardır önümüzde. Bu noktada cumhurbaşkanının kim olacağı önemlidir. Devlet Başkanı sadece Kıbrıs müzakereleriyle ilgilenen, ara bölgeye gidip gelen değil; bu kritik konularda da ideoloji, politika geliştiren, yürürlüğe koymak için adım atan, uluslararası bağlamda bunu anlatmak için konferanslar veren, düşünce kuruluşlarında konuşan, uluslararası medya kuruluşlarına ‘duruşumuz budur’ diyen biri olmalıdır. Kıbrıs sorunu çözülmeden de Kıbrıs Türkü devletiyle vardır, iradesi vardır. Bu coğrafyada bir şey yapılacaksa bizi de dikkate almak zorundadırlar. Bunu sağlayabiliriz. Dışişleri Bakanı olarak da bu yolda çaba harcıyorum. Bunu yapabileceğime inandığım için de aday oldum.”
İlginizi Çekebilir