“PROGRAM KURULTAYINA GİDİLİR”
SİYASETCTP eski Genel Sekreteri Erk: "CTP’nin kendi kurultayında onayladığı programı vardır. Bu programa göre su her zaman için kamu eliyle yönetilmesi gerekir. Eğer bundan farklı bir şey yapılmak isteniyorsa referanduma gidilmez, program kurultayına gidilir"
CTP eski Genel Sekreteri Kutlay Erk: Türkiye’nin istediği özelleştirme değildir, suyu Türkiyeleştirmedir. CTP’nin kendi kurultayında onayladığı programı vardır. Bu programa göre su her zaman için kamu eliyle yönetilmesi gerekir. Eğer bundan farklı bir şey yapılmak isteniyorsa referanduma gidilmez, program kurultayına gidilir
CTP Genel Başkanı Talat’ın, “su konusunda gerekirse referandum yapılabilir” açıklaması ile çözümü uzattığını ve biraz da sorumluluğu hükümete devrettiğini kaydeden Erk, “Orasından burasından dolanmadan, çok da cesurca karar verebilmesi lazım. Verilmek istenen karar programa aykırı ise o da cesurca bir karardır, program kurultayına gidilip, program değiştirilmeye çalışılır” dedi
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, Türkiye’den deniz altından borularla taşınan suyun yönetimi ve işletmesinin belirlenmesi için referanduma gitmenin “abartılı bir çözümleme olacağını” ifade ederek, “parti programının dışında bir karar alınacaksa, olağanüstü program kurultayına gidilebileceğini” söyledi.
CTP Parti Meclisi’nin önceki gün yaptığı toplantısının ardından CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’ın “su konusunda gerekirse referandum yapılabilir” sözlerini HALKIN SESİ’ne değerlendiren Erk, “su konusunun çözümü için referanduma gidilmeli mi” sorusuna, “Referanduma gitmek biraz abartılı bir çözümleme olacak” karşılığını verdi.
“PROGRAM KURULTAYINA GİDİLİR”
CTP yönetimi suyla ilgili parti programından farklı bir şey yapmak istiyorsa, program kurultayına gidilerek üyelerin onayını alması gerektiğini kaydeden Erk, şöyle konuştu:
Erk, “Hükümette CTP ise, CTP’nin kendi kurultayında onayladığı programı vardır. Bu programa göre su stratejik bir değerdir ve her zaman için kamu eliyle yönetilmesi gerekir. Eğer bundan farklı bir şey yapılmak isteniyorsa referanduma gidilmez, program kurultayına gidilir. Program kurultayında burası değiştirilir ve ona göre, parti yönetimi farklı bir şey yapmak istiyorsa, o zaman kurultayda programı değiştirerek yapabilir. Dolayısıyla CTP’nin hükümeti karar verecek ise kendi programına bağlı olarak karar verir. Bu program, vermek istediği karar ile paralel değil ise sıkışmış, zora girmişse referanduma gitmez, program kurultayına gider, üyeye gider, üyesine sorar. Üyesi, ‘tamam bunu değiştir, su artık stratejik değildir, özelleşebilir’ de diyebilir. Referanduma gitseler bile, referandumda ‘su yönetimi özelleşebilir’ deseler bile, bu, halkın genel çoğunluğunun tercihidir, ama bu CTP’lilerin tercihi olmayabilir.”
“BU KADAR UZATMAMAK LAZIM”
Su konusunda, ya CTP’nin programı doğrultusunda bir karar üretileceğini bu kararın da “suyun özelleştirilmemesi olduğunu” ya da program kurultayına gidip programın değiştirilmesi gerekeceğini ifade eden Erk, “eğer üye ve delege değişsin derse, su özelleşebilir derse o şekilde yapılabilir. Genel bir referanduma gitmek bence abartılı bir çözümleme olur. Daha kestirme, olağanüstü bir kurultay çağırırsınız ve bu kararı verirsiniz, bu kadar uzatmamak da lazım” diye konuştu.
CTP Genel Başkanı Talat’ın, Parti Meclisi’nden sonra yaptığı açıklamayla çözümü uzattığını kaydeden Kutlay Erk, şöyle devam etti:
“Sayın Talat’ın açıklaması biraz çözümü uzatmış oluyor, sorumluluğu biraz hükümete devretmiş oluyor. Sonunda anlaşmayı imzalayacak olan hükümettir ama bu hükümet CTP’nin hükümetidir ve CTP’nin hükümeti de CTP’nin programı ile bağlıdır. Dolayısıyla hiç dolanmamak lazım, orasından burasından dolanmadan, çok da cesurca karar verebilmesi lazım. Verilmek istenen karar programa aykırı ise o da cesurca bir karardır, program kurultayına gidilip, program değiştirilmeye çalışılır.”
“UBP BİR AN ÖNCE BU SORUNUN ÇÖZÜLMESİNDEN YANADIR”
Erk, hükümette Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) de olduğu hatırlatılınca şöyle devam etti:
“Anladığımız kadarıyla UBP, bu sorun bir an önce sonlansın eğilimindedir. Özelleşecekse de UBP için dert değildir, özelleşmezse de dert değildir. UBP bir an önce bu sorunun çözülmesi taraftarıdır ki, belki kendi açılarından doğru bir bakış açısıdır, ancak bizim için bu konu bugünün konusu değildir. Bu karar bugün verilecek ama bu karar bizimle beraber çok uzun zaman yaşayacak. Onun için, CTP geleceğin bir kararını verecek. CTP’nin, gelecekle ilgili ekonomik kararlar, ekonomik programında yazılıdır, ona göre kararlar verilir. Bunun değişikliği olacaksa partinin program kurultayına gidilir, üye kabul ederse, değişiklik yapılır.”
Su konusunda CTP’nin kararını tek başına Genel Başkan Talat’ın veremeyeceğini, kararın önce parti MYK’sı ile birlikte oluşturularak, Parti Meclisi’nden çıkacağını kaydeden Erk, “Dolayısıyla cesurca kararı verecek olan Parti Meclisi’dir. Cesur kararı, Parti Meclisi’ne öneri götürecek olan parti meclisi üyeleri ve MYK’dır. Sayın Talat, tabii ki partinin kararlarını söyleyen insandır. Dolayısıyla parti adına karar veren insan değildir” dedi.
PARTİ YÖNETİMİNE ‘SALLANIR GİBİ DURDU” ELEŞTİRİSİ
Parti yönetimini başından beri muhataplarına “program budur” demediğini “biraz sallanır gibi durduğunu” ifade ederek, parti yönetimin tavrını da eleştiren Kutlay Erk, “Dolayısıyla tartışmalı bir süreç yaşıyoruz. Bence başından beri, ‘benim programım budur, partinin programı budur, bunu yapabilirim ve bu böyle olmalıdır’ diye muhataplara da anlatılsaydı, sanırım süre bu kadar uzamazdı ve sanırım muhatapların önerisini tartışmazdık, CTP’nin programını tartışırdık. Ama şuanda yaşadığımız süreçte muhatapların bize önerdiğini tartışıyoruz, onların önerilerini kendimize uydurmaya çalışıyoruz, bana göre yapılması gereken, bizim önerimizi koyup, onların bizim önerimizi tartışmasıydı” diye konuştu.
“EN BAŞTA PARTİ MECLİSİ’NDE YETKİ ALINMALIYDI”
En baştan Parti Meclisi’ne gidilmesi gerektiğini dile getiren Erk, “Başından Parti Meclisi’ne gidilmedi, ta başından partinin ekonomik programı üzerinde durulacaktı. Durulamıyorsaydı, ta başından Parti Meclisi’ne gidip Parti Meclisi’nden program dışı bir karar vermek için yetki alınması lazımdı, bu yapılmadı. Biraz sallanıldı, ondan sonra Parti Meclisi’ne gidildiğinde tabii ki Parti Meclisi programdakini teyit etti” dedi.
Kutlay Erk, “Ülkeyi hükümet mi yoksa CTP Parti Meclisi mi yönetiyor?” eleştirileriyle ilgili olarak da, şunları paylaştı:
“Eğer hükümet CTP’nin hükümeti ise, sonunda seçime gidildiğinde bu hükümetin performansına bakılıp, CTP ile ilgili oy kullanılacaksa, CTP’nin karar organlarının elbette ki hükümetin programında, çalışmalarında özellikle makro konularda iradesinin yansıması gerekir. Yani oraya bir CTP hükümeti koyacaksınız, bu hükümet bir performans gösterecek, bu performans partinin programından, ilkelerinden farklı olacak, böyle bir şey mümkün değil.”
Erk, “Bir koalisyon hükümeti var” ifadesi üzerine ise, “Koalisyon hükümetinin bir protokolü vardır, o protokol de hem CTP’nin hem UBP’nin programlarında, ideolojilerinde ortak keşişin programıdır. Dolayısıyla hükümet protokolünde ve hükümet programında CTP’nin kendi programına aykırı bir şey yoktur. Ama ansızın program dışı bir şey çıkabilir, o program dışı çıkan konularda her iki partinin kendi programlarına bakılması lazım” dedi.
“ÖZELLEŞTİRME DEĞİL, TÜRKİYELEŞTİRME”
Suyun yap-işlet-devret modeliyle işletileceği üzerinde durulduğu ve Türkiye Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun da bunu söylediğinin hatırlatılması üzerine Kutlay Erk, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin istediği özelleştirme değildir. Türkiye’nin istediği suyu Türkiyeleştirmedir. Türkiye eğer bunda ısrarlı ise, CTP kritik bir karar verecek. Ya kendi programında ısrar edecek ve bu konuda muhatabını ikna edecek. Veyahut programı değiştirecek, muhatabının istediği Türkiyeleştirmeyi kabul edecek. Eğer, parti, Türkiye’nin Türkiyeleştirme talebine karşı durduğunda eğer sonuç hükümetten gitmekse, hükümetten gidilir. Ama partinin, mevcut program bağlamında suyu Türkiyeleştirme konusunda onayı doğru olmaz.”
Yap-işlet-devrette sürenin ne kadar olduğunun belirlenmediğini ve bütün meselenin de o olduğunu kaydeden Kutlay Erk, “Süreyi vermedikten sonra, biz böyle muallak konularla karar üretilmesine karşıyız. Çocuğun adını koyacaklar; süre nedir? Kaldı ki, DSİ’nin kendisinin burada faaliyette bulunması, fatura kesmesi, tahsilat yapması, Kıbrıs sorununda Türkiye’nin durumunu çok farklılaştırır” dedi.
Su konusunun biraz daha uzayacak gibi görüldüğünü, ancak uzatmanın da bir anlamı olmadığını vurgulayarak, çok net bir kararın muhataplara söylenmesi gerektiğini ifade eden Kutlay Erk, “Eğer Türkiye, suda anlaşamadık diye ekonomik programımıza vereceği mali desteği durduracaksa Türkiye’nin kendi ayıbıdır. Çok net olarak söylüyorum; eğer Türkiye, suda kendi istediği Türkiyeleştirme politikasına Kuzey Kıbrıs evet demedi diye kaynakları kesecekse bu bir ayıptır” ifadesini kullandı.
İlginizi Çekebilir