Rollerini iyi oynadılar ve yağmayan yağmur suyunu bile sattılar
GÜNDEMBKP Genel Sekreteri Korkmazhan, Türkiye'den gelen su konusunda CTP ile UBP'nin Ankara tarafından sahneye konulan "Tiyatro" oyununu başarıyla oynadıklarını belirtti
BKP Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan, genelde reform hükümetinin özelde ise CTP'nin toplumu uyuttuğunu savunarak, su konusunda yaşananların ise, Ankara'nın sahneye koyduğu ve CTP ile UBP'nin oynadığı bir tiyatro oyunu olduğunu belirtti
"Kıbrıs Türk toplumu özelleştirmeye karşıdır. Bu toplum suyunun özelleştirilmesini istemiyor. Bunu halka rağmen yaptılar. Bunu yaparken de halka tiyatro oynadılar. İçtiğimiz sudan gökten yağan yağmura kadar özelleştirilecek bu memleketin suyu. Yağıp yağmayacağı belli olmayan gökteki su bile özelleşti"
Maliye Bakan'ı Birikim Özgür’ün Türkiye'den elektrik gelmesi yönündeki açıklamalarına da değinen Korkmazhan, gelecek olan elektrik de özelleşecek, Telekominikasyonun özelleşmesi için zaten yoğun bir uğraş var. Bunlar bilindik bir planın parçaları" ifadelerini kullandı
Özlem ÇİMENDAL
BKP Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan, genelde reform hükümetinin özelde ise CTP'nin toplumu uyuttuğunu söyleyerek, su konusunda yaşananların ise, CTP ile UBP'nin sahneye koyduğu bir tiyatro oyunu olduğunu vurguladı. 2012’de su sözleşmesinin Meclis’e geldiğinde UBP-DP milletvekilleri buna evet derken, CTP milletvekillerinin yarısının, TDP milletvekillerinin ise hiçbirinin oturuma katılmadığının bugün ortaya çıktığına dikkat çeken Korkmazhan, “TDP ve CTP gününde sesini çıkarmadı, Meclis görüşmelerinde oturumlara neden katılmadıklarını neden halka açıklamıyorlar. Şimdi yumurta geldi kapıya dayandı suyu biz yöneteceğiz diyorlar” dedi.
“2012’de Meclis’te görüşülürken buna göz yumdular”
Su konusunda CTP’nin duruşunun bir sürecin parçası olduğuna işaret eden Korkmazhan, “Şu an mevcut durumdan farklı olarak ortaya konan tutumların hepsi tiyatroydu. Bunu başarılı bir şekilde de oynadılar. Kıbrıs Türk toplumu özelleştirmeye karşıdır. Bu toplum suyunun özelleştirilmesini istemiyor. Bunu halka rağmen yaptılar. Bunu yaparken de halka tiyatro oynadılar. İçtiğimiz sudan gökten yağan yağmura kadar özelleştirilecek bu memleketin suyu. Yağıp yağmayacağı belli olmayan gökteki su bile özelleşti. 2012’deki sözleşmede Geçitköy Barajı özelleştirilmesi belediye tesislerinin özel şirkete devri, belediyelere pay verilmesi, bütün yerel kaynaklarımızın araç gereçlerimizin özel şirkete devredilmesi yazıyor. 2012’de bu sözleşme Meclis’e geldiğinde UBP-DP milletvekilleri buna evet derken, CTP milletvekillerinin yarısı oturuma katılmadı. TDP milletvekillerinin hiçbiri oturuma katılmadı. Böylesine önemli bir konuya hayır bile demediler. Bu projenin 2012 yılında Meclis’e geldiğini bugün öğreniyoruz. Bu toplum neden haberdar edilmedi. TDP ve CTP’nin sesini çıkarmadığını, Meclis görüşmelerinde oturumlara katılmadığını neden halka açıklamıyorlar. Şimdi yumurta geldi kapıya dayandı suyu biz yöneteceğiz diyorlar” ifadelerini kullandı. KKTC’nin su kaynaklarının bilinçli bir şekilde kullanılmasıyla susuzluğun önüne geçilebilecek potansiyelinin olduğuna vurgu yapan Abdullah Korkmazhan, “Kimse bize susuzluktan kırılıyoruz demesin” ifadelerini kullandı.
“Rollerini iyi oynadılar ve yağmayan yağmur suyunu bile sattılar”
Türkiye bu suyu ticari ilişkiler çerçevesinde satacak. Suyun özelleştirilmesine karşı çıkan bu arkadaşlar bu oyunu oynadılar , oyaladılar teslim oldular gittiler, henüz yağmayan yağmur suyunu bile sattılar ve geldiler. Yağmur suyu, içme suyu, kullanma suyunu ve su kaynaklarımızı özel şirketlere devredeceğiz, kamu denetçi ortak olacak kısmı da hikaye ve laf salatasıdır. Kıbrıs Türk toplumunun önünde iki ikilem olduğunu anlatan Korkmazhan, “Ya toplumsal varoluş için mücadeleye koyulacağız ya da yok olacağız. Biz BKP olarak tüm ilerici güçlere çağrımız şudur. Rozetlerimizi bir tarafa bırakıp toplumsal mücadele verelim. Kendi kendimizi yöneteceğimiz bir yapıya kavuşalım. Varsanız bunlara buyurun kavgaya. Bizi toplum olarak çok çetin günler bekliyor” dedi. Bakan Özgür’ün Türkiye'den elektrik gelmesi yönündeki açıklamalarına da değinen Korkmazhan, gelecek olan elektriğin de özelleşeceği, telefonun da özelleşmesinin istendiğinin açıkça görüldüğü ve bunların bilinen bir planın parçaları olduğunu ifade etti.
KKTC’nin imzaladığı anlaşmalar, olası barışa sorun çıkaracak
KKTC’nin imzaladığı anlaşmaların geçerliliğinin böyle bir devletin varlığının kabul edilmediğinden de açıkça görüldüğünü dile getiren Korkmazhan, KKTC tarafının yaptığı anlaşmalara uluslararası sıfat yükleyemeye çalışmanın safsatadan öte gitmeyeceğini söyledi. Hiçbir genel geçerliliği olmayan bu anlaşmaların ileride çözüm, barış olduğunda bu konuların gündeme geleceğine ve Kıbrıs için sorun yaratacağına da değinen Korkmazhan, “Ayrıca suyun yönetimin federal devlette olacağı Talat-Hristofyas döneminde anlaşıldı. Buna rağmen siz hala diretiyorsanız ben bu kişilerin basın istencinden şüphe ederim” dedi.
Su ve elektriğin barışa katkı koyacağı söylemleri hikaye
Maliye Bakanı Birikim Özgür’ün sudan sonra elektriğin de barışa katkı koyacağı mantalitesiyle hareket etmesine farklı bir yorum getiren, etraftaki gelişmeleri incelemeye ve takip etmeye davet eden Korkmazhan şu ifadeleri kullandı: “Güney, İsrail-Yunanistan bir anlaşma imzaladı. Denizaltından kablolarla Avrupa’yla bağlanacak. Güney’in bizim elektriğimize ihtiyacı yok. Bunlar adı gerçek niyetin gizlendiği ve barış altında isimlendirilerek, şirin görünme adına KKTC’nin suyunun da elektriğinin de Türkiye’ye bağımlı olarak özelleştirilmesidir. Bu gidişin sonu neresi diye soracak olursanız; KKTC, Türkiye’nin 82. İli olacak noktasıdır.”
“CTP-UBP hükümeti toplumsal değişime engel olmak için kuruldu”
Türkiye yetkililerinin KKTC ziyaretlerinde “suyun psikolojik ve stratejik” olduğu söylemlerinin de şu anda yaşanan sürecin sinyallerini verdiğinin habercisi olduğuna işaret eden Korkmazhan, “Ya bizim dayattığımız koşullarda Kıbrıs konusu çözülür. Aynı şekilde Güney’e de yapılan budur. Ya da Kuzey’i unutun” denilerek, politikanın bağımlı ve zorunlu yaptırımcı güç noktasında olduğunu söyledi. KKTC’nin casino, uyuşturucu, kadın ticaretinin olağan sayıldığı bir toprak parçası noktasına sürüklenmeye çalışıldığını söyleyen Korkmazhan, Kıbrıs Türk toplumunun bir şeyleri sorgulamaya başladığını ve şu anda da artık bunu uygulamaya koyması gerektiğinin göstergesi olduğunu söyledi. Korkmazhan şöyle konuştu: “CTP-UBP hükümeti, bu değişim iradesinin önüne set çekmek için kurulan bir hükümetti. Reform hükümet, yolsuzluk hükümeti olarak kuruldu ama toplumun kaynaklarını satan hükümet olduklarını kanıtladılar.”
“Milletvekilleri feodal ilişkilerle seçiliyor”
Reform hükümetinin reformlarından biri olan Seçim ve Halk Oylaması çalışmasını da değerlendiren Korkmazhan, “Yasa olması gerektiği şekilde yapılmadı. Bütün ülke istediği bölgeden milletvekiline oy verecek ancak bölgecilik kalkmayacak. Eğer Mağusa’dan aday olmak isterseniz 2 yıl ikamet şartı getiriyorlar. İsteyen istediği şekilde oy veremiyor, isteyen istediği bölgeden katılamazsa bu nasıl tek bölgedir? Bu da bir aldatmadır. UBP ve DP milletvekilleri de kendi çıkarları çerçevesinde harekete geçtiler, hayır diyerek olmaz diyorlar. Feodal ilişkilerle milletvekilleri seçilenler var bu ülkede. Toplum yararına hiçbir düşünce üretmeden politika ortaya koymadan, kendi bölgelerinden aileleri ve tanıdıkları sayesinde milletvekili oluyorlar. Diğer türlü ise hak eden insanların da kazanma şansı yükselir ve siyasetin de kalitesi artar. Herkes kendi çıkarları çerçevesinde hareket ettiği sürece, bu yasa geçmez” açıklamasında bulundu.
“Reform değil, yolsuzluk hükümeti”
CTP-UBP hükümetinin reform hükümeti değil yolsuzluk hükümeti olduğunu savunan Korkmazhan, “KKTC’nin Turizm Bakanı’nın 2.5 milyon TL yolsuzluk yapıldığını söylüyor. Nerede bu memleketin savcısı, Sayıştaylığı, mali polisi, Başbakanlık Denetleme Kurulu? Üstü örtüldü mü, örtüldü. Piyangolar’da yine keza 2.3 milyon TL’lik yolsuzluk var dediler. Bunun da üstü örülecek” dedi.
“Kıb-Tek’e 135 CTP’li partizanca istihdam edildi”
Kıb-Tek’te onlarca yolsuzluk var. Kıb-Tek’te 10 tanesi DP’ye verilen kontenjan dışında CTP’li 135 kişi partizanca sınavsız, münhalsiz istihdam edildi. 40 milyon TL’lik yakıt ihalesinde yolsuzluk, usulsüzlük var. Yine akıllı sayaç ihalesi ve ihalesiz 2 adet dizel jeneratör alımı yapıldı. Hiç kimse kılını kımıldatmıyor” şeklinde konuştu.
“Kıb-Tek CTP’nin, Ercan UBP’nin elinde”
İhale tüzüğüne uyulmadığını da dile getiren Korkmazhan açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Çıkılıyor ihaleye, teklifler veriliyor. Ardından ihaleyi alan şirket yükümlüğünü yerine getiremeyeceği söyleniyor ihale elinden alınıyor. Ardından bu şirket başka şirketle ortaklık kuruluyor ihale tekrar alınıyor. Bu ihaleyi duyuru yapmadan 2. defa tekrar veriliyor. Akıllı sayaçta da belli noktadan sonra ihale iptal edildi, sonra tekrar ihaleye çıkılmadan önceki ihaleye katılanları kendi kafalarına göre seçip yapıyorlar. İhaleyi hazırlayan, ihaleye çıkan, teklifleri kabul edip, kararı veren, işi veren aynı kişilerdir. Ortada bir ihale çetesi vardır. Ve biz bunu Başsavcılığa şikayet ettik. Kıb-Tek Sayıştay denetçilerine kapılarını işte bunlar için kilitledi. Kıb-Tek CTP’nin elinde, Ercan UBP’nin elindedir ve birbirlerinin yolsuzluklarına göz yumuyorlar.”
“Meclis raflarında 144 tane yolsuzluk dosyası bekliyor”
Ercan konusundaki yolsuzluğun da üstünün kapatıldığını söyleyen Korkmazhan, 1983 yılından bu yana Meclis’in raflarında 144 tane yolsuzluk dosyası olduğunu söyleyerek, hiçbirinin açılıp sonuçlandırılmadığına vurgu yaptı. Bu dosyaların sonuçlandırılmamasının toplum gibi kendilerini de üzdüğünü söyledi. Bugün belediyelerin de hizmetlerini su konusuyla kaybedeceğine de değinen Korkmazhan, bunların önüne geçecek olanın halk olduğunu söyleyerek, bu yolsuzlukların sadece sandıkta değil, sokakta da hesabının sorulması gerektiğini ifade etti.
İlginizi Çekebilir