RUM SÖZCÜ PRODROMU: GUTERRES BELGESİ YOK
GÜNDEMCumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in BM Genel Sekreteri’ne gönderdiği raporlarda hidrokarbon konusuna da değindiği için enerji meselesinin müzakere masasına gelmesi kaçınılmaz olarak nitelendiriliyor.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in BM Genel Sekreteri’ne gönderdiği raporlarda hidrokarbon konusuna da değindiği için enerji meselesinin müzakere masasına gelmesi kaçınılmaz olarak nitelendiriliyor.
Fileleftheros, “Görüşme Kaçınılmaz… İki Rapor Aracılığıyla Enerji Konuları Dikkat Gerektiren Konu Olarak Öne Çıkıyor” başlık ve spotlarıyla aktardığı haberinde, her iki liderin raporlarında enerji konularının Kıbrıs sorunundaki gelişmelere bağlayan ifadeler yer aldığı için enerji konusunun, önümüzdeki kritik Kıbrıs görüşmelerinde kaçınılmaz olarak ele alınması gerekeceğini yazdı.
Gazete edindiği bilgilere dayanarak, Anastasiadis’in raporunda “hidrokarbon hiçbir zaman müzakere konusu olmadı” demesine rağmen Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlama çabalarını olumsuz etkilediği iddiasında bulundu. Akıncı’nın da raporunda, Rum Yönetimi’nin tek yanlı MEB ilan ettiği alandaki çalışmaların Kıbrıs sorununda sorun yarattığına işaret ederek, ortak hidrokarbon yönetim komitesi kurulması önerisini yinelediğini yazdı.
Haberde, bu konunun müzakere masasına getirilmesini isteyen Türkiye’nin konuyu, en azından beşli konferansta bütün müdahillerin önünde olması yönünde hareket edeceğine kesin gözüyle bakıldığına işaret edildi.
Rum Yönetimi açısından, referans şartlarında bir anlaşmanın Kıbrıs sorunundaki çabaların bundan sonraki sürecinde belirleyici öneme sahip olduğuna işaret edilen haberde, Berlin’deki üçlü görüşmeden muradın da böyle bir anlaşma olduğu kaydedildi.
Rum Yönetimi’nin, Berlin’de referans şartlarında bir anlaşmaya varılırsa, çözümü analitik şekilde tarif eden 2014 Ortak Açıklaması’nı da içereceği ve böyle bir gelişmenin, çözüm şeklini görüşmek için beşli konferansa gitmek istediğini söyleyen TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na da bir cevap olacağı görüşünde olduğuna dikkat çekildi.
SİYASİ PARTİLER RAPORU İSTİYOR
Aynı gazete, Rum siyasi partilerinin, Anastasiadis’in Guterres’e gönderdiği belge hakkında kendilerine bilgi vermemesini protesto ederek, belgenin siyasi partilere verilmesini talep ettiklerini haber verdi.
Gazeteye göre, AKEL Genel Sekreteri Andros Kipiranu hoşnutsuzluğunu, belge hakkında Rum Ulusal Konseyi’ne konuyla ilgili bilgi verilmesi gerektiğini belirterek dile getirdi. Berlin’deki üçlü görüşmede, referans şartlarında mutabakata varılması dileğini de dillendiren Kiprianu, “(referans şartlarının) gayrı resmi konferans tarafından benimsenmesinin sadece rutin prosedür olmasını dilerim çünkü kulağıma, gayrı resmi konferans olup olmayacağı konusunda soru işaretleri yaratan açıklamalar geliyor” dedi.
DİKO da Anastasidis’in BM Genel Sekreteri’ne gönderdiği raporu, Rum siyasi partilerine göndermek zorunda olduğu görüşünü ortaya koydu. Parti tarafından yapılan yazılı açıklamada, Rum Ulusal Konseyi’nin, Berlin’deki üçlü görüşme öncesinde Anastasiadis’in Guterres’e gönderdiği rapordan haberdar olmadığı kaydedildi ve “her halükarda, üçlü görüşme yapılmasının Başkan Anastaiadis tarafından kabul edilmesinin Türk tarafına tamamen yanılış mesajlar verdiğine ve bunun çok büyük bir hata olduğuna inanıyoruz” denildi.
ELAM ise açıklamasında, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasına itirazını yineledi.
Alithia ise, Rum ve Yunan hükümetlerinin, Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis ve BM Genel Sekreteri Guterres’in Berlin’deki üçlü görüşmesinden, -“Türk tarafının istek ve kararlılığı olması kaydıyla - Kıbrıs sorununda daha ileri gelişme yolunu açacak ‘etkin bir ilerleme’ olmasını umduğunu beklediğini; Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in de bu ilerlemenin olması halinde bundan sonraki adımlara katkı sağlamaya hazır olduğunu yazdı.
Gazete, “Lefkoşa ve Atina Üçlü Görüşmeden ‘Etkin İlerleme’ Umuyor ve Bekliyor” başlıklı haberinde, Anastasiadis’in, Atina’daki görüşmeleri sırasında Miçotakis’e “Ağustos ayında sağlanan uzlaşıyı yeterli ve olumlu bir gelişme gündeme getirebileceğini”, Miçotakis’in de Anastasiadis’e Berlin’de istenilen gelişme olması halinde Yunanistan’ın katkı sağlamaya hazır olduğunu söylediğini yazdı.
PRODROMU İLK KEZ “GUTERRES BELGESİ YOK” DEDİ
Haravgi, “Desantralizasyon Başkan’ın Raporunda… Hükümet Şimdi ‘Guterres Belgesi Yok’ Diyor” başlıklı haberinde, Rum Sözcü Prodromos Prodromu’nun gayrı resmi beşli konferans ve üçlü görüşme perspektiflerine değindiği dünkü açıklamasında, “halkla ilişkiler taktiği” uygulayarak Rum tarafının müzakerelerin yeniden başlamasını uzun zamandır istediğini, “engelleyenin öteki taraf ve Türkiye olduğunu” öne sürdüğünü yazdı.
Rum Yönetimi’nin şu anda 25 Kasım’daki üçlü görüşmeye odaklandığını ve istediğinin de “eylül ayında olmayan, müzakerelerin yeniden başlaması talebine olumlu cevap” olduğunu savunan Prodromu, Yunanistan’ın beşli konferansa dair endişeleri sorulduğunda “çok ciddi meseleler var ancak beşli konferansla ilgili değil. Endişe yaratan, Türkiye’nin çözüm şeklinin görüşülmesi talebidir. Aşikardır ki bu olguların zor olduğunu ve Türkiye’nin yaklaşımının tamamen olumlu olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla Yunanistan’ı tek endişelendiren budur” dedi.
Prodromu, Anastasiadis’in Guterres’e gönderdiği raporun, desantralize federasyonu da içerdiğini, desantralize federasyon önerisinin “yeni icat” diye nitelediği her konuda bir olumlu oy talebinin göğüslenmesi açısından iyi bir öneri olduğunu savundu.
Gazete, Prodromu’nun dün ilk kez “Guterres belgesi yok” dediğini ve devamla şunları söylediğini yazdı:
“30 Haziran (2017) Kıbrıs sorunu açısından tarihî idi çünkü Genel Sekreter garantilerin kaldırılmasından söz etti. Ancak Türkiye çeşitli yöntemlerle, öyle olmadığını demeye çalıştı. Bu nedenle, bu konuların görüşülmesi için görüşme olmalı. 30 Haziran’da Genel Sekreter altı önemli mesele ortaya koydu. Bu meseleler müzakerelerin yeniden başlaması içinde olmalı. Belge yok. Olsaydı, çok somut olacaktık. Mesele, Kıbrıs’ın vesayetinin çözüm ile son bulmasıdır, garantiler değil.”
İlginizi Çekebilir