Rum, UBP’yi hükümette istemiyor
GÜNDEMGenç TV’de canlı olarak yayınlanan, Yrd. Doç. Dr. Güven Arıklı’nın hazırlayıp sunduğu “Haftaya Bakış” programına katılan Dışişleri Bakanı ve UBP Lefkoşa Milletvekili adayı Tahsin Ertuğruloğlu “Türkiye benim anavatanımdır ve Türkiye’ye toz kondurtmam” dedi.
Ertuğruloğlu “Demokrasi sorumluluk düzenidir. Kendi sınırlarını iyi bilmek demektir.
Benim kim olduğum ne olduğum bellidir. Ben hiçbir söylemimi ve eylemimi oy avcılığı olarak kullanmam, benim bir çizgim vardır, hedeflerim ve ilkelerim vardır. Ben bunlardan taviz vermem ve beni tanıyanlarda bunu bilir” diyerek şunları vurguladı:
“Anavatanım Türkiye”
“Türkiye benim anavatanımdır ve Türkiye’ye toz kondurtmam. Ben her zaman söylemişimdir Kıbrıslı diye bir millet yoktur. Bu konuyu tekrar tekrar gündeme getirmek gerekmektedir çünkü olayı anlayamayan bir takım kişiler bulunmaktadır. Kıbrıslı diye bir millet hayatta olmamıştır. Kıbrıslılık bir coğrafi kimliktir. Üzerine basa basa vurguluyorum Kıbrıslılık bir ölçüde kültürel bir kimliktir milli kimlik değildir. Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğu zaman 1960’ta o cumhuriyetin milli marşının olmadığını şu an da kaç kişi biliyor? Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 yılında kurulduğunda o cumhuriyetin milli marşı yoktu ve hala daha yok. Güney Kıbrısa bugün bir yabancı devlet başkanı ziyarete gitse Rum tarafının sözde Kıbrıs cumhuriyeti sıfatı ile Dünyada tanınan Rum tarafının çaldığı marş Yunan milli marşıdır. Dolayısı ile kimse gocunmasın Kıbrıslı bir millet yoktur dediğimde. Bu Kıbrıs Türkünü aşağılamak için söylenmiş bir söz değildir. Bu işin realitesidir. Dolayısıyla ne olduğunuzu saklamakta bunu bir siyasi bir beceriymiş gibi göstermekte bir fayda yoktur, neyseniz odur. Siyasetçi özü ile sözü ile bir olmalıdır.”
“Ana-Yavru ilişkisi en kutsal ilişkidir”
Konuşmasında Anavatan Yavruvatan söylemlerine tepki gösterenlere de seslenen Ertuğruloğlu, “Anavatan Yavruvatan ifadelerini kullanmak Kıbrıs Türkü’nü aşağılamak demek değildir, bu şekilde yorumlanması son derece yanlıştır. Şunu bilmeleri gerekmektedir, bu şekilde düşünenler Türkiye düşmanlığı ve karşıtlığı yapmaktadırlar. Ama bu arkadaşlara soruyorum dünyada ana-yavru ilişkisinden daha kutsal bir ilişki var mıdır? Ana her zaman için yavrusu adına en güzeline en sağlıklısını ister ve o yavru kaç yaşına gelirse gelsin ana için çocuğudur. Niye gocunuyorsun bu ilişkiden, nereden geldiğimizi unutmayalım, bu adaya Anavatan’dan gelmediniz mi? Allaha şükür ki bir Anavatanımız var” şeklinde konuştu.
“Siz Kıbrıslı Türkler çok şanslısınız”
Konuşmasına “Bir olayı anlatmak istiyorum bu konu ile alakalı olarak” diyerek Orta-Doğu ziyaretininde yaşadıklarını aktaran Ertuğruloğlu, “İsrail ve Filistin’e bir ziyarete gittik İsrailliler bana dedi ki “Siz Kıbrıs Türkleri çok şanslısınız”.. Ben de “niye?” diye sordum, “Çünkü sizin orada bir sınırınız var ve karşıtlarınız yani düşmanlarınız o sınırın diğer tarafında yaşıyor ama burada İsrail sınırları içerisinde 2 milyondan fazla Filistinli bulunmakta” O İsraillilerin buraya ve kendi olaylarına bakış açısı… Sonra Ramallah’a geçtim oradaki yetkililer ile konuşuyoruz, onlar da bana “Kıbrıs Türkleri sizler çok şanslısınız” dedi.
“Öyle bir Anavatan bizde yok”
Onlara da aynı soruyu sordum.. “Çünkü Türkiye gibi bir anavatanınız var size sahip çıkıyor koruyor ve kolluyor, nerde bize yardım eden Arap ülkeleri, öyle bir Anavatan bizde yok” Bu son derece önemli bir vurgu ve bunun anlamını ve değerini bilmeyen arkadaşlarımız var ve asıl olan bunun değerini bilmemekle kalmıyorlar bu olayı sonlandırmaya çalışıyorlar, yani Türkiye’yi buradan dışlayan Türkiye’yi herhangi bir yabancı ülke statüsüne koymaya çalışan zihniyet var” yorumunda bulundu.
Akıncı’nın “aktör” tanımlaması
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın da seçildiği zaman yaptığı konuşmada “Aanavatan Yavruvatan ilişkisi değil, iki dost ülke söylemi” kullandığını hatırlatan Ertuğruloğlu, “Anavatan Cumhurbaşkanı Erdoğan Atina’ya yaptığı ziyarette ekranlara yansıyan tartışmalar vardı. Hatırlarsanız Yunan makamları ile burada bu tartışmaları Cumhurbaşkanı Akıncı’ya sordular “bu konu hakkında ne dersiniz” diye.. Evet Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söyledikleri önemli ama esas olan yani aktör olan bizlerin ne söyleyeceği yapacağıdır önemli olan” diye bir cevabı var” diyerek şunları kaydetti:
“Rum’a karşı dikleniyorlar mı?”
“Bunu devamlı gündeme getiriyorum çünkü bu önemli bir yanlış ve vurgu. Önce aktör olma konusunda yanlışı var çünkü ya aktör olmanın ne demek olduğunu bilmiyor ya da Anavatan Yavruvatan ilişkisine yönelik Türkiye’ye karşı diklenme olayı vardır. Yani bunu bir siyasi fikir anlamına getirmiştir. Bunu siyasi bir beceri olarak sayıyorlar. Türkiye’ye karşı diklenenler Rum’a karşı dikleniyor mu? Avrupa Birliği’ne karşı diklenebiliyor mu? Amerika’ya İngiltere’ye diklenebiliyor musun onlarla ilişkilerde? Kardeş Türkiye olunca durum farklı. Şunu unutmayalım kendi çocuklarını burada ki soydaşları için ölüme gönderen bir ülkeden bahsediyoruz. O yüzden biz aktör değiliz, Rumlar da aktör değildir”
“Biz aktör değiliz”
Konuşmasına “Bir örneğini vereyim biz neden aktör değiliz” diyen Ertuğruloğlu şöyle devam etti: “Rum tarafının sondaj çalışmaları, doğalgaz ve petrol için biz kendi başımıza kendi kapasitemizle Rumlar’ın bu çalışmalarını başarısızlığa uğratabilme kapasitesine sahip miyiz? Değiliz, olmadığımız için biz bir aktör değiliz. Anavatanımıza başvurduk bu konuda. Rum da tanınan bir devlet olmasına rağmen bir aktör değil. Rum da aktör olmadığını bildiği için gidip İsrail ile Mısır ile İtalyan şirketiyle Rus şirketiyle onla bunla anlaşmalar yapıp Türkiye’ye karşı kendilerini aktör olarak lanse etmeye çalışıyor. Dolayısıyla siyasetçilerin kullandıkları cümleleri iyi bilmeleri gerekmektedir. Yani sonuç olarak Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Atina’daki söylemleri ve yaşanan tartışmalar karşısında Akıncı’nın verdiği cevapta “aktör biziz” demesini hiç doğru bulmuyorum. Herkes önce bu adadaki konumumuzu iyi yorumlamalı ve Türkiye’ye karşı erkeklik yapmayı siyasi bir beceri olarak görmemeli.”
“Rum, UBP’yi hükümette istemiyor”
Güven Arıklı’nın “Bazı partiler şunu söylüyor, 7 Ocak’tan sonra Dış güçler HP, CTP ve TDP’yi hükümet yapmak istiyor ki müzakere sürecinde işleri daha kolay olsun bu konuda ne diyorsunuz?” şeklindeki sorusunu da yanıtlayan Ertuğruloğlu, “Ben buna ihtimal vermiyorum.. Bunun arzulanan bir şey olduğunu düşünüyorum, yani UBP’nin içinde olmadığı bir hükümet modelinin arzulandığını biliyorum, dış güçler için de Rum tarafı için de tercih edilen bir seçenektir bu. Bu arkadaşların hedeflerinin önündeki tek engel güçlü bir UBP’dir. Dolayısıyla bunu ortadan kaldırma çalışıyor olabilirler ama bunu başaramayacaklar” diyerek şöyle devam etti:
Çavuşoğlu’nun açıklamaları çok önemli
“Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun geçenlerde yaptığı açıklamalar belli.. “Seçimden sonra bu süreci KKTC ile oturup değerlendireceğiz” dedi ve 50 yıllık başarısızlığı ortada olan görüşmelerin ve bu parametreler ile devam etmenin anlamı olmadığını söyledi. Dolayısıyla çok net olan bir şey var Kıbrıs konusunda yeni bir süreç ve yeni bir sayfa açılacak. Rumlar’ın kabul edilemez söylemleri ve istekleri ile bu görüşmeler bu şekilde devam edilemez. Ama sayın cumhurbaşkanı bunu bu şekilde söylüyor mu? Söylemiyor. Diğer siyasi partiler bunu net bir cevap veriyor mu? Vermiyor. Cumhurbaşkanı ve karşı siyasi partiler bu görüşmelere kaldığımız yerden devam edelim gibi bir tutum içinde görünüyor. Sayın cumhurbaşkanı diyor ki “Takvimsiz bir sürece bağlanmamızı beklemesinler” Bu masumane bir söylem olarak görünüyor ama ben o şekilde yorumlamıyorum. Niye yorumlamıyorum? Sayın Akıncı mesela kendi belirlediği bir takvim vardı daha doğrusu olayların otomatikman ortaya çıkardığı bir takvim vardı 2016 aralığı ve cumhurbaşkanı bunu defalarca söylemişti.. “Çözdük çözdük çözemedik mi onun sonrasındaki süreçte yeni nesil daha farklı şeyler konuşacak” Peki hala daha bugün 2016 aralığına dönük takvim işliyor durdurmuş değiller ramak kalmıştı anlaşmaya düşüncesi var burdan devam edecek olursak bu işi çözeceğiz diye bir beklenti yaratmaya çalışıyorlar. Ben de diyorum ki sayın cumhurbaşkanı takvimsiz bir sürece bağlanmayacağız beyanatından hareketle aldatmaca bir takvim gündeme getirildiği takdirde Rum tarafı da takvimlendirmeyi kabul etmeyen bir düşünceye sahip olduğu da ortadayken sırf bizi anlamsız sürece bağlamak maksadıyla kabullenmiş görünerek bizi aynı sürece bağladıkları takdirde o süreç hiç bitmeyecek bunun bilincinde değil mi? Ve benim cumhurbaşkanım böyle bir mesaj verdiğinde ben üzülüyorum”
“UBP’ye mühür vurun” çağrısı
Programda son olarak Pazar günü yapılacak seçimlere değinen Tahsin Ertuğruloğlu
“Halkımızın sandıklara sahip çıkmasını ve gidip oy kullanmalarını söylüyorum, Mühür ve karma oy tercihi kapsamında şunu da belirtmek istiyorum, eğer siyasi istikrar ve güçlü bir hükümet isteniyorsa mühüre gidilmeli. Ben kişisel olarak Başkanlık sitemini de yıllardır savunan birisiyim, çünkü bu sistemde erken seçim yoktur. Dolayısıyla 7 Ocak’ta sandığa gidilirken hala daha parlamenter sistemdeyiz, başkanlık sisteminde değiliz. Vatandaşlarımızın her ne kadar karma oya yönlendiği algısı ortada varsa da mühür vurarak güçlü bir hükümet ortaya çıkarsınlar. Yani UBP’ye bir mühür vurarak tek başına iktidar olmamızı sağlasınlar. Güçlü hükümet güçlü bir ekonomi demektir” dedi.
İlginizi Çekebilir