Rumların gündemi Fatih
GÜNDEMTürkiye’nin “Fatih” isimli sondaj gemisinin Kıbrıs adasının batısında kalan deniz bölgesinde sondaj yapacak olması konusunda Rum tarafının yoğun tepkisi dün de devam ederken, Rum basını konuya ilişkin haberlerine geniş yer verdi.
Alithia ve diğer gazeteler, Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ın sözde Münhasır Ekonomik Bölgesinde (MEB) yer aldığını iddia ettiği noktada “Fatih” gemisiyle sondaj gerçekleştirecek olmasına yönelik uluslararası desteğin sağlandığını savundular.
Gazete: “Fatih Uluslararası Çemberin Merkezinde – Kıbrıs Türk Kışkırtmalarının Kınanmasını Sağladı Ancak Faaliyetlerini Sürdürüyor – Anastasiadis: İkinci İşgal” başlıkları altında manşet ve iç sayfalarından geniş yer verdiği haberinde, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” sözde egemenlik haklarını savunma konusunda kararlılık ortaya koyduklarını ve bu çerçevede AB, ABD ve Mısır ile İsrail gibi komşu ülkelerin desteğini elde ettiklerini iddia etti.
Rum Hükümeti’nin, BM’ye 4 Mayıs tarihinde bir mektup göndererek “Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye arasındaki deniz bölgesindeki orta çizgi temel alınarak belirlenen sınır koordinatlarını da bildirdiğini” ifade eden gazete, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in ise 2 Mayıs tarihinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e konuya ilişkin bir mektup gönderdiğini aktardı.
Gazete, Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in, Güney Kıbrıs’ın sözde MEB’inde faaliyet gösteren Fransa’da bugün gerçekleştireceği temasların büyük önem taşıdığının “altını çizerken”, Rum Bakanlar Kurulu’nun dün toplanarak konuyu değerlendirdiği, Anastasiadis’in ise cumartesi günü Rum Ulusal Konseyi’ni toplantıya çağırdığını belirtti.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ise, Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ın sözde MEB’inde sondaj çalışmalarını “ikinci işgal” sözleriyle nitelendirdi.
Habere göre Anastasiadis dün akşam yaptığı açıklamada, Türkiye’nin söz konusu faaliyetlerinin uluslararası hukuku çiğnemek olduğunu iddia ederek, Türkiye’nin bu eylemlerine ilişkin uluslararası topluma yönelik gerçekleştirdikleri planlı girişimlerin karşılıksız kalmayacağına inandığını söyledi.
Türkiye’nin bu eylemlerinin Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerinin devamı çabalarında “aşılamayacak sorunlara sebep olduğu” iddiasında da bulunan Anastasiadis, “tehditler altındayken barıştan kimsenin söz edemeyeceğini” savundu.
Öte yandan Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, dün gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, Güney Kıbrıs’ın sözde MEB’inin sınırlarına ilişkin mektubun BM’ye gönderildiğini açıkladı.
Hristodulidis, bu konuya ilişkin resmi açıklamanın resmi gazetede de yayınlanacağını belirtirken 2004 yılından beri tüm Rum hükümetlerinin, Türkiye’nin gerginlik yaratmak amacıyla suistimalini önlemek adına, Türkiye’yle mevcut deniz sınır bölgesi koordinatlarını BM’ye sunmaktan kaçındığını savundu.
Hristodulidis, Güney Kıbrıs’ın sözde MEB’inin sınırının “ortadaki hat” olduğunu öne sürdüğü açıklamasında, “karasularına ilişkin hakların ipso facto, yani kendiliğinden haklar olduğunu ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin haklarına da kuşkuyla bakılamayacağını” iddia etti.
Gazete bir diğer haberinde ise, Türkiye kendi bildiğini okumaya devam ederken uluslararası toplumdan Güney Kıbrıs’a destek açıklamalarının dün de devam ettiğini yazdı.
Habere göre, Fransa Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’ye “kışkırtıcı eylemlerden kaçınma” çağrısında bulunulurken, İtalya’nın Güney Kıbrıs büyükelçisi Andrea Kavaallari de açıklamasında, AB Yüksek Komiseri Federica Mogherini’nin konuya ilişkin açıklamasına tam destek belirtti.
Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Antonio Tajani’nin, Avrupa Parlamentosu’nun Kıbrıs’a yönelik desteğini vurguladığı açıklamasına da değinen gazete, AP parlamentosundaki Avrupa Sol Grubu’nun da Rum hükümetine destek belirttiğini aktardı.
Haberde, Türkiye’nin ise kendi bildiğini okumaya ve istediği gibi davranmaya devam ettiği yorumunda bulunuldu.
Politis gazetesi ise konuya ilişkin haberlerini: “Ankara Yeni Oldubittiler Yaratıyor – ‘Fatih’ Denizde Yeni Oldubittilere Demir Attı – Kıbrıs’ın ‘Silahları’” başlıkları altında yansıtırken, Anastasiadis’in BM Genel Sekreteri Guterres’e göndermiş olduğu mektuba ayrıntılı şekilde yer verdi.
Türkiye’nin ABD’nin sert “tavsiyelerine” karşın geri adım artmadığını, Güney Kıbrıs’ın en büyük avantajının ise AB olduğunu yazan gazete, Anastasiadis’in ise Guterres’e gönderdiği mektupta, Türkiye’nin faaliyetlerini durdurması için hemen önlemler alınmasını talep ettiğini yazdı.
Habere göre Anastasiadis, Türkiye’nin planladığı sondajın uluslararası ve deniz hukukuna aykırı olduğu, gerçekleştirmesi durumunda bölgedeki barış ve uluslararası güvenliğin tehlikeye gireceği iddiasında da bulunurken, Türkiye’nin böyle bir eyleminin BM’nin Kıbrıs sorununa bütünlüklü bir çözüm bulunması çabalarına da “yıkıcı bir zarar vereceğini” savundu.
Gazete, BM’nin Anastasiadis’in mektubuna ilk yanıtının, dün BM sözcüsünün uluslararası basın kuruluşlarına verdiği olağan bilgilendirme sırasında geldiğini, Sözcü Stephane Dujarric’in açıklamasında, Genel Sekreter’in gelişmeleri “yakından ve endişe içerisinde takip ettiğini” söylediğini yazdı.
Dujarric, hidrokarbon yataklarına ilişkin görüşlerinde bir değişiklik olmadığını ve bu yatakların Kıbrıs’ta her iki topluma da faydalı olabileceğini belirtti.
KATRUGALOS SONDAJ OLMAYACAK İDDİASINDA BULUNDU
Gazete bir diğer haberinde ise, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Katrugalos’un dün konuya ilişkin açıklamasının dikkat çektiğini, Katrugalos’un Türkiye’nin sondaj yapacak teçhizata ve teknolojiye sahip olmadığını söylediğini yazdı.
Habere göre Katrugalos, Türkiye’nin sondaj yapma niyetinin esaslı olmadığını iddia ederek, Türkiye’nin bu tip eylemlerle daha da yalnızlaştığını, böyle bir şeyin bölgenin iyiliğine olmadığını ve Yunanistan’ın da bunu istemediğini sözlerine ekledi.
Fileleftheros gazetesi ise haberini: “Bedeli Olacak Eylemler – Türkiye’ye Karşı Önlemler – Norveç Destek Gemileriyle” başlıkları altında verirken, Rum hükümetinin Türkiye’ye yönelik siyasi değil hukuki önlemler alma yönünde de atım atacağını yazdı.
Gazete, Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in dün konuya ilişkin açıklamasında, Rum hükümetinin Türkiye’ye yönelik girişimlerinin AB çerçevesinde olacağının sinyallerini verdiğini yazdı.
Habere göre Hristodulidis, AB içerisinde Güney Kıbrıs’ın onayını gerektirecek gümrük birliği, katılım ödenekleri ve diğer konulara atıfta bulunurken, gümrük birliğinin düzeyinin yükseltilmesi ve Türkiye’ye yönelik 2014-2020 döneminde 4 milyar Euro’yu geçen katılım ödeneklerinde Türkiye’nin bedel ödeyebileceği sinyallerini verdi.
Gazete, Rum hükümetinin planlarının, Rusya’ya AB tarafından uygulanan yaptırımların benzerlerinin öngörüldüğünü vurguladı ve AB’nin Türkiye için en büyük ekonomik-ticari pazar olduğunun altını çizdi.
Haberde, uluslararası toplumdan Türkiye aleyhine gelen açıklamalara da geniş yer verilirken, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Güney Kıbrıs’a destek veren açıklaması sonrasında ABD ile Türkiye arasında yeni bir cephe açıldığı iddiasında da bulunuldu.
Gazete, Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan ABD’ye tepki çerçevesinde yapılan açıklamaya da geniş yer verdi.
Rum siyasi partilerinin ise cumartesi günü yapılacak Ulusal Konsey toplantısında bilgilendirileceklerini ifade eden gazete, Rum siyasi partilerinin Türkiye’nin sondaj planlarına ilişkin dün de yeni açıklamalarda bulunduklarını, ortak görüşün Türkiye’nin kınanması şeklinde olduğunu ifade etti.
AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu açıklamasında, Türkiye’nin sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti” MEB’indeki eylemlerinin yasadışı olduğunu ancak en büyük zararın Kıbrıs sorununun çözümü çabalarına olacağını belirtirken, Kıbrıs sorununda çıkmaz devam ettiği sürece Türkiye’nin kışkırtıcı eylemlerini sürdüreceği konusunda hükümeti çok önceden uyardıklarını ifade etti.
Kiprianu’nun bu açıklamasına Rum Hükümet Sözcüsü Prodoromos Prodromu’dan ise tepki geldi.
Prodromu, Anastasiadis’in başka ne yapabileceği sorusuna Kiprianu’nun artık bir yanıt vermesi gerektiğini dile getirdiği açıklamasında, Kiprianu’yu Türkiye yerine Kıbrıs Rum tarafını sorumlu tutmakla suçladı.
DİKO ve EDEK partileri ise, Güney Kıbrıs’ın sözde MEB’inin sınırlarının koordinatlarının bugüne kadar BM’ye sunulmamış olmasını da eleştirdiler.
GEMİLER NORVEÇ BANDRALI
Gazete bir diğer haberinde ise, Fatih sondaj gemisine eşlik eden üç destek gemisinin Türkiye’ye değil Norveç’e kayıtlı olduklarını, Türkiye’nin aldatmaca yapmak adına gemilerin isimlerini farklı deklare ettiğini iddia etti.
Haberde, “Korkut” ismiyle lanse edilen geminin asıl adının “Siem Luisa”, “Sancar” gemisinin “Siem Sophie” ve “Altan” gemisinin asıl adının ise “Siem Sasha” olduğu iddia edilirken, “Siem Offshore” şirketinden dün yapılan açıklamada ise, gemilerin 28 Ocak’ta “adı açıklanmayan” bir alıcıya satıldıklarının duyurulduğu ifade edildi.
Gazete, söz konusu üç destek gemisinin “2V kodu altında Marshall Adaları’na kayıtlı oldukları” iddiasını gündeme getirirken, bu durumda Rum hükümetinin gerek şirket gerekse AB üyesi olmayan Norveç bandırası altında bulunan gemilere yönelik güçlü hukuki girişimlerde bulunabileceğini öne sürdü.
Haberde, söz konusu gemilerin mürettebatının çoğunluğunun Rus ve Ukrayna uyruklu oldukları, ayrıca gemilerin sahibi olan şirketin “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne” kayıtlı başka gemilerinin de bulunduğu vurgulandı.
Haravgi gazetesi ise konuya ilişkin haberlerini: “BM Genel Sekreteri’nden Tavsiyelerle Yumuşak Tepki – Türkiye MEB’de Kışkırtıcı Şekilde Israrcı – Yasadışı ve Kabul Edilemez Eylemler – Başkan ‘İkinci İşgalden’ Söz Etti” başlıkları altında yansıttı.
İlginizi Çekebilir