© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Rumların referandum düşüncesi yok!

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, İsviçre zirvesi sonrasını ve Kıbrıslı liderlerin Cenevre’de yapacakları görüşmelere ilişkin Yeni Bakış’a önemli açıklamalarda bulundu.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, İsviçre zirvesi sonrasını ve liderlerin Cenevre’de yapacakları görüşmelere ilişkin Yeni Bakış’a önemli açıklamalarda bulundu.  “Akıncı, Rum tarafının kötü niyetini bilmeliydi" diyen Ertuğruloğlu, Akıncı'nın riskler alarak ve eleştirilere maruz kalarak bu sürece girdiğini belirtti.

Rum tarafının beklentileri nasıl boşa çıkardığını Akıncı’nın da gördüğüne olduğuna dikkat çeken Ertuğruloğlu, "Akıncı'nın bunları bu kadar risk alarak görüp öğrenmemesi gerekirdi. Rum tarafının kötü niyetini bilmiş olması gerekirdi" dedi.

Toprak konusunda taktiksel hata yapıldığını savunan Ertuğruloğlu,"Olan oldu, İsviçre'deki müzakerelere gidildi. Bazı taktiksel hatalar da yapıldı. Toprak konusu çok ciddi bir şekilde taktiksel hata ile ele alındı. Akıncı, kendi siyasi vizyonuna göre, Kıbrıs Türk halkını olumlu bir yere götüreceğini düşündü” diye konuştu.

5'li konferansta her şeyin net bir şekilde ortaya çıkacağına vurgu yapan Ertuğruloğlu, Türk tarafının oyalamaya gelecek tarafı kalmadığını söyledi. Ertuğruloğlu, Rum Dışişleri Bakanı'nın "geçici bir süre garantileri kabul edebiliriz" dediğini anımsatarak, nasıl böyle bir beyanatla bizi tatmin etmeye çalıştıklarını merak ettiğini belirtti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, neredeyse 50 yıldır gündemde olan müzakere sürecinin iki tarafın da kabul edebileceği bir anlaşmayla neticelendirileceğini hep kuşkuyla karşıladığını söyledi. Ertuğruloğlu, bu görüşünden dolayı hep müzakerelere karşıdır, çözüme karşıdır gibi eleştirilere mağdur kaldığını belirtti. Ertuğruloğlu, müzakerelerin yapılmasına karşı olmadığına vurgu yaparak, müzakerelerin doğru zeminde ve doğru bir yapı çerçevesinde yürütülmesini savunduğunu kaydetti. Ertuğruloğlu, mevcut müzakere sürecinde iki tarafın olduğunu, bu iki tarafın eski ortak olduğunu belirterek, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki iki siyasi eşit taraf olduğunu söyledi.

Ertuğruloğlu, müzakereler sürerken ortaklardan birinin uluslararası camiada devlet muamelesi görürken, bizim ise ayrılıkçı bir azınlık toplum muamelesi gördüğünü belirtti. Bu nedenledir ki 50 yıldır devam eden müzakerelerde bir sonuca varılamadı diyen Ertuğruloğlu, bunun müzakerelerin sürdürüldüğü zeminin eleştirisi olduğunu dile getirdi.  Ertuğruloğlu, İsviçre Zirvesi'nde Kıbrıs konusunda herşeyin biteceği gibi bir beklentinin olmadığını söyleyerek, Türk tarafı olarak 2016 yılı sonuna kadar anlaşma olması yönünde arayışın devam edeceğini belirtti.

Ertuğruloğlu, 2016 yılı sonuna kadar anlaşma olmazsa başka şeyler konuşulmaya başlanır politikasının uzun zamandır ifade edilmekte olduğunu kaydetti. Ertuğruloğlu, Ocak ayında yapılacağı açıklanan 5'li konferanstan beklentisinin, Akıncı- Anastasiadis ortak açıklamasıyla ortaya bir hedef konulursa, bütün konular birbirleriyle ilişkili bir şekilde müzakere edilip bir şekilde neticeye varılırsa 5'li konferansa gitmenin şart olduğunu söyledi.

"Rum tarafının referanduma gitme gibi bir düşüncesi yok"

Ertuğruloğlu, şöyle devam etti, "Rum tarafından yükselen seslere bakılırsa bir yere varılamaz. Rum tarafı bir neticeye varma konusunda ciddi ise  asla gerçekleşmeyecek taleplerle karşımıza dikilmemesi gerekir. Ben Cumhurbaşkanının İsviçre Zirvesi'ndeki performansını eleştirenlerden biriydim. Ben Rum tarafının referanduma gitme gibi bir düşüncesi olduğunu düşünmüyorum. Rum tarafının referanduma gidip ne evet demek işine gelir ne de ikinci defa hayır demek işine gelir. Referanduma gitmeden bir kriz ortamı yaratarak engelleyecek bir politika içine gireceklerini düşünüyorum. Rum tarafı beni yanıltacak mı haklı mı çıkartacak bunu performansı gösterecek. Ancak bu aşamaya gelmişken kendi içimizde birbirimizi eleştirmekle Kıbrıs Türk halkına bir katkı koyabileceğimizi düşünmüyorum. Bu süreç yıl sonuna kadar canlı kalacaksa bu süreci birbirimizi darbeleyerek geçirmememiz gerekir"

" Akıncı, Rum tarafının kötü niyetini bilmeliydi"

Ülke olarak ortak bir görüşün hakim olduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, Cumhurbaşkanlığının, hükümetin ve muhalefetin önünde bir 5'li konferansın olduğunu söyledi. "Önümüzde uzun bir süre yok" diyen Ertuğruloğlu, Cumhurbaşkanı Akıncı'nın bu sürece bir neticeye gidileceğini düşünerek girdiğini kaydetti. Ertuğruloğlu, Akıncı'nın riskler alarak ve eleştirilere maruz kalarak bu sürece girdiğini belirterek, Rum tarafının beklentileri nasıl boşa çıkardığını görmüş olduğunu söyledi. "Akıncı'nın bunları bu kadar risk alarak görüp öğrenmemesi gerekirdi"diyen Ertuğruloğlu, "Rum tarafının kötü niyetini bilmiş olması gerekirdi" diye konuştu.

"Toprak konusunda taktiksel hata yapıldı"

Ertuğruloğlu, şunları söyledi, "Olan oldu, İsviçre'deki müzakerelere gidildi. Bazı taktiksel hatalar da yapıldı. Toprak konusu çok ciddi bir şekilde taktiksel hata ile ele alındı. Akıncı, kendi siyasi vizyonuna göre, Kıbrıs Türk halkını olumlu bir yere götüreceğini düşündü. Müzakere sürecinde her şey üzerinde anlaşılmadan hiçbirşey üzerinde anlaşılmış sayılamaz. Bir takım taktiksel hatalar yapılmış olsa bile herşey üzerinde anlaşma noktasına gelinmediği için hiçbirşey üzerinde anlaşmış sayılmayız"

"Birincil hukuk olmazsa o anlaşma geçerli olmaz"

"Çözüm olması gerekir demek çok kolaydır"diyen Ertuğruloğlu, bunun ne kadar elde edilebilir bir netice olduğu noktasında ciddi sıkıntıların olduğunu söyledi. Ertuğruloğlu, birincil hukuk konusunun çok önemli olduğunu ifade ederek, bunu yıllardır söylediğini, ancak kimsenimn bunu ya anlamak istemediğini ya da anlatmakta problem olduğunu kaydetti.  Ertuğruloğlu, bir anlaşma sağlanması durumunda söz konusu anlaşmanın maddelerinin AB'nin birincil hukuğu olması gerektiğini savundu. Ertuğruloğlu, AB üyesi ülkelerin parlamentolarında anlaşmanın oylanması ve kabul edilmesi gerektiğini kaydetti. Ertuğruloğlu, birincil hukuk demenin anlaşmanın maddelerinin bireysel hukuk davalarıyla insan hakları mahkemesinde ortadan kaldırılmasını engellemek anlamına geldiğini belirtti. Bunun kalıcı delegasyon anlamına geldiğini savunan Ertuğruloğlu, birincil hukuk olmadan bizim olduğunu zannettiğimiz hiçbir hak, bizde kalacağını düşündüğümüz toprak,  hangi yüzdelik olursa olsun,  geçerli olmayacağı anlamına geleceğini savundu. Ertuğruloğlu, "Ne içimize girecek olan Rumların yüzdeliği geçerli kalır, ne de başka birşey. Kimse kimseyi kandırmasın. İçimize girecek olan Rumların sayısı yüzde 20 ile kısıtlanmış. Yalan. Eğer ki birincil hukuk yoksa bu doğru olamaz. Çünkü bunu tutturmak mümkün değil. Yüzde 20'nin üzerinde gelecek olan Rum'a diyeceğiz ki hayır gelemezsin.

Bu kişiler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidecek ve açtığı o davayı kazanacak. Çünkü orada bireysel haklar, kitlesel hakların önünde gelir. Dolayısıya ne toprakta ne de nüfusta hiçbir anlaşma maddesi birincil hukuk yoksa geçerli değildir. Bu kendi kendimizi kandırmak olur. 3 sene 5 sene sonra ne elimizde zannettiğimiz kadar  toprak kalır ne de içimize şu kadar Rum gelecektir diye kendimizi kandırmayalım"diye konuştu.

"Kıbrıs sorununun tarifinde anlaşamadık ki, çözümünde anlaşalım"

"Biz geleceğimizi ya garantiye alacağız ya da Rumun insafına terk edeceğiz"diyen Ertuğruloğlu, "Rum tarafı neden çözüm  istesin ki, neden Rum, Kıbrıs Türkü'nü daha mutlu edecek bir neticeye onay versin?" diye sordu. "Kıbrıs Türkü daha mutlu olacağını düşündüğü için çözüm istiyor" diyen Ertuğruloğlu, dünyanın çözümden bahsettiğini, ancak Kıbrıs sorununun aslında tarifinde anlaşılamadığını kaydetti. Ertuğruloğlu, "Kıbrıs sorununun tarifinde anlaşamadık ki, çözümünde anlaşalım"diyerek, Rum tarafının Uluslararası tanınmışlığı olduğu sürece, Kıbrıs Türklerini ambargolar altında ezdiği sürece, Türkiye'yi ülkesini işgal etmekle suçladığı sürece Kıbrıs konusundaki müzakerelerden Kıbrıs Türklerinin de kabul edeceği bir netice ile masadan kalkmayı asla öngörmediğini belirtti.

Ertuğruloğlu, ülkede olması gereken bir B planından bahsettiğini, ancak siyaseten muhalif kesimlerin eleştirisi ve söylediklerinin çarpıtmasıyla karşı karşıya kaldığını anlatarak, bunun kişisel görüşü olduğunu, KKTC hükümetinin böyle bir konuyu konuşmadığını ifade ettiğini belirtti. "Ne olursa olsun, bu hazırlığı da yapmamız gerekir, bu süreç tökezlediğinde oturup şimdi ne yapabilirz diyemeyiz" diyen Ertuğruloğlu, başka hangi seçeneklerin olduğunun hazırlığının yapılması gerektiğini savundu.

Ertuğruloğlu, çözüm olmama olasılığının yüksek olduğunu ifade ederek, o güne yönelik hazırlıklı olmakta fayda olduğunu söyledi. Ertuğruloğlu, müzakerelerin aslında tükendiğini, ancak zorla canlı tutulmaya çalışıldığı bir noktada olduğunu belirtti.

"5'li konferansta herşey net bir şekilde ortaya çıkacak"

5'li konferansta herşeyin net bir şekilde ortaya çıkacağına vurgu yapan Ertuğruloğlu, Türk tarafının oyalamaya gelecek tarafı kalmadığını söyledi. Ertuğruloğlu, Rum Dışişleri Bakanı'nın "geçici bir süre garantileri kabul edebiliriz"dediğini anımsatarak, nasıl böyle bir beyanatla bizi tatmin etmeye çalıştıklarını merak ettiğini belirtti. Adada Rum tarafının güvenliğini tehdit eden bir Türk askerinin olmadığını ifade eden Ertuğruloğlu, ortalığın toz dumana çevrildiğini kaydetti.

Ertuğruloğlu şunları belirtti, "Rumlar hadlerini aşmayacaksa, Kıbrıs Türk halkına tehdit teşkil etmeyeceklerse Türk askeri adım atmaz. Bir kere sizin AB'de olmamanız gerekir. Kopenhag kriterlerine aykırı bir şekilde alındınız. Sizin orada olmamanız gerekirdi. Hatayla oraya girdiniz, benim üzerimde garantör olmaz, ben AB ülkesiyim diyorsunuz. Aslında siz AB ülkesi de değilsiniz. Artık Kıbrıs Türk halkının bu oyalamalara sabrı kalmamıştır. Halk tablonun net olarak ortaya çıkmasını istiyor"

"50 yıldır elimizi, ayağımızı bağladılar"

"Dünya 50 yıldır zamanımızı çaldı"diyen Ertuğruloğlu, "bir yere varmayacağı kesin olan bir müzakere süreciyle  bizim 50 yıldır elimizi, ayağımızı bağladılar"diye konuştu. Ertuğruloğlu, başka seçeneklerin de  olduğunu kaydetti. Ertuğruloğlu, seçeneklerden birinin tanınma yoluna çıkmak olduğunu söyleyerek, müzakere süreçleri nedeniyle KKTC'nin tanınma talep edemediğini kaydetti.

Ertuğruloğlu, KKTC'nin kuruldu kurulalı sadece  tanıtma faaliyetleri yaptığına dikkat çekerek,  tanınma sürecine geçemediğini belirtti. Ertuğruloğlu, bir diğer seçeneğin Türkiye'nin özerk Cumhuriyeti olmak olduğunu söyleyerek, Tayvan Modeli, Kosova Modeli veya Türkiye'ye bağlanma gibi seçeneklerin olduğunu anımsattı. Başka bir öneri varsa ona da açık olmak gerektiğini söyleyen Ertuğruloğlu, bunlardan herhangi birinin KKTC hükümetinin gündeminde olmadığını belirtti. Ertuğruloğlu, "Bunları söylüyorum diye mevcut müzakere sürecini tökezlemek adına söylemiyorum. Yanlış, eksik müzakere edin. Sonuçta hükümetiz, eleştirebiliriz. Ancak benim kişisel olarak tercihim Kıbrıs sorununda kalıcı bir anlaşma sağlanamazsa tanınma yoluna çıkmaktır"diye konuştu.

"Lobi faaliyetleri yeterli değil"

Ertuğruloğlu, KKTC'nin lobi faaliyetlerinin yeterli olmadığını söyleyerek, Bakanlığın elindeki imkanların tatmin edici olmadığını belirtti. Dışişleri Bakanlığının çok mali donanımlı, kadrolu bir bakanlık olması gerektiğinin altını çizen Ertuğruloğlu, kadro olarak da çok sıkışık durumda olduklarını kaydetti. Ertuğruloğlu, 2008 yılından beri bakanlığa meslek memurunun alınmadığını söyleyerek, açılan çeşitli misyonlar olduğunu, ancak tam olarak donatılmadıklarını dile getirdi.

"Sıkıntılı bir Bakanlığız"                                                                                                 

Ertuğruloğlu, "KKTC'nin 24 yerde temsilciliği var. 4'ü Türkiye'dedir. Ancak, yakında Türkiye'de 3 yerde daha konsolosluk açacağız. Bu misyonların biraz iş yapabilmeleri için orada en az 4 kişinin görevli olması gerekir. Bir kişi orada bulunuyorsa, o arkadaştan çok şey bekleyemezsiniz. Dışişleri Bakanlığındaki misyon başka birşeydir. O nedenle sıkıntılı bir Bakanlığız. Rum Dışişleri Bakanlığı bizden 70 kat fazla bir bütçeyle çalışıyor. Zor koşullarda çalıştığımız doğru, ancak elimizdeki imkanlar ne kadar izin veriyorsa bu mücdeleyi vereceğiz"dedi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER