Son sözü Günaydın Atalay Oldu
DÜNYAEmniyetteki sorgusunda Ankara’daki çifte cinayeti itiraf eden Atalay Filiz, yıllardır evlerinde kaldığı tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı’yı da gerçek kimliğini öğrendiği için öldürdüğünü iddia etti. ›› Fatma Kayıkçı’nın kendisine ‘Günaydın Atalay’ demesi sonrası paniğe kapıldığını belirten Filiz, “Kafasını duvara vurup bayılttım, sonra da bıçakladım” dedi. Filiz tutuklandı.
Ankara’da 2013 yılında TÜBİTAK çalışanı Göktuğ Demirarslan ve Rus sevgilisi Elena Radchikova’yı öldürdükten sonra kayıplara karışan ve geçtiğimiz 27 Mayıs’ta Tuzla’da tarih Öğretmeni Fatma Kayıkçı’yı öldürdüğü anlaşılan Atalay Filiz’le ilgili merak edilen tüm detaylar İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü’ndeki sorgusuyla gün ışığına çıktı. İzmir’de yakalanan katil zanlısı getirildiği İstanbul’da Cinayet Büro Amiri Oktay Kapçı tarafından sorgulandı. Sorgusunda Filiz’in özetle şunları anlattığı öğrenildi: “Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra Fransa’da Université Paris Sud’de Biyoteknoloji okumaya başladım. Orada Erasmus’la Fransa’ya gelen Göktuğ ile tanıştık ve aynı evde kalmaya başladık. Elena ve Olga’yla onu ben tanıştırdım. Bir süre sonra Elena ve Göktuğ çıkmaya başladılar ama hep kavga ederler ve bize de tavırlı davranırlardı. Zamanla uzaklaştık. Kredim yetmediği için okulu bitiremedim ama aileme bitirdim deyip İstanbul’a döndüm. 1 sene İstanbul’da ailemle yaşadım. Ailem iş bulmam için ısrar edip, diplomamı soruyordu. Baskıdan bunaldım, Ankara’ya gidip ev kiraladım. Orada 43 plakalı bir Murat 131 araba aldım ve Olga’yla görüşmeye devam ettik. Olga’yla en son Türkiye’ye geldiği 2011 Ağustos ayında Bursa Gemlik’te beraber tatil yaptık ardından ayrıldık ve onu bir daha hiç görmedim. ‘Kameraya çekecektim’
Ankara’dayken Göktuğ ve Elena benimle buluşmak istedi. Buluştum ama sorgu gibiydi. Beni Olga’yı öldürmekle suçluyorlardı. Sürekli nerede olduğunu sorup tehdit ediyorlardı. Tavırlarından çok bunalmıştım. Açıklarını bularak tehdit etmeye karar verdim. O dönem Antalya’ya tatile gideceklerdi. Gittikleri oteli öğrenip resepsiyoniste para vererek odalarına kamera koyacak ve seks kasetlerini çekip tehdit edecektim. Takip için iki telefon aldım. Mıknatıslı sistemle Göktuğ’un arabasına yerleştirdim ama araba 5 gün AŞTİ’de kaldı. Antalya’ya otobüsle gittiler. Avlanmak için av tüfeği almıştım. Göktuğ ile Elena Ankara’ya döndüklerinde tekrar benimle buluşmak istediler. Bu sefer çok üstüme geldiler. Ben de arabamın bagajında duran tüfekle onları vurdum.
Sonra ne yapacağımı bilemedim ve aracım Kütahya plakalı olduğu için dikkat çekmemek adına Kütahya’ya kaçtım. İki gün geceyi arabamda geçirdim ve sonra İstanbul’a geldim ve yine birkaç gün günlük kiralık bir dairede kaldım. Sonra arabayı almak için Kütahya’ya döndüm ama araba yerinde yoktu. Mecbur İstanbul’a geri döndüm param bitmişti, bir internet kafeye girip iş ilanlarına baktım ve Tuzla’daki çay ocağını buldum. Ankara’dayken Furkan Altın diye birinin cüzdanını bulmuştum. Kendimi öyle tanıttım sonra da çay ocağına gelip gidenlerin fark ettirmeden cüzdanlarını aldım. İki sene burada çalıştım artık herkes beni Furkan sanıyordu. İlk başlarda her şey çok güzeldi. Ayda 1250 lira alıyordum. Neredeyse hiçbir şeye para harcamıyordum. Üzerimdeki parayı burada biriktirdim. Kaldığım evden yediğimiz yemeğe kadar her şeyimizi karşılıyorlardı.”
O sabah
Filiz, sorgusunda Fatma Kayıkçı’yı neden öldürdüğünü de şöyle anlattı; “Fatma abla, bana sürekli ailemle neden görüşmediğimi soruyordu. Kaldığımız evin yan girişinde bir ardiye vardı ve buradan benim kaldığım odaya geçiliyordu. Evle ilgili yaşadığım bir şüphe sonucu eve küçük tuzaklar kurmaya başladım. Örneğin kitaplarımı masa üzerine ölçerek koyuyordum belli bir açı vererek bırakıyordum. Döndüğümde açı değişmiş oluyordu. Tedirgin olmuştum ama kaçıp gitmek için vaktim vardı. O sabah kapının önünde ayakkabılarımı bağlarken Fatma abla merdivenlerden iniyordu ve bana ‘Günaydın Atalay, nasılsın?’ dedi. Ne yapacağımı bilemedim. Üzerine yürüyüp kafasını kapının kenarındaki duvara vurdum ve bayılttım. İçeriye alarak onu 6-7 bıçak darbesiyle öldürdüm. Ardından kapının eşiğini sildim ve cesedi en büyük bavulumun içersine koyup ormanlık alana götürdüm.”
Atalay Interpol’e bildirildi
İşlediği cinayetlerin yanı sıra Olga Seregina’nın kaybolması ile ilgili de Interpol tarafından çıkarılan kırmızı bültenle aranan Filiz’in yakalandığı İnterpol’e bildirildi. Filiz’in Interpol yetkilileri tarafından da sorgulanması bekleniyor.
Öğrense korkudan evden hiç çıkmazdı
Seri katil Atalay Filiz’in ifadesinde Fatma Kayıkçı’yı öldürme nedenine ilişkin söylediklerinin tamamen yalan olduğunu söyleyen Fatma Kayıkçı’nın üvey oğlu Bekir Kayıkçı, Milliyet’e şu açıklamalarda bulundu:
“Atalay Filiz’in kaldığı dairenin anahtarı Filiz ve ev arkadaşından başka kimsede yoktu. Diğer taraftan Fatma abla fazlasıyla muhafazakâr biriydi. Yalnız yaşayan iki erkeğin evine girmesi, eşyalarını karıştırması mümkün değil. Fatma abla bilinçli bir kadındı. Böyle bir bilgiyi öğrense, hemen polisi arardı. Ya da babamla veya bizlerle bu bilgiyi paylaşırdı. İki kişinin katilini öğrenen hangi insan katile, ‘Naber Atalay’ der. Fatma abla gerçek kimliğini öğrenmiş olsaydı, korkudan dairesinden dışarı adım atmazdı.”
Karşılıksız aşk da olabilir
Kayıkçı’nın akrabası bir diğer üvey oğlu Cengiz Kayıkçı da, Filiz’in yalan söylediği görüşünde. Filiz’in yalan söylediğini belirten Cengiz Kayıkçı, “Fatma abla onu tanımış ve gerçek kimliğini tespit etmiş olamaz. Cinayetin işlendiği tarih olan 27 Mayıs’tan 1 gece önce Fatma abla ile birlikteydik. Atalay ile ilgili bir şey bilseydi bizimle mutlaka paylaşırdı. Bizimle böyle bir konuyu paylaşmaması imkânsızdı. Katil yalan söylüyor. Fatma ablaya platonik bir aşk beslemiş ve bunun karşılığını alamayınca öldürmüş olabilir” diye konuştu.
Üzerinden çıkan kimlikleri çalmış
Atalay Filiz’in üzerinden çıkan başka isimlerde düzenlenmiş 4 kimliği de çaldığı ortaya çıktı. Filiz ifadesinde, üzerinden çıkan Osman Bakar ve İbrahim Furkan Altın adına düzenlenmiş kimlikleri Ankara’da bulduğunu söylerken, İbrahim Yallıkurt ile Ömer Baba adına düzenlenenleri ise çaldığını itiraf etti. Tuzla’da yaşayan 21 yaşındaki Yallıkurt, “Yaklaşık 1,5 yıl önce Atalay’ın çalıştığı kafede arkadaşlarımla oyun oynamaya gittik. Bu sırada telefonumu, şarj aletimi ve cüzdanımı masada bıraktım. Kalkarken eşyalarımı unuttum. Kafeye geri geldiğimde telefonum ve şarj aletim masa üzerindeydi ama cüzdanım yoktu. Atalay’a sorduğumda eşyalarıma dokunmadıklarını söyledi. Demek ki o çalmış” dedi.
Ömer Baba da Yallıkurt gibi Filiz’in çalıştığı kafede cüzdanının kaybolduğunu belirterek, “Ondan şüphelenmemiştim. Yakalanmasının ardından ortaya çıkan fotoğraflarla kimliğimi onun çaldığını öğrendim. Bu zamana kadar başıma bir sorun gelmedi” dedi
Filiz sorgusunda üzerinden çıkan farklı kimlik ve banka kartlarını şöyle açıkladı;
“Bir cüzdan buldum ve kendimi başka biri olarak tanıtabildim. Zamanla çay ocağına gelen insanların da cüzdanlarını çaldım ve kendi fotoğrafımı yapıştırdım ve ciltlettim. Kredi kartları da buradan çıktı ama hiç kullanmadım. Bıçakları da eskiden almıştım ama Fatma ablayı öldürdüğüm bıçağı kaçarken kaybettim.”
İhbarcıya ödül verilecek
Atalay Filiz’in bindiği minübüste tanıyarak polise ihbar eden Taha Gürses ve görüldüğü yeri ve bindiği son minibüsün plakasını polise bildiren Mustafa Alsu, neler yaşandığını anlattı. Pazar sabahı çalıştığı pastaneye gelmek için minibüse bindiğini söyleyen Taha Gürses:
“Yolda binen kişi bana tanıdık geldi. Ben birkaç kez dönüp baktıktan sonra Atalay Filiz olduğunu anladım. Benim kendisini fark ettiğimi anlayınca tedirgin oldu, minibüsten indi. Yakalanmasına sevindim” dedi. Çaşcılık yapan 53 yaşındaki Alsu ise, “Bitkin görünüyordu. Elinde mont vardı, bizim buranın insanı olsa niye mont taşısın, belli ki dışarıda yatıyordu. Sırt çantası vardı. Bakışımızdan rahatsız olunca yürümeye başladı. Hemen polis hattı 155’i aradım, haber verdim. Sonra dolmuşa bindi. Tekrar 155’i aradım, dolmuşun plakasını verdim. Sonra öğrendim ki yakalanmış” diye konuştu. Emniyet Müdürlüğünün, ihbarlarıyla Filiz’in yakalanmasında önemli rol oynayan Taha Gürses ve Alsu’ya ödül vereceği öğrenildi. Gürses ise “Günlük yevmiyem 80-85 lira, ödül ümidiyle bu işi yapacak olsaydım dün orada emniyetin önünde beklerdim, işe gelmezdim” dedi.
Emniyet amiri de selfIe çektirdi
İstanbul ve Ankara’daki üç cinayetin zanlısı olarak aranırken, İzmir’in Menderes İlçesi’nde yakalanan Atalay Filiz’le bir polis memurunun selfie çektirmesinden sonra İzmir Emniyeti Cinayet Büro Amiri Vedat Yaylalı’nın da fotoğrafı ortaya çıktı. Tepkiler üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli olan ismi açıklanmayan polis memuru ve mesai arkadaşı açığa alındı. Bu kez İzmir Emniyeti Cinayet Büro Amiri Yaylalı’nın fotoğrafı ortaya çıktı.
Sosyal medyada tepki çeken selfie gazete ve televizyonlarda da haberlere konu oldu. Gelişmeler üzerine, İzmir Emniyet Müdürlüğünün başkomiser Yaylalı hakkında soruşturma başlattığı öğrenildi. l DHA
Filiz, İzmir’de sağlık kontrolüne götürüldüğünde de bir sağlık görevlisinin Filiz’le aynı kareye girerek fotoğraf çektirmesi dikkat çekti.
Ormanda böcekler bezdirmiş
Fatma Kayıkçı’yı öldürdükten sonra telefonunu kırıp atarak Gebze minibüsüne bindiğini ve oradan da Adapazarı’na geçtiğini söyleyen Filiz, Adapazarı’nda bir otelde kaldıktan sonra Gümüldür’deki askeri lojmanları ve kamp bölgelerini bildiği için İzmir’e gittiğini belirtti. İfadesinde ormanda yaşamaya ve vahşi doğada hayatta kalmaya öğrencilik yıllarından itibaren meraklı olduğundan bahseden Filiz, Özdere’deki milli parkta geçen günleri de şöyle anlattı;
“Özdere’de göletin olduğu yerde kalmaya başladım. Bu bölgede bir iki balıkçı vardı ve onlara evden kaçtığımı anlattım beni tanımadılar. Ama yiyecek bir şeyim yoktu, kurbağa ve böcek yedim. Birkaç gündür her tarafımı böcek ısırmıştı. O sabah artık bıkmıştım. 15 gündür yıkanmamıştım ve bir oda bulup yıkanmak ve birşeyler yemek için Menderes’e gitmeye karar verdim. Ama bindiği minibüsteki adam beni tanıdı. Yunan adalarına gitmeyi hiç planlamadım. İngilizce ve Fransızca biliyorum ama orada daha çok dikkat çekerim diye düşündüm.”
Avlakta gizlendi
Biyoloji eğitimi ve doğada yaşam kursu aldığı için dağlarda rahatça yaşamını sürdüren Atalay Filiz’in, Gümüldür Devlet Avlağı’nda saklandığı belirlendi. Burada avcı gibi davranıp dolaşan Atalay Filiz’in üzerindeki birisi 17, diğeri 15 santim uzunluğundaki avcı bıçaklarını kullandığı belirtildi. Filiz’in, bazı geceleri de, bu bölgedeki menfezde geçirdiği tespit edildi. Burada Atalay Filiz’den kalma, pasta fırınına ait kutu, plastik su şişeleri ile kraker ambalajları bulundu.
TUTUKLANDI
Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğindeki işlemlerinin ardından Anadolu Adalet Sarayı’na getirilen Filiz’in, savcılık sorgusu tamamlandı. Soruşturmayı yürüten savcı Mehmet Sevinç’e yaklaşık 5 saat ifade veren Filiz, “tasarlayarak adam öldürme” ve “nitelikli yağma” suçlarından tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi. Filiz mahkemece tutuklandı.
İlginizi Çekebilir