SORUMLU OLAN TÜRK TARAFIDIR
SİYASETKıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin Cenevre’de uluslararası konferans toplanması çabasında baş gösteren çöküşün sorumlusunun tamamen Türk tarafı olduğunu öne sürdü.
Simerini, Anastasiadis’le yaptığı özel söyleşiyi, “Top Türkiye’nin Sahasında… Başkan Anastasiadis’in Simerini’ye Özel söyleşisi” başlığıyla manşetten verdi.
Gazeteye göre, “bir çöküşün veya çıkmazın eşiğinde olunmadığını, önerisinin tam da böyle bir olasılığı göğüslemeyi hedeflediğini” savunan Anastasiadis, “Gelişmelerden de açıkça ortaya çıkmıştır ki yarın (pazartesi) benimle ve Kıbrıslı Türk lider arasında bir görüşme bile, Akıncı’nın reddetmesi yüzünden mümkün olamamıştır, dolayısıyla top Türk tarafının sahasındadır” dedi.
Dışişleri ve diplomatik misyonlara bilgilendirme talimatı
Anastasiadis, bu durumun, kendilerinin de kayıtsız kalacakları anlamına gelmediğini, halen Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in, talimatı üzerine BM Güvenlik Konseyi Daimi üyesi ülkelerin büyükelçileriyle görüştüğünü söyledi. Rum diplomatik misyonlarına da bilgilendirme yapma talimatı verildiğini söyleyen Anastasiadis, “Prosedürün ilerlemesi için Türkiye’nin önümüzdeki günlerde bir daha düşünmesini umuyoruz” dedi.
İlk önerisinin de, ikinci revize önerisinin de, olumlu sonuca ulaşma isteklerini gösterdiğini savunan Anastasiadis, “Şu anda istenilen sonuç, tekrar ediyorum, Güvenlik-Garantiler ve Toprak başlıklarında başarı elde edebilirsek, Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm yolunu derhal açacak bir sonuç almaktır.” ifadesini kullandı.
Sunduğu ilk önerinin, “şahsına ait olmadığını, Cumhurbaşkanı Akıncı ile 1 Aralık 2016’da birlikte karar verdikleri bir öneri olduğunu” savunan Anastasiadis, bu önerinin uluslararası toplum tarafından olumlu karşılandığını öne sürdü.
Anastasiadis, “İki öneriden sonra topun Türkiye’nin sahasında bulunduğunu, prosedürün ilerleyip ilerlemeyeceğinin Türkiye’ye bağlı olduğunu” iddia etti.
Yeni bir inisiyatif alınması halinde, başka bir şeyi görüşmeye niyetli olup olmadığı sorulan Anastasidis, “İnisiyatif konusunda önemli olan, sonucu olması veya sonuca varabilmemiz için Güvenlik-Garantiler ve Toprak başlıklarında ölçülebilir kriterlerle ilerleme olmasıdır. Aksi halde sonuç olmayacaktır” ifadesini kullandı.
“Şu anda sorumluluğun kime ait olduğunu herkes biliyor”
Anastasiadis, yeni bir inisiyatifin, çıkmaza varılması halinde, beklediğine işaret ederek “Ancak sorumluluk da ait olana yüklensin. En azından şu anda, sorumlulukların kime ait olduğunu herkes biliyor” dedi.
Bir suçlama oyununa da girmediklerini, girmek de istemediklerini savunan Anastasiadis “Eide, son görüşmemizde olumlu sonuç alana kadar çalışacağı konusunda netti. Sonuç almak için ciddi bir çabaya girdi ancak cuma günü o açıklamayı yaptı” ifadesini kullandı.
Anastasiadis, Eide’nin bu açıklamayı yapmasının ana sebebinin ise, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, “şekillenen duruma dair kapsamlı bir görüşme yapmak üzere benimle görüşmeyi reddetmesi” olduğunu iddia etti.
İşaretlerin uygun olmadığını bildiği halde öneri sunarken beklentisinin ne olduğu sorulan Anastasiadis “Özüne dokunmadığımız ama önemli bazı meseleleri artık netleştirmemiz gerekiyor. Bir tarafın güvenliği ötekine tehdit olmamalı. Yani birinin sahip olacağı garantilerin ötekine tehdit olmaması gereği önemli konudur ve mevcut garanti ve güvenlik antlaşmalarına son verilmesi ve Türk askerinin çekilmesiyle ilgilidir” ifadesini kullandı.
Anastasiadis, “önerisi kabul edilse, Garantiler konusu tamamlansa ve Türkiye, “Yönetim ve Türklerin yönetimde etkin katılımı” gibi diğer başlıklarda karşılık talep etseydi yanıtı ne olurdu yönündeki soruyu yanıtında, şu ana kadar kaydedilen ilerlemenin Rum tarafının iyi niyet göstermesiyle kaydedildiğini savundu.
Anastasiadis, “Bugüne kadar Kıbrıs Türk toplumuyla ilgili birçok konuda hassasiyet gösterdim, Kıbrıs Türk toplumundan ve Türkiye’den de, Kıbrıslı Rumların endişelerine hassasiyet göstermesini istiyorum. Zannederim iyi niyetle, Kıbrıs Rum tarafının endişeleriyle alakalı ana konularda taviz vermeden, soruna çözüm bulma yöntemi vardır” dedi.
“Diyalog bugüne kadar çok kez koptu ama bir şey olmadı…”
Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis, “Diyalog çökerse B planınız var mı? Daha da patlayıcı olabilecek etkileri nasıl göğüsleyeceksiniz?” sorusuna “Patlayıcı derken ne kast ediyorsunuz? Önerimi kabul etmedi diye Türkiye’nin söylediklerini kabul etmem mi gerekiyor? Aksi halde patlayıcı etkiler mi olacak? Türkiye bir şeyde ısrar ediyor diye, daha kötüsü olmasın diye, Türkiye’nin her dediğini kabul etmem mi gerek?” yanıtını verdi.
Anastasiadis, özetle şöyle devam etti:
“Diyalog bugüne kadar çok kez koptu ancak hiçbir şey olmadı. Şimdi de böyle olacağına inanıyorum. Söylenenlere rağmen, bir görüntü kurduk ve inşa ettik. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin itibarı, kurduğu ittifaklar, kurduğu ilişkiler, durumun daha da kötüleşmesini engelleyecek unsurlar olduğu kanaatindeyim. Elbette, uluslararası hukuka tam uyuyor görünmeyen bir ülkenin tezlerini kimse öngöremez.”
AKEL’in tavrı ve desteğindeki değişiklik üzüyor
Bugüne kadar Kıbrıs sorununun çözüm çabalarındaki başlıca müttefiki olan AKEL’in kendisine yönelik tavrında ve desteğinde değişiklik gözlemlendiği hatırlatılarak, buna yorumu sorulan Anastasiadis “Bu beni üzüyor çünkü yakın zamana kadar, başkanlık seçimleriyle ilgili tartışmaların başlamasına kadar çok olumluydu” dedi.
Anastasiadis, şöyle devam etti:
“AKEL’in benimsediği ‘Türkiye’nin zor konularda sınanması gerektiği’ ve ‘4 başlığı Kıbrıs’ta görüşmeye devam etmemiz’ tavrına tamamen karşıyım. Çünkü Türkiye’nin tavrı, Kıbrıs aidiyetli konularda sınanmaz, uluslararası yönlerde sınanır. Örneğin dönüşümlü başkanlığı kabul ederek geri adım atmadın diye müzakerelerin çöküşünün sorumlusu sensin diye sorumluluk yüklenmemesini gerçekten istiyorsan; işgale son veriyor musun, garantilere son veriyor musun, toprak alıyor musun, v.b. ve diğer birçok konuyu hangi ön şartlar altında görüşebilirsini halka kanıtlaman gerekir. Öncelikle ilerleme olduğuna, sorunu yaratan temele son verdiğine dair net göstergelere sahip olman gerekir.”
“Sondajların müzakerelerle hiçbir alakası yok”
Anastasiadis, kulislerde beklendiği gibi, Kıbrıs sorunu çözülene kadar MEB’teki sondajlara son verilmesi konusu gündeme gelirse tepkisinin ne olacağı sorusuna karşılık “Böyle bir şey Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını kullanmasına müdahale demek olacağından kabul edilmez çünkü müzakerelerle hiçbir alakası yoktur” dedi.
Anastasiadis, şöyle devam etti:
“Doğal zenginliğin bütün halka ait olduğunu ve yönetiminin de çeşitli ülkelerle işbirliği için müzakere eden, uluslararası hukuk temelinde ruhsat veren yasal hükümet tarafından yönetildiğini defalarca söyledik. Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızın ve Türkiye’nin dikkate alması gereken, yararlanma safhasında değil araştırma safhasında olduğumuzdur”
İlginizi Çekebilir