SU KRİZİ, ÖZERSAY’IN PARTİSİ VE YDH
SİYASETÖncelikli konu tabi ki, ülkemizde büyük bir kriz haline gelen “Suyu Kim Yönetecek?” sorusu idi. Dedim ki; “KKTC’de yıllardan beri konu gündemde iken, imzalanan onca protokol varken, yumurta kapıya dayandıktan sonra suyu kimin yöneteceği sorusunun sorulması ve bunun bir kriz haline dönüştürülmesi ayıptır. Devlet ciddiyeti ile bağdaşmaz. Kaldı ki son yapılan müzakerelerde CTP’nin kriz için ileri sürdüğü birçok gerekçe ortadan kalkmıştır. Buna göre Suda son söz hakkı, KKTC Su İşleri Dairesinin olacaktır. Su ile ilgili ihale KKTC’de şeffaf bir şekilde yapılacaktır. KKTC Belediyelerine cirodan %10 pay ayrılacaktır. Vs. vs.”
Devam ettim; “Suyun çeşmelerden akabilmesi için 400 milyon liralık yatırım daha gerekmektedir. Daha 13. Maaşı ödemekten aciz, üreticiyi aylardan beridir bekleten bu Hükümetin 400 milyon liralık yatırım için kaynağı nereden bulacağı muammadır”
İlave ederek dedim ki; “ Bizleri yönetenler, içme suyundan artan 35 milyon metreküplük suyu ne yapacakları, yaklaşık 120 bin hektarlık tarım arazisinde ne ekip, ne üretecekleri konusunda tek bir kelam etmemektedirler. 2035’te KKTC’nin toplam su ihtiyacı 600 milyon metreküp olacağı hesaplanıyor. Kullanılan atık suyun arıtılarak tarımda kullanılması için yeni proje ve finansmana ihtiyaç var. Bu konularda bir vizyonu olan KKTC yetkilisi var mı?
Bu konuda son olarak şunları söyledim;” CTP su meselesini Hükümetten kaçmak için bahane olarak kullanıyor. Asıl mesele, imzalanması gereken Ekonomik Protokoldür. Bu protokol imzalanmadan Türkiye’den yeni kaynak gelmeyecektir. Bu protokolde Elektrik idaresi, Telekomünikasyon Dairesi ve Limanların özelleştirilmesi var. CTP, 2009 da olduğu gibi yine bu protokolü imzalamadan Hükümetten kaçma peşinde…”
Gözde Bekir hanımın “Kudret Özersay’ın kuracağı Partiye destek verecek misiniz?” sorusu üzerine şunları söyledim; “Kudret bey Partisini kurarken enteresan bir strateji uyguladı. Kamuoyu, ondan başka ekibinde kim var bilmiyor. Ülke sorunları hakkında ne düşünüyor, Yeni Partinin programı, tüzüğü nedir kimse bilmiyor. Bu kadar kapalı bir kutu olan Partiye daha şimdiden destek verip vermemeyi tartışmak abesle iştigaldir. Hele bir Parti ortaya çıksın gereken değerlendirmeyi yaparız.”
Gözde Hanımın 2016 da ki beklentilerle ilgili sorusuna ise; “ Artık şunu kabul etmemiz gerekiyor. Devlet gemisi karaya oturmuştur. Kangrenleşmiş ülke problemleri pansuman tedbirlerle düzeltilemez. Bu düzeni kökünden değiştirmeli ve Devleti yeniden kurmalıyız. Fransa 1792 den 1958’e kadar tam 5 kez Cumhuriyet kurmuş, her seferinde rejim, sistem ve Anayasasını sil baştan değiştirmiştir. Bizim de yapmamız gereken budur. Statükocu Sendikalar ve Bürokrasi var olduğu müddetçe, KKTC de hiçbir reformu gerçekleştirmek mümkün değildir.”
Gözde hanımın “YDH niye sessiz kalıyor?” diye sorusuna da; “Yeni Doğuş Hareketindeki arkadaşlarımızın tabanla istişaresi sürüyor. Ağırlıklı fikir, YDH’nın tüm enerjisini yaklaşan Referanduma vermesi ve siyasi parti için acele edilmemesi yönünde. Referandum bizim için çok daha hayati bir mesele. Öyle ya, KKTC’de bir daha seçim dahi yapılmayabilir…”
Arz ederim.
İlginizi Çekebilir