Tatar: “Seçilirsem, ilgili tüm ülke ve kuruluşlara pozisyonumu izah edeceğim"
GÜNDEMBaşbakan ve Cumhurbaşkanı Adayı Tatar, Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde, Kıbrıs konusunda yeni bir süreç başlamadan önce, doğalgaz konusunun halledilmesi gerektiğini bildireceğini, ilgili tüm ülke ve kuruluşlara pozisyonunu izah edeceğini dile getirdi.
Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Adayı Ersin Tatar, “Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez önce Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile tüm ilgili diğer ülkelerle, uluslararası kuruluşlara pozisyonunu izah edeceğini ve Kıbrıs konusunda yeni bir süreç başlamadan önce hidrokarbon konusunun halledilmesi gerektiğinini bildireceğini” açıkladı.
ABD merkezli dünyaca ünlü Associated Press Haber Ajansı (AP) UBP Genel Başkanı, Başbakan Ersin Tatar’la bir ropörtaj yaptı ve haber olarak yayınladı.
Ropörtajın bütünü şöyledir:
1-AP: 11 Ekim seçimlerini kazanırsanız, yeniden birleşme görüşmelerine hemen devam edecek misiniz? Kıbrıs Rum tarafı, görüşmelerin Crans Montana'da kalınan noktada devam etmesi gerektiğini söylüyor. Bunu uygulanabilir olarak görüyor musunuz?
BAŞBAKAN ERSİN TATAR: Kazanacağıma güveniyorum. Araştırmalar benim ikinci turda bu yarışı alabileceğim yönündedir. Ben sürekli halkın içinde olan bir politikacıyım. Halkın nabzının da benden yana attığını hissediyor, görüyorum.
Sorunuza gelince; Tabii ki Kıbrıs’taki iki Devlet arasında var olan gerçeklere dayalı, kalıcı, yaşayabilir, egemen-eşitlik temelinde, bizim güvenliğimizi gözeten, mülkiyet ve toprak konusu çözülürken Kıbrıs Türkü’nü sosyo-ekonomik olarak sarsmayacak bir anlaşma olmasını biz de isteriz. Ama Crans Montana artık geride kalmıştır. Ben seçilir seçilmez önce Sayın Genel Sekreter sonra tüm ilgili diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlara pozisyonumuzu izah edecek ve yeni bir süreç öncesinde en sıcak konu olan hidro-karbon konusunu halletmemiz gerektiğini vurgulayacağım.
Denizlerdeki haklarımız konusunda bile anlaşamazsak, 1968’den bu yana halledemediğimiz konuları nasıl çözeceğiz?
Bize gör hidro-karbon konusu iki tarafın anlaşıp anlaşamayacaklarına karar vermek için bir testtir. İnanıyorum ki bu konuda anlaşırsak bu anlaşma, hem bölge barışı, hem Türkiye-Yunanistan dostluğu hem de Kıbrıs konusunda bir sonuca gidilmesi için katalizör rolü oynayacaktır.
2-AP:Görüşmeler devam ederse, hangi temelde yapılmalı? Öngörülen barış anlaşması, - on yıllardır görüşmelerin temeli olduğu gibi - federal bir modele mi dayandırılmalı yoksa, iki eşit, egemen devlet arasındaki konfederal bir ortaklık modeli gibi başka bir şey mi olmalı? Size göre Kıbrıs çözümü için hangi model en iyisidir ve neden?
BAŞBAKAN ERSİN TATAR: Biz bu kez masaya oturacaksak masada, federasyon dışındaki sizin de saydığınız çözüm modellerinin de olması lazım. Federal çözüm için 1977’den bu yana 43 yıldır çalışıldığına ve bir sonuç elde edilemediğine gore alternatif modellerin de masaya gelmesi sorunun aşılması için gereklidir.
“Tek yol federasyon, başka yol yok” demek bu çağda ve bunca yaşanandan, yapılan görüşmeden sonra gerçekçi değildir.
Federasyon çatısı atında buluşmak için anlaşamıyorsak kadife ayrılık da bir çözümdür. İki ayrı Devlet halinde AB çatısı altında buluşmak da adayı birleştirir. İki ayrı Devlet olarak yapacağımız anlaşmalarla da bu adayı çok daha güzel günlere taşıyabiliriz.
Alternatiflerin de masaya gelmesine fırsat tanımak lazım. Bundan çekinmek Kıbrıs’a bir yarar sağlamıyor.
3-AP: Kıbrıslı Türkler, potansiyel olarak yeniden birleşmiş bir Kıbrıs'ın merkezi hükümetine girerken siyasi eşitliği ve eşit katılımı nasıl tanımlayacaklar ve bu nasıl işleyecek?
ERSİN TATAR: Bizim kurulmasını istediğimiz yeni ortaklıkta egemen eşitlik esastır. Yani Rumlar ne kadar egemen ise biz de o kadar egemen olacağız. Dönüşümlü Başkanlık kırmızı çizgimizdir. Avrupa Birliği’nde ülkelerin nüfuslarına, büyüklüklerine bakılmaksızın tam bir uzlaşma aranırken Kıbrıs’ta bunca yıl sonra kurulacak bir ortaklıkta tam bir uzlaşma aranması bize göre ortaklığın devam edebilmesi için ciddi katkı sağlar.
Aksi takdirde bir tarafın aldığı kararlar diğer tarafı memnun etmeyecek ve ortaklık yürümeyecektir.
Kısacası, Kıbrıslı Türklerin, kendilerini ilgilendirsin veya ilgilendirmesin, karar alma mekanizmalarının tüm seviyelerinde yer almaları gerekmektedir.
4-AP: Anketlere göre esas rakibiniz Mustafa Akıncı ile aranızdaki yarışta kimin önde olduğu belli değil. Son anketler ne gösteriyor?
BAŞBAKAN ERSİN TATAR: Son kamuoyu yoklamalarına gore, ilk turda şu anda bir birimize yakınız ama ikinci turda ben seçileceğim.
5-AP: Sayın Özersay gibi sağ oyları bölebilecek çok sayıda sağ aday var. Sağ neden tek bir adaya karar veremedi?
BAŞBAKAN TATAR: Tek adayda birleşme noktası geride kaldı. Bundan sonra da zor olur kanısındayım. Ama biz yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Herkese saygım var ancak ben kazanacağımıza inanıyorum.
6-AP: Maraş'ın kapalı bölgesinin çok yakında “açılacağını” söylediniz. "Açık" tam olarak ne anlama geliyor ve bölgenin gelecekteki gelişimini nasıl öngörüyorsunuz? Rum tarafı , Birleşmiş Milletler kararlarına göre bölgenin BM kontrolüne alınmasını talep etmesine rağmen, bölge Kıbrıs Türk yargı yetkisi altına mı alınacak ?
BAŞBAKAN ERSİN TATAR: Yıllardır kapalı Maraş bir gün kapsamlı bir çözüm olacak ümidiyle kapalı tutuldu. Kapalı Maraş ile ilgili tüm çözüm planlarına hayır diyen yine Rum tarafıdır. Aslında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Maraş’taki hak sahiplerine büyük bir özür ve tazminat borcu var. Onlar yüzünden bütünlüklü bir çözüm de olmadı, Güven Yaratıcı Önlemler paketleri üzerinde de anlaşılamadı. Biz şimdi şu noktadayız; Madem ki siyasal eşitliğe dayalı federal bir yönetim anlayışı Rum tarafında yoktur, biz de tek yanlı adımlarla belli konularda çözüm üretmek durumundayız. Bunlardan biri de Maraş’tır. Hayat devam ediyor, bir yerlerden başlamamız lazım. Kapalı Maraş’ı daha fazla farelere ve yılanlara terk etme lüksümüz yoktur.”
7-AP: Kıbrıslı Rumlar, elektrik, kanalizasyon ve su temini gibi uygun altyapı eksikliğine rağmen Maraş'taki mülklerini geri almaya davet edilecek mi? Bölgenin yeniden yaşanabilir hale gelmesi için bu tür altyapı çalışmaları ne zaman tamamlanacak? İhale sürecine hangi yıkım ve inşaat şirketleri katılabilir?
BAŞBAKAN ERSİN TATAR: Maraş’ın önemli bir bölümü zaten açıktır. Kapalı Maraş ise AİHM kararları göz önünde tutularak, KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu marifetiyle 1974 öncesi sakinlerinin başvurularının değerlendirilmesi için açılacaktır. Zaten belli başlı başvurular halen vardır.
Kentin diğer sorunlarının nasıl aşılacağını, yeninden imarının nasıl olacağını ise günü gelince ortaya koyacağız.
Ben sorunların aşılmasının hiç de zor olmayacağı, kapalı Maraş’ın belirli bir süre içinde yeniden önemli bir turizm merkezi haline geleceğine inanıyorum.
8-AP:Neden Türk askerleri ve müdahale hakları herhangi bir anlaşmanın parçası olarak kalmalı? Kalıcı bir Türk askeri varlığı barış anlaşması için gerekli bir unsur mudur ve neden? Kıbrıslı Rumları böyle bir hükmü herhangi bir şekilde kabul etmeye nasıl ikna edersiniz?
BAŞBAKAN ERSİN TATAR: Güney Kıbrıs’ta ELAM şu anda Meclis’tedir. Yaşanan olaylar ortadadır. BM’nin bizi katliamlardan koruyamadığını ise yaşadık ve öğrendik. 21 Aralık 1963’ten başlayarak 15 Temmuz 1974’e kadar başımızdan geçenleri, Rum tarafının enosis emellerini göz ardı edemeyiz. Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü olmasa, Türkiye bu hakkını kullanarak Kıbrıs’a tek yanlı askeri müdahale yapamasaydı şu anda Kıbrıs’ta bir Türk Halkı’nın varlığından söz edilemeyecekti.
Kıbrıslı Rumları ikna etmemize gerek yoktur. Onlar da biliyorlar ki Kıbrıs’ta eğer bir silahlı çatışma yoksa, 1974’ten bu yana adada sükunet devam ediyorsa bu Türkiye’nin garantörlüğü sayesindedir. Türkiye o günden bu yana bizim haklarımızı korumanın dışında Kıbrıslı Rum komşularımıza yönelik hiç bir olumuz şey yapmamıştır.
Türkiye burada olmasa başımıza gelecekler ise bellidir. Tarih, hikaye olsun diye yazılmaz. Tarih ders alınsın diye yazılır.
9- AP: Nikos Anastasiades'in Türkiye’nin nihai amacının Kıbrıs’ı barış anlaşmasında görmek istediği unsurlar aracılığıyla kontrol etmek olduğunu söylemesine nasıl yanıt verirsiniz?
BAŞBAKAN ERSİN TATAR: Gerçeklerden uzak, Kıbrıs Türkü’nü yok sayan, Türkiye ile Kıbrıs Türkü’nü karşı karşıya getirmek gayesi ile ortaya konulan bir görüştür bu. Ama nafile, Kıbrıs Türkü’nün en az yüzde 90’I Türkiye’nin Kıbrıs’ta bizi koruyacak kadar asker bulundurmasından yanadır. Halkımız, Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkını da içeren garantörlük hakkının ortadan kalkmasını asla istemiyor. Bütün anketlerde Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devam etmesine
İlginizi Çekebilir