“Türkiye Maraş’ı açarsa hiçbir Kıbrıslı Rum siyasetçi bir daha Kıbrıs sorununu görüşemez”
GÜNDEMKıbrıslı Rum fikir önderlerinden Dionisos Dionisu, 30 Kasım- 1 Aralık 1974’te Atina’da düzenlenen PanHelen Konferans’tan bugüne kadar Rum siyasilerin içinde bulunduğu çıkmazın değişmediğine “devekuşu gibi kafalarını kuma gömdüklerine” dikkat çekerek “Kıbrıs sorununun cesaret gerektirdiği” görüşünü dile getirdi.
Politis’e göre Dionisu, PanHelen Konferans’ta III. Makarios’un “Bugün şu soru var: Coğrafik federasyonu kabul edecek miyiz? Ne kadarını başarabiliriz? Söz konusu olan Türklerin, ele geçirdikleri yerlerin yüzde 10’unu bize geri vermesi ve bizim de anlaşmamız ise, o zaman imzamız olmadan yüzde 40’ına sahip olmalarını tercih ederim. Ada’nın yüzde 28’ini bizim rızamızla ellerinde tutmalarındansa, rızamız dışında yüzde 40’ına sahip olmalarını tercih ederim ” sözünün altını çizdi.
Kıbrıs sorununun tarihi sürecinde Rum siyasilerin gösterdiği “cesaretsizlikleri örneklendiren Dionisu, şimdiki Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 2017’de Crans Montana’da düzenlenen konferanstan sonra “Makarios’un, Türklerin bizim rızamızla Ada’nın yüzde 28’ini bizim rızamız ile ellerinde tutmalarındansa, rızamız olmadan yüzde 40’ını ellerinde tutmalarını tercih ederim” çizgisine döndüğüne işaret etti.
“Çıkmazdayız. Türkiye’nin kapalı Maraş’ı açması halinde hiçbir Kıbrıslı Rum siyasetçi bir daha asla Kıbrıs sorununu görüşemez. Kısacası, önümüzdeki birkaç ayda Kıbrıslı Rumlardan, Gordion düğümünü çözmeleri istenecek: Ya federal çözümle veya iki devletle” ifadelerine yer veren Dionisu, şimdi yapmaları gerekenleri özetle şöyle sıraladı:
“1-Makarios’un dediği; istilayı savaşarak bozamayız sözü 46 yıl sonra hâlâ kulağa gerçekçi bir tez olarak geliyor.
2-Glafkos Klerides’in bir siyasetçi çıkıp sorumluluk almalı ve mahvına sebep olsa bile halka, yegâne çözümün uzlaşı olduğunu söylemelidir sözü. Bu gerçeği sonuna kadar kucaklayan bir siyasetçi halen çıkmış değil.
3-Yorgos Vasiliu’nun masadaki tek çözümün federasyon olduğunu 1998’de cesaretle ve resmen tanıması herkes tarafından benimsendi ancak kimse daha ileri bir adım atma cesaretini göstermedi.
4-İyi ekonomiye ve halkımızın yaşam düzeyine işaret etmek zorundayız. 1974’ten sonra Kıbrıslı Rumlar olarak Kıbrıs Türk toplumuna göre çok daha fazlasını başardığımız aşikârdır. Bu ekonomik durumu kullanmalı, Kıbrıslı Türklerle itibarlı şekilde, yabancı patrona ihtiyaç duymadan yeniden birleşme mesajı vermeliyiz.
5-AB’ye üyeliğimiz büyük bir zaferdi ve istilanın bazı emrivakilerini ortadan kaldırabilirdi. Kıbrıslı Türklerin de AB’ye üye olmaması bu politikanın muadil karşılığı olmadığını gösterdi. Maalesef 1974’teki anlaşmazlıklar 2020’de de, halen varlığını koruyor.
Makarios’un ‘Türklerin bizim rızamızla yüzde 28’i elinde tutmasındansa rızamız olmadan yüzde 40’ını tutmalarını tercih ederim’ sözünün kalıcılaştırdığı fiili durumun değişmeden kalacağı yanılgısı son dönemde ağır bastı. Çıkmazdayız. Türkiye Maraş’ı açarsa artık hiçbir Kıbrıslı Rum siyasetçi bir daha Kıbrıs sorununu görüşemez. Kısacası, önümüzdeki birkaç ayda Kıbrıslı Rumlardan, Gordion düğümünü çözmeleri istenecek: Ya federal çözümle veya iki devletle.”
İlginizi Çekebilir