Türkiye'den AB'ye tepki: İki yüzlülük!
DÜNYAAnkara, AB Genel İşler Konseyi'nin Türkiye ile Gümrük Birliği'nin genişletilmesi yönündeki müzakerelere şu an için başlamama kararı almasına tepki gösterdi.
Türk Dışişleri'nden yapılan açıklama şöyle:
"Avrupa Birliği Genel İşler Konseyi’nin 26 Haziran’da gerçekleştirilen toplantısında alınan kararların ülkemize ilişkin bölümü bir kez daha AB’nin ülkemize karşı önyargılı ve hakkaniyetle bağdaşmayan tutumunu yansıtmaktadır.
Sözkonusu kararlarda, ülkemizin adaylık statüsüne halel getirilmemekle birlikte, 'AB Genişlemesi' bahsinde katılım sürecimizin devamının anlamsız bir sebep-sonuç ilişkisi içinde yeni koşullara bağlanmasını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz.
Öte yandan, hem ülkemizin hem de AB’nin çıkarlarına hizmet edecek olan Gümrük Birliği güncellemesinin de şartlara bağlanmasını anlamak mümkün değildir.
AB’nin, Türkiye’ye adil ve dürüst davranmadığı bir kez daha görülmüştür. AB’nin sözkonusu tutumuna rağmen süreçten uzaklaşanın ülkemiz olduğunu ileri sürmek iki yüzlülük ve tutarsızlıktır."
AB Bakanı Çelik de tepki gösterdi!
AB Bakanı Ömer Çelik, de AB Genel İşler Konseyi'nin dün kabul ettiği sonuç belgesine Twitter üzerinden tepki gösterdi:
"AB Genel İşler Konseyi’nin dün kabul ettiği sonuç belgesi AB’nin kolektif aklının ne kadar karışmış olduğunu göstermesi bakımından tarihi niteliktedir. Bu vizyon yoksunu, gerçeklerden uzak ve çelişkilerle dolu belge, AB’nin Türkiye karşıtı bir zihniyet tarafından nasıl esir alındığını açıkça ortaya koymaktadır. Başta Avusturya olmak üzere bazı üye ülkelerin Türkiye karşıtı zihniyeti dün Genel İşler Konseyi’nden sonuç belgesi olarak çıkmıştır. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ülkemize yeterince destek olmadıklarını kapalı toplantılarımızda itiraf eden AB yetkilileri, yine ülkemize teröristler karşısında destek vermek yerine, ülkemizin teröre karşı aldığı önlemleri eleştirme yoluna gitmiştir. Ülkemiz, Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini henüz tamamlamışken, yeni bir dönem başlarken, Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemiyle devasa bir reform süreci başlamak üzereyken yapılan bu açıklama ülkemize karşı ne kadar ön yargılı olunduğunu göstermektedir. Başta Avusturya olmak üzere bazı üye ülkelerin Türkiye konusundaki iflah olmaz takıntılarını tatmin etmek üzere hazırlanan belge kendi içinde çelişkilerle doludur. Bir yandan yargının bağımsızlığından bahseden açıklama, bir yandan da yargıya intikal etmiş olan iki Yunan askeri ve AB vatandaşları konusunda beklentilerini dile getirerek yargıya mesaj vermektedir. Ülkemize AB Ortak Dış&Güvenlik Politikasına uyumlu hareket etme çağrısı yapan AB öncelikle kendi üyelerini Filistin gibi insani trajedilerin yaşandığı konularda tutarlı ve insani bir tutuma yönlendirmelidir. İsrail mezalimi karşısında çekimser kalanlar Türkiye’ye ders veremezler. AB’nin Türk-Yunan ilişkileri ve Kıbrıs meselesinde objektiflikten uzak, tarafgir, meşruiyete değil ilkel mahalle dayanışmasına dayalı yaklaşımını ciddiye almamız da mümkün değildir. 18 Mart mutabakatının devamının önemini vurgulayan açıklamanın, mutabakatın asli unsurları olan yeni fasılların açılmasında ve Gümrük Birliğinin güncellenmesinde hiç bir adım atılmayacağını söylemesi, vize muafiyetinden bahsetmemesi dürüstlükten uzak ve çelişkili bir yaklaşımdır. 18 Mart sadece göç meselesinden ibaret değildir. AB’nin taahhütleri bulunan yukarıdaki konular da 18 Mart’ın asli unsurlarıdır. AB bu açıklaması ile 18 Mart anlaşmasına uymayacağını ilan etmiştir. AB’nin sadece kendi çıkarına gördüğü göç, terör, ulaştırma, enerji gibi alanlarda Türkiye’yi kilit ortak göreceği ve ülkemize karşı sözlerini ve taahhütlerini yerine getirmekten imtina edeceği seçici bir ilişki biçimini kabul etmemiz mümkün değildir. Aşırı sağın iktidar olduğu ülkelerin esir aldığı AB Konseyi’nin ülkemizin AB’den uzaklaştığı iddiası trajikomiktir. Bu iddianın ciddiye alınacak tarafı yoktur. Avusturya’nın Türkiye-AB ilişkilerini bitirme niyeti bazı üye ülkelerin de desteğiyle AB pozisyonu haline getirilmiştir. Biz değerler Avrupasını temsil eden bir AB’ye üye olmak istiyoruz. Aşırı sağın iktidar olduğu, bunun normalleştirildiği ve AB’nin kendi kurucu değerlerinden uzaklaştığı bir AB ne üyelerine ne adaylarına gelecek vaadedebilir."
İlginizi Çekebilir