Ülkemize gelen yabancılara sunduğumuz en güzel ürünümüz demokrasi, sağlam bir hukuk ve güçlü bir sivil toplum yapısı..
GÜNDEMErtuğrul Özkök'ün yazısı , BİR gazeteci için en şanslı günlerden biri nedir diye sorarsanız herkes farklı bir cevap verebilir. Benim için mesela aynı gün ülkenin hem Cumhurbaşkanı hem Başbakanı ile görüşebilmek büyük bir şanstır. Şanslı gazeteci olarak güne, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Hüseyin Özgürgün’le başlıyoruz. Öğle yemeğini ise Cumhurbaşkanı ile yiyeceğiz. Hürriyet’in şehirlerle buluşmalar programı ilk defa bir başka ülkeyle buluşma modeli altında yapılıyor. “Kıbrıs’ı Keşfet” mottosu altında, önce bu ülkenin iki sakin güç siyasetçisini keşfediyoruz.
KKTC Başbakanı Özgürgün, çok yumuşak bir üslupla konuşuyor. Ses tonu hep dostça geliyor...
Bize ülkesini anlatırken araya sıkıştırdığı bir cümle var ki, kulağıma çok hoş geliyor.
Şöyle diyor:
“Ülkemize gelen yabancılara sunduğumuz en güzel ürünümüz demokrasi, sağlam bir hukuk ve güçlü bir sivil toplum yapısı...”
Başbakan devam ediyor:
“Yargının aldığı kararlar zaman zaman beni de çıldırtıyor. Ama sonra düşünüyorum ki, aleyhime de olsa, iyi çalışan tarafsız bir yargı hepimizin menfaatinedir.”
Sivil toplum örgütlerinin de zaman zaman işini ağırlaştırdığını söylüyor.
Mesela bir otelin önüne taksi istasyonunun kurulması bile bazen büyük dirençle karşılaşıyormuş. “Ama biz demokrasinin bütün kurumlarından memnunuz” diyor.
Ya Türkiye ile ilişkiler?
“Rum tarafı ile görüşmeler devam ediyor. Biz anavatansız bir KKTC düşünemiyoruz. Şöyle diyebilirim. Türkiye ile yüzde 100 aynı fikirdeyiz.”
BENCE KKTC BAŞBAKANI TRUDEAU'DAN YAKIŞIKLI
KKTC Başbakanı “Kıbrıs’ı Keşfet” toplantısında konuşmaya başladığında, salondaki Hürriyet ekibinde de şu tartışma başlıyor:
Başbakan Hüseyin Özgürgün mü daha yakışıklı yoksa Kanada Başbakanı Justin Trudeau mu...
Adaya giden Hürriyet ekibinde kadın sayısı ağırlıklı.
Mırıltılara kulak veriyorum. Çok sayıda kadın Hüseyin Özgürgün’ü daha yakışıklı buluyor.
Justin Trudeau
Fit bir adam. Slim fit takım elbiseyi çok iyi taşıyor. 52 yaşında ama hiç göstermiyor. Basket ve futbol oynamış.
Ankara’da üniversitede okurken Gençlerbirliği paf takımında “çift santrfor” sisteminde santrfor oynuyormuş. İyi bir NBA seyircisi. Benim gibi o da Euroleague’e giderek daha fazla ilgi duyuyor.
Türkiye’de Ankara Üniversitesi’nde Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okumuş. Sedat Ergin, Mehmet Yılmaz ve beni de (yarı) Mülkiyeli sayarsanız, masada Mülkiye ağırlığı var.
Birleşik Krallık’ta Cambridge Üniversitesi Clare College’de İngiliz Dili ve Yönetim Bilimi dalında eğitim görmüş.
SIRF BU ÇOCUKLAR İÇİN ADAYA GİDİLİR
PAZARTESİ akşamının yemekten sonraki late night programını Gülse Birsel yapıyor. İstikamet Girne’deki “The Soulist” kulübü...
Kulüp dediysem, genişçe bir ev salonu...
Burada Gülse ve Kanat Atkaya’nın İstanbul Hayal Kahvesi’nden tanıdığı Soul Stuff’ın üyesi Alper Cengiz çalıyor.
Avustralya doğumlu Kıbrıslı eşi Yeliz’le tanışıp Kıbrıs’a yerleşmiş.
Biz geliyoruz diye Kuzey Kıbrıs’ın genç ve harika müzisyenlerini toplamışlar.
Naim Korudağ, Nafiz Dölek, Eril Cambaz, Uğur Güçlü, Lütfiye Özipek, Ebru Aydın...
Alper Cengiz, gitarist arkadaşı Naim Karadağ ile Bee Gees’in en sevdiğim şarkılarından biri olan “To Love Somebody”yi müthiş bir yorumla söylüyor.
Anlıyorum ki, yıllardır dinlediğim bu şarkının altında ağır bir blues yatıyormuş.
Size bir şey söyleyeyim. Sırf bu çocukları dinlemek için Girne’ye gidilir.
Ben öyle yapacağım.
İlginizi Çekebilir