© Kıbrıs Haber Sitesi 2023

Yeni vatandaşlık yasası şart

3 TEMEL MADDE: Akansoy: UBP-DP hükümetinin iktidar uğruna kullandığı vatandaşlığın yeni bir yapıya kavuşması için üç temel nokta var. Yeni bir Vatandaşlık Yasası yapılması, Beyaz Kimlik Kartı’nın geliştirilerek yaygınlaştırılması ve UBP-DP hükümetine karşı örgütlü ses vermekle ancak bu çirkin ilişkinin önüne geçilebilir

YASAL ZEMİN ÇIKMAZA SÜRÜKLER: Akansoy: Bakanlar Kurulu kararı ile yapılan vatandaşlıkların yasallığını tartışalım ve bunu mahkemeye götürelim. Bunda sorun yok, yapılmalı. Peki ya diğerleri? Hükümeti şu anki yasalar bağlamında icraata zorlarsanız, hükümet de ‘yasa bana 5 çalışma izninden sonra vatandaşlık yetkisi verir’ deme cüretini göstermeyecek mi?

40 BİN KİŞİ VATANDAŞ OLUR: Mevcut yasa ile 5 yıl ardıl çalışma izni olanların vatandaşlık alabileceğini kaydeden Akansoy, “Bunun sayısı da 10 bin 174 kişidir. 10 bin 174 kişinin ailelerinin de vatandaş olacağını düşünürsek bu rakam 40 bin 708 kişi oluyor. Bu nedenle hukuki ile birlikte Vatandaşlık Yasası üzerinde durmak ve güçlü mücadele vermek gerekir.” dedi

Cumhuriyetçi Türk Partisi Mağusa Milletvekili, İçişleri ve Çalışma eski Bakanı Asım Akansoy son günlerde yeniden alevlenen vatandaşlık konusunda en büyük sorunun Vatandaşlık Yasası olduğunu kaydetti. Vatandaşlık Yasası’nın eskimiş ve geri kalmış bir yasa olduğunu ifade eden Akansoy, mevcut Vatandaşlık Yasası’nın değiştirilmemesi durumunda hükümetin yasal olarak hak kazanan vatandaşlıkları yerine getirmesiyle Kıbrıs Türk toplumunun ciddi yara alacağını kaydetti.

Kendi döneminde yüksek sesle dile getirilen Daimi İkamet Belgesi yani Beyaz Kimlik kartının yeniden gündeme gelmesi gerektiğini ifade eden Akansoy, Kıbrıs Türk toplumunun yapısının bozulmadan yabancı ülke vatandaşlarına seçme seçilme hakkı dışında tüm haklarının bu kartın geliştirilmesi ile verilebileceğini belirtti.

Akansoy, ‘vatandaşlık yapılsın da yasaya göre yapılsın’ iddiasının anlamlı bir söylem olmadığını da ifade eden Akansoy, “Vatandaşlık Yasası’nın incelediğinizde vatandaşlık yapılsın ama hukuka uygun yapılsın söylemi gerçekçi ve toplumsal bağlamda meşru bir söylem değildir. Israrla siyasi bir mücadeleyi öne çıkararak, Vatandaşlık Yasası’nı değiştirmek ve Beyaz Kimlik kartını gündeme taşımak gerekir” dedi.

Cumhuriyetçi Türk Partisi Mağusa Milletvekili ve İçişleri ve Çalışma eski Bakanı Asım Akansoy, hükümetin vatandaşlık politikasından, Türkiye’nin vatandaşlık ile ilgili müdahalesi birçok konuyu Havadis’e değerlendirdi. İşte röportaj:

 

Soru: Son aylarda ciddi şekilde artan vatandaşlıklar, Kıbrıs Türk toplumunun kimliğine zarar verir mi?

Akansoy: Vatandaşlık konusu savaştan sonra 1974’ten bugüne kadar Kıbrıs Türk toplumunun gündeminde olmuş bir konudur. Bir yandan Kıbrıs Türk toplumu kendi kimliğini kültürünü koruyup ona göre kendi ekonomik gelişmesini sağlamaya çalışırken bir diğer yandan da belli bir nüfus politikası ile buraya yönlendirilen insanlarla, yaratılan düzene müdahale edilmeye çalışılmıştır. Bunları gözardı ederek siyaset üretemeyiz. Konuyu ele alırken tarihte yaşadığımız ciddi müdahaleleri unutacak değiliz. Bunları hafızamızda canlı tutarak değerlendiriyoruz. Siyasi tarihimizde 1976 seçimlerinden başlayarak yapılan müdahaleler ve bu müdahalelere karşı verilen mücadelelere bakarsanız, Kıbrıs Türk toplumunun kendi kimliğini kültürünü toplumsal yapısını ve varlığını korumak kavgası içerisinde asimilasyona karşı bir onurlu bir tavır sergilediğini teslim edersiniz.

Soru: Ülkede bir vatandaşlık politikası uygulanıyor mu?

Akansoy: 1976 veya 1974 koşulları yok. Dolayısıyla bugün biz olaya bakarken iki eksen üzerinden bakmamız lazım. Bir tanesi Kıbrıs sorunu gibi önemli bir konu. Federasyona ulaşma yönünde Kıbrıs Türk toplumunun iradesi ve tutumu vardır. Bir diğer yandan da ülke içerisinde adaleti ve eşitliği sağlamaya, ekonomik sorunlara çare üretmeye, sürdürülemez düzeni çözüme kadar sağlamaya çalışıyoruz. Kendi kimliğimizi toplumsal yapımızı korumaya çalışıyoruz. Vatandaşlık çok önemli ve çok dikkat edilmesi gereken bir politikadır. Vatandaşlık politikası demek bir ülkenin kültürüyle ve siyasetiyle doğrudan ilgilidir. Varlığı ile doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla vatandaşlık en temelde ülkedeki demokratik yapıyla ilgilidir. Eğer siz bir ülkenin demokratik yapısını, toplumsal iradesini zayıflatmak ve siyasetini yönlendirmek isterseniz nüfus politikası kullanabilirsiniz. Bu dünyada da kullanıldı, hala kullanılıyor.

Soru: Mevcut Yurttaşlık Yasası’nın günümüz koşullarına uygunluğu nedir? Bu yasanın yeniden düzenlenmesi gerekir mi?

Akansoy: Ülkemizde yasalar vardır ve biz bu yasalara uygun hareket etmek zorundayız. Hukukun üstünlüğüne elbette inanıyoruz. Bir de yasalara bağlı genelgeler ve tüzükler çıkarılır. Elimizde Yurttaşlık Yasası ki bu yasa en son 1993 yılında değiştirildi, zayıf ve tehlikeli bir yasadır. Herşeyi yasa bağlayan bir anlayışa asla sahip değilim, hukukun siyasetin gücü kamu yararına değişmesi, dönüşmesi gerektiğine inanırım. Bu yasa bugünün gerçeklerini karşılayabilecek bir yasa değildir. Bu yasanın en temel zafiyeti içindeki diğer boşlukları bir yana bırakacak olursam çok net bir şekilde vatandaşlık kriterlerini tanımlamamış olmasıdır.

Soru: Bu yasa ile siyasetçiye vatandaşlık konusunda siyaset yapma veya avantaj elde etme fırsatı tanıdığını düşünüyor musunuz?

Akansoy: Belirli zaman dilimi ardından belli kriterlere sahip olan kişilerin vatandaş olabileceğini bu yasa ortaya koymuyor. Belli kriterleri öngörüp, belli bir zaman dilimi ortaya koyduktan sonra siyasetçiye fırsat ve yetki tanıyor. Bu da siyasetçiye, ülke menfaatları açısından çok temel bir konu olması gereken vatandaşlık konusunda siyasi güç sağlıyor. Vatandaşlık siyasetçinin elinde, siyasi bir oyun haline dönüyor.

Bu yasa açık bir şekilde 5 yıl ardıl çalışma izninden sonra vatandaş olacak demiyor. Ne diyor: 5 yıldan sonra vatandaşlık hakkı kazanır diyor. Hak sahipliği konusu siyasetçiye müthiş bir fırsat tanıyor. Dolayısıyla sizin siyasi beklentilerinize bağlı olarak veya size gelecek telkinlere önerilere bağlı olarak siz o yetkiyi yönlendirebilirsiniz.

Biz CTP olarak kamu yararı ve Kıbrıs Türk toplumunun varlığını gözeten bir parti olarak, iki temel nokta üzerinde duruyoruz. Tüm KKTC vatandaşlarının uyum ve huzur içerisinde yaşaması ve toplumsal yarar gözeten ama aynı zamanda vatandaş olmayan kişilerin de bu adada çalışma izinli, kayıtlı ve rahat bir şekilde yaşamasını savunan bir partiyiz, biz temel kriterler üzerinden hareket ederiz. Bize herhangi bir şekilde vatandaş yapılması yönünde bir odaktan telkin gelirse cevabımız yukarıdaki tanım bağlamında olur ve hükümette olduğumuz yönemde yayınladığımız genelge ile önceden net kuralları belirledik, ona göre bir duruş sergiledik. Başka bir siyasi parti geldiğinde ise 1974’ten beri bu ülkede milliyetçiliğin temel düsturu olan “gelen Türk giden Türk” mantığıyla istediği gibi davranabiliyor. Ve bu eskimiş yasadan yetki alarak, güç alarak hareket edebilir. Dolayısıyla şu anki mesele 2 noktada yatıyor. Bir tanesi ki bunu aylardır söylüyorum ve ne yazık ki örgütlü bir muhalefet diline dönüştüremedik. Bu ülkede ivedi olarak yasanın değiştirilmesi ve Beyaz kimlik kartının mutlaka yaygınlaştırılması gerekiyor. Bu yasa çağdaş AB değerlerinde, kendi ölçeğimizde ve Kıbrıs sorunuyla hareket ettiğimizi de gözeten bir bağlamda olması gerek. Vatandaşlık Yasası en temel konudur. Bugünkü koşullarda kimin yasaya göre hak sahibi olup olmadığını tartışmaya çıkarsak bu bizi istediğimiz limana götürmez. Çünkü önümüzde çok tehlikeli bir yasa vardır dolayısıyla vatandaşlık konusunda yürütülen mücadelenin hukuki mücadelenin yanında siyasi mücadele de olması gerekiyor.

Soru: Size veya başka bir partiye vatandaşlık konusunda Türkiye’nin bir telkini olduğunu düşünüyor musunuz?

Akansoy: Bunu buradan söylemekte bir çekince duymuyorum ki evet Türkiye’nin vatandaşlık konusunda bir telkini var. Bunu sağır sultan duymuştur, biliyor. Bir önceki Kıbrıs’tan sorumlu TC Devlet Bakanı Türkeş, bu konuyu çok açık bir şekilde açıkladı. Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan ve vatandaşlık başvurusu olan tüm kişilerin vatandaş yapılmasını istiyorlar. Hükümete gelip kapınızı çalıyorlar ve diyorlar ki bizim burada vatandaşlarımız var. Hükümet de buna, iktidarda kalma pahasına hayır demiyor. Oysa bu konu yönetilemez değildir. Ben bakan olduğum dönemde Türkiye İçişleri Bakanı Efkan Ala ile bu konuları açık açık konuştum. Vatandaşlık konusunda bize yapılan baskının kabul edilebilir olmadığını anlattım. Bu tür baskıların iki ülkenin ilişkilerini bozduğunu, verimli ilişikiye engel oluşturduğunu ve bundan vazgeçmeleri gerektiğini anlattım. Olumlu karşıladı. daha çoğu ile görüştüm. Şu anda bu konuları anlatma ve toplumun hassasiyetlerini aktarma niyeti ve becerisinin eksik olduğunu düşünüyorum. Çünkü hükümet, kendi acizliğini ve herkesçe bilinen zaafiyetlerini, bu konu ile kapatıyor.

Soru: Ülkede yaşayan yabancı vatandaşların vatandaşlık dışında koşullarının iyileştirilmesi düşünülemez mi? Tek seçenek vatandaşlık mı?

Akansoy: Bu ülkede sorun şudur: Vatandaş olmayan kayıtlı, vergisini ödeyen, çalışma izinli, alnının akıyla ekmeğini bu ülkede kazanan kişilerin sorunları var mıdır? Cevap, evet vardır. Bunlar çeşitli mağduriyetler taşıyorlar. Bakanken biz bunları analiz ettik. Bu kesimlerin yönetilemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Bu sorunlar masaya konur ve bu tanımlanıp çözülebilirler. Biz hükümet olarak bu konuyu zamanında tespit ettik ve o günlerde çok yoğun bir şekilde daimi ikametgah belgesini öne çıkardık. Yabancı statüsünde olup vatandaşlık talep eden kişilerin özel tercihi güncel sorunlarının çözülmesidir. Bunu da yaptığımız görüşmelerde gördük, anladık. Fakat nedense bu ülkede beyaz kimlik kartı dediğimiz daimi ikametgah belgesinin ne denli bir temel hak olduğunu ve var olan sorunları kökten çözeceğini bildiğimiz halde bunu kamuoyunu aktarmada ve iknada yetersiz kaldık. Üzülerek belirteyim ki, bu konuda kollektif bir çaba içerisine giremedik. Bir de elbette çeşitli odakların karşı kampanyası ile de bu kişilerin vatandaşlık alma yönünde yönlendirildiklerini görmüştük,hala görüyoruz. Esas sorunu çözecek olan Beyaz kimlik kartıdır. Bu dünyada da böyledir. Biz hükümette iken Bakanlar Kurulu’na götürdük. Beyaz kimlik kartı seçme seçilme hakkı dışında bütün hakları içermesi gerekir. Bu yönde bir komite kuralım ve ilgili mevzuatı çalışsınlar. Ve hedef 1 Ocak 2017, demiştik. Yola çıktık, çalışmaları yoğunlaştırdık ancak hükümetin ömrü yetmedi, düşürüldük. 2017 de bitiyor halen daha sorun sürüyor. Sayın Serdar Denktaş geçenlerde “ben de ada kart gibi bir şey düşünüyorum” dedi. Başbakan ise bundan haberi olmadığını söyledi. Orada bir ciddiyet sezinlemediğimi açıkça söyleyeyim.

Soru: Muhalefet partileri ve sivil toplum örgütlerinin eleştiri ve tepkilerini yeterli buluyor musunuz?

Akansoy: Evet başta Partimiz ciddi çaba gösteriyor. Bunun yanında, birçok parti ve sivil toplum örgütü basın açıklamaları ile tepkilerini ortaya koydu ama bunun daha fazla olması, güçlü ve ortak bir muhalif tavra dönüşmesi gerekir. Bu tepkilerin ve açıklamaların zamanında yapılması gerekiyor. Elbette her bir tepkinin samimi olduğunu da düşünmüyorum. Seçim öncesi açıklamaları bu dönemde yoğunlaştı. Bize göre bu konunun masada sürekli bir gündem olarak durması gerekiyor. Evet Bakanlar Kurulu kararı ile yapılan vatandaşlıkların yasallığını tartışalım ve bunu mahkemeye götürelim peki diğerleri? Yasayla yapılanlarda bir kontrol, bir düzen var mı? Şu anki yasa bağlamına hükümeti zorlarsanız, hükümet de yasaya göre 5 yıl ardıl çalışma izninden sonra istediğimi yaparım deme cüretini göstermeyecek mi? Böyle bir noktada da hukuki söylemler etkisiz hale düşmeyecek mi? O yüzden sorun sadece hukuk sorunu değil vatandaşlık konusunda. Vatandaşlık meselesi özde siyasi bir konudur.

“Bulaşıcı hastalıkları olan bazı kişiler vatandaş yapılıyor”

Var olan yurttaşlık yasasına göre bulaşıcı hastalıkları olan kişiler vatandaş yapılamaz. Hassas bir konu biliyorum. Ancak bu genel halk sağlığını ilgilendiren bir konudur. Ama şu anda hükümet yapıyor. Bunu dile getirdim, belli hastalık gruplarının Sağlık Bakanlığı veya kurullardan gelen raporlar üzerinden Bakanlık değerlendirme yapıyor ama bu hükümet çeşitli dönemlerde sınır dışı dahi düşünülen veya hatta uygulanan çeşitli hastalık gruplarına vatandaşlık veriyor. Bu konuya baktığınızda ardında masumane bir irade değil, daha önce TC Yardım heyetinde çalışmış ve her dönemde hükümetlere baskı yapmış bir kişi çıkıyor.

 

Soru: Önümüzdeki dönemde genel seçimler var. Verilen vatandaşlıkların seçimleri nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz? Vatandaşlıkların bu şekilde devam etmesi durumunda rakamları nasıl yorumlarsınız?

Akansoy: Sn. Serdar Denktaş, 4 Nisan tarihinde, yapılan yazılı soru önerilerine cevap vermiş ve  7 bin 200 vatandaş yaptık, demişti. Hatta ‘değil 7 bin 200, 27 bin bile yaparım’ diye de eklemişti. Aradan belli bir zaman geçti ve Milletvekilimiz Abbas Sınay’ın yazılı soru önergesine yazılı cevaplar verildi. Gelen rakamlara göre bir yıllık UBP-DP hükümeti döneminde 4 bin 603 kişinin vatandaş yapıldığını görürsünüz. İşin en trajikomik yanı Sn.Denktaş’ın yaptığıdır. Sn.Denktaş her zaman toplumdaki yüksek tepkiyi yatıştırmak adına kürsüye çıkıyor ve 4 bin 600 olan rakamını, 7 bin 200 olarak açıklıyor. Halka doğruyu söylemiyorlar.

Gelecek sene Nisan ayında seçim yapılacağını düşünecek olursak, toplam verilecek olan vatandaşlık sayısının 10 bine oturacağını düşünüyorum. 10 bin rakamı da ciddi şekilde seçimleri etkiler. Elbette bu yara hem Kıbrıs Türk toplumunun varlığına büyük bir müdahale hem de vatandaşlık bekleyen insanlar için belirsizlik, adaletsizliktir.

Bu vatandaşlık konusunun temize havale edilmesi için Meclis Başkanının iradesi ile ADHOC Komitesi kurularak yeni Vatandaşlık Yasası’nın yapılması gerekiyor. İkincisi yapılan vatandaşların tüm belgeleriyle açıklanması lazım. Çünkü bu vatandaşlıklar UBP Genel Sekreterliğinden, İlçe Başkanlarından geçerek bakanlığa yönlendiriliyor. Tamamen siyasi kirli oyunlardır bunlar ve ne yazık ki yeniden başlamıştır.

Bu noktada, 10 Eylül tarihinde, yeniden yazılı bir soru önergesi vererek yapılan vatandaşlık verilerini talep ettiğimi belirtmek isterim.

Soru: Yurttaşlık Yasası bağlamında hükümet yasayı tam olarak uygulasa kaç kişinin vatandaş yapılması gerekir? 

Akansoy: Yasa 5 yıl ardıl çalışma izni olanların vatandaşlık alabileceğini belirtiyor. Bunun sayısı da 10 bin 174 kişidir. 10174 kişinin ailelerinin de vatandaş olacağını düşünürsek bu rakam 40 bin 708 kişi oluyor.

Bakanlar Kurulu dışında sadece Bakanlık onayı ile eş’ten kaynaklanan ortalama çocuk sayısı ile 40 bin kişiden fazla insan vatandaş oluyor.

Türkiye hükümetine yakın kaynakların verdiği rakamlar da bunu yansıtır. Türkiye hükümetinin, vatandaşlık başvurusu yapmış olan (yani 10 bin 174 kişi) kişilerin vatandaşlık işlemlerinin sonlandırılmasını istediğini bizzat yazan gazeteciler var. Ancak bunu ortalama 4 ile yani aile sayısı ile çarpmanız lazım.

Soru: Son olarak neler söylemek istersiniz ?

Özellikle son dönemde, Kıbrıs Türk toplumunun, toplumsal varlığını, kimliğini, kültürünü yeterince konuşmuyor, giderek artan asimilasyon ve entegrasyon siyasetinden bahsedilmiyor. Laik ve demokratik yapımızın bozulmasını ve özden şekle kaymasını dikkate almıyoruz. Bireylerin, insan hakları bağlamındaki haklarını kadar, toplumun varoluş sorununu yüksek sesle konuşma zamanıdır. Esası gözden kaçırdığımızı düşünüyorum.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER