YILDIRIM: AB, RUM TARAFINI ÜYE YAPARAK KIBRIS SORUNUNU İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE GETİRDİ
GÜNDEM Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Binali Yıldırım, geçmişte Kıbrıs sorununun çözümünde yaşadıkları hayal kırıklığını AB konusunda da yaşadıklarını ifade ederek, AB'nin, Rum tarafını üye yaparak Kıbrıs sorununu içinden çıkılmaz hale getirdiğini belirtti.
Binali Yıldırım, Madrid’de yapılan Nueva Economia Forum'da yaptığı konuşmada, İspanya temasları sırasında yaptığı görüşmelerde iki ülke ilişkilerini bütün boyutlarıyla ele aldıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, 2008 yılında, İspanya-Türkiye arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği mekanizması oluşturulduğunu anımsatan Yıldırım, bu toplantılarda başbakanlar ve bakanların gelecek için hedefleri belirlediklerini söyledi.
Toplantıların 2014 yılına kadar düzenli bir şekilde devam ettiğini, İspanya ve Türkiye'de yaşanan gelişmeler nedeniyle bir müddet toplantılara ara verildiğini anlatan Yıldırım, bir sonraki toplantının önümüzdeki yıl Türkiye'de yapılacağını dile getirdi.
Yıldırım, İspanya ile Türkiye arasından hemen hemen hiç sorun olmadığını, bunun bazı kişileri şaşırtabileceğini aktardı.
AB İLE İLİŞKİLER
Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye ilişkilerinin son zamanlarda sorunlar içermesine, zor günler yaşamasına rağmen "İspanya-Türkiye ilişkileri neden sürekli daha da ileriye doğru gidiyor?" sorusunun sorulabileceğini vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İspanya da AB'nin önemli bir üyesi. Bunun cevabı çok basit. İspanya, Türkiye'yi AB içinde en iyi anlayan ülke. Türkiye de İspanya'yı en iyi anlayan ülke. Neden? İspanya da Türkiye de yıllardır terörden çok çekti. Terörün bir ülke için ne demek olduğunu iyi biliriz. Ayrılıkçı terör örgütü, ülkenin enerjisini sürekli tüketen bir mikrop. Son zamanlarda İspanya'nın yaşadığı olaylar konusunda Türkiye çok açık ve net bir tutum sergilemiştir. Nedir o? Anayasal düzen ve toprak bütünlüğü. Meseleler bu çerçevede çözülmelidir. Bunun dışındaki arayışlar ülkenin birliğine, kardeşliğine, geleceğine zarar verir. Benzer şekilde ülkemizde de bölücü faaliyetler var."
Yıldırım, Ortadoğu'nun kaynayan bir kazan, ateş çemberi olduğunu, Suriye, Irak, İsrail, Filistin, Yemen, Libya hatta Afganistan'da yaşananları herkesin bildiğini ifade etti.
"MAALESEF YİNE BİR HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADIK"
Bu bölgedeki her şeyin birinci derecede Türkiye'yi, ikinci derecede ise Avrupa'yı ilgilendirdiğine dikkati çeken Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Eğer Türkiye bölgede istikrarı sağlamak, bozulan barışı tesis etmek için bu kadar fedakarlık göstermese Avrupa bugün yaşanamaz hale gelir. 2016'ya kadar Akdeniz'den, Balkanlar üzerinden Avrupa'ya geçen mülteci sayısı günlük ortalama 7 bin. Biz AB ile bir anlaşma yaptık, 'bunların geçişini önleyelim' dedik. Buna karşılık ülkemizde 3,5 milyon mülteci var. Biz bunlara barınak sağlıyoruz, aş sağlıyoruz, sağlık hizmeti sağlıyoruz. Buna biraz katkı sağlayın, ayrıca AB ve Türkiye arasındaki üyelik müzakerelerinde yeni bir adım atalım, vize muafiyeti sağlansın, artı Gümrük Birliği de güncellensin. Tamam mı, tamam. Anlaştık, el sıkıştık. Türkiye tarafı olarak yapılması gereken her şeyi yaptık. Günlük göçmen geçişi 50'nin altına girdi ancak birlikten beklediğimiz cevabı alamadık. Maalesef yine bir hayal kırıklığına uğradık."
KIBRIS
Yıldırım, geçmişte Kıbrıs sorununun çözümünde yaşadıkları hayal kırıklığını AB konusunda da yaşadıklarını ifade etti.
Kıbrıs sorunu için de 2004 yılında referandum yapıldığını, barış için destek sağladıklarını ancak AB'nin Rum tarafını birliğe üye yaptığını, sorunu, içinden çıkılmaz hale getirdiğini anımsatan
Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bunların ekonomi ile ne alakası var diyebilirsiniz. Ben sizin hafızalarınızı tazelemek için söylüyorum. Türkiye, Avrupalı mı Asyalı mı tartışmasının hiçbir anlamı yoktur. Asırlardır Türkiye Avrupalıdır. Türkiye'nin jeopolitik olarak özel bir konumu vardır. Avrupa ile Asya arasında yer almış, asırlar boyu medeniyetlerin buluştuğu, çatıştığı bir merkezdedir. Ünlü düşünür İbni Haldun, 'Coğrafya kaderdir' der. Bizim kaderimiz o coğrafyadır, o topraklardır. İspanya ile biz Akdeniz'in iki ucunu tutmuş iki ülkeyiz. İspanya ile iyi anlaşmamızın sebeplerinden biri de Akdeniz kültürünün, Akdeniz ikliminin verdiği ortak özelliktir. Kara Avrupasına göre aramızda böyle bir fark vardır. Bizim amacımız bütün AB ülkeleri, Balkanlar, Ortadoğu ve Orta Asya ile ilişkileri daha da geliştirmektir."
Yıldırım, "Sınırlarımızdaki duvarları, girişleri, çıkışları daha da sıkılaştırarak sorunu çözemeyiz. Suriye'deki sorunun sebebi de biz değiliz, başlatanı da biz değiliz ama sonuçlarını yaşayan, bedelini ödeyen biziz." dedi.
Yıldırım, İspanya-Türkiye ilişkilerinin her yıl arttığını, iki ülke arasındaki ticaretin geçen yıl 13 milyar dolara ulaştığını söyledi.
İki ülke ticaretinin "kazan-kazan" esasına dayandığını belirten Yıldırım, "İspanyol yatırımcılar Türkiye'ye güveniyor, Türkiye'ye yatırım yapmaya devam ediyor. Bankacılık, alt yapı, bilişim, mühendislik, danışmanlık gibi birçok alanda ciddi yatırım yapan firma var. 600'den fazla firma 10 milyar dolarlık yatırım yapmış durumda. 15 yıl önce bu rakam 3,5 milyar dolardı." diye konuştu.
Yıldırım, Türkiye'ye yatırımın yalnızca Türkiye'nin 81 milyon potansiyeline yatırım yapmak olmadığını, 3,5 saat uçuşla 60 ülkeye, 1,5 milyar nüfusa ve yıllık 30 trilyon dolarlık gayri safi hasılanın döndüğü coğrafyaya erişmek anlamına geldiğini vurguladı.
Kafkaslar, Orta Asya, Balkanlar, Ortadoğu, Afrika coğrafyasının gelişme, büyüme ve kalkınmaya aç bölgeler olduğunun altını çizen Yıldırım, bu ülkelerin yıllarca savaş, kötü yönetim ve iç karışıklık nedeniyle büyük bedel ödediğini aktardı.
Terör ve göçün arkasında yılların yanlışlarının birikimi olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:
"Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere üzerimize düşen görev, bir yandan bölgesel sorunları halletmek, diğer yandan buralardaki insanların başka yerlere göç etmesinin önüne geçmek. Sorunların kaynağına inerek çözüm üretmemiz lazım. Daha çok güvenlik boyutlu, daha çok silah geliştirerek, daha çok anarşi, terörü tetikleyecek keskin tedbirler alarak bölgesel sorunları çözemeyiz. Avrupa'nın da Türkiye'nin de güvenliğini sağlayamayız. Biz Suriye, Irak bölgesine gitmek isteyen 60 bin yabancı savaşçıyı sınırlarımızdan geri döndürdük. Bunlar Batı ülkelerinden geliyor. Bunu lütfen düşünün. Ne kadar büyük bir tehditle karşı karşıya kaldığımızı düşünün. Bu şekilde 4 bin 500 yabancı savaşçıyı Suriye'den, Irak'tan ülkemize geçerken yakaladık ve cezaevine koyduk."
DEAŞ İLE MÜCADELE
Binali Yıldırım, terör örgütü DEAŞ'ın ülkelerin ortak sorunu olduğunu, bu konuda birlikte mücadele verilmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin, Fırat Kalkanı Harekatı ile Cerablus, Azez ve Bab'da DEAŞ mensubu 3 bin 800 teröristi tek başına etkisiz hale getirdiğini anlatan Yıldırım, bölgeye 160 bin Suriyeli'nin döndüğünü ve yerleştiğini bildirdi.
Benzer şekilde Afrin bölgesinde 350 bin Arap, Kürt ve Türkmen'e, terör örgütü tarafından zulmedildiğini, bu insanların daha sonra Türkiye'ye gelmek zorunda kaldığını hatırlatan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bununla da kalmadılar, sınırlarımıza büyük büyük tüneller kazıdılar. Türkiye'ye bugüne kadar 740 roket attılar. İki sınır ilimizde 71 sivil hayatını kaybetti. Ondan sonra biz Afrin'e terör operasyonu düzenlediğimizde bazı dostlarımız bundan rahatsız oluyor. Ne yapalım, bekleyelim de bu terör örgütleri oradaki insanları öldürmeye devam mı etsin? Oradaki yerleşik insanları evlerinden, yurtlarından kovup mallarına el koymaya devam mı etsinler, zulüm mü yapsınlar? Biz buna rıza gösteremeyiz. Burada da operasyonu yaptık, bütün terör örgütlerinden temizliği gerçekleştirdik."
Bölgeye dönüşlerin başladığına işaret eden Yıldırım, "Şimdi oraya da dönüşler başladı. Nereden dönüyor? Doğu Guta'dan, Duma'dan insanlar şimdi geldi oraya yerleşiyor. Niye? Orada güvenlik var, huzur var. Bu gayretlerimiz, çabalarımızın amacı Suriye'de kalıcı barışı tesis etmek, Birlemiş Milletler Cenevre inisiyatifine yardımcı olmak. Bu konuda niye biz bu kadar ilgiliyiz? Çünkü yalnızca Suriye ile 911 kilometre sınırımız var. Bu sınır boyunca tehdit her an var. Terör tehdidi var, mülteciler sürekli geliyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, sığınmacılara ilişkin "açık kapı politikası" uyguladığını hatırlatan Yıldırım, insan hayatından daha değerli bir şey olmadığını, insan hayatının olmadığı yerde hiçbir şeyin konuşulamayacağını belirtti.
"İSPANYA MEDENİYETLERİN BULUŞTUĞU BİR YER"
Ölümden kaçan insanlara Türkiye'nin kucak açtığını bildiren Yıldırım, "Tıpkı 1490 yılında Yahudi'lerin İspanya'dan Osmanlı'ya sığındığı gibi. İspanya'nın bir güzel özelliği daha var. İspanya medeniyetlerin buluştuğu bir yer. Elhamra, Endülüs, Hristiyan, Katolik, Müslüman, Sünni... Herkes yıllarca, asırlarca beraber yaşamış. O yüzden İspanya'da hoşgörü var, aşırıcılık yok, radikal akımlar daha zayıf, ırkçılık yükselişte değil. Ama bazı Avrupa ülkelerinde müthiş bir tehdit, eğer tedbir alınmazsa yakın zamanda maalesef gündeme düşecek." diye konuştu.
Ekonominin tek başına anlamı olmadığını dile getiren Yıldırım, ekonomiyle insanın iç içe olduğunu vurguladı.
Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"İnsanlar niye doğdukları, büyüdükleri yerleri terk etmek için yollara düşüyorlar? Bir bilinmeze, maceraya niye sürükleniyorlar? Daha iyi bir hayat için, daha iyi bir gelecek için. Bu herkesin hakkı. İster İspanya'da, ister Lübnan'da, ister Türkiye'de, isterse Libya'da yaşasın, fark etmez. Bizim yapmamız gereken önce ülkemizde gelişmişlik farklarını asgariye indirmek daha sonra bölgemizde ateşi söndürmek ve o insanların orada kalmasını sağlamak. Düşünebiliyor musunuz bugün dünyada 65 milyon mülteci var. Bunların vatanları yok. Birlemiş Milletler'de 194 ülke var, 20'nci büyük ülke mülteciler ülkesi. Bu sorunlara kulağımızı tıkayamayız.
Sınırlarımızdaki duvarları, girişleri, çıkışları daha da sıkılaştırarak sorunu çözemeyiz. Bölgede güç gösterisi, rekabet yapmak yerine iş birliği yaparak sorunları çözebiliriz. Suriye'deki sorunun sebebi de biz değiliz, başlatanı da biz değiliz. Ama sonuçlarını yaşayan, bedelini ödeyen biziz. 3,5 milyon mülteciye 8 yıldır kucak açıyoruz. Ekmeğimizi, aşımızı paylaşıyoruz. Onlara sağlık, barınma, eğitim hizmeti veriyoruz. Bütçemizden 30 milyar dolar harcadık. Bunu seve seve yaptık. Çünkü biz 'İnsanı yaşat ki dünya yaşasın.' felsefesini benimseyen bir ülkeyiz. Dolayısıyla dostlarımızdan 'Aferin, iyi yapıyorsunuz.' demelerini bekliyoruz ama bunu da yeterli görmüyoruz. Onların da biraz elini taşın altına koymasını bekliyoruz. 3 milyar avro söz verildi, ikinci 3 milyar avro da verilecek denildi. Üzerinden 3 sene geçmesine rağmen daha 3 milyar avronun 3'te 1'ini alamadık."
Başbakan Binali Yıldırım, "Uluslar arası organizasyonlarda bölgesel işbirliklerinde İspanya ile aramızda bir görüş farklılığı yok. Hep birbirimizi destekliyoruz. NATO'da iyi bir müttefikiz. NATO içinde en anlamlı desteği bize İspanya veriyor. Hava savunma sistemimize katkı sağlayarak 2015'ten beri Patriot füzelerini Türkiye'de konuşlandırıyor. Bu bizim için anlamlı." dedi.
Yıldırım, Akdeniz'in her gün yüzlerce insanın, çocuğun hayatının söndüğü bir deniz değil, refahın, barışın, dostluğun olduğu bir deniz olmasını istediklerini, bunun için İspanya ve Türkiye'ye çok büyük sorumluluk düştüğünü belirtti.
Türkiye ve İspanya arasındaki ilişkileri ileriye taşıyacaklarını, ticareti ve yatırımları daha da artıracaklarını dile getiren Yıldırım, kalkınmada, refahta bu açığın kapatılması için her bir ülkenin etki alanında bulunan coğrafyada da birlikte çalışması gerektiğinin önemine değindi.
Yıldırım, bunun bir sorumluluk olduğunu belirterek, Ortadoğu'da, Afrika'da, Kafkasya'da, Orta Asya'da ve Balkanlar'da beraber çalışılması gerektiğini söyledi.
İspanyolcanın Birleşmiş Milletler'in (BM) resmi dillerinden olduğunu hatırlatan Yıldırım, 500 milyondan fazla insanın dünyada İspanyolca konuştuğuna işaret etti. Yıldırım, İspanya'nın etki alanındaki ülkelerde de Türkiye ile İspanya'nın birlikte projeler geliştirebileceğini kaydetti.
Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uluslar arası organizasyonlarda, bölgesel işbirliklerinde İspanya ile aramızda bir görüş farklılığı yok. Hep birbirimizi destekliyoruz. NATO'da iyi bir müttefikiz. NATO içinde en anlamlı desteği bize İspanya veriyor. Hava savunma sistemimize katkı sağlayarak, 2015'ten beri Patriot füzelerini Türkiye'de konuşlandırıyor. Bu bizim için anlamlı bir şey. Bazı dostlarımız sadece konuşuyor. 'Niye tanklarla teröristlerin üzerine gidiyorsunuz? Biz verdik o tankları.' Düşünebiliyor musunuz? Bir süper güç, DEAŞ ile mücadele için Türkiye'nin insanlarını öldüren terör örgütüyle iş birliği yapıyor. Akla ziyan bir şey. Bunu Suriye'de yapıyor. Sorduğunuz zaman 'Bu bir mecburiyet, bu tercih değil.' diyorlar. Nasıl mecburiyet olur? Bir terör örgütüyle bir başka terör örgütü yok edilebilir mi? Onu yok ettiğinizde yeni bir terör örgütü nur topu gibi avucunuzun içinde. Onu yok etmek için başka bir terör örgütü mü üreteceğiz, ihdas edeceğiz? Bir ülkeye bir müttefike bu yakışır mı? Biz bunları anlatıyoruz, anlatmaya da devam edeceğiz. Bizim amacımız bölgede huzur. Huzur, güvenlik, istikrar olmayan yerde hiçbir şey olmaz. Ne yatırım ne üretim ne kalkınma olur."
ALTYAPI GELİŞMİŞLİĞİNDE TÜRKİYE 9'UNCU SIRADA
Türkiye'nin geçen yıl yüzde 7,4 büyüdüğünü, G20 içinde bir numara olduğuna işaret eden Yıldırım, bunun güçlü iktidar ve sürekli istikrar sayesinde olduğunu ifade etti.
Yıldırım, siyasi istikrar ve güçlü iktidarın olmadığı yerde hiçbir şeyin yapılamayacağını
vurgulayarak, hükümetlerinin 15 yılda çok şey yaptığını, Türkiye'nin üç kat büyüdüğünü söyledi. Yıldırım, kişi başı geliri 3 bin 200 dolardan 11 bin dolara çıkardıklarını belirtti.
Dünya sıralamasında altyapı gelişmişliği bakımından 2003'te 39'uncu sırada olan Türkiye'nin, şimdi 9'uncu sırada yer aldığına dikkati çeken Yıldırım, İspanya'nın hızlı trende Çin'den sonra ikinci sırada bulunduğunu, Türkiye'nin de hızlı treni başlatan Avrupa'nın 6'ncı ülkesi olduğunu bildirdi.
Havacılıkta Türkiye'nin çok büyük gelişme katettiğini anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Göreve başladığım 2003'te dünya havacılığından bizim aldığımız pay, yüzde 0,45'ti. Türkiye şu anda dünya havacılığından yüzde 2 pay alıyor. Dünyanın en fazla destinasyonu olan hava yolu şirketi Türk Hava Yolları. 304 noktaya uçuş yapıyor. İspanya'ya 56 uçuşu var haftada, yazın bu 80'e çıkıyor. Bazıları 'Dünyanın en büyük havalimanını neden yapıyorsunuz?' diyor. Bu tesadüfi değil. Coğrafya kader. Afrika'da, Orta Asya'da, Avrupa'da, Uzak Doğu'da en güzel buluşma noktası İstanbul. 200 milyon yolcu kapasiteli havalimanını biz onun için yapıyoruz. Bunu da bütçemizle yapmıyoruz. Bizim bütçeden bu projeye tek kalemde 12 milyar Euro ayıracak imkanımız yok. Ne yaptık? PPP modelle yaptık. Nasıl bir model? Yapacak 25 yıl işletecek, işletme yılı için her yıl 1 milyar 50 milyon Euro bize kira verecek. Hem havaalanını yapacak hem her yıl 25 yıl boyunca 1 milyar 50 milyon Euro kira verecek, 25 yıl sonunda da dünyanın en büyük havalimanını bize teslim edecek veya belirli bir kirayla yine işletmeye devam edecek. Neden böyle bir şey? Çünkü yolcu var. Buna karşılık bizim verdiğimiz taahhüt şudur; 12 yılı için 340 milyon yolcu garantisi verdik. Eminim bu sene ilk etabını açıklayacağız, ikinci senesinde yıllık bizim garantimizin üzerinde yolcuya ulaşacak."
"İKİ ŞEHİR ARASINDAKİ MESAFE 1,5 SAAT KISALDI"
AK Parti hükümetleri döneminde, Türkiye'de son 15 yılda, 16 bin 500 kilometre bölünmüş yol yaptıklarına değinen Yıldırım, bu yolların Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da terörü bitirdiğini söyledi. İnsanların, oradan batıya, Avrupa'ya, İstanbul'a göç etmekten vazgeçtiklerini ifade eden Yıldırım, iki şehir arasındaki mesafenin 1,5 saat kısaldığını, o şehirdeki yerel ticaretin yüzde 40 arttığını ve ülkedeki genel işsizliğin de yüzde 1 azaldığına vurgu yaptı.
Yıldırım, altyapıya yapılan yatırımın, geleceğe yapılan yatırım olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye bu büyümeyi, ihracatını 36 milyar dolardan 160 milyar dolara çıkarmasının arkasında, bu altyapı projeleri var. Demiryollarındaki bu hamle var, havacılıkta bu gelişme var. Türkiye'de doğu, batı, kuzey, güney dijital gap dediğimiz, sayısal uçurum hemen hemen kalmadı. Her yerde geniş bant internet var. İnsanın yaşadığı her yerde iletişim imkanı var." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, 2011'de milletvekilliği kampanyası için ülkenin doğu sınırlarında gezdiği esnada bir köydeki 70 yaşın üzerindeki bir kadının, "Evladım, yolumuzu yaptınız. Elektriğimiz var. Buzdolabı, çamaşır makinemiz var. Hatta televizyonumuz 150 kanal çekiyor uydudan. Hepsi tamam da bizim köyde ADSL çekmiyor. Benim kızım yurt dışında yaşıyor. Allah bilir sen messengeri da bilmiyorsun. Torunumla görüntülü konuşmak için şehre gitmek mecburiyetinde kalıyorum. Bana çok pahalıya mal oluyor" dediğini aktararak, şöyle konuştu:
"Hizmette sınır yok. Ne yaparsanız insanlar daha fazlasını ister. Sizi yarış atı gibi görürler. Siz de hizmet edeceksiniz. Eğer iktidar olmak istiyorsanız, ülkeyi yönetmek istiyorsanız hizmet etmekten, insanları mutlu etmekten başka bir formül yok. Keşke olsa. Rahmetli Turgut Özal, şöyle derdi; 'Hizmetler çikolataya benzer. Yenilir, yutulur, yenisi beklenir. Vatandaş, hizmeti aldıktan sonra onu unutur. Yenisini bekler. Siz de yenisini getirmezseniz sizi de unutur."
Yıldırım, Türkiye'ye güvenen, yatırım yapan, bölgenin geleceğine yatırım yapan bütün İspanyol yatırımcılara da teşekkür etti.
İspanya ile Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı'nın da eşbaşkanlığını yaptığını, 146 ülkenin buna destek verdiğini hatırlatan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
"Biz, bu projenin tekrar küresel barış için canlandırılmasından yanayız. Esasen hepimiz Cenab-ı Allah'ın yarattığı kullarız. Aslında paylaşacak çok şeyimiz var, kavga edecek az nedenimiz var. Sorunun çözümü belli. Tenimizin, gözümüzün, saçımızın rengi farklı olabilir. Ama unutmayalım gözlerimizden dökülen damlaların rengi hep aynıdır. Onun için birbirimizi seveceğiz. Birbirimize empatiyle bakacağız. Olumlu yönleri ön plana çıkaracağız. Bağnazlıktan, radikal düşüncelerden kendimizi uzak tutacağız, dostluğumuzu artıracağız."
İlginizi Çekebilir