Aybak’ın klinik bulguları zehirlendiğini gösteriyor
Polisin cinayet soruşturması sırasına kendisine gönderilen ifade tutanaklarını, Aybak’a ait otopsi raporunu ve uzmanlık raporlarını inceleyen Adli Tıp Anabilim Dalı Prof. Dr. Abdullah Coşkun Yorulmaz bu olayda bir değerlendirme raporu hazırladı. İncelediği raporlar ışığında cesedin üzerinde metomil zehrinin tespit edilmesinin mümkün olmadığını söyleyen Yorulmaz, incelediği sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın ifade tutanağına göre ve sanık Tuncay’ın ifadesinde belirttiği titreme, göz kayması, karın ağrısı, terleme gibi belirtilerin metomil zehirlenmesi vakasının kilinik bulgusu olduğunu açıkladı. Yorulmaz “Maktülün metomil ile zehirlenerek öldürüldüğünün kabul edilmesi gerekir” şeklinde konuştu. Yorulmaz, ifadesinin devamına, bir kişinin boyun bölgesine metomil enjekte edilmesi halinde boyun bölgesinde beyine giden damarların olmasından dolayı zehrin direkt olarak beyine gidip sinir sistemini çökerttiğini ve 6-7 dakika içerisinde ölümün gerçekleştiğini açıkladı.
Avukatların iğne üzerinden DNA araması yapılmamasının ciddi bir soruşturma eksikliği olduğu yönündeki iddialarına ise Prof. Yorulmaz’ın yanıtı “normal şartlarda enjektörde yüzde 70 civarında DNA’nın tespit edilebilir. Ancak bu olayda emare alınan enjektörler olaydan yaklaşık 1 ay sonra bulundu ve muhtemelen DNA hücrelerinin öldüğü. Bu sebepten dolayı ise enjektör üzerinde DNA bulmak çok düşük bir ihtimal” şeklinde konuştu.
Cesette larva olmayışı zehirlendiğini gösterir
Cesette lavra, böcek ve sinek olması halinde maktülün ne zaman öldüğünün tespit edilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Yorulmaz, cesedin üzerine dökülen çimento ve kireç gibi maddelerin sineklenmeyi, böceklenmeyi ve lavrayı önlediğini ancak cesedin sineklenmemesini ve bakteri oluşmamasını sadece çimentoya bağlamamak gerekiğini ifade etti. Yorulmaz, maktülün zehir ile öldürüldüğü için sineklenme ve böceklenme olmadığını açıklarken bunun da çok güzel bir delil olduğunu kaydetti.
Cengiz: 1 mililitre metomil öldürmeye yeter
Duruşmada İddia Makamı’nın bir diğer tanığı Adli Kimya ve Toksikoloji Uzmanı Prof. Dr. Salih Cengiz oldu. İfadesinde Metomil’in etkileri ve özelliklerinin yanı sıra İddia Makamı ve savunmanın pek çok sorusunu yanıtlayan Prof. Dr. Cengiz, metomilin insan vücuduna girmesi ile direkt olarak sinir sistemini etkilediğini ve sinir sistemini çökerttiği anda ise ölümün gerçekleştiğini kaydetti. Prof. Dr. Cengiz, olayda kullanıldığı iddia edilen ve emare olan enjektörün 10 mililitrelik olduğunu ve bu enjektörle ölümün kesin olduğunu vücuda alınan 1 mililitrelik metomilin öldürücü etkiye sahip olduğunu söyledi. Vücuduna daha önceden metomil giren bir kişinin 6 ile 10 dakika içerisinde klinik bulguları göstermesinin ardından hayatını kaybedebileceğini söyleyen Cengiz, metomil nedeni ile solunum sorunu yaşamaya başlayan bir şahsın boyun kısmına yeniden metomil enjekte edilmesinin ölümü hızlandırdığını ve kişinin 30 saniye içerisinde öleceğini anlattı.
Cengiz: Bu şartlarda ceset üzerinde metomil bulunmaz
Adli Kimya ve Toksikoloji uzmanı Prof. Dr. Salih Cengiz, avukat Yunsal İlhan’in Aybak’ın zehirle öldürülmediği, eğer zehirle öldürülseydi otopside zehrin çıkacağı savı üzerine cesedin üzerinde metomilin bulunmamasının normal olduğunu belirtti. “Bulunursa şaşarım” diyen Prof. Dr. Cengiz, metomil maddesinin çürüyen cesetlerde PH değerinin değişmesi nedeni ile metomilin bulunamadığını açıkladı. Olayda kullanıldığı iddia edilen ve mahkeme huzurunda emare olarak bulunan enjektörde DNA incelemesi yapılmamasının büyük bir eksiklik olduğunu savunan avukatların sorusunu da yanıtlayan Prof. Dr. Cengiz, enjektörün 25 gün dışarıda kaldığını söyleyerek enjektörün metomilin etkisine, havadaki oksijene ve güneş ışığına maruz kaldığını bu nedenle enjektörde DNA aranmasının anlamsız olduğunu anlattı.
Duruşma 6 Haziran’da devam edecek
Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, duruşmaya devam etmek üzere davayı 6 Haziran tarihine erteledi.
Yorum Yazın