VARGEL: “KÖK HÜCRE TEDAVİLERİ, TIBBIN EN YENİLİKÇİ ALANI”
Konunun, dünyaca tanınan bilim insanlarının katılımıyla KKTC’de gerçekleştirilen kongrede ele alınması ve deneyimlerin paylaşılmasının onur verici olduğu belirten Prof. Dr. İbrahim Vargel, kök hücre tedavilerinin tıbbın en yenilikçi alanı sayılabileceğini kaydetti.
Çaresiz sayılan hastalıklar başta olmak üzere sinir sistemi, damar rahatsızlıkları ve insan ömrünün uzatılmasının yanısıra sık karşılaşılan Alzheimer ve eklem-iskelet rahatsızlıkları gibi alanlarda çalışmalar yürütüldüğüne dikkat çeken Vargel, bazı alanlarda kök hücre tedavilerinin yolun başında olunduğunu ve bazı fazların da tamamlanmak üzere olduğunu vurguladı.
“DNA HASARLARI ONARILACAK…”
Tedavi yönteminin bir kısmının yakın gelecekte kabul edilerek, tıp dünyasında kullanılacağını dile getiren Vargel, tedavinin özellikle DNA hasarlarını onarmasının tıp tarihinde dönüm noktalarından birini oluşturacağını vurguladı.
Kök hücre ve gen tedavilerine çok büyük bütçeler ayrıldığını, DNA hasarının bir kısmını onarmanın, genetik hastalıklara tedavi imkanı getirebileceğini vurgulayan Vargel, bu hastalıklara karşı aşı geliştirme çalışmalarının kök hücre tedavilerinin başarısına bağlı olarak insanlık hizmetine sunulabileceğini kaydetti.
“ÇEŞİT ÇEŞİT KÖK HÜCRE VAR”
Vücutta tek tip kök hücre olmadığını dile getiren Vargel, şöyle devam etti:
“Kanda, deride, yağda, kordon kanı ve embriyon hücrelerde kök hücre var. Bunlardan kordon kanı ve embriyon hücrelerde çalışma yapılması etik açıdan yasaklanmış durumda. Diğer alanlardaki kök hücre ayrıştırması da çok katı kurallara bağlı olarak gerçekleştiriliyor. Bir kişinin kök hücresi sadece o kişinin tedavisinde kullanılabiliyor, kök hücrelerin ameliyathane koşullarında alınması, ayrıştırılması ve hastaya verilmesi gerekiyor. Bu kök hücre o merkezden dışarıya çıkartılamıyor”
“EN BAŞTA PLASTİK CERRAHLAR UYGULAYACAK”
Vücuttan en kolay kök hücre alınabilen ve ayrıştırılabilen dokunun yağ hücreleri olduğuna dikkat çeken Vargel, yağ dokusu almak, ayrıştırmak, vücuda vermenin plastik cerrahinin alanı olmasından dolayı plastik cerrahları ister istemez bu alana yönelttiğini vurguladı.
Vargel, estetik amaçlı işlemlerin yanı sıra, yanık, yara, iz, doku kayıplarını onaran rekonstrüktif cerrahi işlemlerini de yapan plastik cerrahların, yakın gelecekte kök hücre tedavilerinin en yetkin uygulayıcıları olacaklarını belirtti.
Kök hücre tedavilerine sadece maddi olanakları yetenlerin ulaşacağı korkusunun abartılı olduğuna dikkat çeken Vargel, kök hücre tedavilerinin bilim insanlarının etik ve insani değerleri koruması ve sosyal devlet anlayışıyla sınırlı bir zümrenin değil, tüm toplumun sağlığını korumak üzere kullanılabileceğini vurgulayarak, zaten sivil toplum örgütlerinin iyi bir kontrol mekanizması olduğunu kaydetti.
AKBİLEN: “KIBRIS’TAKİ PLASTİK CERRAHLAR GELİŞMEYİ YAKIN TAKİP EDİYOR”
Kuzey Kıbrıs Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği (KKTCPRECD) Başkanı Derviş Akbilen de, regeneratif tıp konularındaki gelişmelerin Kıbrıs’taki plastik cerrahlar tarafından yakından takip edildiğini vurguladı.
Yağ dokusu ve yağ dokusu içinde bulunan kök hücreler kullanıldığını kaydeden Akbilen, yüzün gençleştirilmesi yönteminin, estetik uygulamalarında sıklıkla kullanıldığını söyledi.
Genetik hastalıklara tedavi imkanı sunan DNA hasarı onarımının çok önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Akbilen, ayrıca plastik cerrahide yanık yaralarında, iyileşmesi zor kronik yaralarda, yüzde ve vücuttaki izlerin tedavisinde başarılı bir şekilde kullanıldığını belirtti.
“3 BOYUTLU YAZICILARLA KÖK HÜCRELERİNDEN YENİ DOKU OLUŞTURMA ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR”
Yakın gelecekte 3 boyutlu yazıcılarla kök hücreleri yeni doku oluşturmada kullanma çalışmalarının devam ettiğini görmenin çok ümit verici bir gelişme olduğunu vurgulayan Akbilen, rekonstrüktif cerrahi ile uğraşan cerrahlar için bunun çok önemli bir gelişme olduğunu kaydetti.
Akbilen sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu teknolojiyi ilk kullanan branşlardan biri olacağımızdan şüphe duymuyorum ve bu beni gerçekten heyecanlandırıyor. Birçok tümör ameliyatından veya kazalara bağlı doku kayıplarının onarımında da önemli bir tedavi yöntemi olarak yer alacak”.
Yorum Yazın