Minneapolis şehrinde George Floyd’un öldürülmesiyle sosyal mesafe kuralları yıkıldı, 140 şehirde gösteriler başladı ve devam ediyor. Çünkü artık ülkede gerçek anlamda nefes alınamıyor.
Bütün ABD’deki küçük işletmelerin dörtte biri ve restoranların beşte ikisi kapanırken, her dört ABD’li işçiden biri işsiz kaldı. Ve virüs dokunduğu ABD’ye nefes aldırmadı.
Üç aydır, COVID-19’un akciğerlere nasıl saldırdığını ve nefes almayı nasıl zorlaştırdığını öğrendik. Üç ay sonunda tüm dünyada salgın etkisini azaltırken ve Trump ekonomiyi açma planları yaparken, Minneapolis şehrinde George Floyd isimli bir siyah Amerikalı “Nefes alamıyorum!’’ diye haykırdı. Floyd’un çığlıkları ülke sınırlarını aştı, tüm dünyaya ulaştı.
‘Benden ne istiyorsunuz?’
Bir marketten sigara alan Floyd’un sahte 20 dolar verdiği ihbarıyla olay yerine tam dört polis gelmişti. Floyd, “Benden ne istiyorsunuz?” diye sorarken, içlerindeki beyaz polis kendisini arkadan kelepçelemek için yüzükoyun yere yatırmış, diziyle boynuna basıp direnmesine ‘sözde’ engel oluyordu. Diğer polisler öylesine bakarken, çevredekiler cep telefonlarıyla olayı görüntülediler. Floyd, defalarca “Nefes alamıyorum, nefes alamıyorum, annecim yardım et!” diye haykırırken, ambulansı polis değil, bir görgü tanığı çağırmıştı. Floyd artık kıpırdamıyor, bağıramıyor, nefes alamıyordu. Olay yerine gelen ilkyardım görevlisi nabzını kontrol ederken bile polis dizini kaldırmadı. Neydi bu polisin öfkesi? Dünyanın en zengin ülkesinde 20 dolar için değer miydi?
Polisin elinden ölümü ülke çapında küresel protestolara yol açan George Floyd’un altın renkli tabutunun önünde konuşan Sivil Haklar lideri Al Sharpton, siyahların “Dizinizi boyunlarımızdan çekin!” demesinin zamanı geldiğini söyledi.
Durum 50 yıl önceye göre daha kötü
George Floyd’un hikâyesinin siyah efradın hikâyesi olduğunu belirten Sharpton, “Çünkü 401 yıl öncesinden beri, olmayı istediğimiz ve hayal ettiğimiz kişi olamamamızın sebebi dizinizi boynumuzda tutmanızdır.” dedi.
Siyah Amerikalıların ABD nüfusunun yüzde 14’ünü oluşturmalarına rağmen, COVID-19’dan yaşamını yitiren yaklaşık 110 bin ABD’linin yüzde 60’ını siyahların oluşturması tesadüf olabilir mi?
ABD’de sosyal eşitsizliğin nedenleri iyi biliniyor, gettolaştırılan, marjinalleştirilen, parasız, işsiz, umutsuz siyah Amerikalıların gösteriler sırasında mağazaları yağmalaması ilk defa tanık olduğumuz bir sahne değil.
Bazı sivil toplum liderleri, siyahların durumunun 50 yıl öncesine göre daha kötü olduğunu savunuyorlar. Eğitim sisteminin giderek pahalanması, sadece üst gelir grubu ve kredi gücü iyi olan ailelerin çocuklarını iyi seviyedeki okullara gönderebilmeleri ve sağlık sisteminin pahalılığı bu gençlerin geleceğe olan güven ve ümidini yok ediyor.
Gettolar protestolara neden katılmıyor?
George Floyd için yapılan gösterilere daha çok beyazların ve ekonomik durumu daha iyi olan siyahların katıldığı gözlenirken, gettolarda yaşayanların her yıl bir başka çığlıkla tekrarlanan gösterilerden umudu yok. Hem kalıcı eşitsizliğe mahkûm olduklarına hem de Başkan Trump’ın kendilerini düşmanlıkla baskı altına aldıklarına inanıyorlar. Ülkedeki derin ırkçı fay hattını ilk siyah Başkan Barack Obama bile Cumhuriyetçi Kongre yüzünden sessizce kırmayı başaramadı. Savaşlara trilyonlar ödeyen ABD, dar gelirliler için sahip olabilecekleri ev ve ödeyebilecekleri sağlık sigortası sağlayamadı.
Adalet ve eşitlik görmeyen nesillerin, Başkan Trump’ın gösterileri durdurmak için orduyu devreye sokmasıyla nefes alması elbette beklenmiyor.
ABD, ülkedeki en azından bu eşitsizlikleri ve ayrımcılığı ele almazsa, en dinamik şehirlerinde bile giderek yükselen hoşnutsuzluk, umutsuzluk, düzensizlik ve şiddete maruz kalacak.
Yorum Yazın