Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, iki bölgeli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon dışında konuşulacak ve uluslararası toplumun kabul edebileceği başka bir seçeneğin olmadığını belirtti.
Akıncı, bunun dışındaki tek seçeneğin statükonun devam etmesi olduğunu belirterek, bunun Kıbrıs’ta sadece Rumların egemenliğinde tanınan bir devletin olması, buna karşın Kıbrıs Türk halkının yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalması anlamına geldiğini belirtti ve “Bunlara razı olmadığım için yeniden adayım” dedi.
Yıllardır oluşmuş parametreler çerçevesinde bu çözümün adının iki kesimli iki kurucu devletli siyasi eşitlik ve güvenlik içinde yaşanabilecek federal bir yapı olduğunu belirten Akıncı, “Bu seçim benim geleceğimle ilgili değil, çocukların, gençlerin geleceği, Kıbrıs’ın bir bütün olarak nereye gideceği ile ilgilidir. Ya Rum tarafı ile anlaşarak eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde bir sonuca ulaşacağız, ya da bölünme kalıcı hale gelecektir” dedi.
Seçimlerin ardından siyasi partiler, dernekler, örgütler ve yerel yönetimlerle hep beraber daha katılımcı bir sürecin başlatılmasının önemine vurgu yapan Akıncı, “Kıbrıs konusu, iç konular dahil her alanda, toplumsal bir uyanış ve katılım süreci içinde olmalıyız. Toplum olarak bunu yapabiliriz, unutulmasın ki böylesi örgütlü ve canlı bir toplum her sorunu aşar” dedi.
Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, yoğun bir şekilde gerçekleştirdiği köy ziyaretlerinin ardından, bölgesel toplantılarda yurttaşlarla buluşmalarına devam ediyor. Akıncı bu çerçevede ilk toplantısını dün akşam Alayköy’de gerçekleştirdi. Yoğun bir katılımın olduğu gecede alkışlar eşliğinde kürsüye gelen Akıncı konuşmasında görev yaptıkları döneme ilişkin açıklamalarda bulunarak, 5 Şubat Gecesi açıkladığı ‘Güven ve Kararlılık Belgesi’, önümüzdeki dönem vizyonu ve neden aday olduğuna yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Görev sürelerinde halktan aldıkları yetki çerçevesinde 4 boyutlu vizyonun gerçekleşmesine yönelik çalışmalar yürüttüklerini, bu vizyonun önümüzdeki dönemde de rehberleri olacağını belirten Akıncı, Berlin görüşmesinde ortaya çıkan sonucun arkasını getirerek süreci tamamlamak için ve 2015 yılında olduğu gibi halktan gelen yoğun talep karşısında yeniden aday olduğunu söyledi.
Gerçekçi ve mümkün olan çözümün siyasi eşitliğe dayalı, etkin katılım ve dönüşümlü başkanlığı içerecek, her iki tarafın kabul edeceği bir çözüm olduğunu belirten Akıncı, iki bölgeli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon dışında Rum tarafı ile konuşulacak ve uluslararası toplumun kabul edebileceği başka bir seçeneğin olmadığını kaydetti. Akıncı, bunların dışındaki seçeneğin mevcut statükonun devam etmesi olduğunu, bunun da bu topraklarda sadece Rumların egemenliğinde bir devletin olması ile Kıbrıs Türk halkının varlığının yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalması anlamına geldiğini belirterek, ”Ben bunlara razı olmadığım için yeniden adayım” dedi.
“BERLİN ZİRVESİ’NDE HALKIMIZIN ÜZERİNDE HASSASİYETLE DURDUĞU İLKELER KABUL EDİLDİ”
Berlin toplantısında ortaya çıkan sonucun, Kıbrıs sorununun çözümü ve Kıbrıs Türk Halkının üzerinde hassasiyetle durduğu ilkeleri içermesi açısından olumlu ve yararlı olduğunun altını çizen Akıncı, her iki tarafın da onay verdiği BM Genel Sekreteri’nin açıklama metninin, iki bölgeli, iki toplumlu federal çözümü net bir şekilde teyit ettiğini, çözüm hedefindeki bulanıklığı giderdiğini, siyasi eşitlik, kararlara etkin katılım, dönüşümlü başkanlık gibi önemli hususları içeren belgelere vurgu yaptığını; stratejik anlaşma hedefi ve ucu açık olmayan sonuç odaklı süreç konusuna açıklık getirdiğini vurguladı.
“BİZLER MASALARIN DEVRİK KALMASINI DEĞİL, AYAĞA KALDIRILARAK ÇÖZÜMLER ÜRETMESİNİ İSTERİZ”
Crans Montana’da devrilen masanın kendileri ile Türkiye’nin üzerine devrilmediğini belirten Akıncı şunları kaydetti:
“Bizler masaların devrik kalmasını değil, ayağa kaldırılarak çözümler üretilmesini isteriz. Bu doğrultuda Berlin’de masayı yeniden ayağa kaldırdık. Kıbrıs sorununun çözümü bölgenin de ihtiyacı haline geldi. Doğu Akdeniz’de yaşanmakta olan olaylar, Kıbrıs sorunu çözülmedikçe kötüleşerek devam edecek, ancak çözüm yönünde çaba harcarsak yeni fırsatlar yaratabilir, kötü gidişi durdurabiliriz” dedi.
Nisan seçimleri sonrasında BM Genel Sekreteri’nin iyi bir planlama ve hazırlık aşaması çerçevesinde 5’li bir toplantı ile çözüm doğrultusunda süreci ilerletmesinin söz konusu olacağını belirten Akıncı, Nisan’dan sonra Kıbrıs konusunda yeni bir fırsatın kapımızı çalacağını kaydetti.
“KIBRIS TÜRK HALKI YINE EN DOĞRU CEVABI VERECEKTİR”
Maraş konusunda geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen toplantıyla bir tek Kıbrıs Türk halkının seçtiği Cumhurbaşkanı’nın davet edilmediğini belirten Akıncı, “Bu konu ele alınırken seçim malzemesi yapılmamalı. Seçime 2 ay kala gündeme getirilecek ve yapılan toplantıya bir tek Cumhurbaşkanı çağrılmayacak. Bunun seçimlere yönelik olduğu çok açık ancak bilinsin ki çok ciddi bir yanlış içindeler. Halk bu gibi olaylara her zaman tepki koydu, güçlü tepkisini demokrasi ve hukuk çerçevesinde göstermeyi başardı, günü geldiğinde yine gösterecektir. Beyni ve vicdanı ile hareket eden halkımız, yine en doğru cevabı verecektir” dedi.
“BUGÜNE KADAR NİYE ADIM ATMADINIZ?”
Konuşmasında Maronit açılımına da değinen Mustafa Akıncı, bu konuda Cumhurbaşkanlığı Müsteşarının başkanlığında önemli çalışmalar yapıldığını belirterek, 4’lü koalisyon hükümeti döneminde Başbakan ve Başbakan Yardımcısı’nın “Cumhurbaşkanlığı yapacağını yaptı, bundan sonrası bizim işimiz, süreci hükümet olarak biz götüreceğiz” dediğini ancak devamının bir türlü gelmediğini ifade etti. Bu kararın ardından uzunca bir zaman geçmesine rağmen adım atılmadığını belirten Akıncı şunları söyledi: “Bu konuda adım atmayan ve şimdi Cumhurbaşkanı adayı olan kişiler, Cumhurbaşkanı olurlarsa Kıbrıs konusu yanında iç konularla ilgili de çalışacaklarını söylüyorlar. Kıbrıs sorunu ile de ilişkili olduğu halde Maronit açılımı konusunda adım atmayanlar, Cumhurbaşkanı olunca halledeceğiz diyorlar, bunu anlamak gerçekten mümkün değil.”
“KIBRIS TÜRK HALKININ İRADESİNİN YANSIMASINA SAYGI BEKLERİZ”
Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, Türkiye ile her zaman kardeş, dost ilişkisi istediklerini, bu devletin kendi ayakları üzerinde durarak rüştünü ispat etmesi için yardımcı olması gerektiğine inandıklarını belirterek, büyük önem verdikleri diyaloğu hiçbir zaman kesmediklerini, ancak her söyleneni de doğru kabul edip yapma anlayışında olmadıklarını vurguladı.
Kıbrıslı Türk liderin inisiyatif alması gereken zamanlarda olduğunu ve bu zamanlarda inisiyatif aldıklarını, bunun olmamasının yaratacağı tehlikeleri de görebilecek tecrübeye sahip olduklarını belirten Akıncı, bu yönde uğraş verirken, tıpkı kendilerinin gösterdiği saygı gibi, Kıbrıs Türk halkının iradesine de saygı beklediklerini kaydetti.
TC ile bundan sonra da birbirinin hak ve hukukuna saygılı diyalog içinde bir süreci yürütmek istediklerini belirten Akıncı, “Makamlar geçici, toplumlar kalıcıdır. Toplumlar arasında husumet olmaz, temsilciler olarak bizlerin de dostluğu, dayanışmayı daha ileri götürmek gibi bir sorumluluğu var. Yetki aldığım takdirde güven ve kararlılıkla bu yola devam edeceğim, zaten halkın da beklentisi budur” ifadelerini kullandı.
“ÖRGÜTLÜ VE CANLI BİR TOPLUM HER SORUNU AŞAR”
Akıncı, daha iyiye ve güzele ulaşmak için daha katılımcı bir süreç gerektiğini, seçimlerin ardından da siyasi partiler, dernekler, örgütler ve yerel yönetimlerle beraber daha katılımcı bir sürecin önemine vurgu yaptı. Akıncı, “Kıbrıs konusu, iç konular dahil her alanda, toplumsal bir uyanış ve katılım süreci içinde olmalıyız. Toplum olarak bunu yapabiliriz, unutulmasın ki örgütlü ve canlı bir toplum her sorunu aşar” dedi.
Halktan aldıkları yetki doğrultusunda uğraş verirken kendilerine yapılan ağır haksızlıkların da farkında olduklarını belirten Akıncı, “Sabır ve metanet içinde yolumuza devam edeceğiz. Bu seçim benim geleceğimle ilgili değil, çocukların, gençlerin geleceği ve Kıbrıs’ın bütün olarak nereye gideceği ile ilgilidir. Ya Rum tarafı ile anlaşarak eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde bir çözüm yönünde ilerleyeceğiz, ya da bölünme kalıcı hale gelecektir. Bizler bunu istemeyiz, TC’den yıllar önce buraya gelip yerleşmiş insanlarımız da bunu istemez. Bizler doğru seçenek için mücadele edeceğiz. Aklı başında, kimseye kin ve öfke kusmadan, güvenli ve kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz.
Konuşmasında destekçilerine de seslenen Akıncı, “Asla kimseye karşı kin ve nefret söylemi kullanmayın. Barış, dostluk mesajları verin, kendi kimliğinizden ödün vermeden kararlı olun, ama kimseye karşı da nefret söylemini kullanmayın” dedi ve 26 Nisan’da gerçekleştirilecek olan seçimlerde verilecek kararın topluma, bölgeye adaya hayırlı olmasını temenni ederek konuşmasını sonlandırdı.
Yorum Yazın