'Yaş almak ne kadar güzeldir.'
Almak derken; Aslında, bedeninde değişenler arttıkça ruhunu besleyen, yaşamın boyunca öğrendiğin tüm şeylerin, nasıl bir 'imbikleme' işlemine sahnelik oluşturduğunun farkına varıyorsun, tüm hatları ve boyutlarıyla. Yani; Yaş almak güzeldir ama erdemle. Mutlak erdem ile...
“Erdemler iyi duygulara sahip olmamızı ve eylemleri iyi bir biçimde yapmamızı sağlayan huylardır. Bu etkinlikler, yapma imkanlarımız dahilinde olmalı ve seçime dayanmalıdır. Bu seçim; arzu yetisinin pratik bilgelik tarafından yönlendirilmesi ile ortaya çıkmalıdır. Bu, yegane ahlak öğretisinin ön koşullarına da kaynaklık eder. Şu halde; Erdem nedir? Erdem; Harekete geçen ya da geçebilen bir güçtür. Örneğin, bir bitkinin ya da ilacın erdemi: iyileştirmektir. Kalemin iyi yazması iken, insanın ki; insanca istemek ya da davranmaktır. Bir varlığın erdemi, onun değerini oluşturan şeydir, başka deyişle kendine özgü yetkinliğidir. Erdemlerin, bu ilk ve en genel anlamda, nasıl kullanıldıklarından, hedefledikleri ya da hizmet ettikleri amaçlardan bağımsız oldukları görülecektir. İyi reçete edilmiş bir ilaç gibi...Erdem güçtür ve güç de erdeme yeter. Ama insana yetmez. Ama ahlâka yetmez.”
Aristoteles’ten itibaren oluşmuş, yine Fransız düşünür André Comte-Sponville ait “Bir Erdemler Risalesi”ni alıntılayarak başlamak istedim. Sponville şöyle diyor; “Ne işe yaradı? Belki şuna: Ne yapmamız ya da ne olmamız gerektiğini, ne yaşamamız gerektiğini anlamaya çalışmak ve bu çabadan yola çıkarak, yapmamız ya da olmamız gereken şeyden bizi ayıran yolu, en azından entelektüel olarak ölçebilmek. Mütevazı bir amaç, yetersiz bir amaç, ama gerekli bir amaç.”
Bundan otuzbeş yıl önce; Kendi erdemimi harekete geçirirken, oluşacak imbiğin damıtma refleksi yukarıdaki cümlelere dayandı. Yani; Evrensel ahlak ile harmanlanacak, bu normatif ahlak yetisine kayıtsız kalamayacak bir sistem inşaa etmek. Öngörüde olduğu gibi, yetti mi? Hayır! Henüz nihai hedeflerimize ulaşmış değiliz, yaş alıyoruz erdemlerimiz ile, yarım asırlık sürecin tamamlanmasının son çeyrek menzili içerisindeyiz. Yürüyüş devam ediyor, erdemimizin gücü, kurumsal tarihimizin ahlaki özelliklerine asla galebe çalmadı. Yerleştiğimiz mertebe, kurumsal tarihin hiçbir döneminde ulufe dağıtılan bir “galebe divanı” da olmadı.
İmbiğin; damıtıcı, damıtmaya yarayan, damıtma işinde kullanılan araç olduğunu biliyoruz. Ömür dediğimiz şey, bir tür imbik midir? İçinden geçilen...
Ellerimizin, alınterimizin aklımıza eşlik etmesine minnettarım. İçinden geçtiğim bu imbik; Şunu damlattı!
Kıbrıs`ın, ülkemin ilk üniversitesini kurma onurunu benliğimde taşıyor ve paylaşıyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile binlerce yıllık antik tarihe sahip Girne’mizin uluslararası kabulü, üniversitemiz ile yeniden keşfedilmiş hatta tanımlanmıştır. Bu ilk tanımlamanın ve ilk adımın; tabir uygunsa, “kendi kabuğu içinde çalkalanmaya mahkum edilmeye çalışılan” bu güzide toplum açısından oluşturduğu siyasal ve sosyo-ekonomik sonuçlar halen yeteri kadar anlaşılamamış, bazen küçümsenmiş hatta bir takım çevrelerce yok sayılmıştır. Ancak tarih ve arşivin keskin ışığı, müphem hafızaları günün birinde yine delip geçecek ve bu onur da bize yetecektir.
Girne Amerikan Üniversitesi herhangi bir özel üniversite değil, vizyoner bir eğitim kurumudur. Benzer şekilde; Farklı ülkelerdeki tüm kampüslerimiz, bulundukları ülkelerin en gözde şehirlerine konumlandırılarak, doğaya uyumlu fiziki yapılandırma ile GAÜ markası küresel olarak ölçeklendirilmiştir. Artık bu ölçek; en güzel yaşamsal ve akademik deneyimlerini paylaşmak için dünyanın her yerinden gelen öğrencilerimiz, akademisyenlerimiz ve tüm çalışanlarımız ile erdemimizin ana ilham kaynaklarından birini oluşturuyor.
Hayallerimiz ile erdemimizin gücü örneğin; Girne Amerikan Üniversitesi’ni, AB İşletme Federasyonu (ECBE) tarafından akredite edilen ve “Kuzey Kıbrıs” adı altında AB’de yer almış tek üniversite markası haline getirdi.
Ulusal ve uluslararası düzeyde YÖK, YÖDAK, IACBE, Tedqual, Naric, Asiin, Eaquals, Observatory Magna Charta Universitatum, UN Global Compact gibi küresel otorite öğesi olarak kabul edilen akreditasyonları ve iş birliklerini bu imbiğin içinden başarıyla da geçirdik.
Uluslararası Üniversiteler Birliği (IAU), İslam Dünyası Üniversiteler Federasyonu (FUIW), Avrupa Konseyi İşletme Birliği (ECBE), Avrupa İşletme Federasyonu (EFMD), ABD İşletme Eğitimi ve Programları Asamblesi (ACBSP), Uluslararası Meslek Yüksek Okulu ve Eğitimi Birliği (IVETA), Avrupa Okullar Birliği (ECIS-daimi üye), Uluslararası Okullar Birliği (CIS), Avrupa Lider Otelcilik Okulları Birliği (Eurhodip), Avrupa Mimarlık Eğitimi Birliği (EAAE) gibi sayısız prestijli kurum ve kuruluşlara olan üyeliklerimiz, etkin gücümüzü sınanmış halde artırmaya devam edecek.
Geçtiğimiz günlerde başarı öykümüze olağanüstü bir evre daha ekledik. ABD'nin köklü yüksek eğitim kurumu Arizona Üniversitesi ile oluşturduğumuz stratejik iş birliği anlaşması; akademik tüm unsurlarımıza, özellikle öğrenci ve mezunlarımıza ayrıcalıklı bir perspektif daha sağlayacak, coğrafyamızdaki çekim gücümüzü artıracaktır.
Yaş aldık ve bir kum tanesi inceliği ile biriktirdik, biriktiriyoruz. 50’nci yılımıza birkaç adım daha yaklaştık. Yani; ‘Menzil varsa, gidecek yolumuz da nefsimize sinmiştir.’
Bir paydası olduğumuz 'Dünyamız'ın yaşamakta olduğu salgın hastalık koşulları altında, bu zorlu süreçte desteğini hep hissettiğim; Öğrencilerimiz, mezunlarımız, akademik ve idari kadromuz, uluslararası- ulusal çözüm ortaklarımız ile oluşmuş 'GAÜ Evrensel Ailemiz'in 35'inci kuruluş yılını içtenlikle kutluyorum.
Yorum Yazın