Burcu, “Bize Kıbrıs Türk tarafı olarak düşen, haklı ve kararlı duruşumuzdan caymak değil, aksine Kıbrıslı Rumları haklarımızı koruyan, eşitliğimizi, özgürlüğümüzü ve güvenliğimizi esas alan bu çözüm çerçevesine zorlamak, dünyaya da bunu anlatmaktır” dedi.
Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, Rum liderin Crans Montana sonrasında kafa karışıklığı yaratacak tutarsız şeyler söylediğini ifade eden Burcu, “Farklı alanlarda farklı kişilere konuştu. Bir ara, gevşek federasyon, en son da desanralize federasyon dedi. Anastasiadis bu tutarsız yaklaşımlarıyla inandırıcılığını yitirdi, hem kendi toplumundan hem de dünyadan eleştiriler almaya başladı” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın 2015’ten itibaren hidrokarbon konusunun tüm tarafların yararlanabileceği çözümü destekleyen potansiyel bir alan olduğu vurguladığını, ‘ben yaptım oldu’ diyerek tek taraflı adımlar atılmasının çok farklı şeylere neden olacağı uyarısını yaptığını belirten Sözcü Burcu, “Sayın Anastasiadis’in bu konudaki tutumu tehdidi büyütüp fırsatı küçültüyor. Bunun sakıncalarını artık kendi toplumundaki insanlar da söylemektedir” dedi.
Kıbrıs TV’deki bir programın canlı yayın konuğu olan ve Rum Meclisi’nde alınan hidrokarbon fonu konusundaki kararın da sağlıklı olmadığını söyleyen Burcu, “Bu kararı kendileri tek başına aldı, aynı şekilde yine kendileri tek başlarına kaldırabilir. Rum meclisinin kararında Kıbrıs Türk toplumunun katıldığı, söz söylediği, onay verdiği bir durum yoktur” dedi.
“SİYASİ EŞİTLİK KESİNLİKLE TARTIŞILAMAZ”
Siyasi eşitliğin temel parametrelerden biri olduğunu ve tartışılamayacağını vurgulayan Burcu, bu konuda kaydedilen mesafelerin de olmasına karşın Anastasiadis’in daha önce kabul ettiği unsurları şimdi reddetmeye çalıştığına dikkati çekti.
Burcu, “Siyasi eşitliği ve bir olumu oyu şimdi çarpıtarak veto olarak sunmaya çalışıyor. Bir olumlu oy, siyasi eşitliğin gerçekleşmesi için karar alma süreçlerine etkin katılıma ilişkin bir düzenlemedir. Veto ise, alınan bir karar sonrasına ilişkin bir durumdur. Etkin katılımla vetonun bir ilgisi yoktur. Bu noktada da gerek kendi toplumunda gerekse uluslararası alanda sıkışmış bir Anastasiadis var. Ancak bizim içimizde bazı kesimler, Anastasiadis’in eleştirilen tutumuyla giydiği üzerindeki suçlu gömleğini çıkarıp bizim toplumumuza giydirmeye çalışıyor” dedi.
Kıbrıs Türk toplumu ve liderliğinin doğru bir mücadele verdiğini, bu haklı mücadeleyi çok iyi anlattığını dile getiren Barış Burcu, kusurlu olanın Rum liderliği olduğunu vurgulayarak “Sorun BM parametrelerinde veya federasyon modelinde değildir; sorun bunların gereğini yerine getiremeyen Rum tarafıdır. Bunun anlaşılmayan görülmeyen bir tarafı yoktur” dedi.
Federasyon hedefinin ölüp bittiğini söyleyenlerin, bunu maksatlı olarak, halkın kafasını bulandırarak karıştırmak için yaptıklarını belirten Burcu, “Bu kuru gürültüyü sadece cumhurbaşkanlığı seçimi için yapıyorlar. Cumhurbaşkanımız yanlış bir şey yapıyormuş gibi halkı kışkırtmak için böyle bir algı yönetimi yürütmeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu.
“EĞER GERÇEKTEN TUZAKSA, ALTINA NEDEN İMZA ATTILAR?”
Sözcü Burcu, federal çözüm modelinin ilk kez 1977 Doruk Antlaşması ile Denktaş-Makarios tarafından kabul edildiğini, 1979’da Denktaş-Kipriyanu anlaşması ile teyit edildiğini, 11 Şubat 2014’te de Derviş Eroğlu ile Anastasiadis’in ortak belgesi ile bugüne kadarki en kapsamlı şeklini aldığını anımsattı.
Barış Burcu, şöyle devam etti:
“Bu ortak belgenin ilk maddesinde statükonun kabul edilemezliği, ikinci maddesinde tüm başlıkların masada olacağı ve birbirleri ile bağlantılı görüşüleceği karara bağlandı. Çözümün federasyon zemininde olacağı da aynı metinde Sayın Eroğlu’nun imzası ile yer alıyor. Şimdi yaptığı yazılı açıklamalarda iddia ettiği gibi eğer bunlar toplum için tuzaksa, Sayın Eroğlu tüm bunların altına neden imza attı? Sayın Eroğlu ya inanmadan imzaladı ya da şimdi kendine yeni bir destek cephesi oluşturmak için bu açıklamaları yapıyor. Samimiyetsizlik ve insanımızla dünyayı aptal yerine koymak yanlıştır.”
3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun, Rumların federasyona henüz hazır olmadıklarını bile bile Annan Planı referandumundan tam 10 yıl sonra, federal çözüm zemini için belge imzaladığını ifade eden Burcu, federal çözüme zaten karşı olan çevrelerin şimdi ‘Rumlar federasyona inanmıyor, biz de vazgeçelim’ dediğini belirtti.
“2004’TE HAYIR DİYENLER ŞİMDİ DE AYNI ŞEYİ YAPIYOR”
Burcu, “Bunu şimdi mi anladılar?” diye sorarak, 2004’te referandumda Kıbrıslı Rumların federal çözüme u hayır dediğini, Kıbrıslı Rumların federal çerçeveye giremediğini anlamak için daha güçlü bir kanıt olamayacağını ifade ederek şöyle devam etti:
“Bize Kıbrıs Türk tarafı olarak düşen, haklı ve kararlı duruşumuzdan caymak değil, aksine Kıbrıslı Rumları haklarımızı koruyan, eşitliğimizi, özgürlüğümüzü ve güvenliğimizi esas alan bu çözüm çerçevesine zorlamak, dünyaya da bunu anlatmaktır. Yeni bir şey bulunmuş gibi, ‘Rumlar istemez biz de cayalım’ deniyor. 2004’teki referandumda Kıbrıs Türk toplumu federal çözüm için e olumlu oy kullanırken, şimdi vazgeçelim diyen bu çevreler o günlerde kapı kapı gezerek, Rumların ekmeğine yağ sürecek şekilde, halkımızın da hayır demesi için çalıştı. O dönemde istemedikleri şeyi, şimdi de istemiyorlar. Yeni bir durumları yoktur”.
“YENİ FİKİRLERİ YOKTUR”
“ ‘Yeni fikirlere ihtiyaç var’ deniyor. Her zaman fikre ihtiyaç var, fikir başka uzlaşı başkadır. Tüm tarafların ve BM’nin uzlaştığı fikir var mı? Varsa onu konuşalım” diyen Burcu, bu çevrelerin Anastasiadis’in kafa karışıklığı yaratmak için attığı sahte yemleri yutup, sanki gerçekmiş gibi toplumu yeni fikirler dedikleri boş şeyler peşinde sürüklemeye çalıştığını söyledi.
Burcu, “Yeni bir fikirleri yoktur. Duvara vurup geri dönen eski fikirleri vardır. Bunu bir türlü ağızlarından çıkarıp söyleyemiyorlar; açık açık söylesinler ve toplum da bu yeni dedikleri fikirlerin ne olduğunu bilsin” şeklinde konuşarak, sadece ortaya yeni fikirler çıkmalıdır diyorlar ama ortaya hem toplumumuzda hem de dünyada destek bulacak bir fikir koymuyorlar” dedi.
Yorum Yazın