1998 ve 2000 yılları arasında, yeni ekonominin doğurduğu hayal kırıklığının ardından, finansal piyasalar oldukça zıt bir evrim izledi.
New York'ta, yüksek teknoloji hisse senedi endeksi, Ekim 1998 ile Mart 2000 arasındaki on sekiz ayda üç kattan fazla arttı. Sonraki on iki ay boyunca değerinin %60'ından fazlasını kaybetmeden önce hep artıştaydı.
İnternet ve yüksek teknolojinin değerlerindeki hızlı düşüş dünyanın geri kalanını kurtaramadı. 2000 yılında telekomünikasyon ve bilgisayar sektörleri Dünya Endeksi'nde ortalama %41'den fazla kayıp yaşadı.
2001 yılının başından bu yana, borsa değerlerindeki artışın sadece spekülatif bir internet balonu olduğu neredeyse tüm yorumcular tarafından kabul görmüş görünüyor.
Bu yazımızda, geçmişten günümüze yeni ekonominin geleceğini ortaya koyma veya internet ekonomisinin finansal ve endüstriyel evrimini ortaya koyma iddiasında değiliz.
Bunun yerine, burada, özellikle beş konuya bakarak, İnternet'in yeni işletmelerin finanse edilme şeklini nasıl değiştirdiğine ışık tutmayı amaçlıyoruz:
(i) İnternetin Avrupa'daki risk sermayesi endüstrisinin işleyişi ve rolü üzerindeki etkisi;
(ii) Finansörler ve internete yeni başlayan girişimciler arasındaki temsilcilik sorunları
(iii) Şirketlerin ilk halka arzları;
(iv) Sermaye yapılarının özelliği;
(v) Bunların değerlemesi için kullanılan teknikler.
İNTERNET VE GİRİŞİM SERMAYESİ
Geçmişe baktığımızda, risk sermayesi için açık ara en eski ve en büyük pazar olan Amerika Birleşik Devletleri'nde, bu tür yatırımlar 1998 ile 2000 arasında beş kat arttı.
Birkaç yıl içinde, internet girişimlerine yatırılan miktarlar, risk sermayesinden yararlanan diğer sektörlerde gözlemlenenden çok daha yüksek oldu.
Fonların %95'i Amerikan risk sermayesine yatırıldı ve 50 milyar doların üzerine çıktı. 2000 yılında, %80'den fazlası internet girişimlerine giden yüksek teknolojili girişimlere yönlendirildi.
Bununla birlikte, 2000 yılının yazından bu yana açık bir düşüş gözlemlendi. Yatırımların son dalgalanma öncesine göre daha yüksek bir seviyede istikrar kazanıp kazanmayacağını söylemek için henüz çok erkendi.
Avrupa'da, Avrupa Girişim Sermayesi Birliği tarafından her yıl yayınlanan rakamlar, risk sermayesi sektörünün orada ABD'dekinden çok daha az gelişmiş olduğunu ortaya koyuyor.
Ayrıca, rakamları doğrudan Amerikan rakamlarıyla karşılaştırılamayacak bir düzeltme yapılmalıdır.
Çünkü bunlar sadece tam anlamıyla risk sermayesini, yani start-up'ların finansmanını değil, aynı zamanda daha olgun şirketlerin finansmanını da içermemektedir.
Yönetim satın alımları veya yeniden yapılandırma, özel sermaye olarak adlandırılan operasyonlardır.
Sadece yüksek teknolojili start-up'lar için finansman operasyonlarını hesaba katarsak, o zaman Amerikan risk sermayesi ile karşılaştırılabilir bir rakamo olarak, yatırımlar 1999'da 8,9 milyar Euro'ya ulaştı, yani toplamın sadece %25'ine tekabül ediyor.
Ancak Avrupa'daki rakam, yalnızca 1999'da güçlü bir şekilde büyüyordu. Avrupa risk sermayesi sektörünün toplam yatırımlarının bir yüzdesi olarak değerlendirildiğinde, yüksek teknoloji start-up'larına yapılan yatırımlar aynı yıl içinde %23'ten %35'e yükseldi.
Ayrıca, kesin dökümü bilinmeden, tüm kaynaklar, İnternet'in Avrupa'da girişim sermayesi tarafından yeni kurulan girişimlerin finansmanındaki bu hızlı evrimin ana itici gücü olduğu konusunda hemfikirdir.
Risk sermayesi yatırımlarının hızlı büyümesini anlamak için, bu tür yatırımların çekicilik derecesini dikkate almalıyız.
Getirilerin tarihsel karşılaştırmalarında, risk sermayesi, adından da anlaşılacağı gibi, yalnızca riski üstlenmeye istekli yatırımcılar için değil, aynı zamanda daha ihtiyatlı bir şekilde çeşitlendirilmiş yatırımcılar için de son derece kazançlı bir yatırım gibi görünmektedir.
Amerikan sermaye piyasaları için tanınmış bir kaynak verilerine göre, Amerikan risk sermayesi 1960 ve 1995 yılları arasında yıllık ortalama %45 oranında geri dönecekti.
Daha sonra, halka arz piyasasının ivmesi altında bu karlılık daha da yüksek seviyelere ulaştı. Ayrıca, risk sermayesi getirileri, borsa getirileri ile pratik olarak ilişkisizdir.
Bu, getirinin risksiz varlık seviyesinde olması gerektiği anlamına gelir. Yani, Amerikan piyasası için, uzun vadede yaklaşık %4 ortalama söz konusudur. Ancak bu rakamlar bazı tartışmalara yol açmaktadır.
Sonuç olarak, risk sermayesi bir gizemi saklıyorsa, bunun nedeni son dönemde gözlemlenen istisnai büyüme değildir.
Yorum Yazın