“Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez”
Azerbaycan Cumhuriyeti Bayramını
Orhan Hasanoğlu
Azerbaycan-Kıbrıs Dostluğu Cemiyeti Başkanı
1918 yılında tüm dünyada önemli siyasi hadiseler yaşanmaktaydı. Rusiya Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) adlı büyük bir oluşum ile dünyayı karşısına alma yolundaki girişimlerini gerçekleştirmiştir. Dönemin ABD Başkanı Woondrow Wilson Avrupadaki kalıcı barışın sağlanması adına kendi ismi ile anılacak olan 14 prensibi ortaya atmıştı. 1 şubatta ise ABD 1. Dünya Savaşına katılma kararı almıştı.
Türkiye o yıllarda ard-arda olarak Erzurum, Erzincan, Trabzon, Hakkari, Kars ve diğer düşman işğalinde olan topraklarını savunmak ile meşğul idi. Osmanlı İmparatorluğu çok zor ve tarihi bir süreçten geçmekteydi. 31 Ağustos 1918 yılında Vahdettin VI Mehmet padişah oldu. Bu Osmanlı Devleti tarihindeki son kılıç kuşanma töreni olarakta tarihe geçmiş oldu.
I Dünya Savaşının sonu yaklaştığında İtilaf Devletlerinin oluşturduğu büyük bir donanma İstanbulu işğal etmek amacı ile Boğaza demir attı. Artık Atatürk vardı. Türkiye sağlam ve ışıklı bir istikamete kapı açmıştı. Atatürk bu işğal senaryosu için: “Geldikleri gibi giderler” demişti.
1918 yılında dünya başka bir heyecean daha yaşamaktaydı. İspanyol gribi ya da İspanyol nezlesi, 1918 - 1920 yılları arasında H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türünün yol açtığı grip salgını dünyanı sarmaya başlamıştı. Bazı kaynaklara göre İspanyol Gribi, 500 Milyondan fazla kişiye bulaşması sonucu 18 ay içinde 50 milyon dolayında insanın ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgınlardan biri olmuştur.
Dünya o tarihlerde çok ciddi sıkıntılar içerisindeydi. Büyük balıkların küçük balıkları yutma operasyonları yapılmaktaydı. Büyük devletler İmparatorluklar olma sevdası ile yanıp tutuşmakta, masum, sivil, yaşlı ve çocukları hunharca şehit etmekteydiler.
Osmanlıya karşı ayaklanan ermeniler, büyük Ermenistan hülyası ile Kafkasyada kendi egemenliklerini kurmaya niyetlenmişlerdi. Bu amac ile Kars, Erzurum, Ardahan bölgesi ile birlikte Nahçıvan ve Azerbaycanın diğer bölgelerinde de acımadan katliamlar ve saldırılar geçekleştirmekteydiler. Sonrada dünyaya: “Türkler bize karşı soy kırım yaptı” iddialarında bulunacaklardı. Dünya ve insanlık o günlerde büyük insanlık imtahanından geçmekteydi.
28 Mayıs 2018 tarihine gelindiğinde Türk topluluğu onlara ait ilk Demorkratik Cumhuriyet ile tanıştı. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti dünyadaki tüm kargaşa ve işğallere karşı ilan edildi. Türk Dünyası ile birlikte, bu Müslüman dünyasında da kurulan ilk laik ve demokratik ilk devlet olma özelliğini taşıyordu.
100 yıla aşkın bir süre Çarlık Rusyası’nın sömürgesi ve işğalinden kurtularak Doğu’daki ilk demokratik cumhuriyetin temelleri atılmış oldu. Azerbaycan Ulusal Konseyi bir toplantı gerçekleştirerek Bağımsızlık Bildirgesini kabul etti. O gün tüm dünyaya, Doğu’da ilk kez özgür, demokratik, laik değerler esasında bağımsız bir cumhuriyetin kurulduğu ilan edildi. O çetin şartlarda Mehmet Emin Resulzade ve dava arkadaşları tarafından kurulmuş olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, Türk-Müslüman dünyasında önemli bir tarihi gelişme olmakla birlikte, Azerbaycan halkının gelecek hayatında da yeni bir başlanğıc olacaktı.
Cumhuriyetin ilanının hemen ardından, Rus ordusu Bakü’ye saldırdı. O dnemin en zor sınavları içerisinde olan Osmanlı Devleti kardeş ülke Azerbaycan için Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusunu yardıma gönderdi ve Azerbaycan halkıyla birlikte bu saldırıyı durdurmayı başardı.
1920 yılında ise Azerbaycan Demokratik Cumhuriyetinin varlığını hazmedemeyen Rus Kızıl Ordusu Azerbaycan`ı işğal etti. Azerbaycan 23 aylık ömrünün sonuna geldi. 23 ay kısa bir süre görüne bilir. Yalnız bu kısa sürede Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti çok büyük başarılara imza attı. Milli ordusunu kurdu, anayasasını hazırladı, devletin resmi dilinin Türkçe olduğunu ilan etti, 3 renkli milli bayrağını kabul etti, kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren ilk devletlerden oldu. Uluslarası iş birliğinin temelini attı. Sovyetler Birliği ülkeni zorla işğal ederek Birliğe katılmak zorunda bıraktı.
“Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” diyerek Azerbaycan Demokratik Cumhuriteinin kurucusu Mehmet Emin Resulzade tüm hayatını devletine ve milletine adadı. Milletinin kendi öz türkçesinde konuşmasının önemine her zaman dikkat çekti ve bu konuda çok sayıda çalışmalar yaptı. Resulzade özgürlük ve demokrasi değerlerin savunucusu oldu. Resulzade ile birlikte cumhuriyetin kurucularından olan dava arkadaşları Alimerdan Bey Topçubaşov, Feteli Han Hoyski, Hasan Bey Ağayev, Nasib Bey Yusifbeyli, Samed Bey Mehmandarov, Aliağa Şıhlinski ile birlikte çok sayıda vatansever özgürlük mücadelesi vermekteydi. Bir gün mutlaka tekrar özgürlüğüne kavuşacak olan Azerbaycan için hiç bir zaman umutlarını kayb etmeyen bu dava adamları inanılmaz işgence ve sürgünlere maruz kalmışlardır.
Resulzade’nin Amerika’nın Sesi Radyosu aracılığıyla, 28 Mayıs 1953 tarihinde Azerbaycan halkına ve tüm dünyaya seslenişi şöyleydi: “Gün geçtikçe dünya gerçekleri karşılaşmakta, hak ile batıl, yalan ve doğru yüzleşmektedir. Şüphesiz ki, bir gün hakikat parlayacak, özgürlük esasını, Birleşmiş Milletler prensibini ve insan haklarını tutan taraf kazanacaktır. Bu zafer güneşi, kızıl despot zulmü altında inleyen aziz vatanımızda 1918’in 28 Mayıs’ı olarak yeniden doğacaktır. Buna asla şüphe etmeyiniz”. Nitekim öylede oldu.
Yıllar sonra Azerbaycan ikinci kez özgürlüğüne kavuştuğu zaman onu ilk tanıyan ülke yine Türkiye Cumhuriyeti olacaktı. Tıpkı 4 Haziran 1918 tarihinde olduğu gibi. Bolşevikler tarafından devrilmesine ve Sovyetler Birliği’ne katılmasına rağmen 1 asra yakın zaman geçse de Azerbaycan için bağımsızlık fikri hiçbir zaman ölmedi. 70 sene sonra halk yeniden hakkı olan özgürlüğünü talep ettiği zaman bu uğurda büyük kayıpları oldu, zulümlere maruz kaldı, topraklarını kaybetti, şehitler verdi ancak yolundan dönmedi. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle yeniden Ekim 1991’de Azerbaycan ikinci bağımsızlığını ilan etti.
Azerbaycan Demorkratik Cumhuriyetinin milli değerleri üzerine inşa edilen, o gün kabul edilen 3 renkli bayrağın dalğalandığı Azerbaycan Cumhuriyeti, günümüzde güçlü uluslarası, siyasi ve ekonomi ilişkiere sahiptir. Sovyetler Birliği sonrası Türk Dünyasının çok sevdiği Ebülfez Elçibey`in ardından, tecrübeli devlet adamı Haydar Aliyev Azerbaycan`ı güçlü devlet olma yolunda, istikrarlı adımlarla, dünya ülkeleri içerisinde önemli bir konuma taşımıştır.
Haydar Aliyev`den sonra Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilan İlham Aliyev modern Azerbaycan için çok önemli çalışmalar gerçekleştirmektedir. Özellik ile uluslarası ilişkiler konusunda çok önemli projelerde yer alan ve imzası olan Azerbaycan ekonomi alanında da iyi bir konumda bulunmaktadır.
Türkiye ile Azerbaycan, “tek millet, iki devlet” anlayışı çerçevesinde son derece yakın ve güçlü ilişkilere içerisindedirler. SSCB’den ayrılan Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan devlet Türkiye Cumhuritei olmuştur. Karşılıklı ilişkiler o tarihten itibaren güçlenerek devam etmektedir. Her iki ülkede de devlet başkanlığı düzeyinde gerçekleşen görev değişikliklerinde ilk yurt dışı ziyaretinin bir diğerine yapılması teamülü, bu yakınlığın sembolik göstergelerinden biridir.
Yorum Yazın