“Aslında birçok defa kriz çözülecek duruma geliyor”
Büyükyılmaz, şu an yaşanan sorunun, 1990’ların Türkiye’sinde, Tansu Çiller Hükümeti döneminde, gündemi değiştirebilmek için farklı konular kullanıldığını, halkın dikkatinin başka yönlere çekildiğini örnekleyerek, şu anda da KKTC’de halkın KIBTEK’le yatırılıp, KIBTEK ile kaldırıldığını söyledi.
Büyükyılmaz konuşmasının devamında;
“Bir yakıt krizi 8 aydır süregeliyor. Ocak ayında yakıt ihalesinin iptal edilmesinden sonra bir türlü çözemiyoruz. İhalede 38.8 dolardan ton başı taşımacılığın çok yüksek meblağ olması dolayısıyla, bizim gibi ülkelerde bu mesafelerde ton başı taşımacılığın çok daha aşağıda bir meblağ olması gerektiğini dile getiren Bakan, bunun çok daha düşük miktarda yapılması gerektiğini belirterek ihaleyi iptal ediyor. O günden itibaren bu durum kriz haline geliyor. Aslında birçok defa kriz çözülecek duruma geliyor ancak, Merkez İhale Komisyonu (MİK) artarda ihaleleri iptal etti. İhalelerin iptal edilmesinin sonrasında, ülkenin karanlığa gömülmesini engellemek için çok büyük bir kriz yaşadık. Büyük bir operasyon ile Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük desteği ile 80 kara tankerinin Teknecik’e ulaşması ile sorun geçici olarak çözüldü. Bu 8 aylık süre içerisinde yakıt konusu ile ilgili, almış olduğumuz tüm akaryakıtların analizlerini herkesle paylaştım. Kükürt değerleri %0,7-0,8 olmasına rağmen, belli değerlerinde sorun olduğunu, içerisinde belirli miktarlarda yanık yağ ve su olduğu ve makinalara zarar verebileceğini de belirttim” diye konuştu.
“Bekletilen gemi, benim talimatım ile bekletilmiş bir gemidir”
Büyükyılmaz ayrıca şunları söyledi:
“Bakanlar Kurulunun bize hükmettiği konu içerisinde, alınacak olan yakıtların %1 kükürt oranın altında olması konusundaki husus buydu. Bekletilen gemi, benim talimatım ile bekletilmiş bir gemidir. Sabah uyandığımda gördüğüm şey şuydu, basında geniş yankı bulmuş şekilde, yok akaryakıt Lübnan’dan getirilmiş, kükürt oranı yüksekmiş gibi yorumlardı. Bunun ardından da derhal gemiyi bağlatın, analiz değerlerini aldırın. Bu analiz değerlerini farklı yerlerde yaptırın ve çıkan sonuçta kükürt oranı %1’in üzerindeyse gemiyi geldiği gibi geri gönderin şeklinde oldu. Sonradan işin içerisine bir çok resmi kurum dahil oldu.
“Bu ihalenin sonuçlanması en büyük dileğimiz”
Sayın Başbakan’ın bu konuda vermiş olduğu bütün talimatları yerine getirmek bizim görevimizdir. 20 Eylül’de ihale kapanıyor. Bu ihalenin sonuçlanması en büyük dileğimiz. Bugün çıkacak olan sonuçlar sonrasında, kükürt oranı %1’in üstünde çıkması durumda akaryakıt geriye gönderilecektir. Bu bir krizin doğmasına neden olacaktır.
“Eğer kükürt oranı %1’in üzerindeyse bu gemi geriye gönderilecek”
Sayın Ekonomi ve Enerji Bakanımız Erhan Arıklı’nın dile getirmiş olduğu ve anlatmaya çalıştığı, “karanlıkta kalırız” konusun ana noktası burasıdır. Eğer kükürt oranı %1’in üzerindeyse bu gemi geriye gönderilecek ve yakıt krizi yeni baştan canlanmış olacak. 20 Eylül’de yapılacak olan ihalenin bağlanamaması durumunda, bu kriz yeni bir gündemdir ve yeni yeni önlemler almamız gerekecektir. Bu konunun yeniden gündeme gelmesinin en büyük nedeni, Ekonomi ve Enerji Bakanı’nın Yeniden Doğuş Partisi’nin başkanı olması, YDP tarafından bir bakanlığın yürütülmesi, yönetim kurulunun ağırlıklı olarak YDP’ye ait olmasıdır. Bu durum belli güçleri çok rahatsız etmiştir. Bundan dolayı KIBTEK ve Enerji Bakanlığı hiç konuşulmadığı kadar konuşuluyordur. Hâlbuki İlk kurulduğu günden bugüne kadar bu santral bu şekilde çalışıyordu. İsmimizin YDP ile anılıyor olması belli kişilere rahatsızlık vermektedir. Bu gücü kırabilmek için bir manevradır. Biz ne yaptığımızı biliyoruz ve anlımız açık; tertemiziz. Bize bugüne kadar yakıtların neden böyle olduğunu anlatmamıza rağmen saldırı varsa, saygı duyarız. Tarih her şeyi bir kez daha sorgular. İlk defa mı bunlar yaşanıyor ve 2016 öncesinde kaç defa bu konular mahkemelik olmuştur? Bizim adımızın YDP’den geliyor olması sonrasında, bir sesleniş vardır. Bu seslenişin büyümesine müsaade etmeyiz ve bunu durdurmak zorundayız.
“Ortada kriz falan yok. Bu kriz suni bir krizdir”
Ortada kriz falan yok. Bu kriz suni bir krizdir. Bunu yaratan kişiler bellidir. Günü geldiği zaman YDP sandıkta bunun en güzel cevabını verecektir. O sandık tüm bu soruların cevabı olacaktır. Biz ne yaptığımız biliyoruz ve buna eminim. Ve saldırıda bulunan kişilere seslenerek, bu konuda önerileri var mı diye sormak istiyorum. Arka arkaya MİK tarafından iptal edilmiş akaryakıt ihaleleri sonrasında, formül oluşturuyorlar mı?
Hangi siyasi parti neyi iddia ediyorsa, her kim bu konuda reaksiyon gösteriyorsa, 24 Haziran’dan itibaren, MİK’in iptal etmiş olduğu akaryakıt ihalelerinin ardından çözüm önerileri sunmak zorundadır. Herhangi bir yede akaryakıt vardı da biz mi getirmedik? Akaryakıt ihalesi sonuçlanmış da biz mi kabul etmedik? Sorgulama yapılarken biraz da bunların üzerine gitmek gerekiyor. Hangi yöntem vardı ki bu yöntem kullanılmamıştır. Birisi bunu anlatsın.
“Saldırıların nereden yapıldığını herkesin görmesini rica ediyorum”
Yani çözüm şu mu ? Ara emirler alınıp, MİK’in gerçekleştiremediği ihaleler sonrasında, elden teklif alınan akaryakıtın gelmemesi ile Kıbrıs Türk halkını karanlığa gömmek. Bu çözümse, gelin bunu hep birlikte yapalım. Ama bunun böyle olmaması için, TC Enerji Bakanlığı ile yapılan ortak çalışmalar ve protokollerin vermiş olduğu şanslarla beraber, olağanüstü gayretler sarf edilerek, Teknecik Santralinin çalıştırılması sağlanmıştır. Temmuz ayında elektrik tüketiminin pik yaparak tarihin en yüksek seviyelerine çıktığı dönemlerde bu işi layığı ile götürebildiysek, buna çok şükür demek gerekiyor. Saldırıların nereden yapıldığını herkesin görmesini rica ediyorum.”
“KIBTEK’in mali tablosu ile herkes karşılamak zorundadır ve bu kaçınılmazdır”
Geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen, 0’luk elektrik zammı ile ilgili konuşan Büyükyılmaz, KIBTEK’in aylık ortalama 30 Milyon lira zarar ettiğini belirterek, Genel Müdürün Nizamname hususunda zam yapılması karanını kendilerinin eline gelmeden Bakanlar Kurulu ve Başbakanlığa ulaştığını söyledi. Büyükyılmaz konuşmasının devamında;
“Sayın Genel Müdürümüzün bu konuda önergesi vardı, halen daha zam yapılması konusunda baskısı devam etmektedir. Hal böyleyken, KIBTEK Yönetim Kurulu ya da Ekonomi ve Enerji Bakanlığından zam yapılacak diye bir açıklama çıkmadı. Ekonomi ve Enerji Bakanımla bu konuda zam olmadan nasıl çözebiliriz diye defalarca toplantılar yaptık. Başbakana ve Bakanlar Kuruluna, KIBTEK’in dünü bugünü ve yarını hususu ile ilgili ayrıntılı bir brifing verdik. Bu konularda ortaya çıkan tablo, bir komite oluşturularak KIBTEK’in sorununun nasıl çözülebileceği ile ilgili bir çalışma grubunun oluşturulması oldu. Sayın Başbakan, o süreçte yurtdışında olan Maliye Bakanı Dursunoğlu’nun yurt dışında olması dolayısı ile Olgun beyi bu göreve getirmeye çalıştı ancak çok yoğun olması dolayısıyla katılamadı. Sonra Sayın Müsteşar Ömer Köseoğlu’nun bu komitenin başına getirilmeye çalışılırken emekli olmasının ardından, bu konu ile ilgili bugüne kadar hiç bir çalışma yapılmadı. KIBTEK’in mali tablosu ile herkes karşılamak zorundadır ve bu kaçınılmazdır.
Ülkenin enerji ihtiyacının G’sini karşılayan AKSA’nın borcunun ödenememesi durumunda enerjisini kestiği gün biz ne yapacağız? Bugün o gündür. Oturup bunun çalışmasını yapmamız gerekmektedir. Mali tablonun düzeltilebilmesi ve borçların ödenebilmesi için yöntemler bulmamız gerekmektedir. Bu yöntemler bulunamadığı zaman, ister zamdan bahsedelim ister hazine tarafından karşılanmasından bahsedelim. O zaman geç kalmış olacağız” dedi.
Yorum Yazın